AKP iktidarının sayesinde, bir seçim sürecini daha adil ve barış içinde geçirmenin tadına tuzuna varamıyoruz. 7 Haziran Genel Seçimleri için vakit daralıyor. Vakit daraldıkça Halkların Demokratik Partisi (HDP) büyüyor ve nihayetinde iktidarın demokratik kültürden nasibini almamış söylem ve pratikleri vuku buluyor. İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) raporuna göre; HDP'ye 126 saldırı düzenlenirken, partinin 47 çalışanı, seçmeni de darp edildi. Mersin ve Adana'daki -katliam girişimi niteliğinde- bombalı saldırılar, bilhassa seçimden sonraki olası gelişmelerin ipucuydu, diyebiliriz.
Peki, bu ipucunu nasıl yorumlamak, AKP'nin başarılı çıkacağı bir seçim sonrası dönemini nasıl öngörmeliyiz?
Baraj AKP’yi kurtarmayacak
Egemenler, genel itibarıyla seçimleri, en çok da meşrulaştırıcı karakteri hasebiyle önemser. Sandıktan çıkacak sonucun -antidemokratik müdahaleler, kara propagandalar, güvenilir olmayan prosedürlere rağmen- demokrasinin tezahürü görülmesini hedefler ve böylece 'halkın sevgili kulları' olduklarına dair bir çarpıtmaya zemin hazırlamış olurlar.
Ülkemizde AKP'nin defaatle işaret ettiği 'sandık demokrasisi', halihazırda, bir hayli bozulan imajını düzeltmesinin de anahtarı niteliğinde. Acınası duruma düşmesi, antidemokratik müdahale, kara propaganda, güvenilir olmayan prosedürleri mümkün olduğunca işlemesini de zaruri kılıyor. Bir tür köşeye sıkışmışlık hali olan bu konumu, tek başına iktidar olmasının tek engeli olarak bilinen HDP'ye saldırması için yeterli değil mi?
HDP'nin seçimlere doğru bir karar olarak parti nezdinde katılması, iktidar için yüzde 10 barajını anlamsızlaştırıp, yeni taktiklere başvurmasını sağladı.
Ağrı'daki provokasyon veya yine sınır illerinde askerleri ölüme sürükleyen hamleleri, parti binalarına bombalı saldırılar ve tüm bunların müsebbibi söylemler... Yani seçim barajıyla da önü alınamayan Kürt, Alevi ve tüm ezilenler için yeni senaryolar üretilmesine vesile olundu.
Çözüme darbe savaşa ve IŞİD'e davet
AKP'nin ve tabii ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “sandık demokrasisi”ne ilerlerken bile ortalama bir demokratik kültürü temsil etmeyen yaklaşımları, nasıl bir yönetimi arzuladıklarını işaret ediyor.
Hükümet ve Erdoğan, “Kürt sorunu yok”, “Masa yok”, “İzleme Kurulu'na hayır” gibi söylemlerle, kendisi için iktidarının barıştan daha önemli olduğunu “ağzından kaçırdı” ve 'çözüm süreci'ni verdiği sözlere rağmen bitirmeyi hedefledi. Bir parantez açmak gerekirse; milliyetçi oyların hanesine yazılmasını isteyerek süreci sabote eden hükümetin yaklaşımı, öngörüsüz bir güç olduğunu, barışın toplumun kabul göreceğini okuyamadığını da göstermiş oldu.
AKP'nin 'yalan makinesi' artık Aleviler için iş görmüyor, Aleviler kendisiyle mesafesini giderek açtı.
AKP'nin dünyanın lanetlediği IŞİD çetelerine desteği mahkeme belgelerine kadar konu oldu. Seçimden başarılı çıkacak bir AKP, IŞİD'in ve onun katliamcı, tecavüzcü zihniyetinin ülkemizde nüfuz etmesine de; Kürt sorunundaki çözüm karşıtı yaklaşımlarıyla savaşın başlamasına da yol açacak.
Bildiğin CHP!
CHP, Cumhuriyet tarihi boyunca yürütülen asimilasyon ve soykırım politikalarından muaf tutulamaz. Laik bir çizgide olduğu iddiasıyla ve şeriat tehlikesini kullanarak yıllarca Alevileri kendine bağlamayı isteyen CHP'nin devletçi yaklaşımı hiçbir zaman toplumumuza özgür bir yaşam sunmadı. Mevcut haliyle de Alevileri temsil etmekten, sorunlarını cesurca dile getirmekten hala uzak. Seçim döneminde hem HDP hem CHP ile görüşen Alevilerin taleplerinin CHP tarafından kabul görmemesi de bizler için bir çözüm olamayacağının sağlamasıydı.
Özgür yaşamın anahtarı halkta
Batıda, Balkanlar'da, Ortadoğu'da egemenleri sarsan halk gerçeklikleri ortaya çıkıyor. Türkiye, coğrafyamız bundan bağımsız kalamaz. Aksine, örgütlü yapısıyla bunu hakkıyla sağlayacak bir toplumuz. HDP, bu hareketliliğin, arayışın sonucu olarak ve kapsayıcı kimliğiyle hepimizin, bizim.
HDP yeni, özgür bir yaşamın anahtarını taşımıyor; istiyor. Çünkü bu anahtar halkın elinde.
Nasıl ki, AKP'nin toplumu sürüklemek istemesi bir zihniyet sorunuysa, toplumun HDP'de bütünleşen temiz beklentileri de bir zihniyet çözümüdür. Kadınların özgürlükten alıkonulması, şiddete tabi tutulması da, özgür ve güçlü olmaları da bir zihniyet meselesi. Kadınlar, kendilerini cesurlaştıran, kendileri için bakanlık hedefleyen HDP'ye desteklerini niye esirgesin ki?
