Bu ilişkinin sonuçlarını mümkün olduğunca Türkiye'deki diğer kadın gruplarıyla da paylaşmaya çalışıyoruz.
Geniş ve uzak coğrafyaları aşıp birbirimize ulaşırken hissettiklerimiz anlatılamaz, ama belki öğrendiklerimizi kısaca anlatabilirim. Bu kısa yazıda esas olarak Hindistan'daki kadınların yerel yönetimlere katılımlarını sağlayan kota uygulamalarına değineceğim.
Ancak, bundan önce Hindistan ile ilgili bazı temel bilgileri versem iyi olur. Hindistan, neredeyse Avrupa kıtası genişliğindeki coğrafyası, 1 milyar 200 milyonu aşan nüfusu, 30 eyaleti, 7 temel dini, yüzlerce dili ve etnik grubu barındıran, bağımsızlığını kazanmasının üzerinden daha 60 yıl bile geçmemiş ve kadınlara yönelik şiddetin de, şiddete karşı mücadelenin de yüksek olduğu bir olağanüstü şaşırtıcı bir ülke/kıta...
Cesaret ve bilgi
Hem bizleri ve hem de Hintli arkadaşlarımızı çok etkileyen ve geliştiren bu ilişki sürecinde bizi en çok oradaki kadın gruplarının feminist politika üretme ve uygulama konusundaki cesaret ve bilgileri etkiledi.
Ayrıca tabii ki ülkeler arası veya devletlerarası farktan kaynaklı geliştirilen merkezi politikaları da unutmamak gerek. Tabii bu politikalar asla ve kata devletlerin kendi istekleriyle çıkmamış ortaya. Bu sonuçta, büyük oranda bizimle aynı zaman diliminde yani 1980'ler sonrası yükselen içerdeki feminist kadın hareketinin talepleri son derece etkin olmuş.
1983'lerden itibaren başlayan sürecin bir aşamasında, Hindistan merkezi hükümeti, belli bir grup feminist kadının da aktif olarak içinde olduğu bir çalışmanın ardından 1986 yılında Mahila Samakhya adı altında yeni bir eğitim seferberliği başlatıyor.
Yirmi yıl olarak öngörülen Programın temel amacı "kadınları mümkün olan her alan ve biçimde güçlendirmek".
Buna paralel olarak, kadınların yerel yönetimlere katılımı, şiddet, okuma-yazma ve sağlık alanlarında yoğun bir çalışma başlatılıyor.
Tabii feministler asla boş durmuyor ve protokollerin oluşturulması, imzalanması, çalışma perspektifi, temel prensipler gibi konularda ve programın oluşturulması ve uygulanmasında aktif yer alıyorlar.
Devletle aynı masada
Devletle aynı masada vazgeçilmez ilkeler saptanıyor. Örneğin hala değiştirilmeyen bir kurala göre, program devlet tarafından fonlansa bile, merkezi ve eyalet düzeyindeki kilit pozisyonlara, yine feminist kadın grupları tarafından belirlenen kadınlar getiriliyor.
Erkeklerin de çalıştığı-ki ben hiçbir yerde bu alanda bu kadar erkek çalışan görmedim- bu programda hala kilit pozisyona getirilen bir erkek yok.
Yüzde 33 kota
Hindistan hükümeti ayrıca, izleyen yıllarda eyalet düzeyinde kadınların yerel yönetimlere katılımını sağlayacak yüzde 33'lük kota zorunluluğu da getiriyor.
Feminist hareket bu fırsatı da iyi değerlendiriyor ve hemen Mahila Samakhya'nın geniş olanaklarını da kullanarak, binlerce köyde kadınlarla bir araya gelerek, kadınların yönetimlere kitlesel olarak katılımlarına destek oluyorlar.
Şu anda 11 eyalette, 9 binden fazla köy ve 61 bölgede kadınlar kotayı kullanabiliyor ve daha da güçlenebiliyor.
Kadınlar bu hayatta durup dururken siyasete girmezler!
Programın arkasındaki feminist kabule göre, kadınların siyasete katılımları için bazı ön şartların yerine getirilmesi gerekiyor. Bu yüzden de dört ana başlık öncelikli tutulmuş: Bunlar;
* Okuma - yazma,
* Şiddete karşı bilinçlenme/direnme ve adalet arayışı,
* Sağlık hizmetlerine rahat erişim
* Ve arkasından gelecek doğal siyasi katılım.
Her bakımdan güçlenme
Tabii ki hayat böyle makine gibi seri halinde işlemez ama, bunlar olmadan da kadınların kitlesel ve etkin biçimde siyasete girmeleri beklenmemelidir.
Diğer bir değişle kadınlar her açıdan güçlenmelidir ki siyasete katılabilsinler. Nitekim, belki Ruanda dışında, dünyanın hiçbir yerinde kadınlar arkalarına kota / pozitif ayrımcılık desteğini almadan ne yerel ne de merkezi yönetimlere hak ettikleri düzeyde girebilmişlerdir.
Böylece, hem Hindistan'daki feminist hareketin ve hem de hükümetin merkezi düzeyde geliştirdiği politikalar, kadınların yerel düzeyde güçlerine güç katmış durumda ve şu anda feminist kadın hareketi merkezi Meclise de aynı oranda bir kota hakkı için büyük bir kampanya yürütüyor.
Devletler adım atmıyor
Kısaca anlatmaya çalıştığım bu deneyim, feminist kadın hareketleri ve devletlerarasındaki ilişkilerin ne kadar önemli ve hassas bir ilişki olduğu ortaya çıkıyor.
Biz feministler tabii ki uğraşacak bir devlet olmamasından yanayız, ancak şu anda derdimizi anlatamadığımız ve "davalı" olduğumuz bir kadın bakanımız olduğu düşünülürse, yapacak çok iş olduğunu da kabul etmeliyiz.
Bu noktada politik olarak her zaman devletin önce adım atması beklenmelidir, ancak öyle olmuyor. Hindistan'da da öyle olmamış ve feministler büyük bir mücadele sonucunda hükümeti bu adımları atmaya zorlamış.
Asyalı kadınların başarılarına bakmak
Belki bize düşen başka bir görev, gözümüzü biraz Avrupa'dan, Batıdan alıp, Asya'ya, Asyalı kadınların göz kamaştırıcı başarılarına ve deneyimlerine bakmak.
Böylece, kota, kadınların siyasete katılımı ve koşullarından tutalım, kendi sorumluluklarımıza ve devletin sorumluluklarına kadar pek çok konuda birbirimizden çok şey öğrenebiliriz.
Ve belki bir gün bizim de bu coğrafyada Mahila Samakhya benzeri bir programı, hem de devletin fonuyla uygulamamız o kadar da uzak değildir. (ZA/FK)