Türkiye'de seçim sonuçları yoksulları, kendi tercihleriyle de Adalet ve Kalkınma Partisi'ne mahkum ederken, Latin Amerika'da son seçimlerde iktidara gelenler ve diğer ülkelerde verilen küreselleşme karşıtı mücadele; küreselleşmenin rüzgar kıranı olmaya aday.
57. Hükümetin uygulamaları
3 Kasım öncesi, 57. Hükümet kırsal alanı tasfiye etmek için IMF güdümlü politikaları, harfiyen uyguladı.
* Tütün Yasası'nı çıkarttı. Tütün üretimine kota getirdi. Tütün üretilmesi ve işlenmesinde Reji dönemine dönüldü. Aynı Yasa TEKEL'in özelleştirilmesi koşullarını da oluşturdu.
* Şeker Yasası'nı meclisten geçirdi. Cumhurbaşkanı onayladı. Yasa Resmi Gazete' de yayınlandı. Yürürlüğe girdi. Şekerpancarı üretimi bu Yasa ile sınırlandırıldı, üretim kısıtlandı, Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. lerin (TŞFAŞ) özelleştirilmesine "olanak!" sağlandı.
* Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Yasası çıkarıldı. Kooperatiflerin (ortakların-çiftçilerin) sahip olduğu sanayilerini bünyeden ayırıp A.Ş'lere dönüştürülerek özelleştirilmesine olanak (!) sağlandı. Böylece üreticilerin üretimden pazarlamaya zincirini kıracak olan bu yasaya konulan ek madde ile kooperatiflere kredi desteği yasağı getirilerek, işlevsizleştirilmesinin koşulları oluşturuldu.
* Seçim öncesi bütün partilerin tarım programlarında yer alan Ziraat Bankası'nın (ZB) çiftçi bankası olacağı (Demokratik Sol Parti - Milliyetçi Hareket Partisi - Anavatan Partisi) vaatleri tamamen bir kandırmacaydı.
Ziraat Bankası Deutsche Bank'a, Tarişbank Denizbank'a
Çünkü; . 57. Hükümet Ziraat Bankası ile ilgili programlarına böyle yazarken, Ankara'da Ziraat Bankası'nın Almanya'nın Deutsche Bank'ına satıldığı haberleri yayılıyor hatta bu anlaşmanın paraf edildiği bile söyleniyordu. 57.Hükümetin çıkardığı Bankalar Yasası da zaten Ziraat Bankası'nın özelleştirilmesini öngörüyordu .
* Seçim öncesi yine; kooperatifler için bankalar kuracaklarını programlarına yazıp, alanlarda halka açıklarlarken, aynı günlerde ise bir kooperatif bankası olan TARİŞBANK'ı "IMF istiyor" diye, DSP-MHP-ANAP koalisyonu Denizbank'a devrediyorlardı.
Kısacası; 57. Hükümetin bileşenlerinin (DSP-MHP-ANAP) uyguladıkları IMF güdümlü politikalar kırsal kesime güven vermiyordu...
Barajı indirmeyenleri halk indirdi
1980'den bu yana kırsal alanda adım adım uygulanan IMF - DB güdümlü programlarla tarım sektörü zaten tahrip ediliyordu. 1999'dan sonra ise yukarıda açıkladığım tarım sektörüne yönelik çıkarılan yasalar ve uygulanan politikalarla tarım sektörünün tasfiyesine/yıkımına girişildi.
Halk, IMF-DB güdümlü politikaları uygulayan partilere Doğru Yol Partisi (DYP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Anavatan Partisi (ANAP), Demokratik Sol Parti (DSP) ve DSP'den ayrılan Yeni Türkiye Partisi'ne (YTP) 3 Kasım' da onay vermedi. Karşı oldukları -indirmedikleri- barajın altına bu partileri halk indirdi.
Yanına Dünya Bankası patentli Kemal Derviş'i aldığı için Cumhuriyet Halk Partisi'ni de (CHP) birinci parti yapmayarak, cezalandırdı, Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AKP) tek başına iktidara taşıdı!...
GP ve sol
Solun rolüne, sanal IMF karşıtlığıyla soyunan Genç Parti (GP) para ve sahip olduğu medya gücü ile etkili oldu. İçerisi boşaltılmış sol söylem ile kafaları epeyce karıştırmayı başardı da.
"Sol partilere" gelince: IMF ve Dünya Bankası güdümlü politikalar karşısında halkı örgütleyemedikleri için, kendi kendilerini ve yoksul halkı AKP'ye mahkum ederek "cezalandırmış" oldular...
Dünya başka bir yolun eşiğinde
Oysa, dünyanın diğer ülkelerinde örneğin; Ekvator'da neoliberal ekonomik programlara karşı mücadele etmiş, Kolombiya gerillaları ile savaşmak için Ekvator topraklarına Amerikan askeri üsleri kurulmasına karşı çıkmış olanların desteklediği Lucio Gutierrez, 20 Ekim' de yapılan devlet başkanlığı seçimlerinin ilk turunda diğer tarafın adayı Alvaro Noboya'yı geride bıraktı. 24 Kasım' da yapılacak ikinci turda Lucio Gutierrez'in zaferle çıkacağına kesin gözü ile bakılıyor.
Bilindiği gibi, Brezilya'da yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde de eski işçi lideri Luiz Inacio Lula Da Silva, IMF destekli hükümetin adayı olan Jose Serra'yı büyük bir farkla geride bırakarak, Brezilya devlet başkanı oldu.
Dünyada 1 milyar insanı günlük 1 dolarla açlık sınırının altında yaşamaya mahkum eden neoliberal ekonomi programlara karşı, Ekvator'da Gutierrez, Venezuella'da Chavez, Brezilya'da Lula, Bolivya'da köylü önderi Evo Morales'in varlığı bu ve diğer ülkelerde verilen küreselleşme karşıtı mücadele; küreselleşmenin rüzgar kıranı olmaya aday.
Küreselleşmeye sosyal takviye
Türkiye'de de neoliberal ekonomi programlarına karşı rüzgar kıran oluşturulması mümkün. Biraz inanç ve gayret yeter!
Dünya Bankası ile IMF'nin önde gelenleri bile küreselleşme politikalarının meşruluğunu savunamadıkları, sosyal açıdan takviye etmenin gereğine işaret ettikleri bir dönemece gelmiş bulunuyoruz.