Fotoğraf: Anadolu Ajansı/Diyarbakır Surları
Müfredat Dışı’nda olmak, hatta Müfredat Dışı’nda durmak veya Müfredat Dışı’nda kalmak bir nevi hariçten gazel okumadır.
Bilirsiniz canım hem; hariçten gazel okumak, kelamı ve meramı sınırların dışına taşımaktır! Ve her sınırların dışına taşınmada olduğu gibi, cesaret işidir ez cümle! Sonuçta adı üzerindedir ki; müfredatın içinden kelam üretmek, peşinen ön denetimi ve sonrasında da oto-kontrolü mecburi kılar.
Bu tür mecburiyetler biz sokak çocuklarının, kimya ile ezberini ve de “edebini” bozar. Ol sebepten kendimize deriz ki; Biz dışarılıklıyızdır...“Küçeli” derler bizim buralarda bizcileyin hâl û ahvalımızdakilere.
Dışlanmışlık ruhumuza nüfuz edegelmiştir. Bu bir eziklik, yani mazlum ve mağdurluk üzerinden kelam üretmek değil ha! Sakın ola aklınızdan dahi geçirmeyesiniz!
Bu, durduğu yeri bilip onun üzerinden muktedir ve muteber sözler üretmektir. Bu baptan hareketle Müfredat Dış’ıyız. Böylece biline. Şikâyetimiz yok! Evde kaldık; okuduk, yazdık, konuştuk.
Bayramda da cem-i cümlemiz top yekün evdeyiz ya! Sanki bir asırdır. Hâl bu kî hepi topu iki aydan biraz ötedir halımız, encamımız.
Çok can öte yakaya göçüp, sessiz sedasız uğurlamasız, cemaatsiz, yası dahi kurulmadan, hatta yakınları ellerini defnedilenlerin toprağına süremeden gittiler yollandılar öte yakaya! Bir gün, evet bir gün korona virüs tehlikesi son bulduğunda!
Bu günlerde sadece birer matematiksel rakam olarak telaffuz edilen ölülere; insanlık toplu bir ayin gibi birlikte yas tutacak ve her birinin adını sanını hikâyesini paylaşacak. İnanıyorum. Müfredat dışında kalanların yüzü suyuna hürmeten...(ŞD/EMK)