"Hasta Hakları Platformu" aktivisti olduğum için gelen iki hafta önceki mesajda şöyle deniliyordu:
"Hiç ekmek yemediğinizi düşünün... Yedi yıldır çok zor bir diyet yaptığınızı ve sağlığınızın bu diyete bağlı olduğunu... Tek tedavi yönteminiz olan bu diyetin size sağlığınızı geri kazandıracağını on yıldan fazla süren hastane, doktor koşuşturmalarından sonra öğrendiğinizi ve simdi sizden tekrar hasta olmanızı istediklerini... Elinizdeki tüm raporların sayılmadığını...."
Sağlık hakkı ve hasta haklarını savunan birisi, bir hekim, sağlık tıp alanında yazıp çizen birisi olarak "duyarlılığım" nedeniyle konuyu "görünür" kılmam ve bu köşede gündeme getirmem gerekiyor. Diğer yandan bu medyada yer alan ve Meclis'in İnsan Hakları Komisyonu tarafından yapılan bir talebin de söz konusu olduğu bir olaydır. Mesajı yazan kişi zorlukla kazandığı sağlığını "Zorunlu askerlik hizmeti" nedeniyle yitirme riski ve tehdidiyle karşı karşıya. Askeri sağlık kurulları bu göreve uygunluğunu ortaya koymak için, ondan uyguladığı diyeti bozmasını ve hastalığın onlarca da görünür hale gelmesi gibi, 'TSK Yönetmeliği'ne uygun, ama asla bilimsel olmayan, dahası insan haklarına aykırı, ve "ayrımcılık" içeren bir durumu dayatmış. Bana yolladığı son mesajında gelinen durumu şöyle ortaya koydu:
"Kuruldaki bir doktorla görüştüm ve tüm ümidim yok oldu... 'sağlam raporu verip göndereceğiz seni' dedi. 'Peki siz bir uzmansınız, Tunceli'ye, Sivas'a hatta Ankara'ya bile gönderilirsem orada diyetimi uygulayabilir miyim' dedim. 'Uygulayamazsın' dedi. 'Peki neden beni bile bile ölüme gönderiyorsunuz haksız mıyım' dedim? 'Evet, ama mevzuat böyle' dedi..."
* * *
Hekimler bazen bir tedavi uygulayarak tanıya gidebilirler. Ama bir tedaviyle belirtileri ortadan kalkan bir hastalığın, gerçekten olup olmadığı uygulanan tedavinin kesilmesiyle doğrulanmaya çalışılmaz, çünkü bu uygulama bir "yaşamsal risk" doğurur; dolayısıyla tıp ve bilim dışı bir davranıştır, yanlıştır ve anlamsızdır.
Bu tür mevzuatlar, en temel insan hakkı olan "yaşama hakkı"nı göz ardı etmektedir. Bir hekim, hasta hakları aktivisti ve sağlık alanında yazan bir insan olarak sorumluluk duyduğum ve bildiğim ve deneyimlerimden çıkardığım şu sonuçları paylaşmak bu nedenle benim için öncelikli ve temel bir sorumluluk:
Sağlığımızı olumsuz etkileyen durumların ortadan kaldırılması da "bir sağlık hizmeti"dir. Toplumun sağlığını tehdit eden durumları ortadan kaldırmak, tüm yetkili ve sorumluların ortak görevidir. Herhangi bir insan için, herhangi bir nedenle geçerli olabilen bir "olumsuzluğu" ortadan kaldıracak müdahaleleri yapmak, bunu sürekli kılacak düzenlemeleri yapmak da her hekimin ve sağlıkçının en önemli görevlerinden birisidir. Bir olumsuzluk bu şekilde giderilip, "iyilik hali"nin sürekliliği sağlandıktan sonra, tüm sağlıkçıların, kendilerinden önce bu durumu sağlayanların yaptıklarını sürdürmeleri zorunludur.
İşte bu nedenlerle:
Düzenlemeleri yapmakla ve denetlemekle yetkili ve sorumlu konumda olanları uyarıyor, anımsatıyor ve öneriyorum:
"Yaptığınız düzenlemeleri tam, doğru ve yeterli biçimde yapın. Bu düzenlemelerin kapsama alanının sınır noktalarında olanları nasıl etkileyeceğini iyi düşünerek belirleyin. Düzenlemenin sağlayacağı yararlardan çok, doğuracağı zararları düşünün; daima 'kimin için' ve 'hangi durumda' sorularını sorun."
Tekil olgularda karar alan ve uygulamaları yapan hekimleri, sağlıkçıları uyarıyor, anımsatıyor ve öneriyorum:
"Daima, 'hastalık yoktur, hasta vardır' ilkesi doğrultusunda sizden hizmet alanlara yaklaşın; onlara rağmen değil, onlarla birlikte davranmayı yeğleyin; hastalığı değil sağlığı, tedavi etmeyi değil iyiliği, yararı değil zarar vermemeyi önceleyin. Mesleki ve bilimsel kuralları, 'idari ve hukuki' kuralların önünde ve üstünde tutun."
Herhangi bir sağlık hizmet talebinde bulunan ve bu amaçla bir ilişkide bulunan herkesi uyarıyor, anımsatıyor ve öneriyorum: "Söz konusu olan sizin iyiliğiniz ve sağlığınızdır; hizmet aldığınız herkes bunun için vardır ve çalışmalıdır; zararınıza olacağını düşündüğünüz, ya da böyle bir olasılığın aklınıza geldiği her durumda uygulamaya 'itiraz' ediniz, 'rıza göstermeyiniz"; onlara size yapılandan dolayı 'sorumlu' olacaklarını belirtiniz, her durumda mutlaka 'başvuru hakkı'nızı kullanınız ve her zaman yaptıklarınızdan yalnız kendinizin değil, sizin gibi olanların da yararlanacağını düşününüz; dolayısıyla kamuoyunu bilgilendiriniz, kişisel asla yan yollara, yalnız sizin için geçerli olan çözümlere itibar etmeyiniz." (MS/TK)