Neden bahsettiğini biliyor musun? Dur sana kısaca hatırlatayım...
* ABD Eski Adalet Bakanı Ramsey Clark, Körfez Savaşı'ndan sonra 1992'de Soruşturma Komisyonu önünde şu ifadeyi verdi:
Körfez Savaşı'nda 42 gün içinde 11 bin sorti yapıldı, 88 bin ton bomba atıldı; bunlardan sadece yüzde 7'si güdümlü, yüzde 93'ü ise rasgele atılan bombalardı.
En az 125 bin asker, 130 bin sivil öldürdük. Öldürebildiğimiz kadarını öldürdük. Bu bir müdahale değil, bir katliamdı!
Nükleer başlıklı bombalar İncirlikte
Gelelim şimdi planlanan yeni katliama.
* Pentagon, saldırının ilk 48 saati içinde 800 füze atacağını açıkladı. Bu rakam sadece ilk iki gün için Körfez Savaşı'nda 42 günde atılan toplam füze sayısının iki katı...
* Kaba bir hesapla, kısa sürecek bir saldırıda bile en az 400-500 bin kişi ölecek. Üstelik bu sadece başlangıç!
* Washington Times'in açıklamasına göre Bush 14 Eylül 2002'de imzaladığı bir belge ile "atom bombası kullanılmasına izin verdi.
* Bu nükleer başlıklı bombalardan 2 tanesi İncirlik'te. Bunun yanı sıra, İncirlik'e iki milyon watt elektrik akımını (Yani bir nülkeer enerji santralinin ürettiği enerjiyi) bir anda boşaltan 2 adet de yıldırım bombası (Thunderbolt Bomb) yerleştirildi.
* Nükleer silahların kullanılması halinde milyonlarca insan ölebilir. Irak'ın İsrail'i vurabileceği, İsrail'in elindeki 400 adet nükleer silahla mukabele edebileceği ihtimalleri var.
* Bu saldırıya evet demek, Ben ulusal çıkarlarım için öncelikle milyonlarca insanın katline evet diyorum demektir.
* Tezkereye evet diyenler doğrudan katliamın destekçisi ve yüz binlerce insanın ölümünün sorumlusu olacaklardır. Hiçbir "ulusal çıkar" bahanesi bu suçu ve bunun hesabının verilmesini asla unutturamaz.
* "Ulusal çıkar" nedir? Ulusal çıkar denilen şey bir ulus, yani ulusu meydana getiren insanlar var oldukça geçerli olan bir kavramdır. İnsan hayatının, yani bir ulusun oluşması için gerekli en temel şartın yok edilmesini destekleyen hiç kimse "ulusal çıkar"dan söz edemez. Tekrar edelim, ulus insanlardan oluşuyor, mal mülk ve banka hesaplarından değil.
* ABD'yi desteklemeyi savunan herkesin "Ulus"u karıştırmadan, Evet ben kendim ve temsil ettiğim çevrelerin çıkarlarını savunmak için ilk ağızda 500 bin ila 1 milyon insanın katledilmesine evet diyorum ve bunu savunuyorum demesi gerekiyor.
Gelelim "Ulusal Çıkar" edebiyatı arkasına saklananların devamlı öne sürdükleri 2 konunun, asıl savaşa girersek başımıza ne kadar korkunç belalar açabileceğine:
Kuzey Irak meselesi
* Türkiye'de devlet yönetiminde etkili bazı çevrelerin en büyük korkusu Kuzey Irak'ta bağımsız bir Kürt devleti kurulmasıdır.
* Bunun savaş nedeni sayılacağı açıklanmıştır.
* Kuzey Irak'ta fiilen parlamentosu, yargısı, hükümeti, polisi olan bir Kürt Devleti, hem de ABD desteği ile zaten kurulmuştur.
* 14-17 Aralık'ta ABD'nin Londra'da topladığı Irak Muhalefet toplantısında ve geçtiğimiz günlerde Erbil'de yapılan toplantıda Amerikalılar, Irak'ta federal bir yapı kurulmasını desteklediler.
