60-70 yıldır "Küçük Amerika" olacağımız söyleniyor. "Her mahallede bir milyoner" olacaktı. Milyonerler "mahallelere dağılmak" yerine etrafları kalın duvarlarla çevrilmiş, çok sıkı korunan "site"lerde oturduklarından sayılarının mahalle sayısına ulaşıp ulaşmadığımızı bilemiyoruz.
Gerçi Adnan Menderes'in bu "öngörüsü"ne oldukça yaklaştığımız söylenebilir. Örneğin şu anda da onun gibi "genç" bir başbakanımız var. O da sık sık öyle olduğumuzu söylüyor. Gerçekleşen kimi durumların da "Büyük" Amerika'da olanlara çok benzediğini söylemek mümkün.
Bunların başında da sağlık geliyor. Örneğin sağlığa giderek daha çok para harcamaya başladık. Özel sağlık kurumları çoğalıyor. "Sağlığın Patronları" da, "emekçileri" de durumdan memnun değiller. İki tarafın da "memnun" olmamaları "paradoksal" bir durum.
İllerde büyük bir hastane zinciri kurmaya niyetli bir "patron" "Sağlıkta Dönüşüm Programı" gereği yapılan düzenlemeler nedeniyle "şimdilik" bunu ertelediğini belirtti. Sağlığın finansmanını sağlayan Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) başkanı ise, "denizin bittiğini" belirterek, kurumun çok yakında para ödeyemeyeceğini ifade etti. Sağlık hizmetinin en temel unsuru olan hekimler ise epeydir "isyanlarda"lar.
* * *
İsyandakiler yalnız Türkiye'li hekimler değil. Amerika'dakiler de benzer durumdalar. "1 Ekim"de tüm ülkeden "1 milyon hekimin" katılımını hedefledikleri bir "yürüyüş" yapacaklarmış. Hazırlıklar 1 Ekim'de Washington'a bütün ABD'li hekimleri "yürütmeye" yönelikmiş. Hekimler 1 Ekim için verdikleri hasta randevularını iptal etmişler ve 1 Ekim için uçak bileti sıkıntısı yaşanıyormuş.
"ABD'li hekimler ne istiyorlarmış? Dünyanın sağlık hizmetleri için en çok para ödeyen ülkesinin hekimlerinin dertleri neymiş" diye sorarsanız talepleri şunlarmış:
- Hasta başı yapılan ödemelerin azalması sonucu artan işletme giderleri nedeniyle gün içinde daha fazla hasta bakmak zorunda kalmışlar, hastalarına daha fazla zaman ayırmak istiyorlarmış.
- Hizmet başı ödeme sistemini istemiyorlarmış.
- Paranın çoğu idari giderler için harcanıyormuş, hasta bakımı ve araştırmaya harcanmasını istiyorlarmış.
- Hastaların Kanada ve Mexika'da olduğu gibi jenerik ilaçlar alabilmelerini talep ediyorlarmış.
- Sadece avukatların çıkarına olan tıbbi malpraktis yasasının değiştirilmesini istiyrolarmış.
- Sürekli eğitim giderlerinin desteklenmesini talep ediyorlarmış.
- İdarecilerin kendilerini köleleştirmelerine itiraz ediyorlarmış.
ABD'li hekimlerin genel olarak "solcu" olmadıkları bilinir, genel olarak hükümetlerini de desteklerler. Yukarıda sıralanan konuların hepsi bizdeki "Sağlıkta Dönüşüm Programı"nda gerçekleştirilenlerle aynı. Dolayısıyla üç farklı tepkinin birleştiği nokta şu:
Bu tür düzenlemelerle sağlık hizmetinin gerçekten ve gerektiği gibi sunulması olanaklı değil. O zaman bunda direnmek niye? Hangi yanımızla "Amerika"ya benzemeliyiz?
"Medya" ve onların kaynağı olan "kurumlar" dünyanın her yerine bakmalı, bunları bize göstermeli, anlatmalı, öğretmeli. Yoksa çok can yanacak, çok acı çekilecek!
Medyacılara haber, sağlıkçılara araştırma konusu:
Siyami Ersek Hastanesi, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Haydarpaşa Askeri Hastanesi'nin kesiştiği noktada, yolun ortasındaki baz istasyonundan yayılan radyasyonun, hastalara, sağlık çalışanlarına ve öğretim üyelerinin sağlığına yönelik etkileri nedir?(MS/EÜ)