Bizim kuşağın pek çok kadını siyaset yapmaya, gençlik yıllarında memleket meselelerine ilgi duymakla başladı. Jenerasyonumuz öğrenci hareketlerinin yoğun olduğu yıllara denk geldi.
Siyaset her evde konuşulurdu. Ya da her evde siyasetle ilgili birileri mutlaka vardı. 12 Eylül'ün kendini gerekçelendirdiği ama belki de Türkiye'nin daha doğru bir sisteme gidişinin belirtisiydi bu siyasi ilgi.
Fırsat verilmedi ve 12 Eylül faşizmi yerle bir etti her şeyi. Şimdi yerine anlatmaya kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir toplum çıktı.
Ezilmişliğimizi fark edeceğimiz evlilikler
Kadın meselesine bakışımız da o yıllarda daha farklıydı. Devrimci erkeklerle eşit sanıyorduk kendimizi. Ayrı bir kadın çalışmasını çok da gerekli görmüyorduk. Bir çoğumuz bu yanılgılarla eşit olmadığımızı, ezilmişliklerimizi geç de olsa fark edeceğimiz evlilikler yaptık. Devrimci evlilik yaptığımızı düşünerek yaptık üstelik.
Bu süreçlerde sol içinde en özgün örgütlenme İlerici Kadınlar Derneği (İKD) idi. Bu örgütlülüğün içinde olmak önemli şeyler kattı hepimize. Soldaki kadın bilinçlenmesinde yeri çok önemlidir.
Hala bugün cins meselesinde aktif yer alan yaşıtım pek çok kadının eski İKD'li olmasından mutluluk duyuyorum. Bir çoğuyla Kürt meselesinde aynı şeyleri düşünmesek de.
Hesap soruyorlar!
Siyasi parti deneyimi, Türkiye'de neden yaşamın kadınların aleyhinde gittiğini görmek için önemli bir zemin sunuyor.
Parlamenter sistemle, demokratik bir ülke olma iddiasında olan bir ülkede siyasi partilerin yapılanmasındaki anti demokratiklikler ve tamamen erkek örgütlenmeleri olmaları her şeyin kadınların aleyhinde gitmesine de yol açıyor.
Sağ dünya görüşüne sahip siyasi partilerde bu çok daha katı. Üstelik orada yer alan kadınlarında farkındalıkları son derece sınırlı.
Bir siyasi partide kadın politikası oluşturmak ve bunu uygulamak tamamen kadınların işi olmalı. Ancak çoğu partide kadın politikaları, başta erkek liderleri olmak üzere erkeklerin ve onlardan fikren fazla farkları olmayan kadınların elinde.
Sol partilerde de işler kolay değil. Devrimci erkekler bunca dünya ve ülke deneyimine rağmen hala kendilerini cins sorununu halletmiş sanıyorlar. Evlerine asla uğramayan eşitlikçi ve demokratik yaklaşımı partide kadınlara gösterdiklerini düşünüyorlar.
Sürekli perspektif veriyorlar. Çocuğundan, misafirinden ötürü toplantıya gelemeyen bir kadını anlamaya çalışmak bir yana ilk hesap soranlar oluyorlar.
HADEP deneyimi çok önemliydi
Uzun yıllar süren Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) deneyimimiz ise henüz yazılamadığı için bilinir ve görünür değil. Son derece önemli bir deneyimdi. Ulusal meselelerin çatışmalara, savaşlara dönüştüğü her toplumda kadınlar önde olur.
Kürt kadınları açısından da bu böyle başladı. Ancak süreç içinde kadınların benzerlerinde görülmediğinden çok daha fazla katılımları, cesaretleri ve istekleri bir kadın politikasını da ortaya çıkardı.
HADEP Kadın Kollarında çok sayıda kadının emeği ve aklı ile büyük bir aşama yaşandı. Kolektif çalışma ve dayanışma ön plandaydı. Süreklilik, yaşamındaki öncelikleri bir yana bırakıp tümüyle kendini çalışmalara katan genç kadınların emeğiyle sağlandı.
Ancak bir süre sonra bunun da sakıncaları ortaya çıktı. Kadın çalışmalarının tamamen genç kadınlarla yürütülmesi ve bu genç kadınların 45 yaş ve üstü kadınları örgütlemeye çalışması bir handikap oldu.
Jenerasyon farkı, kadınların yaşlarına göre yaşanan kadınlık hallerinin fark edilmemesini yarattı. Ayrıca tam profesyonellik, süreç içinde bastırılan kişisel isteklerin soruna dönüşmesini de getirdi.
Aydınlanma süreci
Kürt sorunun Türkiye, Ortadoğu, Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) politikalarına bağlı iniş çıkışları, çözümsüzlüğü ve şiddet ortamının yeniden hakim olmaya başlaması Kürt kadınları açısından da etkileyici bir durum.