* ABD'li yetkililer saldırıdan sonra Irak'ı 3'e ayıracaklarını ve geçici hükümetin başına ABD'nin eski Yemen Büyükelçisini getireceklerini açıkladılar.
* Türkiye Kuzey Irak'a girse de girmese de ABD'nin, 10 yıldır hazırladığı Kuzey Irak planında değişiklik yapmayacağı kesin. Yani Türklerin "masada yer almaları" ve Kuzey Irak'ın nasıl yönetileceği konusunda söz sahibi olmaları imkan dahilinde değil.
* İkinci tezkere Türkiye Büyük Millet Meclisinde (TBMM) reddedilince Kuzey Irak'ta hemen Türkiye aleyhine gösteriler ve bayrak yakma olayları başladı.
* Kürt gruplar Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) Kuzey Irak'a girmesine karşı koyacaklarını açıkladılar.
* Genelkurmay Başkanı hükümeti ve ikinci tezkereyi desteklediklerini belirten açıklamayı yaptı.
* ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman, "Türkiye'nin tek başına Kuzey Irak'a girmesine izin vermeyiz" dedi.
* ABD'li Irak operasyonu komutanı Tommy Franks, Türklerle Kürtlerin çatışma ihtimalinden bahsetmeye başladı.
* New York Times, Kuzey Irak'ta Kürtlerle Türklerin birbirlerini öldürmeye başlayacaklarını ve bunu Amerika'nın bile durduramayacağını yazdı.
* Belli ki, ABD'nin Türklerle Kürtleri birbirlerine karşı kullanma gerekirse birbirine kırdırtma planı devreye sokuldu. Gerek Türkler, gerekse Kürtler bu planı bozmak için uyanık olmak zorundadırlar.
* TSK Kuzey Irak'a girerse Kürtlerle çatışma kaçınılmaz gibi görünmektedir. Bu gene yıllarca sürebilecek bir savaşın başlangıcı olabilir.
* Türkiye Kuzey Irak'a girince, sorunu Türkiye sınırları içine taşıma ihtimali doğmaktadır.
* 30 bin insanın hayatına malolan ve 100 milyar dolar kayıpla Türkiye'nin bugünkü ekonomik durumunun da nedenlerinden biri olan 15 yıllık Güney Doğu sorununu yeniden canlandırmak Türkiye'ye büyük zarar verebilir.
* İran, Kuzey Irak'ın Türk ordusunun kontrolüne girmesine önlem olarak Kuzey Irak'a 5 bin asker yollamıştır.
* Bu gelişmeler devam ederse Suriye de bölgeye benzer bir müdahalede bulunabilir.
* Sabık Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu, "ABD hegemonyal bir yapı kurmak istiyor. Irak'a yapacağı harekatı bitirdikten sonra orayı içinde birçok İncirlik'ler bulunan büyük bir üs haline getirecek ve bu üssü asıl büyük harekat ve amaç için kullanacak" dedi.
* ABD'nin tüm Ortadoğu'yu yıllarca sürecek bir savaşa sürüklemesine mani olmak için yapılacak tek şey bugünkü isteklerine hayır diyerek şimdiden bu gizli planını engellemektir.
* Türkiye için gerek kısa, gerek uzun dönemde "ulusal çıkar"larını gerçekten koruyacak tavır kendi sınırları içinde kalması, ABD ordusunun Kuzey cephesini açmasına izin vermemesi ve saldırgan durumuna düşmek yerine, başka ülke sınırları içinde yaşayan 4 milyon Kürt insanının kendi geleceklerini belirleme hakkına saygı duyarak kurulacak federe yapıda yer almalarını desteklemesi ve ilerisi için Kürtlerle sarsılmayacak bir dostluk ilişkisinin temelini atmasıdır.
* 15-20 yıl sonra bölgedeki güçlerin ve dünya konjonktürünün ne olacağını, ABD dahil, kimse "kesin olarak" bilememektedir.
* 15-20 yıl sonra "belki" kurulabilecek bağımsız bir Kürt devletinin Türkiye'den toprak talebi olabileceği paranoyası yüzünden bugünden haksız bir saldırganın katliamını desteklemek ve yüzbinlerce masum sivilin yanı sıra kendi evlatlarımızın da büyük sayılarda can kaybına sebep olmak ne akla ne mantığa ne de insan vicdanına sığar.
