1960'ların başındaki Soğuk Savaş yıllarında Rusya saldırılarına karşı ABD Savunma Bakanlığı'nın kendi birimleri arasındaki iletişimi güçlendirmek için geliştirdiği sistem, günümüzde kullandığımız internetin ilk tatbikatıdır.
1964'de Paul Baran isimli araştırmacı bu bilgi aktarımını telefon hatları üzerinden sağlayabilen sistemi icat etti ve daha sonradan bu karmaşık ve pek de güvenli olmayan sistem Arpanet adıyla kullanılmaya başlandı.
Zamanla büyüyen bu ağ, savunmadan sonra öncelikle araştırma enstitüleri ve üniversitelerin kullanımına sunuldu, ve baştaki amacı bu olmasa da Arpanet akademisyenler arasında en çok elektronik posta ofisi olarak kullanıldı.
1980 yılında geliştirilen yeni teknolojilerle bu iletişim ağı işlevselleşip genel kullanıma açıldı ve birçok iletişim ağı birleşerek Arpanet'e bağlandı. 1989'da İnternet adını alan bu ağ, 2 yıl sonra da ticari amaçlı işlemlere başladı. Amerika dışında 1972 yılında Arpanet'e uydu aracılığıyla bağlanan ilk ülke Norveç oldu. İnternetin Türkiye'ye ilk kullanımı ise Nisan 1993'te ODTÜ'de gerçekleşti.
80'lerin başında sadece birkaç yüz bilgisayar bu iletişim ağına bağlıyken, internet servislerinin çoğalması, kapasitenin yükseltilmesi, aboneliğin ucuzlaması ve bağlantının kolaylaşmasıyla 1997'den sonra bu sayı 1 milyarı, 2010'da yaklaşık 2,5 milyarı buldu.
Internet "worldwide network" (www) yani "evrensel iletişim ağı" anlamına gelir ve bilgi ve veri akışını en hızlı ve güvenli şekilde gerçekleşmesini sağlayan bağımsız, kamuya açık ve çift taraflı iletişimin yapılabildiği bir sistemdir. Hiçkimse ya da hiçbir kuruluş internetin sahibi değildir.
Eskiden postaneye gider mektup atar, bayramlarda arkadaş ve aile büyüklerine kart yazardık, şimdi saniyede alıcısına ulaşan e-posta ve e-kartlarımız var.
Kitapçı raflarını tarayıp kitap seçerek çok güzel vakit geçirirdik bir zamanlar, şimdi interneti tarayıp (browse), kitabımızı bilgisayar ve ya tablet ekranından, ya da cep telefonumuzdan okuyabiliyoruz.
Kaset ve pilak zaten tarih oldu ama CD’lerimiz vardı yakın zamana kadar, şimdi dijitalleşmiş müzikleri internetten indirip klibini de seyrederek dinleyebiliyoruz.
Evet, İnternet artık birçok şeyin yerini aldı ve hatta fazlasıyla doldurdu. Artık birçok yere şahsen gidip vakit kaybetmemize gerek yok. Banka işlemlerimizi, alışverişimizi internetten yapıp, tartışma ya da sohbet gruplarında fikrimizi paylaşıp, sosyal medyada arkadaş, sevgili hatta eş bulabiliyoruz. Satmak istediğimiz ürün, gayrimenkul ya da bisikleti anons ve reklamına hiç para harcamadan satabiliyor, boş zamanlarımızda dünyanın öbür ucundaki biriyle satranç oynayabiliyoruz. Hatta internet aracılığıyla canlı televizyon izleyip radyo bile dinleyebiliyoruz.
İnternet demokratiktir
İnternet demokratik ve dengeleyici bir unsurdur, herkese eşit muamele eder. İsteyen herkes kendi mesajını dünyaya iletebilir, çünkü internette görüş bildirmek için ne sıra beklemek ne de para ödemek gereklidir. İnternetin ifade ve konuşma özgürlüğü ve çeşitliliğine en çok katkıda bulunan organ olduğunu söylesek yalan olmaz.
