TÜSİAD Başkanı Özilhan "IMF Çuvalladı" demiş. Garanti Bankası yönetim kurulu üyesi de olan televoleci namlı iktisatçılardan Mahfi Eğilmez 16 Mart'ta "IMF çuvalladı" 'demiş.
TİSK Başkanı'nın, İSO Başkanı'nın, TOBB Başkanı'nın yine o dönemde IMF'yi eleştirdiğine dair haberler gazete arşivlerinde taptaze duruyor. Kimin sözünün arkasında durduğunu takip etmek gerek.
Ortak kanı aşağı yukarı şudur: 1999 sonunda IMF'nin gösterdiği model yanlıştı ve duvara bindirmemizden IMF sorumludur .
Peki sonra ne olmuştur? Sonra, Kemal Derviş arzı endam etmiştir ve adeta paraşütle hükümete sokulmuş ve IMF ile görüşmelere başlamış, kopan filmi yeniden yapıştırmak üzere kolları sıvamıştır. I
MF, yeni kaynak için şartlarını liste yapıp Derviş'in eline vermiş ve meşhur "15 yasa çıkmadan , para yok" demiştir. Derviş de (arkasında IMF olmak üzere) o yasaları çıkartmak için Meclis'i sıkı bir şekilde çalıştırmış ve 3 Mayıs tarihli 18. Niyet mektubunu koalisyon liderlerine imzalatmıştır.
İşte "tekzip" cümlesi
O mektubun başındaki bir cümle tekzip cümlesidir . IMF'ye yöneltilen eleştirilere tekzip ya da adeta bir özür . Bundan sonra izlenecek programın, iflas ettiği söylenen programın devamı olduğu aynen şöyle yer almıştır mektupta:
"Bu program 1999 sonunda başlatılmış olan ve Uluslararası Para Fonu'nun sağlamış olduğu Stand-by düzenlemesi ile desteklenen programın devamıdır".
Bu bir tekziptir: IMF çağdışıdır diyen Ecevit'i tekziptir . IMF çuvaladı diyen TÜSİAD'ı tekziptir .
Borçlar: Daha da artacağından başka ...
Türkiye dönüp dolaşıp yine IMF'nin dümen suyuna girmiştir. Yeni programın en çarpıcı yanı, "yapısal" iddialı değişikliklerle Türkiye'nin borç yükünü azaltmak bir yana artıracağıdır . Bu bizzat IMF niyet mektubunda yer almaktadır . Tabii, okumayı bilene...
Buna karşılık, Türkiye bir yoksullaşma süreci yaşayacaktır. Gerçi, bu, bekleneceği gibi programda yazmıyor ama "okumayı bilen" bunu da görebilir.
Türkiye'nin bu yılın sonunda kişi başına geliri 2500 $ dolayına inecektir. Eğer evdeki hesap çarşıya uyarsa 2002 'de biraz yükselecektir. Ama, programın özeti şudur: Türkiye bu programla hem daha yoksullaşacak, hem daha da borçlu bir ülke olacaktır.
Program 2001 için yüzde 52 TÜFE enflasyonu; 2002'de yüzde 20'ye , 2003'te de yüzde 15'e indirme iddiası içinde. Bunu yapabilmek için 2001'de ekonomiyi yüzde 3 küçültecek, izleyen iki yılda ise yüzde 5 ve yüzde 6 büyütecek.
Bu büyüme-küçülme temposuna bağlı olarak cari açık da 2000'deki 9.8 milyar $'lık seviyesinden, 2001 sonunda 1 milyar $'a inecek. İzleyen iki büyüme döneminde ise açık 1.7 milyar $ ve 1.2 milyar $'da kalacak.
Bir an için hedeflerin tutturulduğu varsayılsa bile, bu üç yılın sonunda Türkiye'nin borç yükü kabarıyor. Yani bu süre içinde, Türkiye yoksullaşmakla, küçülmekle kalmıyor, küçülmeden büyümeye, ancak borç yükü büyümüş olarak geçebiliyor .
* İç ve dış borçların toplamı 2000'de 153.5 milyar $ iken,
* 2001'de 147.6 milyar $,
* 2002'de 153.9 milyar $,
* 2003'te 181.4 milyar $'a çıkıyor.