* Netice olarak, bugünkü şartlarda Türkiye'nin, Kürtlerin ve Türkmenlerin de içinde yer aldığı federal bir Irak projesini desteklemesi ve saldırının dışında kalarak Kürtlerle uzun vadeli dostluk ilişkileri kurması bölgenin uzun vadeli istikrarı açısından en doğru tercihtir. Bu seçim Türkmenlerin haklarını da en iyi şekilde koruyabilecek çözüm olarak görünmektedir.
Ekonomi nasıl etkilenecek?
Savaş çığırtkanlarının ulusal çıkar etiketiyle öne sürdükleri ikinci konu
da "Savaşa girmezsek ekonomik kayıplarımız çok büyük olur" iddiası.
* Maliye Bakanı zamları açıklarken "barışın bedeli var" dedi.
* İlk akla gelen soru şudur: "Siz hükümeti nasılsa bir savaş çıkar biz de sınırı açma pazarlıklarıyla kazanacağımız para karşılığında bütçeyi denkleştiririz planıyla mı kurdunuz?"
* Hükümet kurulurken savaş ve pazarlık söz konusu değildi. Yeni hükümet ülkenin ekonomik durumunu, IMF planını vs. biliyordu.
* Barışın tüm maliyetini dar gelirli vatandaşlara mı yüklemek gerekiyor? Dünya Bankası Türkiye direktörü bile bu bütçenin "yoksul karşıtı" olduğunu dile getirdi.
* Üstelik dar gelirli vatandaş ABD'nin savaş tazminatı olarak vereceği sadakanın bir kuruşunun bile kendi cebine girmeyeceğini artık çok iyi biliyor. TÜSİAD Başkanının "savaş olsun bitsin de işler açılsın" demesinin üzerinden sadece 1-2 hafta geçti. Gelmesi beklenen ABD desteği nedense sadece sayısı 300-500'ü geçmeyen belirli iş çevrelerini heyecanlandırıyor.
* ABD Körfez Savaşı'nda vaat ettiği parasal desteği sağlamadığı için Türkiyenin zararının 100 milyar dolar olduğu hesap ediliyor.
* ABD Kongresi'nin, Türkiye'ye vaat edilen hiçbir maddi destek paketini onaylamayacağını ABD kaynakları bile defalarca söyledi.
* Türkiye'nin Irak savaşına girmesi durumunda sadece turizm, inşaat, taşımacılık ve dış ticaret dengesi alanlarındaki kaybın 2003 yılı içinde 20 milyar dolar civarında olabileceği; 2008 yılına kadar da 100 milyar dolar seviyelerine ulaşacağı öngörülmekte.
* ABD'nin teklif ettiği sadaka ise, bilindiği gibi sadece 2 milyar dolar askeri malzeme için hibe artı 4 milyar dolardır. Bunun bedeli de yüz binlerce insanın katline ortak olmak, ülke topraklarını, binaları, üsleri ne zaman çıkacakları belli olmayan yüz binlerce işgalci Amerikalı askere açmaktır.
* Yapılan hesaplarda, ağır askeri malzeme ve araçların kara ve demiryollarımıza vereceği milyonlarca dolarlık hasar gibi bir sürü ek zarar doğurabilecek konu tamamiyle gözardı edilmektedir.
* Türkiye Kuzey Irak'a girip ABD'ye destek verdiğinde Irak'ın meşru müdafaa hakkı doğacak ve Türkiye'yi vuracaktır. Bu tahribatın vereceği ekonomik zararı da şimdiden hesaplamak mümkün değildir.
- Üstelik, hiç sözü edilmeyen, barışı savunarak ekonomiye destek alma yolları da var:
1- Irak Ticaret Bakanı Muhammed Mahdi Salih "Ecevit'in başbakanlığı sırasında Türkiye'ye 40 milyar dolar tutarında Rusya ile yaptığımız anlaşmanın benzerini teklif ettik. Kürşad Tüzmen'le de aynı konuyu görüştük teklifimiz hâlâ geçerli" dedi.
