Benim cezaevine üçüncü girişim. Açıkçası bu dört duvar arasından dışarıya baktığım zaman ne kadar haklı ve hakikatli bir mücadelenin bir ferdi olarak çalıştığımın daha iyi farkına varıyorum.
Burada cezaevinde bazı şeyleri daha iyi anlama fırsatı oluşuyor. Yıllardır Kürt basını olarak Kürt halkının sesi olmaya çalıştık. Bir halkın maruz kaldığı baskı, işkence, hak gaspı, sömürü, asimilasyon, soykırım vb. politikaları açıklamaya çalıştık, aktardık ve teşhir ettik.
90'lardan beri aynı
Kürt halkına bu politikaları reva gören ve uygulayan tüm iktidarlar bu gerçekleri aktardığımız için Kürt gazeteciler olarak bizleri sürekli yıldırma politikaları ile susturmaya çalıştılar. 90’lardan bu yana onlarca Kürt gazeteci katledildi ve yüzlerce gazeteci cezaevlerine atıldı, onlarca gazete, dergi, radyo, TV vb. basın yayın kurumu kapatıldı.
Diyabakır'da tutuklanan gazeteciler yazıyorDiyarbakır'da 16 Haziran'da tutuklanan 16 gazeteciden bianet'e yazmalarını istedik. Zaten mekansal olarak kısıtlı oldukları için sorularla kendilerini kısıtlamak yerine ne yazacaklarını kendilerine bırakmayı tercih ettik. Mektupların ulaşması zaman alsa da, mektuplar geldikçe "İçerideki Gazeteciler yazıyor" üst başlığı altında yayınlamaya devam edeceğiz. Yedinci mektup gazeteci Zeynel Abidin Bulut'tan. Mezopotamya Haber Ajansı (MA) editörü Aziz Oruç, JinNews Haber Müdürü Safiye Alagaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFGD) Eşbaşkanı Serdar Altan, Xwebun Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş ile gazeteciler Ömer Çelik, Neşe Toprak, Mehmet Şahin, Zeynel Abidin Bulut, Elif Üngör, Remziye Temel, Suat Doğuhan, Lezgin Akdeniz, İbrahim Koyuncu, Abdurrahman Öncü, Ramazan Geciken ve Mazlum Güler. TIKLAYIN- "Niçin gözaltında olduğumuzu polis de bilmiyor" TIKLAYIN- iyarbakır'da gözaltına alınan 16 Kürt gazeteci tutuklandı TIKLAYIN- Gazetecilik sorgulandı: "Kürt sorunundan kastınız nedir?" |
Bizler tüm bu yaşananların tanığıyız. Bir yandan bu politikaları sürdürdüler, diğer yandan ise bu politikaları teşhir eden bizleri yani Kürt basınını susturmaya, engellemeye çalıştılar. Tüm bu uygulamaların farkında olan bizler özgür basın geleneğinin yürütücüleri olarak gerçekleri karanlıkta bırakmamak ve gerçekleri aktarmaktan asla taviz vermeden, bizlere bırakılan bu mirasa sahip çıkarak, bu halkın sesi olacağımızı bir kez daha belirtmeliyim. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Gerçekleri yazdık, tutuklandık
Çünkü bizler gerçekleri yazmaktan ve aktarmaktan başka bir şey yapmadık. Bu nedenle tutukluyuz. Bizleri tutuklayanların amacı gerçeklerin üzerini örtmek ve karanlıkta bırakmak.
Oluşturmaya çalıştırdıkları korku imparatorluğu ile ömürlerini uzatmak istiyorlar. Bunları en iyi bilen ve gören biz gazetecileriz. Daha doğrusu vicdanlı gazetecilerdir.
Yukarıda bahsettiğim, insanlık dışı ve insanlık suçu kapsamındaki bu politikalar Kürt halkına uygulanırken, sessiz kalmayıp karşı çıkan kaç vicdanlı gazeteci ve medya kuruluşu var? Olanlara da ya dava açılmış, ceza verilmiş ya da bizler gibi tutuklanıp cezaevine atılmış.
Yok sayıyorlar
Kürdistan yangın yerine dönüşmüşken, Kürt halkı kırımdan geçirilirken bizim cezaevinden takip ettiğimiz hiçbir yayın, radyo, TV ve gazete vb. yayın organında tek kelime bile yok. Tamamen yok sayma var.
İmkanlar doğrultusunda vicdanı ile gazetecilik yapan değerli meslektaşlarımızın çalışmalarını ancak sözlü olarak bize aktarımlardan haberdar oluyoruz. Çünkü bizlerin haber yapma hakkını elinden alan zihniyet, haber alma hakkımızı da engelliyor. Açıkçası vicdanlı meslektaşlarımızın değerli çalışmaları bizlere güç ve moral veriyor.
Özgürlük saflarında buluşalım
Aslında dayatılan köleliğe karşı verilen özgürlük kavgasıdır. Bu zihniyet ve varolan bu düzen değişmedikçe, değil Kürt haklı, hiçbir toplum özgür ve güvende olamaz.
Çünkü Kürt halkına dayatılan kölelik, özü itibarıyla insanlığa dayatılıyor. Ve bu politikaları görüp de sessiz kalanlar aslında gönüllü köleliği seçenlendir. Aslında bilinç ve özgürlük insana özgü değişmez, değerler tarihte her zaman toplumlarda benimsenegelmiştir.
Fakat günümüzde bunların varlığından bahsetmek oldukça güç. Oysa ki özgürlük, köleliğin sonunu getirir. Dolayısıyla özgür olmayı isteyen her insan, Kürt halkına dayatılan bu kölelik politikalarına karşı özgürlük mücadelesini verenlerin saflarında yer edinmelidir.
Çünkü bireysel özgürlük, toplumsal özgürlükle sağlanır ve anlam kazanır. Bu bilinç ile bizler de Kürt gazeteciler olarak verilen haklı mücadeleyi iyi okumak ve aktarmak zorunluluğu ile çalışmak durumundayız.
Her şeyden önce bu bizim mesleki görevimiz ve bunu vicdanen yapmak zorundayız. