Türk Tabipleri Birliği (TTB) tüm hekimlerin mesleğini, bilimin gereklerine, insan haklarına, sağlık hakkına (1), tıbbi etik ve deontolojiye uygun olarak, hiçbir baskıya maruz kalmadan mesleki bağımsızlık içinde icra etmelerini sağlamak, gözetmekle yükümlüdür.
Hemen tüm meslekler gibi hekimlik de başkalarının iyiliğine adanmışlık, yüksek ahlaki standartlar, belli bir bilgi ve beceri bütünü ve yüksek derecede bağımsızlıkla karakterize bir iş olarak tanımlanır. Hekimlik hasta ile doktor arasında kurulan eşsiz ilişkide icra edilir. Bu ilişkinin içeriği, tıbbi bilgi ve teknik birikiminin olanaklarına bağlıdır, nasıl kurulacağı da öncelikle meslek etiği ve deontolojisi ile belirlenir.
Hastanın hekime duyduğu güven önemli
Bir hekim "hekim" olarak çalışmaya başladığı andan itibaren pek çok değer ve tutumu yüklenmiş kabul edilir. Hekim hastasını sevecek, hastası onun için biricik olacak, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, engel, ırk, dil, din, siyasi görüş ayrımı yapmayacak, hastasına zarar vermeyecek, hastasının taleplerine saygı gösterecek, hastasının özerkliğini gözetecek ve tıbbi bilgi ve becerisini hastasını iyileştirmek üzere uygulayacak, hastasını hastalığı ve tedavisi hakkında bilgilendirecektir. Tüm bunları yerine getireceğine dair hastanın hekime duyduğu güven çok önemlidir. Bu güven istismar edildiğinde ya da ihlal edildiğinde bizzat hekimler tabip odaları aracılığıyla kendi meslektaşlarını cezalandırırlar.
Hekimden beklenen bu değerler ve tutumların gerçekleşmesi, hekimin mesleğini herhangi bir baskı olmadan bağımsız biçimde icra etmesiyle mümkündür. Mesleki bağımsızlık hekimin tüm mesleki icraatları sırasında tek kısıtlayıcısının bilimsel gerçekler ve bunlarla oluşturulan mesleki bilgi olmasıdır.
Hastanın hastalığının gerektirdiği süreye, teşhis ve tedavi yöntemlerine, sağlık hizmetine hekim ve hasta birlikte karar verir. Hekimin bağlılığını talep eden üçüncü taraflar, hükümetler, işverenler (örneğin hastaneler, kurum yöneticileri), sigortacılar, askeri yetkililer, polis, cezaevi yöneticileri ve hasta yakınları olabilir. Dünya Tabipler Birliği (DTB)'nin Uluslararası Tıp Etiği Kuralları "hekimin bütün bağlılığını hastasına sunması gerektiğini" belirtir. (2)
Bakanlığın izin verdiği süre kadar
Günümüzde, hekimlerin mesleklerini bağımsızlık koşullarında yerine getirmesi sağlık sistemi tarafından ortadan kaldırılmış durumda. Hastaya, ihtiyaç duyduğu kadar değil, bakanlığın izin verdiği kadar süre ayırılıyor. Teşhis ve tedaviler hastanın ihtiyacına göre değil, sosyal güvenlik kurumunun karşılamasına, özel sigortaların kapsamasına ve kişinin ekonomik gücüne göre belirleniyor.
Hastamıza nasıl teşhis koyacağımızı ve nasıl tedavi edeceğimizi belirleme koşullarımız ortadan kaldırılıyor. Neredeyse 40 yıldır sağlıkta dönüşüm programı adıyla adım adım ilerleyen bu süreci Türk Tabipleri Birliği (TTB) sağlık hakkını, hasta haklarını ortadan kaldıracağı, artık kaldırdığı için engellemeye çalıştı; geçişi engelleyemedi ama yavaşlattı. Bu nedenlerle de bu programın yürütücüsü olan siyasi iktidarların hedefi haline geldi.
Hekimlik günümüzde çoğunlukla hastaların hastalıklarının tedavi edilmesi olarak uygulanır. Ama hemen her hekim hem genel hem de kendi tıp dalıyla ilgili olarak toplum sağlığının korunmasında ve toplumsal adaletin sağlanmasında sorumluluk almak zorunda.