2- AB,Türkiye'nin ABD'ye hayır demesi halinde 2 milyar euro yardım taahhüt etti. Bu öneri AB dönem başkanı Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis tarafından resmen Tayyip Erdoğan'a iletildi.
Nükleer silah ve nükleer savaş tehlikesi
* Bush, 14 Eylül 2002'de imzaladığı bir belge ile atom bombası kullanımına izin verdi.
* İncirlik'te kullanıma hazır nükleer silahlar var.
* İtalyan La Repubica gazetesi bile İncirlik'e nükleer silah yapımında kullanılmak üzere 30 ton likit nitrojen gazı taşındığını ve askerlerin kimyasal bombalara karşı tatbikat yaptıklarını yazdı.
* ABD'nin elinde 10 bin adet nükleer füze başlığı bulunmakta.
* İngiltere Savunma Bakanı, henüz kanıt bulunamasa da kimyasal ve biyolojik silah ürettiği sanılan Irak'a karşı gerekirse nükleer silah da kullanacaklarını açıkladı.
* İsrail'in elinde 400 tane nükleer füze başlığı bulunmakta.
* ABD Vietnam'da 17 milyon galon "Agent Orange" kullanmıştı.
* ABD Körfez Savaşı'nda, Irak ve Kuveyt'te 40 ton seyreltilmiş uranyum kullandı.
* Irak'taki Basra Doğum ve Çocuk Hastanesi'nin raporu, 1990-1997 yılları arasında kanser vakalarının 5 misli arttığını göstermekte. Bölgedeki Iraklı çocukların yarıdan fazlasına "lösemi" teşhisi kondu.
* Canlı Kalkanlar'ın lideri Körfez Savaşı'nda ABD ordusunda savaşmış Kenneth Nichols O'Keefe'in dediği gibi, ABD o kadar acımasızdır ki kendi askerlerini bile seyreltilmiş uranyuma maruz bırakarak "kobay" olarak kullanmıştır.
* Bu askerlerin binlercesi hâlâ seyreltilmiş uranyum yüzünden kansere yakalanmakta ve ölmektedir.
* Savaş "planlandığı" gibi gitmezse ABD belli ki nükleer silah kullanmaktan çekinmeyecektir. Bu da milyonlarca can kaybı ve belki de diğer Arap ülkeleri, İsrail veya nükleer güç kapasitesi olan İran da savaşa girerse Orta Doğu'nun tamamen yok olması ve de III. Dünya Savaşı'nın başlaması demek olabilir.
Silah denetçileri raporu ve sahte kanıtlar
* Irak silahsızlanma yönünde önemli adımlar atmaktadır.
* BM Silah Denetçileri Başkanı Hans Blix'in BM Güvenlik Konseyi'nde
açıkladığı rapordaki bulgular şöyledir:
- Saddam rejimi, önceki döneme göre daha fazla işbirliği yapmaktadır.
- El Samud füzelerinin imhasına başlanması önemli bir gelişmedir.
- ABD'nin iddia ettiği gibi yasaklı silahların seyyar laboratuarlarda
saklandığına dair bulguya ulaşılamamıştır.
- Biyolojik ya da kimyasal silahların depolandığı yeraltı depolarıyla ilgili
bir kanıt bulanamamıştır.
- Silah denetçilerinin birkaç ay daha süreye ve Irak'ın daha aktif bir
işbirliğine ihtiyacı vardır.
* Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed El-Baradei'in ABD'nin Birleşmiş Milletleri Irak'la ilgili kanıt olarak sunduğu belgelerin "sahte olduğunu açıklamasıdır.
Dünya için bir numaralı tehdit Bush hükümetidir
* Geçtiğimiz ay Almanya'da yapılan bir araştırma neticesinde katılanların çoğunun Bush'u dünya barışı için Saddam'dan çok daha büyük bir tehlike olarak gördükleri ortaya çıktı.
* ABD Kızılderililerden başlayarak kısacık tarihinde Vietnam, Şili, Nikaragua gibi birçok ülkede örtülü veya açık savaşlarla milyonlarca insanı katletmiştir.
