“Moto kuryelerin kazançlarına inanamayacaksınız”, “Moto kuryeler beyaz yakalıları solladı”, “Herkesten çok kazanıyorlar”, “Bankacılardan 4 kat fazla kazanıyorlar”, “Moto kuryelerin kazancı dudak uçuklattı”…
Son dönemde basında ve sosyal medyada yer alan moto kuryelerin yüksek kazançlarına dair haberler, aslında platform şirketlerinin gizli reklamlarını içeriyor. Firmalar, kuryelik mesleğini cazip göstererek, başta kış ayları olmak üzere, her dönemde ihtiyaç duydukları kurye rezervlerini oluşturmayı hedefliyorlar. Medya ve sosyal medya fenomenleri aracılığıyla yayılan bu haberler, kuryelik gibi riskli ve güvencesiz bir işi, çoğu zaman kazançlı ve çekici bir alternatif olarak sundukça, gerçeğin perde arkası göz ardı ediliyor.
Son birkaç yıldır asgari ücret açıklanır açıklanmaz basına benzer haberler düşmeye başladı. Tek bir merkezde hazırlandığını düşündüğümüz bu haber görünümlü reklamları maalesef birçok basın organı ve sosyal medya kullanıcısı gerçekmiş gibi paylaşıyor. Asgari ücretle ya da mevcut maaşları ile geçinemeyen çok sayıda kişiyi kuryeliğe yönlendiren bu haberler/reklamlar masum olmadıkları gibi ağır sonuçları olan bir silsilenin parçasıdır.
Asgari ücret düşüyor azami sömürü ve risk artıyor
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre yedi milyonu aşkın insan asgari ücretle çalışıyor.
2025 Ocak verilerine göre işgücü 35 milyon 820 bin kişinin işgücüne katılma oranı yüzde 54.2.
TÜİK’in Kasım 2024 Hanehalkı İşgücü Araştırması (HİA) sonuçlarına göre; mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 8,6 geniş tanımlı işsizlik oranı (âtıl işgücü) ise yüzde 28,2 olarak hesaplandı. Dar tanımlı işsiz sayısı 3 milyonun üzerinde.
Asgari ücret ise bilindiği gibi yılbaşında 22 bin 204 TL olarak açıklanmıştı. TÜRK-İŞ’in 30 Aralık 2024’te açıkladığı 4 kişilik bir ailenin gıda harcaması (açlık sınırı) 21 bin 83 TL; gıda ile birlikte diğer tüm temel harcamalar için haneye girmesi gereken toplam gelir tutarı (yoksulluk sınırı) ise 68 bin 675 TL. Yine bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 27 bin 365 TL olarak hesaplandı.
Gençler başta olmak üzere her yaştan ve meslek grubundan insanın kuryeliğe yönelmesinde bu rakamların ve gerçeklerin payı büyük. Asgari ücret düştükçe, açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşayan milyonlar çoğaldıkça oldukça tehlikeli bir meslek olan kuryeliğe rağbet de artıyor. Uzun saatler ve güvencesiz şartlarda denetimsiz olarak çalışmayı göze alan insanlar hayatta kalabilmek için ölüm riskini göze alıyor!
Esnaf kuryelik: Güvencesiz bir çalışma düzeni
Türkiye’de tek bir kuryelik yok, kuryelikler var. Reklamlarda bahsi geçen kuryelik ise kendi şahıs şirketini açarak platform şirketleri ile sözleşme (patronun hazırladığı ve patron lehine) imzala yarak yapılan “esnaf kuryelik”. Buradaki kurye, sözde bağımsız bir iş gücü olarak çalışıyor, hatta “kendi işinin patronu” gibi aldatıcı ve ironik bir tanımlama ile sunuluyor ancak tüm giderleri tek başına ve kendi cebinden karşılıyor.
