Seksenli yılların sonları... Sinemacı olma düşüyle kanatlanan gençlik havalarım Sokak Dergisi'nde stajyer muhabirlik durağında soluk alıyor. Sinemacılık zor, seksenlerde çok daha zor; belki bir sinema yazarı olurum ama değil mi? Deklanşöre yabancı olmadığım için olsa gerek ekseri yedek foto muhabir olarak da çalışıyorum.
Derken, yedek kulübesinde fazla kalmadan foto muhabirliğe terfi ediyorum. Fotoğrafçılığa yatkın olduğum da ayan beyan ortaya çıkıyor. Tek başına çalışabildiğim için sinema tutkumun da ötesine geçiyor.
Fotoğraf tutkumu besleyen en önemli olgulardan birisi o dönemlerde dergilerde, gazetelerde sıkça yer verilen ve ele alınan konuyu uzun soluklu ve derinlemesine çalışabilmenize izin veren foto röportajlar ya da yazı dizileri. Kendimi bu çalışmaların içinde giderek daha fazla bulacağım günler gelecekti. Ama münhasıran erkeklerin egemenliğinde olan bir alanda uzun süre ayakta kalma mücadelesi vermem gerekecekti.
Mehmet Bey'in maaşı
İster grizu faciasını görüntülemek için gittiğim Çeltek'te, ister medeniyetin beşiği Avustralya rallisinde olsun, varoluşumu yadırgayan ve varlığım nedeniyle küfürlü konuşma da dâhil olmak üzere olağan erkek ritüellerini icra eyleyemediği için pek bir sıkıntılı erkek foto muhabirleri arasından iş çıkarmam gerekti.
Foto muhabirliği bir erkek mesleği ne de olsa. Doksanlı yıllarda çalıştığım bir gazetede maaşım ilk aylar Mehmet Bey diye gelirdi söz gelimi.
Bir kadına foto muhabiri olarak itibar edilmediği dönemlerdi. Kadın foto muhabirlere yalnızca erkeklerin giremediği yerlerde ihtiyaç duyulurdu; bu yüzden de her kuruma bir tanesi yetiyor da artıyordu bile.
Erkek işi yaptığınız için sadece kurumunuzda değil, haber kaynaklarınızda da güven eksikliği yaşanırdı. Hep bir ön yargı vardı. Sizi gazeteci değil kadın olarak görme eğiliminde olurlardı.
Medyada tutunmak için ya erkek olmak ya da erkeğe tahammül etmek gerekiyor
Kadın foto muhabir erkeklere kıyasla iki kat fazla çalışmalı. Kendini göstermeli. Gevşeme lüksü yok. Elinizde şu, şu konularla ilgili bir fotoğrafınız var mı dendi, değil mi?
Gün boyu arayıp tarayıp, bulup buluşturup, olmadı çekip çekiştirip götürmeniz gerek diye hissederdiniz. Metin yazan kadınlar için durum biraz daha farklıydı; belki de muhabirlik farklı bir geleneğe dayandığındandır.
Bugün daha geniş bir kitle fotoğraf çektiği için durum biraz daha farklı olabilir. Önceleri, iki kat fazla çalışmak, iki kat fazla uzmanlık sahibi olmak bir kadının medyada ayakta durabilmesi için olmazsa olmaz bir şeydi.
Yine de bu kadınların karar alma süreçlerinde yer almasını garanti etmezdi; hâlâ da etmiyor. İçimizde ana akım medya kuruluşlarında çalışıp da bir kadın genel yayın yönetmen ile teşrikimesaisi olan kimse yoktur söz gelimi. Yetki sahibi olmak İçin "Bey" olmak gerekli. Kadınların da "Bey" olması, "Bey" gibi davranması gerekli. Kadın kendi kimliğinden ziyade erkeklere uyum sağlamalı.
Yaşlanınca, deneyimleriniz, yaptıklarınız ve ürünleriniz arttıkça ciddiye alınmaya ve kendinizi daha eşit hissetmeye başlıyorsunuz. Ama her durumda ayakta kalma mücadele süreci erkeklere göre daha sancılı geçiyor. Daha çok mücadele ediyorsunuz. Kadınlar genellikle ayrıntı diye nitelendirilebilecek konularda çalıştırılır. Moda, kültür-sanat, ekonomi... Öte yandan haber müdürleri genelde erkektir.
Medya toplumun hem aynası hem de mürşidi
Medyada kadına bakışın toplumun kadına bakışından çok farkı yok. Öte yandan medyanın toplumun kadına bakışı konusunda ağırlıklı bir rolünün olduğu da söylenebilir. Basında çok sayıda kadın olmasına rağmen bu süreci, söz gelimi kadına çarpık bakışın temel göstergelerinden olan 3. sayfa haberlerini sorgulama ve değiştirme şansı pek yok.
Basında ciddi bir erkek egemen hiyerarşi var. Hedef kitle çoğu kez erkekler olarak görülürdü. Şimdilerde kadın da keşfedildi ama mantık çok değişmedi. Bugün malum sayfalar verili güzel kadın tipini belletmek için kullanılıyor.
Medyada kadın tartışması çoğu zaman popüler yüzler üzerinden yürütülüyor. Oysa işin mutfağında hem daha fazla emekle yoğun çalışan kadın var hem de popüler kadınlara kıyasla çok daha zor koşullarda çalışmak zorunda kalıyorlar.
Popüler yüzler arasında rastladığımız arıza ve dobra kadınlar esasen erkek tavırları geliştiriyorlar. Güzellikleri ön planda olanlar ise sistemin ideal kadın temsilleri olarak ortaya çıkıyorlar.
Ana akım medyada tutunabilmek hem Mehmet Bey olmak, hem Mehmet Bey'lere tahammül etmekle mümkün. Yine de dergilerde ve sair mecralarda kadınların kendi kimlikleriyle var olabilecekleri alanlar yok değil. Fotoğraf bu konuda bir fırsat veriyor.
Şayet zamanında Mehmet Bey'ler arasından sıyrılabildiyseniz konunuzu derinlemesine çalışabileceğiniz bir ortama kavuşabiliyorsunuz. Mehmet Bey'den Mehtap Hanım'a terfi etmek de işte böyle uzun bir süreçten sonra mümkün olabiliyor. (MY/IC)
*Fotoğrafsız Dergisi'nin bahar/yaz 3-4. sayısında yayımlanmıştır.