* Irak'a kimyasal ve biyolojik silahların yapımında kullanılan hammaddeleri İngiltere ile birlikte ABD satmıştır.
* ABD Körfez Savaşı'nda geri çekilen 6 bin Irak askerini diri diri kumların altına gömmüştür.
* ABD 11 yıldır Irak'ı bombalamaktadır.
* ABD'nin Irak'a uygulattığı ambargo yüzünden 750 bin çocuğun öldüğü tahmin edilmektedir.
* ABD küresel güvenlik adını verdiği yeni stratejisine dayanarak, biyolojik ve kimyasal veya nükleer silah üreten ve kendisine tehdit oluşturan ülkelere karşı nükleer silah da kullanarak önleyici (Preemptive Strike) darbe indirebileceğini açıklamıştır.
* ABD'nin elinde 10 bin, İsrail'in elinde ise 400 nükleer silah vardır. ABD nükleer silah geliştirmek için çalışmalarını devam ettirmektedir.
ABD aşağıdaki Çağdaş Hukukçular Bildirisinde değinilen suçların da tamamını işlemektedir:
* Nükleer denemelerin yasaklanmasına karşı çıkıyor.
* Kara mayınlarının yasaklanmasına itiraz ediyor.
* Biyolojik silahlanmaya karşı anlaşmaya karşı çıkıyor.
* Anti-balistik füzeler antlaşmasından çekilerek kendisine füze kalkanı oluşturmak istiyor.
* Uluslararası Ceza Mahkemesini tanımıyor.
* Küresel ısınma konusundaki Kyoto Protokolü'nden çekiliyor.
* Canlı çoğulluğu ile ilgili Rio Sözleşmesi'ne imza koymuyor.
* Alaska'daki ekolojik bölgelerde petrol arama çalışmaları yapılması lehine oy kullanıyor.
* Dünyanın her tarafında tehlikeli gördüğü kişi ve örgütlere karşı operasyon hakkını yasalaştırıyor.
* Dürüst yargılanma hakkını, suçsuzluk karinesini çiğneyerek, esirlere askeri kamplarda sınırsız gözaltılar ve işkenceler uyguluyor. Savaş Hukuku Kurallarını ihlal ediyor.
* BM sözleşmesi'nin 51. maddesini keyfî yorumlayarak, "nefsi müdafaaa için önceden vurma hakkı" kuralını saptırıyor.
* ABD, Iraktan sonra silahsızlandırma sırasının İran, Suriye ve Kuzey Kore'ye geleceğini söyleyerek şimdiden bu ülkelere de saldıracağını ilan etmiştir.
* Bush ve hükümetinin uluslararası hukuku ve insan hayatını hiçe sayarak, katliam yapmayı göze alarak ve nükleer silah kullanarak, dünyaya egemen tek süper güç olmak için her şeyi göze aldıkları açıktır.
* Fransa, Almanya, Çin, Rusya ve dünyanın diğer devletleri ABD'ye karşı şimdiden cephe oluşturmaya başlamıştır.
ABD hükümeti petrol bağlantısı
* Irak saldırısını "Yeni Amerika Yüzyılı" projesinin mimarları Richard Perle, Paul Wolfowitz gibi isimlerden oluşan bir ekibin 1992'den beri planladığı ve saldırının çıkış noktasının bu ekibin Eylül 2000'de yayınladığı bir rapor olduğu, artık herkes tarafından biliniyor.
* Bu raporda Türkiye bir "üs" olarak tanımlanıyor.
* Aynı raporda ABD'nin dünya enerji kaynaklarının çoğuna sahip olacağı saldırıları başlatmak için "Pearl Harbour" gibi 'hızlandırıcı' bir felakete ihtiyaç duyulduğu belirtiliyor.
* Nasıl ve kimler tarafından gerçekleştirildiği halen tam olarak bilinemeyen 11 Eylül saldırısı oluyor.
* ABD'nin yetiştirip desteklediği El Kaide ve Afganistan vuruluyor ama 37 milyar dolar harcanıyor ve Afganistan'da taş üstünde taş kalmamış olmasına rağmen Bin Ladin hâlâ ele geçirilemiyor?
