Crowd-funding, yani topluluk destekli yatırım toplama kavramı ile video oyunlarının yıldızı güçlü bir şekilde barıştı aslında. Özellikle spot ışıklarının altında olan Kickstarter sayfası, kurulduğu günden beridir büyük yapımcılarının almak istemediği riskleri barındıran oyunlara ev sahipliği yapıyor. Kimisi büyük başarılarla parayı toplarken, kimisi bitiş çizgisine ulaşamadan aramızdan ayrılıyor. Ama bu demek değil ki Kickstarter’da her şey güllük gülistanlık...
20 Mart 2013 tarihinde, Susan Wilson adında bir anne, 9 yaşındaki kızının hayalini gerçekleştirmek için bir kampanya başlattı. 9 yaşındaki kızı MacKenzie’nin, sadece cinsiyeti yüzünden RPG (Rol yapma oyunları, kısaca RYO) ile ilgilenemeyeceği ya da oyun yapamayacağı konusunda iki abisinden çektiği küçümsemelere karşın 829 dolar istediği bir kampanyaydı bu. Tabi yaşı küçük olduğu ve Kickstarter kuralları buna izin vermediği için, annesi tarafından açıldı bu sayfa.
Hazırlanan video aslında çok ulvi ve güzel şeylere ev sahipliği yapıyor. MacKenzie daha az küfür, daha az şiddet içeren, karakterlerin ölmediği ya da zarar görmediği, kontrol şeması çok karmaşık olmayan, güzel grafikleri olan bir oyun yapmak istiyor. Bunun için de bir “RYO kampına” gitmesi, bunu finanse etmesi için de 829 dolar toplaması gerekiyor. Bir çocuğun, özellikle bilişim dünyasında bu kadar küçük yaşta ilgi duyup, erkek egemenliğinde ve normlarında kıvrılan bir yere eşitliği getirmesi fikri tabiki çekici ve ilgi uyandıran bir fikir.
İnsanlar da böyle düşünmüş olacaklar ki, proje ilk gününde 13,000 dolar sınırını geçti, ben bu yazıyı yazarken de 21,000 doları geçmişti. Ama zaman ilerledikçe, forum ve başka topluluk üyeleri burunlarına gelen çürük kokusunu takip edince, bazı kirlilikler ortaya çıkmaya başladı.
Buradan sonra, size bulduğum verileri derleyip sunacağım, o nedenle kafa karıştırmadan Reddit’e, NeoGAF’a ve son olarak detaylı yazımından dolayı blog yazarı “Shinta”ya teşekkür ederek devam edeceğim. Derlenmiş bu güzel sitelerin hakkını tümüyle veremeyeceğimden, İngilizce bilenleri kaynakları detaylı incelemeye davet ediyorum.
Susan Wilson ismini eğer ki araştırırsanız, ki Google’a iki kelime yazıp “enter”a basmak çok da zor değil, kendisinin pek de imalarda bulunduğu orta sınıf ailesinin bir parçası olmadığını fark ediyorsunuz ilk olarak. Kendisi bir kurumun yöneticisi, ayrıca da CNN’in “En Güçlü Kadın Girişimciler” listesinde. Bunun da ötesinde, bütün ünvanları kenara atıldığı zaman bile 1500 dolarlık ayakkabıları ile övünebilecek ekonomik seviyede bir insan. Varlıklı olmak bir problem m? Hayır. Ama yüzde 99‘dan biri (orta sınıf) olduğunu iddia ederek ekonomik sömürüde bulunmak, ayrıca bunu çocuğunun cinsiyeti üzerinden, kadın olması üzerinden yapmak? Evet, bir problem.
Eğer ki çocuğunuzun “kampı” için para topluyorsanız, mantıken topladığınız para da bunun için olmalı. O nedenle gerekenden fazlasına ihtiyacınız olmaması lazım... Teoride. Ama Susan Wilson barajı çokan geçmiş olmasına rağmen daha fazlası için çabalamaktan geri kalmadı. Ki Kickstarter bu tür davranışları hoş gören bir kural yapısına sahip değil. Ama bu onların sorunu, biz okuyucuların değil.
Çıktığı günün üstünden daha bir hafta geçmeden, esen umut ve mutluluk rüzgarının bir anda sert bir sorgu fırtınasına dönmesi aslında bize çok şey gösteriyor.
Bunlardan ilki, internetin zaman zaman ne kadar hızlı bir şekilde, ne kadar detay içinde ayıklama yapılan, sistematik ve başarılı da çalışabilen bir kovan olduğudur. Bu kovanın arıları da, eğer ki akıllarına bir şey koyarsa, bunu elde etmek için imkanları bayağı zorlayabilirler.
