Hewler, Türkiye'de söylendiği üzere Erbil'in Siirt'ten pek farkı yok. Büyük küçük herkes gün boyu maç izliyor. Herkes Real Madrid'li. İstanbul'un İstiklal caddesini andıran İskan semtinde gece yarılarına kadar çekirdek çıtlayıp sohbet ediliyor.
Tam barış sağlanırsa Erbil dünyanın en zengin ülkesi olacak. Çünkü Petrol ve Doğalgaz rezervi 28 Avrupa ülkesinin 50 yıllık ihtiyacını karşılayacak düzeyde.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi Kürdistan Gazeteciler Sendikası'nın davetiyle Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti'nden (GGC) 20 kişilik kafile olarak 30 Nisan seçimleri öncesi hafta Erbil'deydik.
Başta Devlet Başkanı Mes'ud Barzani olmak üzere yoğun ziyaretlerde bulunarak olumlu gözlemlerim oldu. Barzani ''çözüm sürecini bir nefer gibi destekliyorum,'' dedi.
Sınır kapıları
Özellikle Zaho'daki Halil İbrahim kapısı çok çile çektirdi. Üç saatlik zaman harcanan akıl almaz bürokrasinin yanısıra keyfi fiyatlara anlam veremedim. 60 kuruşluk HaberTürk gazetesine 200 kuruş istediler.
İlgililer Türkiye ve Irak sınır kapılarındaki bu keşmekeşliğe son verilmesi için gereğini yapmalı, mutlaka yetenekli yöneticiler buralarda görevlendirilmelidir.
Yol güzergahımız
Siirt Petrol'ün 34 FS 2675 Plakalı otobüsüyle Batman'a, oradan da Best Van otobüsüyle Hasankeyf, Gercüş, Midyat, İdil, Cizre, Silopi'den geçerek Habur sınır kapısına varıp Zaho ve Duhok üzerinden Erbil'e vardık.
Şoförlerimiz Ebubekir Ertunç ve A. Mecit Akyüz ile sempatik Hostumuz Çetin Özcan'dı. Dönüşte de aynı otobüs ve kadroyla geri döndük ve samimiyetimiz pekişti.
İlk Kürt gazetesi 116 yaşında
İlk ziyaretimiz davetlisi olduğumuz Kürdistan Gazeteciler Sendikası'nın, Komünist Parti Erbil seçim bürosu bitişiğindeki anlamlı binası oldu.
Duvarlarında 116 yıl önce Kürdistan gazetesinin başyazısı vardı. Başkan Hakim Azad selamlama konuşmasında “Amacımız Kürdistan'ın edebi eserlerini Federasyona kazandırmaktır” dedi.
GGC Başkanı Veysi İpek'in teşekkür konuşması sonrası kendisine el işi kahve takımını takdim ederken “40 Yıllık hatırı var” demeyi unutmadı.
Ben de kendilerine Siirt Gazeteciler Cemiyeti üyesi dört gazete ile bir kitabımı armağan edip, cemiyetimizin rozetini de yakasına taktım.
Dostluk maçı
İlk günün akşamı spor muhabirlerinin fotoğraf sergisi açılışı ve Erbil Spor Medyası ve GGC arasında dostluk maçı vardı.
Erbil Spor Medyası başkanı, geleceğin politikacısı Ömer Hüner ile Muhammed Çimen'in gayretleri sayesinde takımımız eski milletvekilimiz Gültan Kışanık'ın basın ekibinden Yılmaz Bekleyen'in bana armağan ettiği şahane şeref golüyle 5-1 yenildi.
Takımımıza bir saatliğine transfer ettiğimiz üç Arap genci büyük umut verdi. Maç sonrası İlk Kürt gazetesinin Başyazarı Mikdat Bedirhan anısına hazırlanan madalyalar boynumuza takıldı ve armalı forma armağan edildi.