* Belli ki başka ülkelere teröristlerle iş birliği suçlamasını yöneltmek ve saldırıya zemin hazırlamak için, Bin Ladin'in dirisi ölüsünden daha fazla işe yarıyor!
* İsrail'in güvenliğini sağlamak için Rumsfeld-Wolfowitz grubu, başından
beri Irak'a saldırının önemli olduğunu düşünüyorlar.
* Irak dünyanın ikinci büyük petrol kaynaklarına ve dünyanın henüz çıkarılmamış en büyük petrol rezervlerine sahip.
* George W. Bush, Dick Cheney ve Condolezza Rice büyük petrol şirketlerinde yöneticilik de yapmış hissedarlardır.
* 12 Mart 2003'te Dick Cheney'in eskiden çalıştığı savaş sonrası Irak'ın yeniden inşasına talip olan petrol devi Haliburton'dan hâlâ yılda 1 milyon dolar aldığı açıklandı.
Sıra Türkiyeye de gelebilir
* Bush yönetimi Irak'tan sonra sıranın İran, Suriye, Suudi Arabistan ve Kuzey Kore'de olduğunu açıklamıştır.
* Enerji kaynaklarının ve dünyanın hakimiyeti için Bush tüm dünyaya meydan okumaktadır.
- ABD bor madeninden hidrojen üretimi teknolojisini geliştirmiştir. Hidrojen gelecekte petrolün yerini alabilecek en önemli enerji kaynağıdır. Dünya bor rezervlerinin yüzde 70'i Türkiye'de bulunmaktadır. ABD er geç Türkiye'deki bor kaynaklarını kontrol altına almak isteyecektir. Dolayısıyla bugün diğer dünya ülkelerinin yanında yer alıp ABD'yi durduramazsak yakın bir gelecekte Irak gibi ABD'nin tecavüzüne maruz kalmamız hiç de uzak bir olasılık değildir.
Uluslar arası terör
* Müslüman ülkelerdeki bazı aşırı dinci gruplar ABD'ye karşı cihad çağrısı yapmaya başlamışlardır. ABD'nin bu katliama Müslüman bir ülke olan Türkiye'yi sürüklemekteki ısrarı ve bu saldırıya doğabilecek şiddetli tepkiler konusunda çok dikkatli olmamız gerekiyor.
* Biz bu saldırıya ortak olursak gerek sınır bölgelerinde, gerek büyük şehirlerde terörist karşı saldırılarda meydana gelecek tüm can kayıplarından bu saldırıyı destekleyenler ve ikinci tezkereye evet oyu verenler sorumlu olacaktır.
* Çekiç Güç 12 yıldır çıkmadığı gibi, yeni gelecek ABD askerlerinin de Türkiye'den uzun süre çıkmayacağı bellidir. Bu da daha şimdiden Mersin Limanı'nda olduğu gibi, Türkler ve ABD askerleri arasında çatışmalar ve ABD askerlerine yönelik terörist saldırıları doğurabilir.
Türkiye işgal altında mı?
* Yabancı gemiler her gün Türk limanlarına tonlarca ABD askeri aracı ve teçhizatı indiriyor. İndirilen bu malzemeler sınıra naklediliyor.
* TBMM milletvekillerinin Türk topraklarındaki limanlara girmeleri engelleniyor.
* Havaalanları ve limanlar ABD'ye kiralanıyor!
* TBMM Başkanı, olan-bitenler karşısında "Tüylerim diken diken oluyor!" diyor. Meclis Soruşturması için yol gösteriyor.
* Kamuoyu baskısı yüzünden 8 Şubat'ta Türkiye ile ABD arasında sınırlarının hâlâ tam nelere müsaade ettiği bilinemeyen gizli bir mutabakat zaptı imzalandığı açıklanıyor.
* İkinci tezkere henüz TBMM'ye bile gelmediği halde sevkıyat devam ediyor.
* Milletvekilleri, bu yapılanların kabul edilen tezkere sınırlarını aşıp aşmadığını araştırmayı düşünemiyorlar mı?
