Birçok insan Mary Cassatt’ı izlenimcilik akımının başarılı örneklerini sunduğu anne ve çocuk tablolarıyla tanıyor. Ancak bu tabloların arka planındaki hayat öyküsü de Cassatt’ın neden ölümünden yıllar sonra dahi hafızalarda bu kadar yer eden biri olduğunu açıklıyor.
Kendisini hem bir kadın ressam hem de bir kadın ressamı olarak tanımlamak mümkün. Bu iki başlıkta da kendisini başarılı bir şekilde temsil eden Cassatt, hem erkek egemen topluma karşı bir direniş hikayesi olarak da okunabilecek yaşamıyla feminizm için hem de kendine özgü tarzını yansıttığı eserleriyle sanat dünyası için bir örnek oluşturuyor. Kuşkusuz bu iki alan da birbirinden oldukça faydalanıyor ve birbirlerini tamamlıyor.
Bir kadın ressam olarak Mary Cassatt
16 yaşında ailesiyle gittiği Avrupa turunda ressam olmak istediğine karar veren Mary Cassatt, 1844 Pensilvanya, Allegheny City, doğumlu. O yıllarda sadece ressam olmayı istemesi bile yaşadığı zamana ve sosyal statüsüne aykırı bir hareket. Çünkü o yıllarda kadınların ressam olması toplum tarafından oldukça yadırganıyor. Yaşadığı zaman diliminde kadınların tek görevinin “münasip” bir eş bulup evlenmek olarak kabul edilmesinden dolayı bu isteği ailesi tarafından da tepkiyle karşılanıyor.
Paris’e gitme kararı ve aileyle çatışmalar
Ailesini ikna ederek 1860 yılında girmeyi başardığı ABD’deki Pensilvanya Güzel Sanatlar Akademisi’nde de toplumdakine benzer bir tepkiyle karşılaşıyor. Çoğunluğu erkeklerden oluşan hocaları ve arkadaşları tarafından kabul görmüyor. Ayrıca eğitimin de kendisi için çok yetersiz kaldığını düşünen Cassatt hayallerini gerçekleştirmek için Paris’e gitme kararı alıyor.
Bu isteğini gerçekleştirmek için de babasıyla mücadele vermek zorunda kalıyor. Hatta babasının bu kararı duyduğunda “seni ülke dışında bir bohem gibi yaşayan biri olarak görmektense ölü olarak görmeyi tercih ederim” dediği rivayet ediliyor.
Cinsiyet eşitsizliği sınıf tanımıyor
En sonunda aile dostlarının araya girmesiyle Paris’e taşınan Cassatt burada dönemin ünlü ressamlarından özel dersler alıyor. Çünkü Paris’teki Güzel Sanatlar Akademisi kadın öğrenci kabul etmiyor ve kadın olması ailesinin sahip olduğu gelire rağmen önüne bir kez daha engel çıkartıyor.
İlk resmini takma bir isim ile sergiliyor
1868’de Mandolin Çalgıcısı adlı tablosu Paris Salonu’na kabul ediliyor. Ancak burada da babasının ressam olmasına olan şiddetli itirazı nedeniyle resmini sergiye verirken Mary Stevenson takma ismini kullanıyor.
Uzun yıllar boyunca çalışmalarını sergilediği Paris Salonu’nun katı kurallarından rahatsız olan Cassatt, resimde yeni bir arayışa giriyor. Bu dönemde tanıştığı ve sonrasında uzun yıllar boyunca yakın arkadaş olarak kaldığı Edgar Degas ile birlikte yeni yeni şekillenen izlenimcilik (empresyonizm) akımı etkisinde eserler vermeye başlıyor.
Amerikalı ilk izlenimci ressam olan Cassatt, 1904 yılında da Fransız hükümeti tarafından sanata olan katkılarından dolayı onur madalyasına layık görülen ilk kadın sanatçı oluyor.
Kadınların oy hakkı için mücadele
Diyabet nedeniyle iki gözünde katarakt oluşan Cassatt geçirdiği başarısız operasyonlar nedeniyle görme yetisini kaybediyor. Resim yapamadığı bu yıllarda da kadınların oy hakkı mücadelesine katılıyor. Ve mücadeleye maddi destekte bulunmak için New York’taki sergisinde eserlerini sergiliyor. Amerikalı kadınların oy hakkını elde etmesine de bu sergiden beş yıl sonra, 1920’de tanık oluyor. 14 Haziran 1926’da ise vefat ediyor.
Bir kadın ressamı olarak Mary Cassatt
İzlenimcilik akımında ressamlar genel olarak doğadaki unsurların kişinin içinde oluşturduğu izlenimleri ve duygusal izleri yansıtmayı hedefler. Bunun yerine Cassatt kadının o yıllarda hapsolduğu ev içi alana odaklanmayı tercih ediyor.
Sıklıkla annesini, kız kardeşini ve yeğenlerini çizen Cassatt’ın resimlerinde odaklandığı nokta hep kadınlar ve çocuklar oluyor. Kadınlar onun resminde yalnızca bir güzellik öğesi olarak yer almıyor, günlük hayatlarındaki en doğal halleriyle karşımıza çıkıyor.
Anne ve çocuk arasındaki ilişkinin en samimi halleri
Mary Cassatt’ın en ünlü eserleri arasında yer alan Çocuğun Banyosu (1893) isimli eseri bir annenin çocuğuna banyo yaptırdığı rutin bir günlük işi bize olanca yalınlığıyla sunuyor. Anne ve çocuk arasındaki ilişkinin en samimi halinin verildiği resim “sıradışı bir konu işlemediği için sıradışı” sayılıyor.
Resimlerindeki “modern kadın” imgesi
Mary Cassatt kadınların eğitimini ve sosyal meseleler ile ilgili olmalarını savunurken resimlerinde de böyle olan kadınlara yer veriyor.
Lydia Sabah Gazetesini Okuyor (1878) isimli tablosunda model olarak aldığı ablasını bir gazete okurken resmediyor. Böylelikle ev dışına çıkarak topluma daha fazla katılan, okuyan, çevresindeki sosyal meseleler konusunda farkındalığı olan bir “modern kadın” imgesi tabloya eşlik ediyor. (EÜ/HK)