Mardin’in Kızıltepe ilçesi, kadim tarihi, zengin kültürü ve etnik çeşitliliği ile bilinir. Bu topraklar, binlerce yıl boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, farklı dinlerin, dillerin ve kültürlerin bir arada yaşadığı bir bölge olarak biline gelmiştir. Ancak, ne yazık ki bu zengin mirasın yanı sıra, bölgenin tarihinde “kan davası” gibi trajik gelenekler de yer almaktadır. Bu bağlamda, M. Burhan Hedbi'nin hayatı, geleneksel değerler ile modern İslami anlayış arasındaki ince çizgide yürüyen bir mücadelenin öyküsünü anlatır.
M. Burhan Hedbi, Kızıltepe'de yaşayan, medrese eğitimi almış, dışarıdan sınavlara girerek resmi öğrenimini tamamlamış bir ilahiyatçıdır. Onun yaşamını farklı kılan, sadece aldığı dini eğitim değil, aynı zamanda bu eğitimle harmanladığı insani değerler ve toplumsal barışa olan inancıdır. Hedbi, 2013 yılında "Ortadoğu Halklarının Kardeşliği Derneği"ni (OHAK-DER) kurarak, bölgedeki kan davalarını sonlandırmak için yoğun çaba harcamaya başlamıştır. Bu mücadelenin arkasında yatan kişisel hikaye ise, onun bu davaya olan bağlılığını daha da derinleştirmiştir.
Hedbi’nin annesinin anneannesinin kocası, bir tartışma nedeni ile vurularak hayatını kaybetmiştir. Bu olay, ailenin üzerine kara bir gölge gibi çökmüş, özellikle maktulün eşi (ninesi-emşê) için unutulmaz bir acı bırakmıştır. Bu olayla birlikte “geleneksel” yeni bir “kan davası” için nedendir. Maktulün erkek kardeşi, öldürülen kişinin “intikamını” alarak yengesine “artık karalar bağlamasına gerek olmadığını” söyler. Bunun üzerine yengesinin verdiği cevap, bu zincirleme şiddet olaylarını kan davasına dönüşmeden sonlandırmak için bir çağrı niteliğindedir: "Eşimi geri getirmedin. İyi bir şey yapmadın. Benim gibi birini dul, çocuklarını yetim bıraktın. Bir başka kadının karalar bağlamasına neden oldun, bu kıyafetleri çıkarmayacak, şimdi de o öldürdüğün adamın eşi ve çocukları için bu karaları bağlamaya devam edeceğim." Bu sözler, karşı tarafın kulağına giderek olayın, “kan davası”na dönüşmeden sonlanmasını sağlamıştır. Duruşuyla hepimizin anneannesi haline gelen insanın acısına rağmen gösterdiği tepki, geleneksel “kan davası” anlayışına karşı barışın sembolü haline gelmiştir.
M. Burhan Hedbi, bu kişisel geçmişten ilham alarak, İslam'ın barışçıl mesajını ve Hz. Muhammed’in "kan davasını ayaklarımın altına aldım" sözünü rehber edinmiştir. Bir din görevlisi olarak, İslam'ın barış ve adalet prensiplerine olan inancı, onu birçok “kan davası”nı barışçıl yollarla çözmeye yönlendirmiştir. Seneler boyunca vaazlarında, gazete yazılarında, taziye odalarında, TV programlarında ve köy oturma odalarında barışı, sorunları barışçıl yöntemlerle çözme kültürünü yaymaya çalışmış, “kan davaları”nın sona ermesi için çaba harcamıştır.
Bu çabalarının en somut örneklerinden biri, 2014 yılında İçişleri Bakanlığı’nca desteklenen "Kendini Öldürmek" projesidir. Projenin adı, "Bir insanı öldüren, aynı zamanda kendini de öldürmüştür" inancına dayanır ve Kürtçe’de "Xwekujî" olarak adlandırılır. Bu proje kapsamında, “kan davası”nı konu alan bir belgesel film yapılmış, Mardin’in merkez ve tüm ilçelerinde lise öğrencilerine yönelik tematik konferanslar düzenlenmiş, belgesel filmin gösterimi yapılmıştır. Bir yıl süren bu proje ile gençlerde kan davasına dair bilgi ve insan hikayelerini referansla farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır. Projeye, sosyologlar, antropologlar, felsefeciler, ilahiyatçılar ve şairler katılarak, gençlerle bilgi ve deneyimlerini paylaşmışlardır.
Eğitimini geleneksel medreselerde tamamlayan Hedbi, OHAK-DER’in öncülüğünde 2018 yılında tamamen dernek üyelerinin desteğiyle medrese inşaatını tamamlamış. Mücadelesini, modern pedagojik yöntemlerle geleneksel medrese anlayışını birleştiren bir eğitim modeli oluşturarak bölgedeki yarının kanaat önderlerinin barış kültürü ile yetişmesine emek vererek sürdürmektedir. Medresedeki çocuklar, geleneksel derslerin yanı sıra mantık, matematik, felsefe ve edebiyat gibi dersler de alarak çok yönlü bir eğitim görmektedirler.
M. Burhan Hedbi’nin hayatı, bir yandan geleneksel değerlerle, diğer yandan modern İslami anlayışın barışçıl mesajları ile yoğrulmuş bir mücadeleyi temsil etmektedir. Onun hikayesi, sadece Mardin'de değil, tüm Türkiye’de ve hatta Ortadoğu’da yankı bulan bir insanlık mücadelesinin sembolü olmaya adaydır. “Kan davası” gibi trajik geleneklere karşı durmak, şiddeti sona erdirmek ve barış kültürünü yaygınlaştırmak için gösterdiği çaba ile bu topraklarda barış, birlikte yaşam için mücadele eden yaşam savunucuları arasında anılmayı hak etmektedir.
Ancak trajik olan şu ki, tüm hayatını barışa adamış olan M. Burhan Hedbi, kendisinin hiçbir şekilde karışmadığı, hatta tamamen karşısında olduğu bir olay nedeniyle ailesiyle birlikte şu anda iki yıla yakın bir süredir evine kapanmış şekilde yaşamaktadır.
Bütün hayatını genelinde şiddet, özelinde ise “kan davaları” ile mücadeleye adamış olan M. Burhan Hedbi, şu an kendisinin hiçbir dahli olmadığı bir “kan davası” nedeniyle ailesiyle birlikte yine barışa hizmet etmek, barış için çabalamak amacıyla da evine kapanmış durumda yaşamını sürdürüyor olsa da, onun mücadelesi ve barışa olan inancı, nesiller boyu hatırlanacak ve takdir edilecektir.
Barış için mücadele eden ruhların önünde saygı ile…
(MVB/RT)