Çok Siirtli var
Erbil'de çok Siirtli var ama ne yazık ki görüşme imkanı ve tesadüf kısmet olmadı. Değerli dost Hasharli hemşerim öykü yazarı Tecelli Sırma'nın telefonu kapalıydı. Bir inşaatta çalıştığını sandığım kardeş ailemizin reisi Sait Özer'in de telefon numarası yanımda yoktu. Oysa en az 300 Siirt'li iş adamının Erbil'de önemli işler yaptığını biliyordum.
Daha sonra Siirtli dostlarım ve hemşerilerimden Durak Kebap salonundan komşum İsmail Genç, Mustafa Güneş, M. Emin Sarık, Cemal Özçelebi, İrfan Aydın, Necat Demir, Cevat Kızılkan, Mustafa Aksoy, Sabri Çoktu ve Beyhan Güzel'i Nilüfer Koleji'nde bulamayınca, Süleymaniye'ye gittiklerini öğrenip gurbette Siirt'lilerle hasret giderme mutluluğunu kaçırdım.
“Erbil Muhafızı” Hadi'yle
Seçimle gelen Vali Nevzat Hadi’ye “Erbil Muhafızı” da deniyor. Onunla bir mahalleyi andıran seçim bürosunda buluştuk. Ertesi gün de Başbakan Neçirvan’ın Şehit Sami Abdurrahman Parkındaki görkemli mitinginde de konuşmasını dinleyecektim.
Binlerce fotoğrafı ve onbinlerce Kürdistan Demokrat Partisi (PDK) bayrağı şehri baştan sona süslüyordu. Arkadaşlar ondan sıcağı sıcağına beyanatlar aldılar. Ben de ona Kitabımla Cemiyet üyesi gazetelerimizi sundum.
Kültür Genel Müdürü Celal Mesut’la hoş bir sohbet yaparak Erbil halkının Real Madrit sevgisinin kodlarını aradık. Öğle yemeğini kendisine ait lüks lokantasında yedik.
Erbil'in yunusları
Atmaca amblemli Müdür Abdulhalik Talat ile Basın sözcüsü Kervan Abdulkerim çok rahattılar. Her ikisinde açıklık ve Türk dostluğu öne çıkıyordu.
İstanbul’da gördükleri motosikletli Yunusları hemen Erbil’de hizmete soktuğunu belirtirken, savaş istemeyen, üç üniversiteli çok kültürlü bir kent olduklarını anlatıyor ve İnterpol’un kırmızı bültenle aradıklarını hemen iade ettiklerini özellikle anlatıyordu.
Lokantalar
Erbil’deki önemli iş adamlarından Shav Bakr Hasan’ın ikram ettiği öğle yemeği davetine görkemli Ebu Şahap lokantasında icabet ettik.
Akşam da 100 Metre caddesindeki bir Batmanlı hemşerimizin açtığı seyyar “De Fermo'' (Hadi buyrun) Dürüm evindeydik.
Mitingte tek başıma
Kürdistan Yönetimi'nin genç Başbakanı KDP’li Başbakan Neçirvan Barzani'nin seçim mitingine birkaç gazeteci arkadaşla gitmeyi ve onların bana tercümanlık yapacaklarını umuyordum.
Tedbir olarak elbisemi değiştirip, ceplerimi boşalttım. Böylesine tarihi bir toplantıyı kaçıramazdım. Hemen yola koyuldum. Miting bir gün önce gezdiğimiz çok geniş ve çok güzel Şehit Sami Abdurrahman parkındaydı.
Bir futbol sahasından daha büyük mitingin giriş kısmında yaşlılar için tribün yapılmıştı. Alanın içinde ve dışında büyük havuzlar oluşturulmuş, buz kalıplarına arasına binlerce su şişesi konmuştu. Her istiyen alıyor ve kana kana içiyordu.