Bir diğeri, internetin içine önemsiz gibi konan bir fotoğrafın bile, daha sonra çirkin bir kampanyanızda size karşı kullanılabileceğidir. Gerek kimliğinizi belirlemek için olsun, gerekse çevrenizdeki insanları ayıklamak için, bir kere internetin parçası oldu mu, ele geçirilmesi sadece an meselesidir.
Bunun dışında, kampanyasının “Yorumlar” kısmında bu projeyi kızının “Limonata tezgahı” olarak göstermeye çalışsa da, Susan Wilson ne kendi kızına, ne iki afacan oğluna, ne de toplumdaki başka birisine bu kadar laftan sonra bu yalanı inandıramaz. Çünkü hazırladığı cinsel ayrımcılık sahnesinin dekorları ne kadar “mükemmel” gözükse de, gerek video gerekse kampanya sayfasının yazıları tümüyle sömürüye yönelik bir aldatmaca. Cinsel eşitliği kendisine görev edinen bir kadının, bir şeyleri başkalarından bağış olarak toplamak yerine hamle yapıp işi kendi gücü ile yapması gereklidir. Bunun herhangi bir -izm ismi ile telaffuz edilmesine de gerek yok üstelik.
Bu proje, böyle bir anne tarafından ancak ve ancak “bak kızım, toplumda eğer ki bir şey yapmak istiyorsan, uygun lafları söylemeye bak. Sen elini taşın altına sokma, bırak sana acıdığı için başkaları senin için yapsın. İşte hayat böyle güzeldir, gerisini boşver” demek için kullanılabilir, ki bu da mide bulandırıcı. Zaten yorum ekranı sadece bağış yapanlara açık hale getirildiği için, insanlar bu tür düşüncelerini paylaşmak adına 1 dolar para verip söyleyeceklerini söylüyorlar. Bu seviyede rezalet bir kampanyanın, hala ufak ufak da olsa yükseliyor olması da bu yüzdendir, biraz da trajikomiktir...
Cinsiyet ayrımcılığını bırakır, önceki “internette olmak” konusuna gelirsem, bu projenin yankıları uzun bir süre daha devam edecek, sonraki benzer işlerde emsal gösterilecektir. Bu da aslında Susan Wilson’un üç çocuğuna, cinsiyetleri fark etmeksizin kara bir miras gibi çökecektir. (Tabi o konuda da yalan söylemiyorsa) Aslında yorum sayfasında fikir beyan edenleri suçlayan Susan Wilson, bu süreçle çocuklarına en fazla zararı veren insandır bir bakıma.
Ayrıca, genelde video oyunlarına tutkun insanlar olmakla birlikte toplumların hala kadınları el uzatılıp yardım edilecek, zayıf birer canlı olduklarını gördüğünü çıkartıyoruz burada, ki bu da yine tatsız bir nokta. Pozitif ayrımcılığın, şartları eşitlemek için kullanılan geçici bir çözüm olduğunu, gerçek eşitliğe giden yolda bir süre kullanılacak bir araçtan öte sömürü için kullanılmaması gerektiğini unutmamalıyız. “Zengin koca” fikrinin rahatsızlığı üstüne sömürü yapan bir video ile karşılaşınca, parlak zırhını giyen şovalyeler misali paraları yatıran ve ardından gururlu yorumlarını yapan insanların, aslında konuya ne kadar dar bir açıdan baktığını gösteriyor bu.
MacKenzie, 9 yaşında olabilir, gerçekten abileri tarafından sıkıştırılıyor olabilir, Susan Wilson çocuklarını düzgünce yetiştirememiş olabilir, ama bunun çözümü para için internette dilenip, çocuğunu milyonlarca insanın karşısına oyuncak ayı gibi çıkarmakla çözülmez.
Son olarak, genelde Batı dünyasının ne de çok harcayacak boşta bekleyen parası olduğunu görüyoruz. “RYO kampı” (RPG Camp) nedir, bilen kimse yok. Para verenlerden kimse de merak etmemiş herhalde. Videonun ulviliği, kilit noktalara yüzeysel ve magazinsel bakışta bulunması, bir de video oyunları + kadın formülü yan yana gelince, herkes kesenin ağzını açıvermiş. Bu tablo ile gerçekten bir şeyler yapmak isteyen kurumların durumları yan yana geldiğinde, gülsek mi ağlasak mi bilemiyorum ben... (SK/HK)