Oysa bu hareket Kürt kadınlarının binlerce yıllık ezilmişliklerini, kendilerini çevreleyen feodal koşulları sorgulamaya başladıkları müthiş bir aydınlanma sürecidir. Çok eşlilikten namus cinayetlerine kadar tepki göstermeleri bu aydınlanmanın somut örnekleridir.
Partide yüzde 25 kadın kotasını merkezi düzeyde tüzüğe yerleştirilirken önemli sıkıntılar yaşanmıştı. Ancak kadınların kararlı duruşları ile çok eşlilik, aile içi şiddet uygulayan erkeklere yaptırımlar getirilmesi daha kolay oldu.
Tüm çabalara rağmen Kürt hareketinin erkek egemen yapısını koruması, zihniyet olarak derin bir değişim yaşamaması uygulamada sorunları çarpıcı olarak ortaya çıkardı.
Yerel seçimlerde direnç
Bunun en somut örneği seçimlerdi. 3 Kasım'da güçlü kadın yapısının varlığıyla kadınlar liste başlarında yer aldı. Belki de barajın varlığı erkeklerin seslerinin daha güçlü çıkmasını engelledi. Ama yine de önemli bir memnuniyetsizlik açıkça ortaya kondu.
28 Mart yerel seçimleri barajın olmadığı, seçilmenin yüzde yüz olduğu seçimlerdi ve işte burada Kürt kadınları önemli bir eril dirençle karşılaştı. Ağzını açan;'kadınların seçilmesini istiyoruz ama burası kadını kaldırmaz!' şeklinde büyük bir barikat oluşturdular.
Merkeze doğru gittikçe zorlaşıyor
Çok kısa değinmeye çalıştığım böyle bir yapıda yaşamımın en önemli deneyimini yaşadım. Çok şey öğrendim. Her gün mahallelerde kadınlarla birlikte örgütlenmenin keyfi büyüktü.
Geriye dönüp baktığımda en faydalı ve mutlu günlerin ilçe yöneticisi olduğum günler olduğunu daha iyi anlıyorum. Merkeze doğru gittikçe siyasettin daha gerçek yüzüyle karşılaşıyorsunuz. HADEP'ten sonra Özgür Parti günleri başladı.
Özgür Parti'de Genel Başkan Yardımcılığı yaptım. En zor günler Genel Başkan Yardımcılığı günleriydi. Üstelik seçim geçirirken. Akşam geç saatlere kadar tartışıp sonuca bağladığınız bir kararın sabah değiştiğini görmeniz ve bunu kimin değiştirdiği sorusuna yanıt bulamamak morali alt üst ediyor.
Sözümüz daha az dinleniyor
Bavulunuzun kapının önünde hazır olması gerekiyor. Ev ve çocuklarınıza karşı sorumluluklarınızı anlatmanız mümkün olmuyor. Toplantı saatleri ve süresi gücünüzü, enerjinizi yok ediyor.
Tabii aynı konumda olduğunuz erkek arkadaşlarınıza yerellerde gösterilen tutumla size gösterilen arasındaki farkı da çok çarpıcı hissediyorsunuz.
Şüphesiz biz kadınlar hiyerarşiyi reddeden, yerine kadın bakış açısıyla siyaset yapmayı koyan, en azından buna çaba harcayanlar olarak, erkeklerin yaptığı gibi çantamızı taşıtmak, ilçe veya il başkanın koltuğuna oturmak gibi yaklaşımları hep reddettik.
Ancak siyasi anlamda sözünüzün dinlenir olmaması, dikkate alınmaması insanı rahatsız eden bir durumdu.
Kadın hareketi yeterince göremedi
Kadınlarla birlikte kadınlara dair kararların alındığı ve bunu merkezden başlayarak bir sisteme oturtulduğu önemli bir pratikti HADEP. Buradan başlayarak Kürt kadınları, siyaset yapmaya sivil alanda da başladı. Henüz bu noktada sorunlar devam ediyor.
Temel mesele kadın bakış açısı kazanmak. Cinsiyetçi bir toplum olan Türkiye'nin bu yapısını fark etmek ve hayata bu bakışla bakmak için zamana ihtiyaç var. Ama en önemlisi, diğer ulusal hareketlerden farklı bir kadın mücadelesinin tohumu atıldı.
Barışın sağlanması bu tohumun daha da güçlenmesini sağlayacaktır. Ancak erken iktidarlaşma duygusu, hem Kürt hareketi hem de kadınlar açısından son derece tehlikeli bir durumu da beraberinde getiriyor. Öncelikle bununla baş etmek gerekiyor.
Galiba içimizi en fazla acıtan da; bu çabaların, bu gelişmenin Türkiye kadın hareketi içinde yeterince ve adil bir şekilde görülmemesi oldu. Şüphesiz bunda bizimde hatalarımız var ama altında yatan diğer nedenleri sorgulamaktan Türkiye kadın hareketi de sorumlu. (FNV/FK/BA)