Sönmez, savaşın Türkiye'nin bölgedeki ilişkilerini yok edeceğini belirterek, ABD'den alınacak beş-on milyon dolar için bu ilişkilerin tehlikeye atılmaması gerektiğini söyledi. Sönmez, savaşın insani ve ekonomik yönden değerlendirilmesi gerektiğine de dikkat çekti.
ABD yeni bir savaşın hazırlığında. ABD'nin savaş île ekonomisinde bir yeniden yapılanmaya gittiği söylenebilir mi?
ABD için 11 Eylül bir cankurtaran simidi gibi oldu. 11 Eylül'den önce gerek IMF'nin öngörüleri, gerek ABD'deki çeşitli araştırma merkezlerinin saptamaları zaten ABD'nin bir resesyona doğru sürüklendiği konusunda veriler yayınlamıştı. Bizim çok tipik bildiğimiz Keynesçi politikalara bir dönüş oldu. Çok bilinen bir yöntem olarak özellikle de askeri harcamalar artırılmaya başlandı. Yine çok bilinen bir şey, geçici olarak gayrı menkul sistemine dayanan bir canlanma yaşandığını görüyoruz. Bunlar yeniler, ama aynı zamanda ABD dünyadaki hegemonyacı devlet olma yolunda hızlı adımlar atarken Afganistan operasyonunu başlattı. ABD'nin genel stratejik çerçevesinde gerçekçi bir olgu var ki; o da Hazar Bölgesi petrollerini kontrol etmektir. 11 Eylül bahane edilerek, Afganistan bahane edilerek ABD bölgeye yerleşti.
Küreselleşme sürecinde ABD'nin karşısına en büyük güç olarak Çin geliyor. Yükselen bir yıldız, 2020'de ABD'ye ciddi rakip olacağı söyleniyor.
9-10 senedir petrol ithal etmeye başladı. Körfez de bu açıdan çok önemli. Bir tarafta Hazar petrolleri var, bir tarafta da Irak petrolü var. Irak Suudi Arabistan'dan sonra en fazla petrol rezervine sahip olan ülke. 10-12 yıl önceki savaştan sonra ne teknolojik gelişme oldu, ne petrol kuyularının verimliliğini artıracak yönde çabalar oldu. Eğer yatırım yapılırsa Irak'taki petrol çıkarmanın iki katına çıkacağı iddia ediliyor; 220 milyar ton civarında.
Dolayısıyla gözünü dikmiş durumda bir taraftan Hazar petrollerini kontrol ediyorsunuz, bir taraftan Irak'ı kontrol ediyorsunuz. Bunların yanı sıra petrol bölgelerini kontrol altında tuttuğunuz için petrole bağımlı ülkeleri de kontrol altına alıyorsunuz.
Bunların yanı sıra böyle bir operasyonla harcamalar artacak, talebi canlandıracak. Bush'un arkasında enerji, petrol, telekomünikasyon şirketleri vardı. Bunlar da tam olarak destekliyorlar bu politikaları. ABD ekonomideki sorunlarını çözmeye çalışırken, aynı zamanda hegemonyacı devlet olma yolunda çok ciddi bir adım daha atacak gücü eline geçirecek. Onun için Irak operasyonu Afganistan'dan sonra çok önemli.
ABD'nin tüm bu planlarının içinde Türkiye nerede duruyor, Türkiye'nin önemi nereden kaynaklanıyor?
Türkiye'nin konumuna baktığınızda, 11 Eylül'deki harekatın Türkiye için bir koz olduğunu görüyoruz. Türkiye'ye daha fazla parasal katkı yapılması konusunda koz olarak kullanılmıştır. Stratejik konumu gereği bir tarafta Irak var, bir tarafta uzakta da görünse Afganistan var, oradan bir açılım yapılıyor. Zaten Türkiye IMF'ye yerli işbirlikçileriyle birlikte tam olarak teslim olmuş durumda. Bu durumda Türkiye çok rahatlıkla kullanılabilecek ülke konumuna geldi. IMF ile ABD'nin ve Dünya Bankası'nın ilişkileri zaten açık. Türkiye buradan bir rahatlık kazandı ve belirli ölçüde destek verildi ama destek de borçların döndürülmesi için verildi.
Irak operasyonu Türkiye için yeni bir dönemeç oluşturmaya başladı. Ama burada kimler için olduğuna da dikkat çekmek gerekiyor. Egemen çevreler ve siyasal yönetim tarafından bir can simidi gibi görülüyor. Pazarlıklar olacaktır, ABD'den askeri kredilerin affedilmesi isteniyor, bu da yaklaşık 4 milyar dolar. Belki yeni birtakım destekler talep edilir. Şaşırtıcı değil.
Mısır, Körfez Savaşı'na katıldığı zaman borçlarının bir kısmı silindi, politik kararla ödüllendirildi. Irak'a karşı operasyona katıldığı için Arap dünyasını temsili açısından önemli, anlamlı bir ülke. Bir de Polonya örneği var. Polonya da sosyalist ülkeler içinde en zayıf halkaydı. Dayanışma sendikasının önderliğindeki hareket, dayanışma partileri iktidarı oluşturdu ve Polonya'nın dış borçlarının tümü silindi.