Motosiklet, ekipman, benzin, Bağkur, muhasebe, yemek, amortisman, vergiler, gibi görünen görünmeyen tüm giderleri kurye kendisi karşılıyor. Bunun yanı sıra temel tüm işçi haklarından mahrum çalışıyor. Çalışma süreleri ise 12-14 ve hatta daha uzun saatleri buluyor. Buna rağmen sabit bir maaş garantisi bulunmuyor. Ne kadar “paket atarsa”/sipariş teslim ederse o kadar para kazanıyor. Paket başı pirim sistemi kuryeleri daha hızlı olmaya ve güvenliklerini daha fazla hiçe saymaya, kuralsızlığa itiyor. Çünkü günün sonunda giderleri çıktıktan sonra geçinebilecek bir ücret kazanabilmek için kuryeler zamanla, birbirleri ile ve azraille yarışırken buluyorlar kendilerini.
İş Kanunu'nun 63. maddesi, işçilerin haftalık çalışma süresinin en çok 45 saat olabileceğini düzenlemektedir. Oysa “esnaf kuryeler” kendilerine dayatılan çalışma rejiminde geçinebilmek için haftalık en az 72 saat çalışmaktadır. Çoğu zaman haftalık izin yapmazken çalışma saatleri 90-100 saatleri bulabilmektedir.
Brüt kazanç şişiriliyor, net kazanç söylenmiyor
Haber görünümlü şirket reklamlarında ifade edilen “kurye kazançları” brüt kazançların şişirilerek sunulmasından ibarettir. Kuryeler sürekli çalışan, hiç hasta olmayan, kaza yapmayan robotlar gibi ele alınmaktadır. Oysa ki, kuryeler güvencesiz çalışma şartlarından dolayı mutlaka kaza yapmaktadır, uzun ve ağır çalışma şartlarından kaynaklı fiziken ve mental olarak yıpranmaktadır.
Bu tablo hayatın ve insan olmanın gerçeğini ortaya koyarken reklamlar hayatı hafife almakta ve insan aklıyla dalga geçmektedir. Günün yarısından çoğunu motosiklet üzerinde, trafikte ve yoğun stres altında çalışmak zorunda kalan kuryelerin brüt kazançlarını şişirmek, yüksek giderleri adeta yok saymak ve net kazançları söylememek apaçık yalandır. Ama sadece yalan değil aynı zamanda geçinemeyen insanları bu girdaba sürükleyerek yaşanabilecek her türlü “olumsuzluk”tan sorumlu olmaktır.
Uzun çalışma saatleri ve kaybedilen yaşamlar
Kuryeler, geçinebileceği bir maaşa sahip olabilmek için günde 12-14 saat ve haftada 7 gün çalışma mücadelesi vermek zorunda kalıyorlar. Giderleri çıktıktan sonra ellerine geçen ise asgari ücretin 1 en fazla 2 tık üstü bir gelirdir. Ölümün kıyısında, kaza ile burun buruna ve sayısız meslek hastalığı ile kazanılan paranın bu kadar çok konuşulması manipülasyonun ötesin de ahlaki bir çürümenin de yansımasıdır.
Bunun en acı örneğini bir kurye motosiklet sepetine yazdığı şu yazı ile özetlemişti: "Herkes kazandığımız parayı konuşuyor ama kaybedilen gençliğimizi soran yok." Birçok kurye aslında bu çalışma temposunun ve güvencesiz çalışma şartlarının kısa vadede asgari ücretten biraz fazla gelir sağladığının, uzun vadede ise bedelini sağlığı ile ödeyeceğinin farkında. Ama moto kuryeler buna rağmen işsizlik, hayat pahalılığı ve enflasyondan kaynaklı geçinebilmek için bu yolu seçmek zorunda kalıyorlar.
Sonuç olarak; kuryeler ne 100, ne 120 ne de 150 bin TL kazanmıyorlar! Kurye kazançlarına dair manipülatif “haber” yapanlar halka yalan söylüyor!
(HA)