İnternet tüm dünyadaki haberleşme ve bilgisayar ağlarını bir noktada birleştirerek küresel bilgi altyapısı oluşturmuş ve bu karşılıklı bağlantı da arkadaşlık ve işbirliğini kolaylaştırmıştır. Ayrıca artık parmak uçlarımızla ulaşabileceğimiz muazzam bir bilgi kaynağı var ve bunun hepsi herkes için, her yerde ve her zaman ulaşılabilir.
Google'ı ele alalım. İster en hızlı bağlantıya sahip üniversitede profesör, istersek basit bir internet kafede sörf yapan olan bir çocuk olalım, eriştiğimiz bilginin miktarı ve değeri aynıdır. İnternet kimseye torpil yapmaz.
İnternet bilgi bankası olarak da adlandırılır: Birçok konuda merakımızı giderir, gidemediğimiz göremediğimiz yerler hakkında bilgi edinmemizi sağlar, bütün kitapların bulunduğu, çıkarttığımız kitabı yerini kaybetmeden geri koyabildiğimiz, aradığımızı bir kaç saniyede bulabildiğimiz büyük bir kütüphane görevi görür. Gerçi internet sayesinde daha akıllı bireyler olduğumuzu söyleyemeyiz ama bilgiye ulaşımı kolaylaştırdığı kesinlikle doğrudur.
İnternetin avantajları daha pek çok: İş sektörünün dünya çapında gelişim ve modernleşmesiyle rekabet artmış ve tüketiciye daha geniş ve ucuz seçenekler sunulmaya başlanmıştır. Almak istediğimiz ürünün yaşadığımız ülkede mağazası olmasa bile, internetten sipariş verebiliyor, sadece önümüze sunulan ürünü almak zorunda kalamayıp, yüzlerce seçenekten imkanlarımıza en uygununu seçebiliyoruz bugün.
Başka bir avantajı da yaşlı ve sağlıklı olmayan insanların sosyal hayata daha çok katılabilmelerini ve kendi işlerini kendilerinin yapmalarını sağlamasıdır. Eve bağımlı birçok insan internet sayesinde eğitimlerine devam edebilir, alışveriş yapabilir ya da sosyal medyada yeni insanlarla tanışabilir.
Ya dezavantajları?
İnternet aracılığıyla kurulan iletişim kolay, pratik, ve daha az bağlayıcı ve sorumluluk yükleyicidir. Bu da geleneksel ve klasik insan ililşkilerinin temelden değişmesi anlamına gelir. Ekrandaki görüntü ile yapılan iletişim normal fiziksel temas ve yüzyüze konuşmanın yerini aldığı için anti-sosyal bireyler ortaya çıkar. Yani internetten sonra zaten var olan sosyal problemlerimiz daha da derinleşmiştir. Artık teknolojik bir ortamda yaşıyoruz ve bu doğal bir habitat değil, insan yapımıdır.
İnternet bize sınırsız özgürlük sağlar ama, bu özelliğinden dolayı da kontrol edilmesi çok zordur, çünkü mülki ve bölgesel sınır tanımaz. Yasal olmayan bilgi ve görüntülere internetten rahatlıkla ulaşabiliriz. İnternette çocukları pornografik ve zararlı sitelerden korumak zor ama, çocuk pornosu sitelerine ya da uyuşturucu satıcılarına ulaşmak çok kolaydır. Yemek tariflerinin yanında nasıl bomba imal edildiğini de öğrenebiliriz netten.
Birçok ülke bir derece de olsa İnternet kullanımına sınırlama getirmiştir ama, dediğimiz gibi internet sınır tanımaz; tüm şifreler kırılabilir ve aradığı bilgiye ulaşmak isteyen bir yolunu bulur. Bilgisayarımızın internete bağlı olması bizim tüm dünyaya açık olmamız da demektir. Dolayısıyla virüsler hard diskimizi işgal edebilir ya da hackerlar dosyalarımızı haklayabilir.
Artık internetten kolayca yeni insanlarla tanışabiliyoruz, fakat bu durum istenmeyen sonuçlar da yaratabiliyor bazen. Özellikle çocuklar çok kolay kanabiliyor dijital yalanlara. Dijital taciz çok basit ve tehlikesiz bir iş, çünkü tacizi yapanın adresini belirlemek hiç kolay değil. Ekran başında eğlenmek, olduğumuz gibi değil de olmak istediğimiz gibi görünmek bazen pek çekici gelebiyor bizlere, yanılıyor muyum?