Renk armonisi
Şapkalar, bayraklar rozetler satılıyor, yerel kıyafetli gençler ve kadınlar adeta renk armomisiyle podyumda gezer gibiydiler. Gök yüzünde yamaç paraşütçüleri ve dev balonlar aşağıdakileri adeta selamlıyordu.
Davullar çalıyor, türküler ve marşlar birbirine karışıyor, sunucu bir kadın hamasi şiirlerle kitleyi coşturuyor ve vakit dolduruyordu.
Başbakan kürsüde
Saat 16.00’da başlaması gereken miting 18.00’e sarkıyor ve kalabalığı arttırıyordu. Sahneye önce seçimle seçilecek vali, Irak Parlamentosu milletvekilleri ve belediye başkanını seçecek Meclis üyeleri sahneye dizilip tanıtıldılar.
Ve nihayet ceketini çıkarmış genç Başbakan Neçirvan Barzani uzun selamlama sözcükleriyle sahne aldı. İki saate yakın süren konuşmasında bir an tezahürat dinmedi. Anneler Başbakanı görsün diye çocuklarını omuzlarına alıyor ve sevgi gösterisinde bulunuyordu.
Neçirvan Barzani konuşmasını Demokrasi, Özgürlük, Adalet, eşitlik, komşuluk, barış ve tam bağımsızlık sözcüklerini yineleyip duruyor ve tezahürat artarak tavan yapıyordu.
Param yok
Miting dönüşü 500 bine yakın kalabalık arasında adeta kaybolarak, istikamet tayini yaparak uzun bir yürüyüş yapmak zorunda kaldım. İki kilometrelik kalabalık yavaş yavaş azalırken yolda taksiler de gözükmeye başlıyordu.
Bir taksiye binmek için elime cebime attım. Param değiştirdiğim elbisede kalmıştı. Kimlik olarak ta Wlat Otelinin 503 nolu odasının manyetik kartı vardı. Kartı gösterip durmalarını otostop işaretiyle istediğim şöförler aldırmadan geçiyorlardı.
Nihayet biri durdu. Gösterdiğim oda anahtarını bir mana veremeyip kapıyı açtı. Otel önünde durunca param olmadığını içeri girip salonda oturan arkadaşlarımdan 5 Riyal getireceğimi Tarzanca anlatınca gülümseyip gaza bastı.
Herhalde göğsüme takılan rozet, başımdaki şapka ve boynuma sardığım payrak nedeniyle beni kendi partisinden sanmıştı. Çünkü Erbi'lde başta PDK olmak üzere Komala İslami, Gorani, Komünist,Yekgirtin, Türkmen ve başka birkaç parti yarışıyordu. En güzel bayrak yanan bir mum amblemli mavi renkli olandı.
Beklenen buluşma
Gezimizin son gününe kadar gizlenen tarihi randevu gece yatmaya çıkarken GGC Başkan Yardımcısı, AA Müdür Yardımcısı gayyur insan İbrahim Yakut lobide hepimizi heyecanlandıran şu konuşmayı yaptı:
“Devlet Başkanı sayın Mes’ud Barzani yarın bizi Selahattin kentindeki Devlet Sarayı'nda kabul edecek. Kimse telefon ve fotoğraf makinesini yanına almayacak. Kimse beyanat istemeyecek ve tartışma ortamı yaratmayacak.
''Sizlerden rıcam bu ziyareti gerçekleşene kadar kimseye duyurmamanızdır. Yarın sabah bize haber verecekler. Şehirdeki Polis Bürosu’nda özel araçlarla aynı zamanda Barzani ailesinin ikametgahı olan büyük konağa gideceğiz.”
Selahattin'e doğru
Ertesi sabah hazırlanıp Lobide sessiz beklemeye koyulduk. Gelin haberi gelince otelden beş ayrı taksiye binerek bir mahalle arasında bulunan Polis Bürosuna gittik. Irak Parlamentosu'nda Erbil Milletvekili Ümit Hoşnar bizi bekliyordu.
