2010 Bahar dönemi KPSS skandalından beri ÖSYM'nin düzenlediği sınavlara katılacak olan kişiler, üstlerinin polis tarafından aranması, kişisel eşyalarının sınav süresince alıkonması ve sınav esnasında tuvalete gönderilmemeye kadar varan bir dizi zorlamayla karşılaşıyorlar. Sınava giren öğrenciyi konsantrasyonsuz bırakan bu uygulamalar, alacağı 50 TL için hafta sonu eli mahkum okullarda gözetmen olarak bulunan öğretmenler ile durum karşısında sesini çıkarmaya yeltenen öğrenciyi karşı karşıya getiriyor. Polis memurları kapılarda bekliyor; olası bir başkaldırı durumunda öğrenciyi bastırmak ve devlet eliyle işleyen bu sistematik şiddeti sürdürmek için.
Emanet sorumluluğu kabul etmeyen emanetçiler
5 Aralık'ta düzenlenen KPDS sınavında sözünü ettiğim uygulamalara ben de maruz kaldım. Sınava gireceğim okulun dış kapısında çanta, cep telefonu, kol saati, küpe, saç tokası, cüzdan, kemer gibi sayısız kişisel eşyanın içeri alınmadığını öğrendim. Eşyalarımı okulun bahçesinde konuşlanmış "emanet" standına 2 TL karşılığında, bıraktım. Bana sınav sonunda eşyalarımın ayırt edilebilmesi için bir numara verildi. Stantta bulunan iki erkek görevli, herhangi bir kaybolma durumunda başvuracağım yer olmadığını, gidenin gitmiş olacağını ve sorumlu olmadıklarını belirttiler. Ardından, yanıma sadece nüfus cüzdanım, sınava giriş belgem, kalem, kalem ucu ve silgi alarak okuldan içeri girmeye yeltendim. Görevlilerce arandım. Sınava kalem ve silgi sokamayacağım söylendi. Üstelik alyansım da çok tehlikeliydi ve bu şekilde sınava gelmem ne kadar düşüncesizlikti. Sınavlarda artık katı olunacağını duymamış mıydım?
180 dakika tuvaleti tutma mecburiyeti
Evlilik yüzüğümü!, kalem ve silgimi de "emanete" bıraktım, bu sefer ayrıca 2 TL ödemediğim için kendimi şanslı saydım ve sınav salonuna vardım. Oturacağım sırada bir poşet içerisinde iki kurşun kalem, bir kalemtıraş, bir silgi ve üç adet naneli şeker buldum. Sınava başladım. Yarısına gelmiştim ki tuvalete gitmem gerekti ve gözetmene nasıl gideceğimi sordum. Bana sınavda tuvalete gidilmediğini, tutmam gerektiğini, 180 dk'lık sınavdan çıkacak olursam bir daha içeri alınmayacağımı söyledi.
Kıvranarak sınava devam ederken bizlere verilmiş olan kalemleri inceleme fırsatım oldu. "Fatih Sınav Kalemi" yazılı kurşun kalemler, renginden miydi yoksa çok özel bir kurşun- bilmem ne alaşımından mı yapılmıştı neydi, pek tehlikeli değildi belli ki. Böylece sınava girecek binlerce kişi düşünülmüş ve sırf onlar için bir firmaya bu kalemler ürettirilmişti. Acaba, bu üretici kaç para kazanmıştı? Kimdi? Kimin nesiydi de özellikle, kalemleri üretmek için kendisiyle anlaşılmıştı? Tüm bu düşünceler, sınavdan önce yaşadığım şiddet ve acil tuvalet ihtiyacımı artık tutamayarak sınavı erken bitirdim. Emanetlerimi bir karışıklık olmadan alabilmek için erken çıkmamın faydası oldu, onu da eklemeliyim.
Baskı ve zulme dönüşen bir sınav
KPSS kopya skandalı şimdilerde sınavlara girmekte olan öğrencileri zor durumda bırakıyor. Sadece sınava girenler değil, okullarda gözetmen veya salon başkanı olarak görev yapan ve ihtiyaçları olan 50TL'yi alabilmek için hafta sonlarını görevli geçiren öğretmenleri ve araştırma görevlilerini de karşı karşıya getiriyor. Böylece bir döngü oluşuyor; maaşı çok düşük olan devlet memuru, devletin bir kurumunun kendi hazırladığı soruların gizliliğine sahip çıkamaması yüzünden bu haksız muameleyi uygulamak zorunda kalıyor. Sınava giren kişilerin ise hem bedenlerinin hem de kişisel eşyalarının gizliliğine müdahale ediliyor. Üstelik kadro için, ek ücret için, lisansüstü programlara veya iş ilanlarına başvurabilmek için girdikleri sınavda bir de, kişisel ihtiyaçlarını gidermeleri yasak olduğu için zihinlerini toplayamıyorlar.
Çalınan sorular ve çalınan hayat
Bilindiği gibi bu ÖSYM'nin ilk skandalı değil. 1981 doğumluyum. Soruların çalınması yüzünden Anadolu Liseleri sınavına iki defa girdim. Yine sorular çalındığından, 3 Mayıs 1999'da yapılması planlanan üniversite sınavı, sınava bir gün kala 6 Haziran 1999'a ertelendi. O yıl da sınava iki defa hazırlanmak zorunda kalanların arasındaydım. Bu durum hiç de kişisel meselem değil aslında. Benim gibi birçok kişi yıllardır ÖSYM'nin ve gelip geçen sayısız hükümetin beceriksiz uygulamaları yüzünden sıkıntı yaşadı. Durumun değişmeyeceğini biliyorum. Zira biz bir araya gelen ve hakkını arayan bir topluluğu asla oluşturamadık. Bu yazıyı yazmamın tek sebebi, bugün çok kızmış olmamdır. Yazımın bir şey değiştireceğine dair umudum ya da inancım yoktur.
__________________________________________________________
(*) Ezgi Pehlivanlı-Kadayıfçı: Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü, Doktora Öğrencisi