Zamanımızın toplumsal ve üretim koşullarında, kişinin atalarımızın yapabildiği gibi kendini hastalıktan koruyacak yaşama ve çalışma koşullarını bireysel olarak sağlama olanağı bulunmuyor. Toplum ve fiziksel çevresi hastaların sağlığı için önemli etmenler olduklarından, genel olarak hekimlik mesleği ve bireysel olarak hekimler; toplum sağlığında, sağlık eğitiminde, çevrenin korunmasında, iş yerinin sağlığa uygun düzenlenmesinde, toplum sağlığını ya da iyiliğini etkileyen yasal düzenlemelerde ve ayrıca yargı süreçlerinde tanıklık ederek önemli rol üstlenirler. (3)
Halk sağlığı adıyla tanımlanan bu alanda çalışan hekimler insanlık ve toplum çıkarlarına uygun kararlar alınabilmesi uygulamalar yapılabilmesi için mesleki olarak bağımsız olmak zorundadırlar. DTB'nin Sağlığın Geliştirilmesi Üzerine Açıklamada belirttiği gibi, "Tıp mesleğini uygulayanlar ve onların meslek birlikleri her zaman hastaları için en iyisi yönünde eylemek biçiminde ahlaki bir ödeve ve mesleki yükümlülüğe sahiptirler ve bu yükümlülük toplum sağlığını güvenceye almak ve geliştirmeye çalışmakla birlikte değerlendirilmelidir." (4)
TTB hekimlerin mesleki bağımsızlığını korur
TTB bu alanda çalışan hekimlerin mesleki bağımsızlığını korur, onlara yapılan baskılara karşı çıkar. Ayrıca kendisi de halk sağlığını geliştirme sorumluluğu ile bu koşulları ortadan kaldıran uygulamalara itiraz eder, siyasi program ve uygulamaların bu gereklere göre yapılması için öneriler sunar, yollar gösterir. Bu bilgilendirme nedeniyle iktidarlar TTB'yi siyaset yapmakla suçlayarak bu görevini yerine getirmesini engellemeye, kısıtlamaya çalışırlar, sorumluluklarından kaçmak isterler.
En son pandemi sürecinde de bunu yaşadık. Dr. Li Wenliang Covid-19 hastalığı ile ilgili ilk bilgileri dünya kamuoyu ile paylaştığı için Çinli yetkililer tarafından önce vatan haini ilan edildi, cezalandırıldı. Çin hükümeti tarafından çok geç alınan izolasyon ve diğer önlemler hastalığın tüm dünyaya yayılmasına neden oldu.
Hekimlerin ahlaki yükümlülüklerinin sınırları, bireysel olarak hastalarını, kendi toplumlarını ve hatta uluslarını da aşar. Covid-19 pandemisi ile ilgili bilgileri gerçek durumun ne olduğunu, yapılması gerekenleri ve yapılmayanları toplumla ve dünyayla paylaştığı için de TTB kapatılmak ve yasası değiştirilerek Sağlık Bakanlığının bir organı haline getirilmek istendi.
Hekimliğin diğer alanı insanlar arasındaki ilişkilerin ortaya çıkarttığı sağlık, yaralama ve öldürme sorunlarına ilişkindir. Tüm toplum ve hekimler doğal olmayan tüm hastalıklar, sağlık kaybı, yaralanmalar ve ölümleri önlenebilir kabul eder. Toplum içinde, bulunduğumuz köyden, mahalleden, şehre, ülkeye ve dünyaya, her yerde güvenli biçimde yaşamak hepimizin arzusu. Hepimiz toplumlar ve insanlar arası ilişkilerin bu arzuyu gerçekleştirecek biçimde düzenlenmesini isteriz.
İnsanlığın bu arzusu kişilerin haklarının tanımlandığı evrensel sözleşmeler, bildirgeler aracılığıyla yerine getirilir, ülkeler bu sözleşmelere göre, bildirgeleri dikkate alarak yasalarını ve kurumlarını düzenlerler. Bu sözleşmeler, bildirgeler imzalanmış, yasa haline getirilmiş olduğu için hiç tanımadığımız şehirlere, ülkelere güven içinde gideriz, toplumsal yaşamlarına katılırız.
