Seçimden iki önce Kırkısrak köylülerinin daveti üzerine Kırkısrak Aşık İbreti Anma Festivali'ne katılmak için yola çıktım. Sabahın 6’sında İzmir Havaalanı'na gittiğimde İstanbul'da yaşanan kötü hava şartlarının uçuşların neredeyse tamamına yakını iptal ettirdiğini öğrendim.
Bir yandan Kırkısrak’tan festivalin sorumluluğunu üstlenmiş sevgili Haydar Özcan ve diğer taraftan gidecek bir uçak bulmak için alandaki görevlilerle sohbetteydik İzmir’den sabah 8'de havalanması gereken uçak 12.00'da havalandı ve İstanbul’a vardığımda dört saat daha beklemek zorunda kaldıktan sonra nihayet Kayseri’ye havalandık.
Kayseri'ye geçmeden önce, festivalin adını alan Aşık İbreti'den söz edeyim: Hıdır Gürel'in dedeleri, Malatya'dan Kayseri'ye göç etmişler. Babası köy köy dolaşarak meyve-sebze satarken, kendisi de ayakkabı tamirciliğiyle geçimini sağlıyormuş. Evlenir, çocukları olur. Sadece müziğe merakla yetinmemiş; fotoğrafçılık da yapmış. Ne var ki, Sarız'da elektrik olmadığından bu işi sürdürmede epey zorlanmış.
Elbistan'a göçen Aşık İbreti, 1967'de Alevilere saldırıldığında canını zor kurtarıyor; dükkanı yakılıp yıkılıyor. Sarız'a, oradan da İstanbul'a göç eden Aşık İbreti, 5 Kasım 1976 günü yaşamını yitiriyor. Şimdi, değerlerinden ödün vermeyen özellikleriyle anımsanıyor.
***
Kayseri'ye indiğimde hava yeni yeni kararmaya başlamıştı. Sarız'a bağlı Kırkısrak Köyü için bir buçuk saatlik yolumuz vardı. Alanda beni köye ulaştırmak üzere İngiltere’de yaşayan sevgili Taylan bekliyordu. Taylan arkadaşımız Dersim’den evli olduğunu belirterek söze başlıyor. Dersim’i çok seviyor ve bu yıl Munzur Festivaline Kırkısrak Festivali nedeniyle katılamadığından biraz üzgün. Yol boyunca HDP’yi konuşmak istedi. Özellikle yeni dönemde Alevilere dönük politikasının anlamlı olduğunu düşünüyor. Selahattin Demirtaş’ın seçim mitinglerindeki başarısını da övünerek anlatıyor.
Sözlerini tuttular
Kırkısrak Köyü'ne vardığımızda saat 19.30 olmuştu. Köy meydanını dolduran halk bizi bekliyordu. Büyük bir misafirperverlik ve coşku içinde buldum kendimi. Hemen sonra da sahnede...
Pek çok ülkeden ve Türkiye'nin metropollerinden binlerce Kırkısraklı, genciyle yaşlısıyla alanı doldurmuştu. Gecikme özrümü dilememe fırsat verilmeden söylemem istendi. Büyük bir koro olmuş, hep birlikte söylüyorduk. Havaalanlarında biriken yorgunluktan eser kalmamıştı.
Şarkı aralarında Cumhurbaşkanlığı seçimine de değiniyor, Demirtaş'a oy istiyordum. Seçimden sonra köylülerin sözlerini tuttuğunu öğrendim; köyde üstünlük Demirtaş'ın olmuştu.
Konserden sonra gittiğimiz Dallıkavak köyünde aramıza Mehmet Bayrak da katıldı. Araştırmacı-yazar Mehmet Bayrak Dallıkavak köyünde doğmuş ve değerli eşiyle beni kendi köylerinde görünce son derece mutlu oldu. Köy lokantasında festivalde emeği geçen Kırkısraklılar da bize katıldılar. Köyün ozanlarından sevgili Özkan’dan Kürtçe ve Türkçe seslendirdiği ezgileri dinledik. Ben de bağlamamı aldım; köyün en güzel yerlerinden biri olan o mekanda eski ve yeni şarkılarımızdan söyledik.
***
Geceyi Binboğa Dağlarının eteğine kurulmuş bir mezrada geçirdik. Sabah uyandığımda fark ettiğim manzarayı her gün görmek isteyebilirim. Kırkısraklılar Kürt ve Alevi kimliklerinden ötürü, bu güzelim coğrafyada büyük sıkıntılar yaşamışlar. Bu baskılar sonucunda birçok köylü de Avrupa ülkelerine yerleşmiş. Şimdi Avrupa’da yaşayan o insanlar yeniden kendi topraklarına dönüyorlar. Kaldığımız evin sahibi, değerli amcamız, İngiltere'de yaşıyor ve 'ama artık buradayım, köyde yaşayacağım' diyor. Köyde yaptığı çalışmalara ilişkin bilgi veriyor ve dikeceği yüzlerce ceviz ağaçları için heyecanlanıyor.
Daha sonra köyün merkezine iniyoruz. Bir gün önce bize ulaşmakta zorluk yaşamış o köylülerle oturup sohbet ettik. Fotoğraflar çektik, seçimlere dair olası gelişmeleri değerlendirdik. Köy odasında yakın bir tarihte gerçekleşecek bir düğün için hazırlıklar yapılıyordu. Köylü kadınlar köy odasında sıcak sac ekmeği pişiriyorlar. Görünce kendimi tutamayıp içeri daldım! Kırkısrak'ın yağlı ekmeğinden sundular, tabii yanında köyün ayranıyla birlikte.
Köyün en yaşlılarının ellerinden öpüyorum ve Momık dede ile Pirık nene yaşlarını merak ediyorum. Kendileri değil ancak yanındakiler 100 yıldan fazla yaşadıklarını söylüyor.
Kürt-Alevi kültürünü yaşatmada kararlılar
Yoğun ve son derece sıcak ilişkilerle geçen günün ardından köyden ayrılıyoruz. Kırkısraklılar köylerine yeniden dönmüş olmanın keyfinde ve beş yüz yıllık yerleşik Kürt-Alevi kültürünü, inancını yaşatmaya da kararlı. İkincisi yapılan köy festivallerini bunun için tıpkı Munzur Kültür ve Doğa Festivali gibi gelenekselleştirmeye çalışıyorlar.
Binboğa Dağları eteklerinde kurulmuş olan Kırkısrak köylüleriyle yeniden buluşmak üzere vedalaştığımızda Şengal dağlarındaki Ezidi dramı devam ediyordu. (FT/HK)