“Erkekler kadınların kendilerine güleceklerinden korkarlar. Kadınlar ise erkekler tarafından öldürülmekten.” – Margaret Atwood
Bir genç kadın daha tecavüzle mücadele ettiği için öldürüldü. “Daha” vurgusu önemli. Detayları midemiz almadığı için, artık canımıza tak ettiği için Özgecan için döküldüysek de sokaklara, bu ülkede her gün yan dairenizde, arka sokağınızda, dersliklerde siz erkekler tarafından, birilerinin babaları, kocaları, oğulları tarafından tecavüze uğruyor, öldürülüyoruz.
Tecavüzcü katiller, sosyal medya ya da gerçek hayatta linç etmeye, lanetlemeye yemin ederken kendinizi temize çıkarabileceğiniz, insanlıktan nasibini almamış canavarlar değiller. Tecavüzcü katiller sadece birer erkek. Eve gittiklerinde sarılıp öptükleri kızları, askere uğurlarken gözyaşı döktükleri oğulları var. Başınız sıkıştığında size borç veren, “Boşver olunca ödersin” diyen en yakın arkadaşlarınız cani, katil, tecavüzcü. Küçükken size oyuncak alan, lunaparka götüren babanız cani, katil, tecavüzcü. Elinizde büyüyen küçük erkek kardeşiniz cani, katil, tecavüzcü. Bu adamlar ruh hastası, sapık ya da deli değiller. Aksine, akılları gayet yerinde. Kadın eylemlerine gelip kadınların seslerini bastırarak eril sloganlar atan erkeklerden, arkadaşına önlerinde yürüyen kızın kalçalarını gösteren üniversiteli erkeklerden, cinselliğini maç terimleriyle, maçları ise tecavüz anlatılarıyla döşeyen futbol meraklısı erkeklerden biraz daha rahatlar sadece. Yılların getirdiği bir bakma, taciz etme ve tepki görmeme rahatlığı bu. Tecavüzcüler insanlıktan çıkmış bireyler değil, kendilerine tanınan ayrıcalıkları sonuna dek kullanan sıradan erkekler sadece.
Yıkmamız gereken mitlerin en başında tecavüzün cinsellikle, libidoyla ilgili bir mesele olduğu sanrısı geliyor. Tecavüz, cinsellikle değil, doğrudan ve sadece iktidar ve kontrolle alakalıdır. Erkin gücünü arkasına alan erkekler başta kadınlar olmak üzere üzerlerinde otorite sağlayabilecekleri LGBTİ bireyler ya da çocuklar gibi fiziken ya da toplumsal olarak kendilerinden güçsüz gruplara tecavüz edip öldürüyorlar. Bunu yapıyor olmalarının tek sebebi yapabiliyor olmaları, yapmalarına izin ve destek veriliyor olması. 28 kişinin tecavüz ettiği 13 yaşındaki kızın “rızası olduğuna” karar veren mahkeme heyetleri, 14 yaşındaki kızı kaçırıp zorla alıkoymaktan hakkında dava açılınca “Cezasının bu kadar ağır olduğunu bilmiyordum” diyen suçlu erkekler yer alıyor gazetelerde. Erkekler kadın bedenlerini doğal hakları bellediklerinden; çocukluklarından beri kadınlara bakmayı, laf atmayı, ısrar etmeyi, hatta ellemeyi öğreten kültür, özgürlüklerini azıcık ayaklarının altından çekmeye kalkar da hasbelkader ceza alırlarsa şaşırıyorlar. Eğer taciz ve tecavüzlerin cinsel açlık ve bastırılmışlıkla en ufak bir alakası olsaydı, Türkiye gibi kadın cinselliğinin erkek cinselliğinden kat be kat daha fazla bastırıldığı bir ülkenin sokaklarında kadınlar her gün erkekleri taciz ediyor olurdu. Aynı kültür kadının cinselliğini çok daha şiddetle bastırıyor ve yok sayıyorken, kadınlar sistematik olarak erkeklere tecavüz edip ölmüyorlarsa bu suçun kaynağını yanlış yerde aramaya son vermemiz gerekiyor. Yoksa bir de erkeklere cinsellik maaşı bağlamak gibi şuursuz önerilerle uğraşmak zorunda kalıyoruz.
Tecavüzün bastırılmış libidoyla alakalı olduğunu iddia eden ve acilen yıkılması icap eden diğer bir mit de, erkeklerin doğaları itibariyle cinselliğe “muhtaç” ve tahriğe karşı koyamayan varlıklar oldukları anlatısı. Tecavüz ve şiddet sanki birer doğal afetmişçesine, erkek ve kadının olduğu her yerde kendiliğinden oluşacak gibi bir tavır mevcut. Hayır, bir erkek cinselliğe ulaşamadığında bunun doğal sonucu olarak şiddete başvurmaz. Erkekler iradesiz, güdülerinin esiri, basit hak ve eşitlik ilkelerinden habersiz yaratıklar değildir. Tecavüz, tercihtir, karardır ve suçtur. Eylemin sorumluluğu sadece ve sadece tecavüzcüye aittir. Eğer erkekler cinsellik yaşayamadıkları takdirde mutlak ve mecburi olarak tecavüz eden varlıklarsa, kendilerine insan değil vahşi hayvan muamelesi yapmamız ve hepsini toplayarak kafeslere kapatmamız gerekmez miydi?
