*Ahparig Ermenice'de kardeşim anlamına geliyor. Manşet Fotoğrafı: Fatih Polat/Evrensel
Mıgırdiç Margosyan ustayı, ölümünün üzerinden bir yıl geçtikten sonra yazmak, içten söylüyorum benim için çok zor ve zor olduğu kadar acı verici. Çünkü henüz çok erken, sanki gidişine alışamadık gibi.
Gitti işte...
Yazdım, bir daha yazayım. Hatta 2 Nisan ölüm yıldönümünde Diyarbakır’daki anmada da anlattım.
Son gelişlerinden birindeydi. Özel izinle girmiştik ilk kitabına ad olan Gavur Mahallesi'ne. Abdullah Demirbaş’ın Sur Belediye Başkanlığı döneminde adı verilen ve evinin bulunduğu “Mıgırdiç Margosyan Sokağı” artık yoktu. Dümdüz bir tarlaya dönmüştü.
Memleket sevdalısı
Bir sokak ötedeki benim evimin bulunduğu sokak da artık yoktu. Suratımızdan düşen bin parça misali hüzün ve öfkeyle çıkmıştık mahalleden. Yolda “hele şu boyacılara gidelim de ayakkabılarımıza birer fırça vursunlar” demişti. Bırak abi, mahalle sokak gitti, evde gitti. Bari tozu kalsın demiştim.
Hoş şimdi tozu da kalmadı ya! Yerine, bize ait olmayan evler, mekânlar yaptılar.
Mıgırdiç Margosyan abi sadece yazdıkları, edebiyatı ile değil! Ruhuyla da bir memleket sevdalısıydı.
Eşi Selma Abla demişti bir kez bana; “Dünyanın neresinden davet etseler hiç heyecanlanmaz ve ‘bakarız ederiz’ filan der. Ama Diyarbakır olunca gözleri parlar. ‘Mutlaka gitmeliyim’ der” demişti.
Bir gün Suriçi'nde yürürken ve önüne gelenle selamlaşırken; “yaw Şeğmus bilisen, imza mimza, kitap mitap walla hikâye! Aha bu caddede bir yürümek yetiyor insana...” demişti.
Beş yıl önce 2018 TÜYAP Diyarbakır Kitap Fuarı'nın onur yazarıydı. Ona Suriçi'nin kadim mekânlarından birinde bazalt bir taş avluda 80. yaşgünü armağan gecesi yapmıştık. Sunucu bendim. Hayli mutlu ve keyifliydi. Yervant sahneye çıktığında “mutlaka birkaç dilden birlikte oku; Ermenice, Kürtçe, Türkçe...” demişti.
Diyarbakır insan kadrini kıymetini bilen bir şehirdir. Ustaya her gelişinde kucak açtı. Ve o da çok sevildiğini hep bildi. Okurlarının her biri, her gelişinde yeniden yeniden ve bir daha yeniden aynı kitapları imzalatıyorlardı.
Sırf birkaç kelam etmek, bir fotoğraf karesinde anı kalıcılaştırmak için. Bu, usta için de mutluluğun diğer adıydı adeta.
Göçüp gitti işte! Sanki dün gibi, bir yıl olmuş göçüp gideli.
Hani William Saroyan “mezarım ABD’de Frezno’da kalbim Erivan’da, ruhum da Bitlis göğünde kanatlanmış uçuyor” demişti ya!
Mıgırdiç Ahparigin de ruhu hep o kadim surların üzerinde kanat çırpacak, hem de dünya durdukça. Ruhu şad u handan ola…
(ŞD/EMK)