* Henüz onaylanmış bir "yabancı askeri Türkiye'de bulundurma" tezkeresi bile yokken olayların bu boyuta gelmesi, gerçekten ikinci tezkere onaylanırsa işin nerelere varabileceğinin korkutucu bir işareti.
Iraklı mülteciler ve sınırlarımız
* BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin raporlarına göre ABD'nin Irak saldırısında 500 bin kişi tedaviye ihtiyaç duyacak, 1 milyon 200 bin çocuk beslenme yetersizliğinden ölme tehlikesinde olacak ve 1 milyon 500 bin kişi Irak'tan kaçıp mülteci durumuna düşecektir.
* BM Mülteciler Yüksek Komiserliği mülteci akınında can kaybını en aza indirmek için Türk ordusunun mülteci akınını sınırın ötesine geçerek durdurmasını veya sınırlarımızı kapamayı değil tam tersine açık tutmayı önermektedir.
* İnsani açıdan ve can kaybını en aza indirmek için yapılacak doğru davranış budur.
Dünyada ve Türkiyede savaş karşıtı eylemler
* Tüm dünyada milyonlarca insanın 15 Şubat'taki savaş karşıtı eylemleri hâlâ herkesin aklında.
* 1 Mart'ta Londra yapılan ve 24 ülkenin katıldığı Savaş Karşıtları Konferansı'nda, Irak'a ilk bomba düştüğünde bütün dünyanın ayağa kalkacağı ve her ülkedeki ABD büyükelçiliklerini ve askeri bölgeleri ablukaya alma ve benzeri eylemlerin başlatılacağı bildirildi.
* Savaş karşıtı hareketler dünyanın her ülkesinde şimdiye kadar hiçbir dönemde görülmediği şekilde örgütlüler ve birlikte hareket etmekteler.
* Türkiye'de Irak'ta Savaşa Hayır Koordinasyonu çatısı altında toplanan 156 kurum ve kuruluş, Cumhuriyet tarihimizde hiç görülmemiş bir biçimde toplumun her kesiminden çok farklı siyasi görüşlere ve inançlara sahip olan milyonlarca insanı temsil etmekte ve Türkiye'nin her şehrinde neredeyse her gün farklı protesto eylemleri düzenlenmektedirler. Koordinasyona katılım ve destek her gün artmaktadır.
* Çeşitli ülkelerde şimdiden genel grev, öğrenci eylemleri ve 14-15-16 Mart'ta büyük kitle gösterileri kararları alınmıştır.
Blair hükümetinin başı dertte
* Blair Hükümetinin Kalkınma Bakanı Clare Short ve Bakan Yardımcısı konumundaki 5 İşçi Partili milletvekili BM kararı olmadan Irak'a harekat düzenlenmesi halinde istifa edeceklerini açıkladılar.
* 200 civarında milletvekili de istifanın eşiğinde.
* İşçi Partisi'nin duayenlerinden Tom Dolyell, Blair'in "derhal görevinden ayrılmasını talep etti ve "Almanya ve Fransa ile ciddi şekilde konuşacak başka bir başbakan arıyoruz" dedi.
* Tony Blair ve hükümetinin geleceği tehlikede. Kendi partisindeki milletvekilleri istifasını istiyor. Blair'in ne kadar dayanabileceği meçhul. Bush, tek başına kalabilir.
ABD kamuoyunda büyüyen tepki
* ABD'de savaş karşıtlarının oranı her geçen gün hızla yükseliyor. Kamuoyu yoklamaları gün geçtikçe Bush'un aleyhine dönmeye başlıyor. Bu gidişle Bush'un bir dahaki seçimleri kazanma şansı hızla azalıyor.
* ABD'li siyasetçiler tepki veriyor: Eski Başkanlardan Jimmy Carter
yayınladığı bir makale ile savaşa karşı olduğunu açıkladı.
* ABD medyası Bush aleyhine dönmeye başladı: New York Times, "uluslararası destek olmaksızın bir Irak savaşına hayır!" dedi. Washington Post, ABD'nin Irak'a silah denetimleri için süre vermesini savundu.