Korur - Fincancı davası 23 Aralık'ta
Hükümetler insan haklarına saygı duymak, korumak, yerine getirmekle yükümlüdürler. Bu sözleşme ve yasalara aykırı davranış suç haline gelir. Bu sözleşmeler ihlal edildiğinde hakkımızı ararız. Toplumsal kurumlardan biri olan Adalet Bakanlığı toplumsal ilişkilerin haklara uygun olarak kurulmasını ve korunmasını sağlamak için işler, işlemek zorundadır. Adli hekimlik toplumsal ilişkilerin onarılması, insanın ve yaşamının güven içinde sürdürülmesini sağlamak üzere çalışan adalet kurumunun görevini adaleti sağlayacak biçimde yapmasını sağlar. Bir insanın nasıl yaralandığını, sağlığını nasıl kaybettiğini, öldüğünü ortaya çıkarmak adaleti sağlamaya yardımcı olur ve yeni ölümlerin, saldırıların olmasını engellemek için gerekli bilgiyi ortaya çıkarır. Adli tıp hekimlerinin toplum adına, insanlık adına çalışabilmeleri mesleki bağımsızlığı gerektirir. Ülkemizde ise ne yazık ki bu alan siyasi iktidarların baskılarına hep açık olmuştur.
Türk Tabipleri Birliği ve onu temsil eden merkez konseyi, tüm tabip odaları, tüm hekimlerin sağlık hakkına uygun, bağımsız çalışma koşullarını sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğünü hekimleri aydınlatarak, toplumu bilgilendirerek yapar. Ama aynı zamanda bağımsız davranan hekimleri savunarak ve savunduklarına uygun tutum ve davranışları yerine getirerek yapar.
Mesleki bağımsızlığa uygun davranan TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı aynı zamanda TTB'nin kuruluş amaçlarına uygun bir davranış da sergiledi.
TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı 23 Aralık 2022 tarihinde İstanbul Çağlayan Adliyesinde yargılanacak. Bu duruşmaya katılalım. Şebnem Korur Fincancı'ya, hekimlerin mesleki bağımsızlığına, TTB'ye, haklarımıza, hukuk ve adalete, insanlığımıza, insanlık değerlerine sahip çıkacağız.
Meslek onurumuzdan vazgeçmeyeceğiz.
(SG/AÖ)
(1) Sağlık Ve İnsan Hakları Üzerine 25 Soru 25 Cevap. © Dünya Sağlık Örgütü, 2002 Toplum Sağlığı Araştırma ve Geliştirme Merkezi Derneği, 2007 , s.9. Sağlık hakkının en geçerli açıklaması 145 ülkenin imzaladığı (Mayıs 2002 itibarıyla) ICESCR'nin 12. maddesinde bulunur. Mayıs 2000'de, Sözleşme'yi gözeten Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi, sağlık hakkına ilişkin bir Genel Yorum kabul etti.(23) Genel Yorumlar bireysel hakların ve Taraf Devletlerin (imza koyan devletlerin) yükümlülüklerinin doğasını ve içeriklerini açıklarlar. Genel Yorum sağlık hakkının gıda, barınma, çalışma, eğitim, katılım, bilimsel ilerlemelerin ve bunların uygulamalarının faydalarından yararlanma, yaşam, ayrımcılığa uğramama, işkence görmeme, mahremiyet, bilgiye erişim ve örgütlenme, toplanma ve dolaşım hakkı gibi diğer insan haklarının yaşama geçirilmesi ile yakından ilişkili ve onlara bağımlı olduğunu kabul eder.
Ek olarak, Komite, sağlık hakkını sadece zamanında ve uygun sağlık hizmeti alma değil, güvenli ve içilebilir suya ve yeterli sanitasyona erişim, yeterince güvenli gıda, beslenme ve barınak sağlanması, sağlıklı çalışma ortamları ve çevre şartları, cinsel ve üreme sağlığı da dahil olmak üzere sağlık eğitimine ve sağlıkla ilgili bilgiye erişim gibi sağlığın sosyal belirleyicilerini de içeren kapsamlı bir hak olarak yorumlamıştır
(2) Tıp Etiği El Kitabı. Dünya tabipler Birliği 2015.s. 64
(3) Tıp Etiği El Kitabı. Dünya tabipler Birliği 2015.s. 65.
(4) Tıp Etiği El Kitabı. Dünya tabipler Birliği 2015.s. 74.