İşsiz, amaçsız, baskı altında tutulan gençlere de çözümü inanç, düşünce, cinsel özgürlük ve Genç Yaşam Kartı ile HDP gösteriyor.
HDP'nin güçlü olduğu bir ülkede emekçilerin sömürüye, farklı kimliklerin dışlanmaya uğraması size de gerçekçi gelmiyor, değil mi?
Sayısız saldırıya uğramasına karşın barış ve hoşgörü ortamını korumayı yine kendisi üstlenen HDP'nin güçlü olduğu bir ülkede kimse kolay kolay savaşa, katliama cesaret edemez.
Provokasyonlara rağmen ortaya koyduğu Yeni Yaşam Projesi ve buna uyumlu seçim çalışmasıyla iç barışa en büyük emeği katan HDP, kavga ve 'küskünlük' ile yönetilmek istenen dış politikada da böylesi bir rol oynayabilir.
HDP ile aynı hayali görüyoruz
Bütün hayati sorunların çözümünde; şiddetin, dışlamanın, sömürünün kaynağında demokratikleşme meselesi yatıyor. Ortak mücadele ile bu meseleye el atmadan, hiçbirimizin derdi tasası son bulmayacak. HDP dışındaki tüm partiler 'devlet adamlığı'nı topluma dayatmak için iktidara adaylar. HDP ise böyle bir gücü hayal etmiyor. Haliyle değişim bu algıyla, bu farkla kendini gösterebilir.
Egemenlerin siyaset tarzının birbirinden hiç de farklı olmadığını, heyecan vermediğini toplumun tüm katmanları ve en çok da acılı ama dirençli bir tarihe mensup bizler gördük. Emekçilere vaatte bulunup patronları kurtaran, köylüye umut pompalayıp ağalık yapanları ezberledik.
Belki de her seçim arifesinde aynı şeyi diyor, o günkü seçimlerin özgünlüğünü, ehemmiyetini anımsatıyoruz. Ne var ki, seçimler egemenleri sarsmak için önemli bir araç. 7 Haziran'daki seçimler ise klasik bir parti tercihi olarak ele alınamaz; diktatörlük ve özgürlük; hırsızlık ve adaletin, dahası 'yeni yaşam'ın oylanacağı bir gün olacak. Hepimizin şimdiye değin istediği ve emek verdiği her şeyin somutlaşmasını 7 Haziran'da göreceğiz.
Dersim bu kez rolünü oynayacak
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Dersim ziyareti, önemli mesajlar içeren bir mitinge dönüşmüştü. Dersim halkı her zamanki gibi Demirtaş'ı olağanüstü bir ilgi ve coşkuyla karşılamıştı. Dersimlilerin Demirtaş şahsında HDP'ye yönelik ortaya çıkan bu ilgisi büyük anlam taşıyor. Bu ilginin 7 Haziran'da sandıklarda güçlü bir karşılığa dönüşeceğine dair inancımız da tam. Dersim'in, 2011 seçimlerinde ortaya çıkan ve içimize sindiremediğimiz sonuçları bu kez HDP'nin lehine büyük bir kazanıma dönüşeceği kesin. Dersim halkı tercihini bu kez HDP'den yana kullanacaktır zira HDP'nin barajı aşamaması halinde gelişecek olumsuz tablonun Dersim için ne anlam taşıyacağı da ortada.
Dersim'i Meclis'te temsil edecek olan adaylar, Dersim ve Dersim halkına yabancı olmayan iki değerli arkadaşımız. Bu arkadaşımızdan Edibe Şahin'i, Dersim'de belediye başkanlığı hizmetleriyle tanıyoruz. Aynı zamanda Dersim davasını her platformda başarıyla temsil etmiş bir arkadaşımız. Yine birinci sıra adayı Sayın Alican Ünlü, hayatını özgürlük mücadelesine adamış bir arkadaşımız. Son beş yılını zindanlarda geçiren bu arkadaşımızın da Dersim'i doğru temsil edeceğinden şüphemiz yok. Dersim halkı, bu iki değerli arkadaşımızı Meclis'e göndererek tarihsel rolünü oynayacak.
Bu seçimlerin en büyük kazanımı kuşkusuz barış olacak. Kalıcı bir barışın sağlanması için bu dönem parlamentoda görev yapacak HDP'li miletvekillerinin rolü büyü olacak. Bu anlamda HDP’nin parlamentoda çok daha güçlü bir şekilde temsil edilmesi gerekiyor. Dolayısyla Meclis'e taşıyacağımız miletvekillerimize büyük bir sorumluluk yüklemiş olacağız. Çünkü onlar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez ötekileştirilmiş, yok sayılmış halkların ve hakların savunucusu olarak Meclis'te olacaklar. Kürtler, Türkler, Çerkesler, Ermeniler, Aleviler ve Sünniler ilk kez kendilerini temsil edecek bir siyasal zemin buldu ve bu zeminde ortak özgür bir geleceğin projesini hayata geçirmenin heyecanı içindeler.
Sandıkları renklendirelim
HDP ve halklar ciddi bir adım attı. Toplumun yanyana gelmeyen, tabu ve ön yargılara mahkum edilen kesimlerini birbirine yoldaş kıldı. Bu yakınlaşmanın en önemli ayaklarından biri Dersimdir. Dersim başta olmak üzere ülkenin tüm kentlerinde bu ciddi hamleyi, başarıyı taçlandırmak için sandıkları HDP oylarıyla renklendirmemiz lazım.
Hakikat, HDP'li olan olmayan herkese bir görev biçiyor; yalanı dolanı mağlup edelim, yaşamımızın tam orta yerine kasteden barajları aşalım.