* Senatörler karşı: Senatör Robert Byrd, Senato'da yaptığı konuşmada, Irak saldırısının uluslararası hukuk ve BM kurallarına aykırı olduğunu savundu. Bush hükümetini bu saldırıda nükleer silah kullanmayı planladığı için suçladı; "Afganistan saldırısı bize 37 milyar dolara mal oldu ve halen Bin Ladin'i ele geçiremedik" diye hükumetle dalga geçti. Bu saldırının Müslümanların İsrail'e saldırısını tetikleyeceğine ve İsrail'in nükleer silah kullanma tehlikesine dikkat çekti. Ve sözlerini, nüfusunun yüzde 50'si 15 yaşın altında olan bir millete haklı hiçbir neden yokken yapılacak bu saldırının hiçbir ülkenin insani değerlerine ve ulusal çıkarlarına uygun olamayacağını belirterek bitirdi.
* ABD'li diplomatlar istifa ediyor: ABD'nin Atina Büyükelçiliği müsteşarı John Brady Kiesling, 27 Şubat 2003'te Dışişleri Bakanı Colin Powell'e "Vicdanımı bugünkü ABD yönetimini temsil gücümle bağdaştırmaya çalıştım ve başarısız oldum" cümlesiyle biten uzun bir mektup yollayarak istifa etti.
* Borsa Başkanı savaş karşıtı: ABD Batı yakası Borsa Başkanı (Pasific Exchange) savaş karşıtı eylemcilere katıldı.
* Halk tepkisi: 15 Şubat'ta dünyanın diğer ülkeleriyle aynı günde yapılan mitinglerde ABD'nin çeşitli şehirlerinde 1.000.000 insan savaşı protesto etti.
* ABD'de lise öğrencileri çeşitli şehirlerde savaş aleyhtarı gösteriler yapmaya başladılar.
ABD Türkiyeyi gözden çıkaramaz
Savaş tetikçilerinin Türkiye ABD'yi desteklemezse IMF ile sorun çıkar, ekonomik kriz büyür, ABD bunu savaştan sonra Türkiye'ye ödetir açıklamalarına da kısaca cevap verelim:
* Türkiye, stratejik konumu ve genç nüfusu nedeniyle ekonomik ve ticari açıdan dünyada ağırlığı ve gücü olan bir ülkedir.
* Üstelik Türkiye Ortadoğu'da yüzde 99'u Müslüman olan ve demokrasiyle yönetilen ve AB'ye katılmaya aday tek ülkedir.
* Bush yönetimi Türkiye'nin önemini çok iyi bilmektedir. ABD'nin Ortadoğu'da Türkiye'ye, Türkiye'nin ABD'ye olduğundan daha fazla ihtiyacı vardır.
Uluslar arası hukuk, Anayasaya aykırılık ve cezai sorumluluk
* BM Antlaşması'na göre, ABD'nin Irak saldırısı yasaklanmış eylemler niteliğindedir. BM Güvenlik Konseyi'nin 1441 no'lu kararında güç kullanımı yetkisi hiçbir devlete verilmemiştir.
- İkinci Tezkere TBMM'den geçirilir ve kabul edilirse TBMM Irak'ta vuku bulacak savaş suçları ve uluslararası hukuk ihlali fiiline katılmış olacaktır. Bu Devletler Hukuku ve İç Hukukumuza aykırı karar, Türkiye'yi ileride güç kullanımı tehditleri ve savaş tazminatları talepleriyle karşı karşıya getirebilecektir.
* Türk Ceza Hukuku, Uluslararası Hukuk ve de Avrupa'daki bazı ülkelerin hukuk sistemleri, savaş kışkırtıcılığı yapan ve savaş suçlusu olan herkesin farklı ülkelerde yargı önüne getirilmesine imkan vermektedir. Bu suçları işleyenler gerek Türkiye'de gerek yabancı ülkelerde bu suçlar zamanaşımı kapsamına girmediğinden, yakın tarihlerden başlayarak her zaman yargılanacaklarını ve mahkum olabileceklerini unutmamalıdırlar. (BB)