Borcun milli gelire oranı da artıyor
Bu demektir ki:
* 2000'de milli gelirin yüzde 75.8'i büyüklüğünde olan iç ve dış borç stoku ,
* 2001'de yüzde 88.5'a çıkacak ,
* İzleyen iki büyüme yılında ise ancak yüzde 77.7'ye olacak.
Yani , Türkiye krizden çıkarken yoksullaşma gibi bir fatura ödemekle kalmayacak; borç yükünü, atlattığını sandığı kriz sonrası yıla; 2002 ve 2003'e de taşımış olacak.
Yoksullaşmada iyileşme yok
Bu borç yüküne karşılık, yoksullaşmada bir iyileşme yok . 3093 $ olan kişi başına gelirin 2001'de 2558 $'a düşmesi bekleniyor.
Yüzde 5 büyüme yaşanırsa 2002'nin kişi başına geliri 2809 $ olacak.
Evet, özet budur. Bu program Türkiye'yi hem yoksullaştıracak, hem de daha borçlu yapacaktır. Aksini iddia edene hodri meydan!...
Böyle olunca Derviş'in misyonu da başta yabancılarınki olmak üzere, alacaklıların batık kredilerini tahsil etmekten öte bir gayret değildir.
Derviş: IMF tahsildarı
Evet, Derviş bir IMF tahsildarından başka biri değildir. IMF'nin derdi de batık alacakları kurtarmaktan başka bir gayret değildir.
Zaten programda Türkiye'nin üretim yapısı ile, dünya işbölümündeki yeri ve geleceği ile ilgili tek satırın bulunmaması, bir vizyon çabasının olmaması da bunun kanıtı değil midir?
Batıktaki alacakları tahsil ettikten sonra, borcu yükselmiş ülkenin 2003 sonrası ne olacağı ise, IMF'nin ve tahsildarı Derviş'in umurunda değildir. Hele, önümüzdeki iki yılın alacakları tahsil edilsin, sonrasına bakarız..
Ya da "Benden sonrası Tufan!." Yaklaşım budur...
--------------------------
Hedefler ve Borç Yükü
Hedefler 2000(T) 01(P) 02(P) 03(P)
Enflasyon (TEFE) 39.0 52.5 20.0 15.0
Cari Açık (Milyar$) -9.8 -1.0 -1.7 -1.2
Büyüme Hızı (%) 6.1 -3.0 5.0 6.0
GSMH (Katrilyon TL) 125.9 182.4 245.8 303.6
Ort. Dolar kuru (Bin TL) 624 1094 1.301 1.518
GSMH (Milyar $) 202 167 189 234
Borç Yükü (GSMH'ye Oranı)
Kamu Net Dış Borç/GSMH 19.7 34.2 28.2 23.5
Kamu Net İç Borç/GSMH 38.8 44.3 42.1 41.5
Kamu Dış+İç/GSMH 58.5 78.5 70.4 64.9
Net Dış/GSMH 37.0 44.3 39.4 36.2
Kamu İç+Net Dış/GSMH 75.8 88.5 81.5 77.7
Borç Yükü (Milyar $)
Kamu Net Dış 39.8 57.0 53.5 54.9
Kamu Net İç 78.5 73.8 79.5 96.9
Kamu Net Dış+İç 118.3 130.8 133.0 151.8
Net Dış 74.8 73.8 74.4 84.5
Kamu İç+Net Dış 153.3 147.6 153.9 181.4
Brüt Dış Borç 114.3 110.4 112.5 133.0
(*)Ort. Dolar Kuru, programı hazırlayanların
satır aralarında kabul ettikleri rakamlardır. Programın cari açık ile ilgili kısmında zımnen ifade edilmiştir.
(T) Tahmin
(P) Proje
Türkiye'nin Beklenen Borç Yükü
(Dış ve İç Borç Gelişimi)
2000 2001 2002
İç ve dış borç 153.3 147.6 153.9
GSMH'ye Oranı(%) 75.8 88.5 81.5
Büyüme Hızı (%) 6.1 -3.0 5.0
Kişi başına gelir($) 3093 2558 2809