Hekimlik ortamı hızla değişiyor. Bu değişimin hem mesleğin kendinden hem de dışsal faktörlerden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Hekimler bir yandan teknolojiye bağımlı hale gelirken diğer yandan da hasta üzerindeki karar verme yetkilerini yitiriyorlar. Tanı ve tedavi süreçlerinde “hekim kararı” artık sosyal güvenlik kurumları, hekimleri çalıştıran şirket ya da kurumların direktif ya da politikaları, geri ödeme sistemleri, sigorta poliçeleri vb. etkenlerle şekillendiriliyor.
Sağlık hizmetlerinde maliyet baskısı ile hekim kararını etkileyecek yöntemlerle baş edilmeye çalışılıyor. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan İlaç Sektörü Raporudokümanına göre 2013 yılı rakamları ile Türkiye’de ilaç pazarında 18 bin 981 kayıtlı ilaç çeşidi ile satışı olan 1 milyar 871 milyon 469 bin 389 toplam ürün varken Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından “bedeli ödenecek ilaçlar listesinde 8 bin 610 adet ürün” yer alıyor. Tedavinin gerektirdiği ilaca karar verirken hekim, hangi ilacın seçilmesi gerektiği yanında ilacın bedelinin ödenip ödenmediğini düşünüyor.
Sağlık bilgi sistemleri ve otomasyon uygulamaları hekim üzerinde bir tür “gözetlenme” hali yaratırken hasta kayıtlarını, tıbbi bilgileri tehditlere açık hale getiriyor. Geçtiğimiz günlerde 33 hastanenin kayıtlarının internete sızdırıldığı ve hastane kayıtlarının kopyalandıktan sonra silindiği ile ilgili haberler nasıl bir tehditle karşı karşıya olunduğunu gösteriyor.
Türkiye’de Kişisel Verilerin Korunması Yasası’nın verilerin korunmasından çok paylaşılmasına şemsiye olacak nitelikte düzenlemeler içermekle eleştirildiği, “kişisel verilerimizle, rızamız da aranmaksızın sağlık hizmetleri finanse edilebileceğinin” belirtildiği ve ilgili Bakanlığın Sosyal Güvenlik Kurumu’nun “sağlık verilerinin üçüncü kişiler ile ücret karşılığı paylaşılmasına” ilişkin yasal altyapı oluşturduğu düşünüldüğünde hastaların kişisel ilaç kullanım bilgilerinden SGK’ya gelir elde edilmesi “olağan” hale gelmiş durumda. Öyle ki, Sayıştay’ın 2013 yılı SGK Denetim Raporu’nun “Genel Sağlık Sigortası Verilerinin Yasal Dayanağı Olmadan Ücret Karşılığında Üçüncü Kişilerle Paylaşılması” başlıklı bölümünde ödenecek ücretin formülü bile var :
Kuruma Ödenecek Ücret = İlaç Firma Sayısı * Etken Madde Sayısı * Paket Tipi * 12
Diğer yandan hasta-hekim ilişkisi biçim değiştiriyor. Bu değişim hem ilişkinin içeriği hem de mekânı ile ilişkili. Geleceğin tıbbi bakımının “doktor-hasta iletişimini sanal ortama” taşıyacağı, uzaktan izlem ve bakım sistemlerinin gelişeceği öngörülüyor. Sağlığın finansmanında yeni modeller olarak “yıllık sağlık hizmeti tarifeleri, havuz bütçeler, kişi başına vergi veya kişisel sağlık bütçeleri” sayılıyor.
Piyasa her yere, her şeye dokunuyor. Sağlık hizmetlerine, tıbbi teknolojiye, ilaca, hekimin çalıma biçimine, mesleki pratiğine, bağımsızlığına, hasta-hekim ilişkisine, hekimin kararına…
Sık tekrarlamakta yarar var: Hekimin kararını belirleyen hastanın yararıdır. Bu karar ve yarar piyasadan arındırılmalıdır. (CIY/HK)
Fotoğraf: Anadolu Ajansı-Arşiv