Cesur Yürek filmindeki William Wallace’ın idam edilmeden önceki son sözünü hatırlıyor musunuz?
1995’te çevrilen Cesur Yürek (Brave Heart) filmine konu olan ve 1305’de İngiltere kralı I. Edward tarafından idam ettirilen William Wallace’nin idamdan önceki son sözü “Freedom!” (Özgürlük!) olmuştu. Pek çok insan için belki İskoçların özgürlük mücadelelerinden ilk kez haberdar olmasına vesile olmuştu bu film. İşte, çok değil, sadece birkaç gün sonra İskoçlar kendi kaderlerini tayin edecekler.
18 Eylül 2014'de üç buçuk milyon İskoç referanduma gidecek ve Birleşik Krallık’tan bağımsız olup olmayacaklarına karar verecek. Geçen yaz İskoçya'daydım ve orada o havayı soludum. İngilizler İskoçya'yı ellerinde tutabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar ve İskoçları bu kararlarından vazgeçirmek için korku senaryoları üretiyorlar. Birleşik Krallıktan ayrılmaları durumunda ekonomik ve politik olarak nasıl zayıf durumda kalacaklarından dem vuruyorlar. Yalnız ve zayıf kalma olasılığı bir kısım İskoçyalıyı korkutuyor. Oysa İskoçya Kuzey Denizi petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip bir ülke. İskoç bağımsızlık savunucuları; Kuzey Denizi petrol ve doğalgaz rezervlerinin yaklaşık 1,5 trilyon Sterlin toptan satış değeri olduğunu ve ulusal kaynaklarının tamamına erişimi durumunda İskoçya’nın, refah seviyesi bakımından OECD ülkeleri arasında 6’ıncı sırada olacağını, oysa bu sıralamada Birleşik Krallık’ın ise 16’ıncı sırada yer alacağını ifade ediyorlar.
Scottish National Party (SNP) Hükümeti tarafından 06 Mart 2013 tarihinde açıklanan İskoçya’nın kamu gelirleri ve harcamalarına ilişkin verilerde de İskoçya’nın mali olarak Birleşik Krallık’tan daha güçlü olduğunu, 2011/2012 döneminde Birleşik Krallık gelirlerinin yüzde 9,9’unu sağlayan İskoçya’nın buna karşılık kamu harcamalarının sadece yüzde 9,3’ünü aldığını, Kuzey Denizi petrol ve doğalgaz gelirlerinin nüfus temelli bir hesaplamada yüzde 8,4’ünün, coğrafi temelli bir hesaplamada ise yüzde 94’ünün İskoçya tarafından sağlandığı belirtiyor ve bağımsızlık referandumunun İskoçya’yı ilgilendiren temel ekonomik kararların İskoçya tarafından alınması için bir fırsat olduğunu vurguluyor.
İskoç halkının büyük bir çoğunluğu kararsız, fakat diğer bir taraftan da İskoçların nasıl ayrımcılığa uğradıkları da göz ardı edilir gibi değil. Geçen sene Edinburgh Festivaline eşim ve çocuklarımla birlikte katıldık. Bu vesileyle yıllar önce ziyaret ettiğim Edinburgh şehrini ve müzelerini bir kez daha gezme fırsatını yakaladım. Müzeler bir ülkenin tarihini belgeleyen yapılardır. Ancak, Edinburgh müzelerinde her şey İngiliz kraliyetinden dem vuruyordu; İskoçların İngilizlerle olan tarihsel yakınlığı, ortak kültürleri, vesaire. Sanırsınız ki bu iki halk tarih boyunca hiç sorun yaşamadılar, İskoçların kendilerine ait hiçbir şey yok, her şey İngiliz aristokrasisine ait. Her sene Ağustos ayında düzenlenen ve dünyanın dört bir tarafından performans sanatçıları ve ziyaretçileri çeken Edinburgh Festivali organizasyonunun başındaki adam Yeni Zelandalı. Geçen yaz okuduğum bir İskoç gazetesinde bir köşe yazarı şöyle yazıyordu; “ İskoç kültürünü ve sanatını tanıtan dev bir organizasyonun başına neden bir İskoç değil de Yeni Zelandalı getirdiklerini sorduğumuzda, verdikleri cevap “Hangi İskoç sanatı, böyle bir şey mi var?” oldu”. Biz bu tavra şaşırmadık”.