Son olarak, eğer kadına şiddetin her türlüsüne karşı duran bir erkekseniz ve desteğinizde samimi olduğunuzu düşünüyorsanız işe kendi mitlerinizi yıkmakla başlayın. Tecavüz haberlerine edilgen ve erotize edilmiş kadın görselleri koyan gazetelere emailler yazmadıkça, cinsiyetçiliği normalleştiren televizyon dizilerini “Ama çok komik” diyerek izlemeye devam ettikçe, ütü yapmak ve evi süpürmek gibi temel ev işlerinden kaçındıkça, arkadaşlarınız cinsiyetçi şaka ve küfürler ettiğinde onları uyarmadıkça desteğiniz samimiyetsiz, kınamalarınız yalandan olmaya devam edecek. “Tüm erkekler öyle değil” dediğinizde mesele kapansın; erkekler, siz ve canavar tecavüzcü erkekler olarak ikiye ayrılsın istiyorsunuz, ama işin aslı sevgili erkekler, eyleme geçip aksi için uğraşmadığınız her an, siz de tecavüzlere ortaksınız. Belki bir kadına saldırdıktan sonra öldürüp yakacak biri değilsiniz, ama komşunuz karısına şiddet uygularken televizyonun sesini açmakla yetiniyorsunuz. Haftalardır görüştüğünüz kadın, size arkadaş kalmak istediğini belirttiğinde sözde aşk acınızı “orospu, kezban” diyerek çekiyorsunuz. Kadınların dış görünüşü ile ilgili olumlu ya da olumsuz fikir beyan etmekte sakınca görmüyorsunuz. “Bayan” diyenleri düzelten kadın arkadaşlarınızla dalga geçiyor, arkalarından “feminazi” diye espri yapıyorsunuz.
Kendinizi tecavüzcülerden, kadın katillerinden bambaşka yerlerde konumlamayın. Sistem size bu gücü verdiği halde kadınlara şiddet uygulamıyor oluşunuzu bir lütuf olarak görmekten vazgeçin. Kadınlar için gündelik hayatın bile bir mücadele alanı olduğunu kendi deneyimlerinizle asla tam olarak idrak edemeyeceğinizi kabullenin. Ayrıcalığınız olmadığını kanıtlamak için kendi sıkıntılarınızı saymaya başlamayın. Bazılarının daha çok ayrıcalığı var, sizinkilerden biri de erkek olmak, bu temel gerçeği kafanızda iyice oturtun. Desteklemeye çalıştığınız kadınlardan eleştiriler aldığınızda, ki alacaksınız, savunmaya geçmek yerine uzun yıllardır kadın olma savaşı veren bu insanların ne dediğini dinleyin. Anlamanız gerekmiyor, sadece dinleyin. Sonra bir kez daha dinleyin. Bir süre sonra neyi kastettiklerini kavramaya başlayacaksınız. “Maçlardan bahsederken tecavüz kelimesini kullanma” diyen sevgilinizi, “Beni anneliğimle yüceltip cinsiyetsizleştirme” diyen anneyi, “Kadın eylemlerinde yanda ve arkada durarak destek verin, sesimizi bastırmayın” diyen kadın aktivistleri, “Erkekler olarak ayrıcalıklarınızın farkına varın” diyen feministleri dinleyin. Bir kadına ısrarcı olduğunuzda, şaka bahanesine sığınarak cinsiyetçi espriler yapmaya kalktığınızda, küfürleriniz hep kadınlar ve kadın organlarıyla şekillendiğinde, kendinizi gözlerinizi bir kadın bedenine dikmiş halde bulduğunuzda, sevgilinize sesinizi yükselttiğinizde, kadın arkadaşlarınızı fazla hassas olmakla, feministleri agresiflikle itham ettiğinizde toplumdaki konumunuzu ve kimliğinizi sorgulayın. Rahatınızı kaçırmaya hazır olun. Ama en çok da Özgecan’ın katillerini nasıl şevkle lanetliyorsanız kendi erkekliğinizi de işte öyle lanetleyin. (BT/ÇT)
* Burçin Tetik: Boğaziçi Üniversitesi'nde edebiyat okudu. Berlin'de edebiyat yüksek lisansına devam ediyor. Çevirmenlik, editörlük ve yazarlık yapıyor. Yazıları Bianet, 5Harfliler, Grizine ve Amargi dergi gibi çeşitli mecralarda yayınlandı. |