Kişinin kendi anadilini, içine doğduğu dili objektif olarak tanımlaması zordur. Biraz da egemenlerin Kürt dilini ve kimliğini yok sayma ve değersizleştirmek için ürettiği kolonyalist söylem ve jargona tepki olarak kendi diline ve kimliğine sahip çıkma bilincine sahip hangi Kürde yukarıdaki soruyu sorsanız, alacağız cevap bellidir; "Kürt dili kadim bir dildir, çok zengin bir dildir…" Bu değerlendirme yanlış değil ancak dili bilimsel olarak tanımlamaya yetmez, böyle bir değerlendirme daha çok tepkisel ve duygusal bir değerlendirme olur. Aslında egemenlere en güzel cevabı Ahmedê Xanî, Xaney Qubadî gibi Kürt alimleri bundan yüzyıllar önce vermiştir.
Ahmedê Xanî:
Saf olanı bir yana bırakıp bulanık olanı içti
İnci gibi olan Kürt lisanını” derken,
Xaney Qubadî ise;
“Doğrudur Farsça şekerdir derler
Fakat benim yanımda Kürtçe daha tatlıdır
Çünkü bu vefasız dünyada
Herkes kendi diliyle mutludur” demişti.
En kısa ifade ile Kürt dilini tanımlayacak olursak, Kürt dili Kürt toplumunun aynasıdır. Onun maddi ve manevi kültürünü içinde taşır. Aslında bu bütün diller için geçerlidir. Bir toplumu tanımak istediğimizde ilk bakmamız gereken şeylerden biri o toplumun dilidir. Çünkü dil o toplumun yaşamı ve karakteristik özellikleri konusunda gerekli bilgileri verir. Toplumun duygu ve düşünceleri dilinde saklıdır. Toplumun maddi ve manevi kültürünü tanımak için de ilk bakmamız gereken şey o toplumun kullandığı üretim araçlarının yanı sıra o toplumun dili, o dildeki sözcük dağarcığı ve o dilde yarattığı edebi ürünlerdir.
Örneğin; Kürt diline ve kullanılan söz dağarcığına bakarsak, Kürt toplumun kendi doğal habitatında doğal bir yaşam sürdüğünü görürüz. Ağaç ve bitki isimleri; sebze ve meyve isimleri Kürtçede detaylı bir biçimde yer alır. Kürt toplumu sadece doğal yaşam ortamını değil bu alanda yaşayan canlıları da isimlendirmiş, detaylı bir şekilde tanımlamıştır. Evcil ve yabani hayvanların yanı sıra börtü böcekte isimlendirilmiş.
Kürt dilinin sözcük dağarcığı Kürt toplumunun tarım ve hayvancılığa dayalı bir yaşam sürdüğünü göstermektedir. Örneğin; Türkiye Türkçesine bu gözle bakacak olursak yukarıda saydığımız alanlardaki sözcük dağarcığının büyük oranda diğer dillerden ödünç alındığını görürüz. Sebze ve meyve isimlerine bakacak olursak bunu çok rahatlıkla görebiliriz. Ancak bu o dili küçük görmemiz için bir gerekçe yaratmaz, çünkü ödünç almak yanlış değil, ayrıca Türkçenin başka alanlardaki zenginliğini görmemizi engellemez, bu bakış açısı bütün diller için geçerlidir.
Birçok dilde olduğu gibi Kürtçede de yaşamın kaynağı “av” yani "su"dur. Bir kök sözcük olarak “av” “avî (sulak)”, “avdan (sulamak) gibi birçok sözcüğün de anası olmuştur. Yine bugün yalın bir sözcük gibi görünen “ava (kurulu) ve ondan türemiş olan “avadan (bayındır)”, “avahî (bina/yapı)”, “avabûn (kurulmak)” ve “avakirin (kurmak) gibi sözcüklere kaynaklık etmiş olması uzak bir olasılık değildir.
Kürt toplumunun maddi ve manevi kültürü de içinde yaşadıkları toplumsal koşullar ve üretim tarzına göre biçimlenmiştir. Örneğin yiyecek isimlerinden giydikleri giysilere, kullandıkları kap-kacaktan barındıkları yapıların biçimlerine kadar bütün maddi kültür ürünleri yaşadıkları doğal ortamın ve üretim biçimlerinin izlerini taşıyor.
Kürt yemeklerinde un, bulgur, dövme gibi buğdaydan elde edilen kuru gıdalar temel malzeme olarak kullanılıyor. Elbette bu tarım toplumu olmakla ilgili durum, yine süt ve süt ürünleri de yemeklerde kullanılan temel malzemelerden ki bu hayvancılığın gelişmiş olması ile ilgili. Aynı şekilde et de çok tüketilen bir yiyecek. Tatlıların temel malzemeleri ise ceviz, badem, incir, bal ve pekmez. Pekmez bağcılığın, bal ise arıcılığın gelişkinliğine delalet.
Doğa ve doğal yaşama ilişkin derin gözlem insan ve hayvanlarla ilgili niteleme ve adlandırmaların çok geniş bir yelpazede yer almasını sağlamış. Kürtler nasıl yaşadıkları doğal habitatlarında geliştirdikleri üretim araçlarıyla giysi, barınma, beslenmeleri için gerekli giyecek, yiyecek ve barınakları yaratmışlarsa, aynı şekilde derin gözlem gücü ile konuştukları dilin imkanlarını kullanarak kendi yaşam biçimi ve yaşam ortamına uygun insan ve hayvanlarla ilgili teşbih, tasvir ve niteleme sözcükleri üretmişlerdir.
İnsan ve hayvan anatomisi, gökyüzü ve gök cisimleri ile ilgili kök sözcüklerin çokluğu bu dili kullanan bilim insanlarına temel bilimsel terimlerin türetilmesi için gerekli imkânı sağladığını söyleyebiliriz.
Kısacası Kürt dili hem sözcük dağarcığı hem de dilsel özellikleri itibarıyla Ortadoğu’nun kadim dillerinden biridir. Farsça ile akraba olmasına rağmen, eril-dişil özelliği ve yarı-ergatiflik özelliği ile yeni Farsçadan daha eski yapıları muhafaza etmiştir.
Bu dil de diğer bütün diller gibi toplumun zenginliğidir, bu dilin yok olması kimsenin yararına değildir. Herhangi bir dilin yok olması insanlığın kültürel mirasından bir şeylerin eksilmesi, kültürel çoraklaşmamanın yayılması anlamına gelir, buna izin vermemek gerekiyor. İnsanlığı tek dile, tek kültüre mahkûm etmek, yapılabilecek en büyük kötülüktür, bu insanlık suçuna karşı durmak kendini bilen her insanın görevidir.
(ST/RT)