Kendi vatandaşını "yabancı" gören devlet
Eftimiyadis, mektubunda siyasi parti liderlerine "Türkiye vatandaşı olan biz Müslüman olmayan kesim için neler düşünüyorsunuz?" diye sordu.
"Bizler doğduğumuz ve yaşamakta olduğumuz bu topraklara vatandaşlık bağı ile bağlıyız. Sonradan göç etmiş veya vatandaşlık başvurusu ile vatandaş da olmuş değiliz" diyen Eftimiyadis sözlerini şöyle bitirdi:
"Bizler, bir seçim sonucunu değiştirecek kadar yüksek bir sayıda değiliz. Şahsım adına yazmış olduğum bu yazıyı ve sorularımı dikkate de almak isteyemeyebilirsiniz. Unutmayın ki, bugün için tartışmaya ve cevap vermeye ihtiyaç duymadığınız onlarca konu; geçmişte olduğu gibi; bir anda önümüze gelip karar vermemizi gerektirecektir."
"Kendi vatandaşını "yabancı" gören bir devlet; AB fikrine, felsefesine ve oluşumuna 1950'lerden beri destek vermiş olsa bile; yabancı kalacaktır..."
Eftimiyadis'in siyasi parti liderlerine yönelik mektubu şöyle:
"Sayın Parti Başkanı,
Geçen günlerde; erken seçim kararından hemen sonra; TBMM çatısı altında AB'ye entegre olma yolunda, memleketimizin geleceği adına önemli kararlar aldınız/alındı. Bu kanunlarla daha özgür ve sosyal bir vatandaşlığa doğru bir adım atılmış oldu. Hangi iç veya dış dinamiklerin bu oluşuma katkı verdiği bu noktadan sonra kanımca önemli değildir. Aralık ayının başında AB dönem toplantıları sırasında; toplum olarak; müzakerelerin başlaması için bizlere bir tarih verilmesini beklemekteyiz.
Sizler; 3 Kasım erken seçimi sonrası oluşacak olan T.C. Hükümetinin ortaklarından veya muhalefeti veya en yalın şekliyle vatandaşların temsilcisi bir siyasi parti olarak; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak biz Müslüman olmayan kesim için neler düşünüyorsunuz?
Haklar ve sorumluluklar
Ayrıcalıklı değil, eşit vatandaş statüsü ile kendi memleketimizde "yabancı" mı olacağız? Üniversite giriş sınavından askerlik vazifesine, çalışılan veya istihdam edilen çalışandan elde edilen gelirin vergilendirilmesine kadar çok ve çeşitli konularda tam sorumluluk sahibi iken; hak kullanma noktasında potansiyel şüpheli mi olacağız?
Şerefle hizmet ettiğimiz TSK'de subay adaylarının mevzuattaki yazılı şartlarını yerine getirmemiz durumunda bizlere "güven duyularak" muvazzaf subay olabilecek miyiz? İlgili üniversite bölümleri ve sınavlar sonucunda kaymakam, savcı veya yargıç olabilecek miyiz? Kamu sektöründe liyakat göstermemiz durumunda genel müdür, müsteşar veya bakanlık makamlarına layık görülebilecek miyiz?
Laik fırsat eşitliği ve maddi destekler
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Cumhuriyetin nitelikleri" bölümünde yer alan "...demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir" gereği; "laik" fırsat eşitliğini ve maddi destekleri sağlamak için neler yapacaksınız? O günün şartlarına bağlı olarak satın alınan veya veraset yolu ile intikal eden ve herhangi bir kanunsuzlukla karşılaşmamış olan, vakıf envanterlerine geçtiği günden bu yana ilgili kalem vergileri devlete yatırılan ve ata yadigarımız olan taşınmaz varlıkların kullanımı ile ilgili olarak eşitlik uygulamasını başlatacak mısınız?
"Yabancı" ibaresi
T.C. Anayasası'nın "Kanun önünde eşitlik" kavramını organize eden 10. maddesi gereği daha önce Yargıtay 2. Hukuk Dairesince alınan T.C. vatandaşlarından Müslüman olmayanlarla ilgili olan "yabancı" ibaresini geri çekecek/düzeltecek misiniz?
Siyasi erk veya benim gibi sade vatandaş kimliğinizle, bu metne Anayasamızın 12. maddesi olan "Temel hak ve hürriyetlerin niteliği" kapsamında ilgili Anayasa ve yasalara muhalefet, sataşma veya fiziki cebir edebilecek olanları bertaraf etmek üzere ne tür bir uygulamaya gideceksiniz?
Tüm bu sorulara cevabınız yalın ve politik bir içerikle "AB ülkeleri, memleketlerindeki Türklere nasıl bir uygulama içinde ise" diyebilirsiniz. Lakin altını bir kez daha çiziyorum : "Bizler doğduğumuz ve yaşamakta olduğumuz bu topraklara vatandaşlık bağı ile bağlıyız. Sonradan göç etmiş veya vatandaşlık başvurusu ile vatandaş da olmuş değiliz".
Bizler, bir seçim sonucunu değiştirecek kadar yüksek bir sayıda değiliz. Şahsım adına yazmış olduğum bu yazıyı ve sorularımı dikkate de almak isteyemeyebilirsiniz. Unutmayın ki, bugün için tartışmaya ve cevap vermeye ihtiyaç duymadığınız onlarca konu; geçmişte olduğu gibi; bir anda önümüze gelip karar vermemizi gerektirecektir.
Kendi vatandaşını "yabancı" gören bir devlet; AB fikrine, felsefesine ve oluşumuna 1950'lerden beri destek vermiş olsa bile; yabancı kalacaktır...
Saygılarımla"