Laik bir devlet olduğu anayasasında yazılı bir ülke olarak Türkiye'de Diyanet İşleri gibi bir kurumun varlığı her ne kadar tartışmalı olsa da, biliyoruz ki bu ülkede yaşayan milyonlarca insan bu kurumu önemsiyor ve yetkililerinin söylediklerini "fetva" gibi/ olarak kabul ediyor. Ve bu nedenle de diyanet işlerinin, başbakanı desteklediği kürtaj cinayettir fetvası, bu aralar muhafazakârlar arasında oldukça revaçta. Gerçeği bulmak için çaba sarf etmek şöyle dursun, kendilerine söyleneni bile sorgulamaya üşenen (hadi vakti olmayan diyelim!) birçok insan da kürtaj büyük günahtır söylemine kendini kaptırmış gidiyor. Meseleye kadın hakkı yönünden baktığımızda, "kürtaj haktır" evet peki dini açıdan bakarsak kürtaj günah mıdır? Kuran'da bu konuda nasıl bir bilgiye erişebiliriz. Bir de bu yolu denemekten fayda var.
Kuran Müslümanların temel kaynağıdır. Yani kabaca bizim yazı yazarken sözlüğe bakmamız ve kelimenin doğrusu budur dememizle, bir inananın Kuran'ı açıp, olayın doğrusu budur demesi birbirine benzer durumlardır. Ancak, ortada küçük bir sorun vardır, Kuran Arapçadır ve o dille okunması makbuldür.
Sonuç; bazı insanlar Kuran'ı okur ama orada ne yazdığını bilmez. Din ile ilgili bilgilerini direkt olarak Kuran'dan almayan bu insanlar da kendilerine ne söylenirse inanırlar. Sünnet, mevlit gibi ortamlarda insanlar toplanır ve bir hocanın vaazını dinlerler, camilerde hocalar vaaz ederler, televizyonda hocalar vaaz ederler. Bu durum insanların sadece kulaktan dolma bilgilerle hareket etmesine ve yeni nesillerin de "Allah yakar!" gibi ürkütücü söylemlerle büyümesine yol açar.
Dikkat edin televizyon programlarında konuk olan ya da kendi programı bulunan ilahiyat profesörlerinin kullandığı dil, yapılması gerekenler, yasaklar ve yaptırımlarla ilgili olarak kullandıkları dil, mahalledeki hocadan çok daha farklı, çok daha yumuşaktır. Bazı özel kişileri saymazsak! Bunun temel nedeni, bana göre, bilim adamı olmalarıdır. Kaynakları kendi düşüncelerine göre yorumlamak yerine, temel verileri dikkate alarak, akılcı çözümlemelerle yorumlamalarıdır.
Şimdi bunca şeyi neden yazdığımı düşünüyor olabilirsiniz.
Kürtajı yasak yapma girişimlerinin ardından, oluşan kamuoyu nedeniyle "biz gücümüzü halktan alıyoruz" diyerek, bunu da referanduma götürelim diye bir zihniyet oluşsa, okumayan, araştırmayan biri için "başbakan ne diyorsa doğrudur"un yanı sıra Diyanet İşleri başkanının "çok büyük günahtır" ifadesi yeterli olabilir.
Oysa temel kaynak Kuran'da kürtajla ilgili tek bir satır bile yoktur. Kuran'da doğum kontrol yöntemleri ile ilgili de tek bir satır yoktur. Kuran'da kesin olarak bir cana kıymak bahsi geçer ancak embriyonun gelişip bir "can" tanımlamasına uyacak şartları taşıması ile ilgili de kesin bir bilgi yoktur. Öyleyse hangi kaynak referans alınarak kürtajın günah olduğu yönünde açıklama yapar Diyanet İşleri.
Bir vatandaş olarak Diyanet İşlerinin kaynaklarını göstermesini isteyebilir miyiz ki?
Kuran'da kürtajın bahsi geçmez ancak ölüm, yaşam gibi ilişkilere bakılarak yapılan yorumlara dayanır söylemler ve yoruma dayanan her şey gibi yorumcuya bağlı olarak anlamda farklılıklar olacaktır. Ki hali hazırda da İslam alimleri arasında bu konuda söylem farklılıkları bulunmaktadır.
Kulaktan dolma bilgiler ya da yorumları bir tarafa bırakıp, orijinal kaynağa yani Kuran'a baktığımızda ise yaratılış ile ilgili şu ayeti görüyoruz.
"Biz sizi, size beyan edelim (açıklayalım) diye (önce) topraktan (inorganik ve organik maddelerden), sonra bir nutfeden (bir damladan), sonra bir alakadan (rahim duvarına bir noktadan bağlı duran embriyodan), sonra şekillendirilmiş ve şekillendirilmemiş (bir çiğnemlik et görünümünde) mudgadan yarattık. Ve (sizi), dilediğimiz süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi, ergenlik çağına ulaşmak üzere bebek olarak çıkarırız." Hac süresi 5. Ayet (www.kurantefsiri.com)
Eğer Kuran'ı referans alırsak embriyonun bebek halini alana kadar bir gelişim süresinin olduğunu görüyoruz. Yani Kuran bize, kadının yumurtasının aniden bir bebeğe dönüşmediğini söylüyor. Bizlerin söylemlerinden çok da farklı olmayan bir söylem bu da.
Madem ki kürtaj cinayetti ve dolayısıyla günahtı, Zekeriya Beyaz'ın açıkladığı gibi 1983 yılında neden kürtaja vize verildi?
Nüfus yoğun olduğunda, ekonomik zorunluluklar olduğunda günah, günah değil mi? Size de garip gelmiyor mu? Zorunluluğu bedenin sahibi olarak ben ortaya koyuyor ve kararı veriyorsam, cinayet ve günah ama devlet eliyle oluyorsa değil. Yahu bu devlet ne kudretli bir şey; günahın bile DNA'sıyla oynuyor sanki. Bir bakmışsın günah, dolayısıyla yasak, bir bakmışsın değil. Anlamak güç.
Bir insanı öldürmek günahtır, tamam. Bir insanı öldürmek suçtur da. İnsanlık suçudur. Ancak bizim "insan"ı nasıl tanımladığımız önemli. Ya da embriyoya ne zaman itibariyle "insan" dediğimiz önemli. Yasaklandığında, "kasap" doktorların ellerinde ölecek olanlar insan tanımının içine girmiyor mu yoksa? Bizleri sizin istediğinizi istemiyoruz diye ölümle sonuçlanabilecek bir yola sokmak, hangi dine, hangi insanlığa uyar ki? O zaman Allah yakmaz mı? (SK/HK)