Karbon salınımları her gün rekor kıran seviyelerde geziyor. Dünyanın ortalama sıcaklıkları her geçen gün artıyor ve hiç olmadığı kadar yüksek düzeyde bulunuyor. Küresel ısınmanın ana sebebi olan aşırı karbon salınımları ülkelerin önlem alma kararlarına rağmen son 30 yıldır sürekli yükselişte. Bu veriler de ülkelerin verdikleri sözler konusundaki ciddiyetsizliklerini net bir şekilde ortaya koyuyor. Konu dâhilinde sorumluluğun büyük bir kısmı ülkelere ait olsa da bizlerin de salınımın azaltılması almamız gereken önlemler bulunuyor. Ortaya çıkarttığımız veya önlediğimiz karbon atığı miktarına göre ise “Karbon Ayak İz”lerimiz oluşuyor.
“Karbon Ayak İzi” her bir bireyin gündelik hayattaki faaliyetlerimiz sonucu atmosfere yayılan karbondioksit gazı dâhil tüm sera gazlarının (CO2) ton eşdeğeri cinsinden miktarını ifade ediyor.
Bu ölçüm yöntemi ile küresel ısınma ile savaşma konusunda kişilerin maksimum ne kadar karbon açığı ortaya çıkartmalarının uygun olacağı hesaplanıyor. 2022 yılı verilerine göre İstanbul, kişi başına ortalama 5.2 ton karbon salınım miktarı ile dünyada 26, Türkiye’de ise birinci sırada bulunuyor. Dünyada 13. sırada bulunan Türkiye’nin karbon ayak izi ise 481 metrik ton. Çin gibi 12 bin 667 metrik ton ile dünyadaki emisyonun %30’undan sorumlu olan ve birinci sırada bulunan bir ülke ile karşılaştırdığımızda düşük bir seviyede gibi gözükse de hala kritik seviyelerde olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Ülkelerin hedefleri olan iklim gelecek planları anlamında ise sadece Butan ve Surinam ülkeleri planlanan noktaya ulaşmış durumda.
Ülkeler bir yana, büyük bir oranda şirketler, özel jet sahipleri, yat sahipleri, fabrikalar ve bunların yöneticilerini sorumlu tutabiliriz. Carlos Slim, Bill Gates ve Jeff Bezos uzun bir listenin ilk üç ismi. En zengin %1’lik bu kesim, kendi başına 2.1 milyon eve ait karbon ayak izinden daha yüksek bir emisyon ortaya çıkartıyor. Bir insanın gündelik hayatındaki karbon salınımından yüzlerce kat daha fazla emisyon yapan bu insanlar, küresel ısınma ile birlikte gelen bu ağır sorumluluktan sıyrılmanın yolu olarak ise “Karbon Kredisi” sistemini kullanıyor.
Kyoto Protokolü ile ortaya çıkan terim; bir kimsenin sebep olacağı veya olduğu bir emisyonu nötrleme amacı ile dekarbonizasyon çalışmaları anlamına geliyor. Karbon takası olarak da karşımıza çıkan terim, bahsi geçen karbon salınım rekorları kıran kişiler için ise çok kolay bir çıkış kapısı oluyor. Belli “karbon kredisi sertifikası” veren şirket aracılığı ile bizleri sebep oldukları emisyonların karşılığı kadar dekarbonizasyon yapılacağına ve salınımların bir probleme neden olmayacağına ikna etmeye çalışıyorlar. Fakat dekarbonizasyon bu kadar kolay bir şekilde çalışmıyor.
İngiltere merkezli Guardian’dan birtakım gazetecinin yaptığı araştırmalara göre, karbon kredisi sertifikası veren kuruluşlardan Verra’nın yaptığı çalışmaların %90’ı verimli değil. Başka bir araştırmaya göre ise Avrupa Birliği tarafından 2021 yılı içerisinde satın alınan karbon kredilerinin %85’inin işlevsiz olduğu yönünde. Bu nedenle Avrupa Birliği 2021 yılı itibarıyla Birlik ülkeleri içerisinde karbon kredisi yolu ile dekarbonizasyon yapılmasını yasakladı. Böylece bu yöntem ile “greenwashing” yapılmasına engel olunuyor.
Karbon kredisi tartışması, ABD’li şarkıcı Taylor Swift’in özel jetiyle yaptığı seyahatler nedeniyle yakın zamanda bir kez daha gündemdeydi. 13 dakika kadar kısa sürelerde uçuşlar gerçekleştiren Swift, içinde bulunduğu dünya turu ve bu turun getireceği emisyonları vicdan rahatlığı için karbon kredisi yöntemi ile nötrlemeye çalışıyor.
Bu da tabii ki medyanın, diğer milyarderlerde de olduğu gibi, dikkatini çekiyor. Sadece insanları kendilerinin temiz olduklarına ikna etmek için yaptıkları bu eylemler ise dünyaya zarar vermekten başka bir şey yapmıyor. Bu bakış açısı ile devam etmenin sonuçlarını az çok tahmin edebilsek de ancak uzun vadede görebileceğiz.
Greenwashing nedir?
Yeşil yıkama, yeşil aklama ya da yeşile boyama ilk kez 1986'da Jay Westerfield tarafından kullanıldı.
Westerfield bu kavramı bazı otellerin, konuklarına banyo havlularını çevreye olan etkilerini azaltmak için tekrar kullanmayı önerirken aslında başka hiçbir adım atmadıklarını ve asıl amaçlarının çamaşır yıkama masrafını azaltmak olduğunu görünce gündeme getirdi.
Yeşil yıkamayı kısaca bir ürün ya da hizmetin yeterli dayanak olmaksızın çevreye yararlı (ya da en azından zararsız) olduğunun iddia edilmesi olarak tanımlamak mümkün. Ancak aslında yapılan tüketicilerin hassasiyetlerini bir pazarlama aracına dönüştürmek ve satışları arttırmak.
Greenwashing'in var olma sebebinin altında tüketici taleplerinin yeni bir pazar olarak görülmesi ve çıkar amaçlı kullanılması yatıyor. Kullandığı ürünler, küresel iklim krizi ve hayvan hakları hakkında bilinçlenen tüketicilerin günümüzde bu kavramlarla uyumlu ürün ve proje talep ediyor olması kimi kurum ve firmalar tarafından bir kâr marjı olarak görülüyor.
(CÖ/VC)