Selahattin kasabasındaki Saray'a gitmek üzere emrimize beş adet son model Mercedes Vito Panelvan tipi zırhlı Jeep tahsis etmişlerdi. Benim bindiğim Jeep’in şöförü anadili gibi Türkçe bilen, Türkiye’yi görüp, Türkiye’yi seven candan bir insandı.
Bilgilenmek için sorduğum bütün sorulara açık yüreklilikle cevap verdi. Buradan kendisine teşekkürlerimi ve sevgilerimi yolluyorum.
Barzani kapıda karşılıyor
Yarım saat sonra mütevazi Devlet Başkanı bizi kapıda karşıladı. Tek tek el sıkıştı. Yarım ay şeklindeki oturma düzeninde oturduk.
Önce Mes’ut Barzani Diyarbakır ziyaretinde duyduğu sonsuz mutluluğu hatırlatarak bizlere hoş geldiniz selamlaması yaptı. Buna GGC Başkanı Veysi İpek diplomatik karşılık vererek gösterilen teveccühe teşekkür etti.
Hala rüyalarında
Barzani, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın davetiyle 16 Kasım 2013'de Diyarbakır'a yaptığı ziyareti anlatırken "Diyarbakır ziyareti benim için bir hayalin gerçekleşmesiydi. Hala rüyalarıma giriyor. Sokaklarda çocuk, kadın, genç, yaşlı binlerce insan, Kürdistan bölgesinin bayrağını sallıyordu bu benim yıllardır gerçekleşmesini beklediğim tek arzumdu. Barış sürecini çok önemsiyorum.” dedi.
Çözüm sürecine destek
Barzani Türkiye'deki Kürtlerin Başbakan Tansu Çiller döneminde çok zulüm gördüğünü, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın ise babası Molla Mustafa Barzani'nin sığınma hakkı talebini ise kabul etmediğini anlattı, Turgut Özal'ı ise rahmetle andı.
''Kürtleri yoksayan ve inkar eden yaklaşım artık son buldu. Çözüm sürecini bir nefer gibi destekliyorum. Barış ortamı sürdürülmeli ve artık silahların yere bırakılması ve herkese özgürlük tanınması gerekir.”
Üç Türkçe kelime
Barzani soruları dinleyeceğini belirtti ama kararlaştırıldığı üzere kimse soru sormadı. Bu sırada ben hemen yerimden kalkıp beraberimde götürdüğüm “Newyorktan Mekkeye” kitabımla Siirt Gazeteciler Derneği üyesi dört gazeteyi sundum.
Kitabı açıp okumaya çalışan Barzani bana döndü: “Ben Türkçe bilmiyorum. Hayatımda sadece rüyalarıma giren Diyarbakır ziyaretinde yazıp okuduğum üç Türkçe kelimeyi şöyle okumuştum: Yaşasın Kürt ve Türk Kardeşliği!''
''Hemşerim'' diyebilir miyim?
Bunun üzerine kendisine “Ben de Kürtçe bilmiyorum. Ama iki ciltlik Türkçe yazılı kitabınızı okudum. Aile köklerinizle ilgili araştırmalara ilgi duymuş biriyim. Bu kaynaklara göre ailenizin köklerinin Eruh (DİH) ile Pervari (HASHİR) yöresinden göç ettiğine temas edildiğinden, şimdi ben de size 'hemşerim' diyebilir miyim?'' diye ruhsat istedim.
Başkan’ın cevabı çok kısa ve yorumsuzdu:
“Ailemizin 500 sene önce Duhok’un Amadiye yöresinden gelip Barzani ünvanını aldığını biliyorum.”
Ben sustum ve bizi kapıda uğurlarken yine “hemşerimsin” deyip veda ettim. Arabaya binene kadar bizi izledi ve şoförün ikazıyla bana el sallayan Barzaniye ben de el sallarken Hewler’e de veda ediyordum. (CK/BA)