Herzliya Konferansı’nda konuşan İsrail askeri istihbarat şefi Tümgeneral Herzl Halevi, “İsrail, Suriye’deki durumun IŞİD’in yenilmesiyle sona ermesini istemiyor” ifadelerini kullandı.
“İsrail zarar göreceğine, sıkıntı çekeceğine bölge insanı ölsün, bölge insanı sıkıntı çeksin, mülteci olsun, İsrailliler dışındaki insanların çekeceği acılar bizim rahatımızdan daha önemli değildir” demenin farklı bir ifadesi…
Daha önce medyaya yansıyan IŞİD’in İsrail, ABD ve İngiltere istihbarat teşkilatlarınca kurulduğu yönündeki haberleri ispatlar nitelikteki bu beyanın içerisinde insani yan bulunmadığı açıktır.
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştirilen saldırıya dair de konuşarak, "Türkiye IŞİD'i mümkün olan her yolla destekliyorken, IŞİD neden Türkiye'ye saldırdı?" diye sordu.
Nasrallah "Bu IŞİD'in ideolojisi, El Nusra ve El Kaide'nin ideolojisiyle aynı ve bunların hepsi Suudi Arabistan'daki Vahhabilikten geliyor" diyerek "terörizm karşıtı çabalara dahil olduğunu" söyleyenlerin neden El Nusra'ya silah ve erzak yardımı yaptığını sordu.
Türkiye – IŞİD ilişkisini sadece Türkiye medyası tarafından gündeme getirilmiyor. Türkiye dışında dünya medyası ve çeşitli ülke yetkilileri bu ilişkinin varlığını her zaman vurgulamaktadır.
Özellikle de Rusya savaş uçağının düşürülmesi sonrasında, bu konuda Rusya yetkilileri tarafından dünyaya ve Birleşmiş Milletler teşkilatına birçok belge ve bilgi sundu. Suriye ve Irak’ta IŞİD’in egemen olduğu bölgelerden hareket ederek Türkiye’ye giriş yapan petrol tankerlerinin resimleri dünya medyasına sunuldu. Petrol tankerlerinin bir kısmı Rusya savaş uçaklarınca vuruldu.
“Havuz medyası” olarak adlandırılan taraflı yayın organları dışındaki yayın organlarınca ve sosyal medya üzerinden Türkiye – IŞİD ilişkisinin haberleri ve fotoğrafları, IŞİD’li militanların Türkiye’deki hastanelerde tedavi edildiği yönünde çıkan haberler yayınlandı.
IŞİD’li militanların İsrail tarafından da tedavilerinin yapıldığı haberleri de dünya medyasında çıktı.
Rusya’nın Suriye’deki ciddi askeri müdahalesiyle bozguna uğrayan IŞİD’e karşı kurulan koalisyon güçlerinin IŞİD’e karşı ciddi saldırılar düzenlemediklerini de biliyoruz.
Dünya etrafında dönen uydularıyla vesikalık fotoğrafımızı çekebilen Amerika istihbarat teşkilatlarının IŞİD konusunda bilgisiz olabileceğini düşünmek sadece saçmalık olur. Her bombalama öncesinde kendi yurttaşlarını uyaran Amerika’nın bu konuda yeterli istihbarata sahip olduğu açık.
Twitter fenomeni “Fuat Avni” bile İstanbul Havalimanı saldırısından dört saat önce bir bombalama olacağını “İsrail ve Rusya hezimetini unutturmak için yine bomba patlatıp masum canlara kıymayı planlıyorlar. Milli İstihbarat Teşkilatı devrede” diyerek duyurabiliyorsa, bu konuda bilgisizliğin veya istihbarat eksikliğinin olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Aynı fenomenin özel güvenlik teşkilatı “SADAT” hakkında, “IŞİD ve benzeri çete elemanlarının eğitildiği” konusunda söylediklerini de unutmayalım.
Bu durumda saldırı sonrası yetkililerce söylenen “istihbarat açığı/zafiyeti yoktur” sözü doğrulanıyor!
Yetkililerin söylemiş olduğu bu ifade “zafiyet yoksa destek vardır” anlamına da gelebilir. İstihbaratın tam ve eksiksiz ise, bütün tedbirlerini almışsan ve buna rağmen bombalar en güvenlikli olması gereken yerlerde patlıyorsa destek konusunda şüphelenme hakkımızdır.
Türkiye’deki IŞİD tarafından yapılan bombalama eylemlerinin karakterlerine baktığımızda da gariplikler ve çelişkileri görebiliyoruz.
Diyarbakır ve Ankara garındaki bombalama eylemlerinin hedefi HDP ve muhalefetti. Reyhanlı saldırısı ise toplumu terörize etme amaçlıydı. İstanbul Havalimanı saldırısı dış hatlar terminali hedef alındığını da gözetirsek amaç daha çok yabancı uyruklu insan öldürmeye yönelik bir eylem olarak düşünebiliriz.
Diyarbakır bombalamasını gerçekleştiren kişinin iki gün önce yakalanıp, asker kaçağı olmasına rağmen serbest bırakılması, Ankara garı saldırısı düzenleyenlerin iki gün takip edilmeleri, emniyet yazışmalarının deşifreleriyle öğrenilmişti.
Yine Ankara gar saldırısı öncesi emniyetin kendi personelini uyardığı da daha sonraları ortaya çıkmıştı.
CNN Türk Ankara Temsilcisi Hande Fırat canlı yayında yaptığı açıklamada, “İstanbul’la ilgili olarak da Haziran ayının başında, yaklaşık 20 gün önce istihbarat birimleri devletin tepesine ve tüm kurumlarına uyarı yazısı gönderdi. Bu uyarı yazısında yer isimleriyle bu uyarı yer aldı” dedi.
Yer isimleri arasında Atatürk Havalimanı’nda olup olmadığının sorulması üzerine Fırat, uyarıda Atatürk Havalimanı ifadesinin de yer aldığını belirtti.
Türkiye – IŞİD ilişkileri, IŞİD’in hedefleri arasında devletin kurum ya da yetkililerin olmayışı, muhalefeti hedef alması, emniyet yazışmalarında açık olmasa da desteğin varlığının ortaya çıkışı bu konudaki şüphelerimizi çoğaltmakta!
IŞİD’in Türkiye emirinin savaş ilan ettiğini açıklayan “gizli” ibareli emniyet yazısının medyaya servis edilmesi de sadece hedef şaşırtmadan başka bir şey değil. IŞİD, merkezi olarak Türkiye’yi düşman ilan etme durumu yok.
IŞİD örgüt olarak merkezi bir yapıya sahiptir ve ayrı kararlar almaz/alamaz. Savaş ilanının yalan olduğu ve insanları yanıltmak üzere servis ettiği açıktır.
Dünyadaki devletlerin ve medyanın tamamının Türkiye düşmanı olamayacağına göre, onların ifadeleriyle ve bize yansıyanlarla Türkiye – IŞİD ilişkilerinin varlığı açıkça ortadadır.
Bu ilişki bitmeden yaratılan terör eylemlerinin de bitmeyeceği açıktır. (NT/HK)