Bir sınıf gezisinde kafeslere kapatılmış hayvanları gördüğünde eve üzgün dönen çocuğun kahramanı olduğu romanda, hayvanlara özgürlük mücadelesiyle tanışacağız. Hayvanat bahçesini hayvan hapishanesine benzeten kahramanımız Defne, kafesteki yavru geyikle kurduğu iletişim sonucu tüm ailesiyle birlikte geyiği kurtarma operasyonuna dahil oluyor.
Bir aile içinde kurgulanmış romanın tüm karakterlerinin de yazarın gerçek ailesi olduğunu kitabın sonunda öğrenmiş olacaksınız. Her nedense çocuk edebiyatında üzerine yazılmış kitaplarda gezeteci kökenli olanları hep başarılı görmüşümdür. Gazeteci Nuriye Akman'ın kaleme aldığı "Defne'nin Geyiği" kitabı da övgüye değer bir eser.
Hayvan haklarına eğilen ve bir çocuğun gözünden, aklından ve fikrinden hayvanat bahçelerini eleştiren kitap, hem sürükleyici hem de öğretici. Yazarın romanı, karakterlerin kendisine yazdırıyor olması da çok başarılı ve yaratıcı bir fikir.
Yetişkinlerin yanlış işlerine çocuk aklıyla karşı çıkılan eserde hayvan ve doğa sevgisi şaşırtıcı bir şekilde işleniyor.
Esir geyiği kurtarma amacıyla kurgu içinde kurgu işlenirken "(...) Hem o zaman çakallarla sırtlanlar yanaşmaz mı bize" gibi cümleler 'acaba türcülük mü yapılıyor' diye düşündürürken kitap ilerledikçe fikrin yersiz olduğuna ikna oluyorsunuz.
Hayal gücünü zorluyor
Kitap tam anlamıyla çocuklarda hayal gücünü zorlayabildiği kadarıyla zorluyor. Aile ve çocuk, ebeveyn ve çocuk ilişkisine de ışık tutan kitapta, hayvan ve insan dostluğu her satırda hissediliyor.
Daha ilginç olanı ise büyüklerden çok, çocuğun hayvan sevgisi belirgin bir şekilde öğretici oluyor. Aslında bir akrana seslenme hali var. Doğanın bütünselliği, kendi işleyişi ve kuralları, mucizenin yerli yerine oturtulması, esaret ve özgürlük kavramlarına açıklık getirmesi, hak, adalet, zeka, çaba ve hayalin birleştiği eser, insanların kurduğu, işlettiği ve koyduğu kuralların bazen çiğnenmesi gerektiğini esir hayvanların kartarılması örneğinden çok güzel bir şekilde izah ediyor.
Avlanma karşıtı mücadeleye dikkati çeken eser, ebeveynlerin çocukları bilmeden küçümsediği dile karşı uyarıyor.
Hem küçümsemeyi hem çocuğun bir birey olduğu hatırlatılması hem de dilin düzgün kullanılması müthiş bir şekilde aktarılıyor:
"'Defneciğim ne demek istediğimi anlayabiliyor musun?' 'Anlatabiliyor muyum?' diye sorsaydın 'elbette' derdim (...) 'Anlayabiliyor musun? ' deyince aklımı küçümsüyormuşsun gibi oluyor. Ne de olsa çocuğum ben değil mi?"
Sahip değil, koruyucu olabiliriz
İnsanın sahip olma, tüketme düşüncesine de neşter vuran eser, biz insanların canlı ve cansız varlıkların sahibi olamayacağımızı ancak birer koruyucusu olabileceğimizi hatırlatıyor.
Defne ve ailesinin Özgür adını koyduğu geyiği hayvanat bahçesinden kurtarma ve mutlu sonu heyecan içinde okuyacağınız kitaptan tadımlık bir paragraf bırakıyorum:
"Defne dostuna sarılıp gözyaşlarını nazikçe sildi. Ve onu doğanın keyfini çıkarmaya çağırdı. Baksaydı ya hele şu yapraklara, güneş hepsini farklı bir şekilde boyamıştı. Aynı ağaç üstünde bile başka başka yeşiller vardı. Hatta uzaktakilerle yakındakilerin rengi aynı değildi.
"Sadece yeşillerden bahsetmiyordu; mavileri, kahveleri, grileri, sarıları görebiliyor muydu?"
"Merhamet", "kader" gibi katılmadığım kelimelirin dışında macera ruhu olan kitabı keyifle okuyacaksınız.
Kitap: Defne'nin Geyiği
Yazar: Nuriye Akman
Resimleyen: Ceren Akman
Yayınevi: Doğan Çocuk
Okuma yaş grubu: 7 yaş ve grubu
(SYZ/AÖ)