En çok bilgisayar önünde gereksiz yere vakit geçirdiğimizden şikayet etsek de bu İnternetin diğer götürüleri yanında çok masum kalır aslında. Aile hayatımızı da etkiler İnternet, çünkü daha az zaman paylaşırız onlarla. Ya fiziksel zararlarına ne demeli? Göz , boyun, bel ve el bileklerinin tutulması ya da asıl işlevlerini kaybetmesi ne kadar da olası. Üstüne üstlük dilbilgisi kurallarımız da çoktan alt üst oldu, el yazısı da muhtemelen yakın zamanda tarih olacak.
Akıl almaz hızıyla zaman mevhumunu da ortadan kaldırıyor İnternet. Thomas Hylland Eriksen'e göre (2001) hız masumiyet, sadelik ve hassasiyetin yok olmasına sebep olur, çünkü sürat güvensizlik doğurur. Gelişen teknolojik hayat insanı beceriksiz ve biçare kılar, ayrıca sınırsız bilgi ve iletişime sahip olmak bizi öncesine göre daha akıllı veya iyi yapmaz, aksine aptallaştırır.
İnternet ve küresel köy
Küreselleşme ülkesel ve coğrafi sınırların kaybolması, yani dünyanın düzleşmesi olarak algılanır. Bugün dünyanın pek çok farklı yerindeki insanlar, aynı haberi izlemekte, aynı markaların kıyafetlerini giymekte, aynı hamburgeri yemektedir. İngilizce herkesin anladığı bir dünya dili oldu. Dünya tek tip olmaya doğru gidiyor; yani küreselleşiyoruz.
"Küresel Köy" tabiri Kanadalı iletişim uzmanı Marshall McLuhan'ın kitle iletişim araçlarının kullanımının toplum tarafından hızla yayılacağını ve bunun da dünyayı küresel bir köye dönüştüreceğini açıklamak için türettiği tabirdir. McLuhan'a göre telgrafın icadıyla elektronik çağa adım atıldıktan sonra, özellikle elektronik iletişimin yaygınlaşmasıyla birlikte, dünyanın küçük bir topluluk gibi olacağına inanmıştı.
McLuhan bu mevhumu ortaya attığında İnternet halk arasında duyulmamıştı bile, dolayısıyla ne dediği tam olarak anlaşılmamıştı. Sınırların yok olmaya, kültürlerin ve dillerin yavaş yavaş silinmeye başladığı 21. yüzyılda McLuhan'ın ne demek istediği gayet net anlaşılıyor artık.
İnternet dünyanın değişik yerlerinde yaşayan insanları aynı platformda bir araya getirebilme özelliğiyle küreselleşmenin büyümesindeki en önemli etkendir. Ama öte yandan dünyanın her bölgesinin internet teknolojisi bakımından aynı oranda gelişmediğini, hatta bilgisayarı olmayan yerleşim birimlerinin olduğunu düşünürsek, bazı sosyal gruplar arasındaki uçurumun büyüdüğünü hatta iletişimin koptuğunu da görebiliriz. Az gelişmiş ülkelerde internetin hazırladırdığı küreselleşme daha ziyade tek taraflıdır. Yani "global" olmak her zaman "universal" olmak anlamına gelmez. Bu da internetin demokrasiyi tehdit eden yanı.
Artık olmazsa olmazımız
Bugün dünyada televizyon seyircisinin iki katı kadar internet kullanıcısı var. İnternetsiz günlük hayat düşünemiyoruz bile. Eğrisiyle doğrusuyla, faydasıyla zararıyla İnternet günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası artık.
Hayatımız hızla ve derinden değişiyor. Küresel Köy'e doğru giden dönüşü olmayan bir yoldayız şimdi; idelojiler, etik anlayışları, politika ve ekonomiler hızla değişiyor. Sadece bunlar değil, asıl insan ilişkileri, günlük hayatımız değişiyor. İnternetin icadı iyi mi oldu kötü mü bilmem ama iletişim araçlarının gelişmesiyle aslında iletişim yeteneklerimizi yitirip yalnızlaşıyoruz sanki. Yoksa bana mı öyle geliyor? (DAH/AS)