Tarihte İskoçların anadili olan Galce’nin konuşulması İngiliz hükümeti tarafından yasaklanmış, “barbarların dili” olarak nitelendirilmişti. İskoç vatanseverlerinin gayretleri sayesinde İskoç Galcesi bugün tekrar konuşulan bir dil haline geldi.*
SNP hükümeti İskoçya’nın geleceğinin İskoçya’nın elinde olması gerektiğini savunuyor ve toplam Birleşik Krallık gelirinden İngiltere’ye kıyasla çok az yararlanan, sağlık, eğitim, sosyal yardım alanlarında ve ekonomik olarak geri bırakılan İskoçya’nın bağımsızlıkla birlikte kendi istikbalini İskoçların çıkarlarına uygun belirleyeceklerini ve ekonomik olarak İngiltere ve Fransa gibi pek çok Avrupa ülkesinden daha güçlü konuma geleceklerini savunuyor. İngiltere hükümeti ise bağımsızlık halinde İskoçya’nın Avrupa’da zayıf ve fakir bir devlet haline geleceğini savunuyor. Oysa, İskoçya bağımsızlığına kavuştuğu taktirde kişisel olarak daha güçsüz hale gelecek olan ve bağımsızlığı hiç arzu etmeyen Birleşik Krallık Başbakanı David Cameron bile bir konuşmasında şöyle demişti:
“Bağımsızlık taraftarları Avrupa’daki İsviçre, Finlandiya ve Norveç gibi küçük, bağımsız ama gelişen ülkeleri örnek olarak göstereceklerdir. İskoçyanın da başka bir başarılı, bağımsız bir ülke olamayacağını önermek yanlış olur”
İskoçya’nın bağımsızlığını istememesi için İngiltere’nin pek çok nedeni var. Ancak bunların içinde en öne çıkanı şüphesiz İskoçya olmadan Birleşik Krallık’ın çok küçüleceği ve zayıflayacağı. Bu, Birleşik Krallık’ın uluslararası etkinliğinin azalması endişesini yaratıyor. Bir ifadeye göre, İskoçya'nın bağımsız olması durumunda Birleşik Krallık'ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyeliğini koruyup koruyamayacağı sorgulanacaktır. Ayrıca, bağımsızlık halinde İngiltere’nin nükleer silahlarının bulunduğu İskoçya'daki Faslane deniz üssünün taşınması gerekecek. İngiltere yönetimi ise nükleer silahları başka bir yere taşımanın oldukça maliyetli ve tehlikeli olacağını ifade ediyor.
İskoçya hükümeti, halkın onaylaması durumunda 24 Mart 2016'da bağımsız olacaklarını söylüyor. İskoçya'da çoğunluğun 18 Eylül günü referandumda onay vermesi durumunda 306 yıllık birlikteliğin sona ermesi ve İskoçya'nın Birleşik Krallık'tan bağımsız olması hedefleniyor.
Bakalım 18 Eylül günü İskoçlar ne diyecekler; bağımsızlık mı, yoksa biat mı? Yoksa bir halkın korkularından arınması için onlarca yıla daha mı ihtiyacı var? Bekleyip göreceğiz…(EB/HK)
* Bu konuyu ele alan bir yazıyı daha önce kaleme almıştım. Meraklıları aşağıdaki linkten okuyabilirler.
Eylem Bostancı Londra Üniversitesi Ekonomi-Yönetim mezunu. Şu anda çokuluslu bir şirkette piyasa uzmanı olarak görev yapıyor. 2002 senesinden beri Laz dili ve kültürü üzerine çalışıyor, Laz grameri ve Laz masalları gibi kitapları uluslararası akademik çevrelerin ilgisini bu dil üzerine çekmek üzere İngilizceye çevirdi. Şu anda bir İngilizce-Lazca sözlük üzerinde çalışıyor. Laz Enstitüsü Yönetim Kurulu üyesi. Etnik dil, kültür ve çevre konularında makaleler yazıyor. |