Cannes Film Festivali’nde Merve Dizdar’a En İyi Kadın Oyuncu ödülünü getiren ve Altın Koza’da Türkiye prömiyerini yapan Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi “Kuru Otlar Üstüne” bugün gösterime girdi.
Film, zorunlu hizmetle Erzurum’un bir köyünde öğretmenlik yapan Samet’in (Deniz Celiloğlu) dünyasına çekiyor bizi.
"Umut etmekten yorulmuş" Samet’le, yine karla kaplı bir taşrada açılıyor film. Hızlı yağan kar tanelerinin sesi kulaklarımızda yankılanırken Samet’in uzun yol boyunca elinde valizi, kara bata çıka köye varışını izliyoruz. Her yönüyle zor bir coğrafya!
İstanbul'a tayin edilme hayali kuran ve meslektaşı Kenan (Musab Ekici) ile aynı evi paylaşan genç bir resim öğretmeni Samet.
Bıkmış, yılmış ama dört yıldır yaşadığı bu köyde kendi meşrebine göre de insanlar edinmiş. Veteriner Vahit’in dükkânında viski yudumlarken, gerilla olmak isteyen Feyyaz ile de muhabbette, birlikte kışlada bilgisayar oyunu oynadığı komutanla da hoşbeşte…
Samet; karanlık, kibirli ve bütün çıkışsızlığını zorunlu hizmette olduğu köye yüklemeyi huy edinmiş.
Işıkları kapatan Samet
Diğerlerine göre daha yakın olduğu öğrencisi Sevim (Ece Bağcı) ile ilişkisi sınıfta çıkan bir olayla sarsılıyor. Film bu meseleyle akarken Nuray (Merve Dizdar) devreye giriyor ve başka bir gündemle karşılaşıyor izleyici. Filmin bazı sahnelerinde ışıkları kapatan Samet, umudunu kaybetse de Nuray ve Sevim, içinde bulunduğu bu karanlığa bir yerinden ışık tutuyor.
Aynı “Bir Zamanlar Anadolu’da”da olduğu gibi geçmişini merak ettiğimiz karakterler var yine “Kuru Otlar Üstüne”de. Ankara Gar patlamasında bacağını kaybeden öğretmen Nuray, Samet’in ev arkadaşı Kenan, veteriner Vahit, dağa çıkmayı düşünen Feyyaz ve tabii ki Samet’in en sevdiği öğrencisi Sevim. Hepsini ayrı ayrı konuşmaya değer. Ya da hikâyelerini tahmin etmeye.
Kürt sorunu, göç, fakirlik, zorunlu hizmet, atanamayan öğretmenler, kadın ve çocuk hakları gibi konuları birbirine yedirdiği filmi, yer yer bir çocuğun bakış açısıyla izlettiriyor size yönetmen.
“Kış Uykusu”, “Bir Zamanlar Anadolu’da”daki gururlu ve öfkeli çocuklara, “Kuru Otlar Üstüne”de Sevim de ekleniyor. Sevim ikna olmayan tavrı, ısrarı ve bakışlarıyla etkiliyor sizi.
Sinema eleştirmenleri “Ceylan’ın en politik filmi” yorumlarını yaptı yapım için. İzleyici direkt bir politik filmle karşılaşmayı beklemesin, ancak yukarıda saydığım bütün bu konular filmin her sahnesinde, diyaloglarda yakalanıyor.
Geri adım atmayan kadın karakterler
İki güçlü, tutkulu kadın karşımızda bu sefer. Sözünü sakınmayan ve geri adım atmayan Nuray ve Sevim’in film boyunca hiç bir araya gelmemeleri belki daha da manalı kılıyor hikayeyi. Samet’i tabiri caizse tokatlayan, ters köşe yapan karakterler. Ebru Ceylan sağ olsun!
Adana Altın Koza’daki prömiyer sonrası söyleşide dile getirdiği gibi, Ebru Ceylan için aslında karakterin güçlü olması ön planda olmuyor:
“Senaryo ekibinin kadın üyesi olarak güçlü kadın karakter yaratma görevi bugüne kadar hep bana verildi. Ama ben şöyle bakıyorum. Bütün karakterleri yaratırken, erkek ya da kadın, güç benim için belirleyici bir özellik değil. Bilakis zayıflıkları, zaafları, çelişkileri, benim daha çok ilgimi çekiyor.”
Hem izleyenin kendiyle yüzleştiği hem de derinlemesine tartışmanın içinde belki biraz da yorulduğu ve diyalogları takip etmekte zorlandığı Samet ve Nuray’ın yemek sahnesi filmin en dikkate değer sahnesi. Merve Dizdar’ın yoğun ifadeli yüzü ve oyunculuğu belki de buradan Cannes jürisini yakaladı. Adana’daki aynı söyleşide filmin Akın Aksu dışındaki iki senaristi; Ebru Ceylan ve Nuri Bilge Ceylan’ın üzerine tartıştığı konu, – ya da beyin fırtınası mı demeli- filmdeki diyalogların gerçekliği tam da bu sahnede, yemek masasında karşımıza çıkıyor sanki.
Bu sahnede Nuray'ın ailesiyle birlikte yaşadığı evinin iç tasarımı; eşyaları, fotoğraflar, duvardaki resimler, kullanılan ışık sahneyi dondurup inceleme isteği uyandırıyor insanda.
Karanlıklar
Filmde Samet’in çektiği fotoğraf karelerinin tam ekran yer alması ve Nuri Bilge Ceylan filmlerinde daha önce hiç rastlamadığımız anlatım şekli bizi filmin karanlığından çıkarıp afallatıyor. Benim açımdan ise Yüksel Aksu’nun oyunculuğu ve Ramize Erer’in muhteşem resimleri filmin bonusu oldu.
Diğer filmlerinden çok daha iyi ya da daha zayıf diyemeyeceğimiz, hem bütün filmlerinden izler taşıyan hem de tamamen yabancısı olduğumuz “Kuru Otlar Üstüne” insanın karanlık taraflarının ve çelişkilerinin en iyi yüzümüze vuran bir Nuri Bilge Ceylan filmi olmuş.
197 dakika süren yapımın sonunda en nihayetinde veteriner Vahit ile Samet’in şu kısa diyaloğuna çakılıp kalıyorsunuz:
-Adamın iki danasını iyi ettim, ama gitti benim köpeğimi öldürdü.
-Neden?
-İnsan olduğundan...
(AÖ)