He ne kadar I.R.A. (İrlanda Cumhuriyet Ordusu) ve mücadelesi, Birleşik Krallık ve dünyanın gündeminden düşmüş olsa da, terörizm, devlet otoritesini sağlamlayan unsurlardan biri olarak gezegenimizde sömürülmeye devam ettiğinden Gölgede Dans/Shadow Dancer adlı film konuya hassas bir katkıda bulunuyor diyebiliriz.
Baş karakter Collette suçluluk, intikam ve annelik duygularıyla kavrulan Belfast'lı bir kadın olarak 70'lerden 90'lara uzanan bir dönemde militan ailesi ve davası ile şantaj sonucu İngiliz güvenlik kuvvetlerine ajanlık arasında bir seçim yapmaya zorlanacaktır.
Filmin ilk yirmi dakikası tüm sıcaklığıyla aktarılan 70'li yılların başında bir evde geçiyor; çarpışmaların en hararetli dönemlerinden birinde Collette'in bir çocuk olarak fazlasıyla yara almasına şahit oluruz. 90'lara gelindiğinde ise kahramanımız örgütün bir ferdi olarak Londra metrosunda bir saldırının baş rolündedir. Fakat beklenmeyen sürprizler onu muhbirlik teklifiyle karşı karşıya getirir.
Her ne kadar acımasız Thatcher dönemi sona ermiş ve taraflar arasında iletişim başlamış olsa da meselenin çözümlenmesine giden yolda daha çok kurbanlar verilecektir. Ne de olsa hem İrlandalılar hem de Birleşik Krallık'ın ilgili birimleri arasındaki iç çekişme ve kopukluklar hâlâ tartışılan konunun iyice çetrefilleşmesine sebep olmuştur.
Filmin senaryosunu 90'lı yıllarda bölgede muhabirlik yapmış olan Tom Bradby kendi romanından yola çıkarak yazmış. Yönetmen de Teldeki Adam / Man On Wire belgeseliyle ilgiyi hak eden James Marsh olunca ortaya gayet inandırıcı bir seyirlik çıkmış.
Her ne kadar yakınlarda Madonna'nın yönetmenliğini yaptığı W.E. filminin genel başarızlığının içinde erimiş olsa da Andrea Riseborough Collette rolünde çok az mimikle seyirciye karmaşık duygu dünyasını başarıyla aksettiriyor. Fazlasıyla soluk teni ve mavi gözleriyle sıcak olmayan bir görüntü arz etse de her şeyi göze almış, ölümle burun buruna yaşayan bir kadının fırtınalı iç dünyasını hassasiyetle yansıtıyor.
Clive Owen'ın canlandırdığı polis memuru karakteri durumun girift yapısı gözönünde bulundurulduğunda çok inandırıcı gelmiyor gerçi, ama ikisinin arasındaki gerilim filme erotik bir unsur katıyor.
Eser her zamanki gibi bazılarınca fazla militan, bazılarınca fazla devletçi olarak eleştiri toplasa da geçen sezon oynayan John le Carré uyarlaması Köstebek / Tinker Tailor Soldier Spy gibi insanı kavrayıp sürüklüyor. İki tarafa da sanki eşit mesafede durmaya özen gösteren yapım ekibi, ön planda davaları için her şeyi yapmaya hazır erkekler olduğu halde durumun vahametini bir kadının gözünden aktarmayı tercih ediyor.
Film, bir zamanlar adanın kuzeyinin bağımsızlığı için mücadele veren örgütün üyesi, şimdilerin Kuzey İrlanda Başbakan Yardımcısı Sinn Fein'li Martin McGuinness İngiltere Kraliçesiyle artık el sıkışmış olsa da nesiller boyunca bölgeyi acılarla sarsan iç savaşın bedelini ödeyenlere özellikle cenaze sahnesiyle adeta bir selam daha çakıyor.
İngilizlerin malum diplomasisi yüzünden dünyanın birçok köşesinde, hatta çok yakınımızdaki bir adada yaratılan benzer kangren durumların da bir an önce çözümlenmesi dileğiyle...
Haa bu arada, filmin İKSV tarafından düzenlenen Filmekimi 2012 kapsamında gördüğü ilgi "Meğerse halkımız İrlanda'nın meselelerine ne kadar meraklıymış!" dedirtecek şiddetteydi; 5 Ekim Cuma günü genel gösterime giren, politik altyapıyı sürükleyici bir sinema diliyle harmanlayan Gölgede Dans'ın seyircisi bol olsun! (MT/ÇT)