Polonya sosyalist rejime karşı bir başkaldırmada ilk çatlağı oluşturma bakı-mından, Türkiye'de beklenen de bu. Türkiye farklı konumda, Kuzey Irak gibi bir pürüz var. ABD Kuzey Irak'ta bir Kürdistan devleti kurma yönünde altyapıyı oluşturma girişimleri başlattı, epey yol aldı. Bir Kürdistan ve ABD'ye güdümlü, bağımlı olarak devlet kurarsa Irak'ı parçalar bölerse, petrol yataklarına el koyacak. Çok açık, bu Arap dünyasına karşı da bir tavırdır. Suudi Arabistan zaten bağımlı, Kuveyt zaten bağımlı. Kürdistan devleti ile petrol yataklarına el koyacaktır ve resmen manipüle edecektir. Türkiye bu konuda ikircikli ve devlet politikasıyla da çelişkiler var.
Yöneticiler ve bazı sermaye kesimleri savaşa dahil olunduğunda ekonominin canlanacağını, destekler ve ticari anlaşmalar olacağını ileri sürüyorlar, bu düşüncelere katılıyor musunuz?
Irak operasyonunda o senaryolara katılmıyorum. Operasyon olursa Türkiye borçlanma açısından borç silme olabilir, ama diğer taraftan yeni kaynaklar yaratılabilir mi? ABD ekonomisi ciddi sıkışıklık içinde şu anda. Bütün bu savaşlara giriyor, çıkıyor ama rastlantısal şeyler değil bunlar. Wordcom, Enron, Xerox iflasının olduğunu gördük. Artur Andersen diye denetleme şirketinin yaptığı tahrifatları gördük. Türkiye'ye de yansıdı, yaklaşık olarak 12 trilyon dolarlık geçen yıla göre borsalarda kayıp var. Bunun 9-10 trilyon doları ABD borsası. Sermaye kaybı var.
ABD operasyonlarla yeniden yapılanmaya gidiyor. ABD'de dış ticaret açığı çok azdır, bütçe açığı da çok azdır. Ama dolar bu skandallar ve tıkanıklık nedeniyle değer kaybediyor. Talep azaldı. İlk veriler ABD'den sermayenin çıkmaya başladığını gösteriyor. Bu durumda ABD'nin ciddi sorunları var. Reagan döneminde de dış ticaret açığı fazlaydı, bir borç ekonomisi vardı. Aşırı değerli bir dolar politikası uyguladılar, faizleri yükselttiler. ABD'ye gerek körfezden petro-dolarlar geldi, gerek Japonya'dan, gerekse Avrupa'dan inanılmaz bir sermaye akışı oldu. Şimdi bu durumda öyle bir şey istiyorlar. Tamam bütçe açığı var, ticaret açığı yar, fakat faizler çok düşük. Ekonomiyi canlandırmak için, faizleri aşağı çekmeyerek tedirgin politika başlattılar. ABD'nin sıkıntıları var.
ABD tutup da Türkiye "Tamam sen yanımda yer alıyorsun, al bakalım 10 milyar dolar" diyecek durumda değildir. Çok fazla beklentiye kapılmamak lazım. En nihayet yapacağı asgari alacaklarını silmek olabilir. Sanayi bölgeleri kuruldu, ABD o planlara el koydu. Tekstil, kundura vs. yok diyor. Oralarda belki birtakım ödünler almaya çalışabilir.
İşte ilk Körfez Savaşı sonrasında, 12 yıl önce de aynı senaryo vardı. Mühendislerimiz, mimarlanmız orada yatırımda bulu-nacaklardı. Bunlar gerçekleşmedi, dünya devleri var. Türkiye'de yabancı yatınm girişi kriz sonrasında mevcut tesisleri almak için geldiler. Yeni yatınm yok. Ne kadar vahimdir ki Başbakanlık web sitesinde Türkiye'de satılık olan tesisleri veren bir sayfa var. Anadolu'dan hangi tesisler satılık. Türkiye bu halde, içler açışı durumda. Bu nedenle Türkiye'nin gidip de hayal kurmaması lazım, îşte İrak'ta girişimde bulunacak, böyle şeyler Amerika'nın, AB'nin dev şirketlerine kalacaktır.
Türkiye'ye ciddi bir fatura çıkacak
Türkiye'nin savaşa katılması krizlerden basını alamayan ekonomisini nasıl etkileyecektir?
Türkiye şimdi savaşa doğrudan katılmasa da Irak'ta lojistik destek sağlamak durumda, insani faktörler var; gerek Irak halkı için gerekse Türkiye savaşa girerse askerler için. Fakat bir de Irak operasyonuna katılsa da katılmasa da Türkiye'nin yavaş yavaş canlanmaya başlayan Irak'la iktisadi ticari ilişkileri, Arap ülkeleriyle ilişkileri donacaktır. Yani ABD'den aldığı beş-on milyar dolarlık destekle borç döndürme için yapılan yardımların bilanço olarak baktığınız zaman daha uzun vadede Türk ekonomisi üzerinde ciddi faturası çıkacaktır.
Özellikle yöre halkı üzerinde sınır ticareti, çalışanı, mal gönderimi, mal üreten işletmeler açısından ciddi fatura çıkaracak, her yönden olumsuzdur. Gerek ABD gerek Avrupa çok ikiyüzlü bir politika izlediler. Irak'a bir taraftan ambargo uygularken, bir taraftan örtülü kanallardan Irak'la ticari ilişkilerini sürdürdüler. Realist olmak lazım, körü körüne bir savaşa sürüklenmek, körü körüne itaat, sonrasında ortaya çıkan sonuçlar son derece olumsuz ekonomik tablo ortaya çıkaracaktır. (NH/BB)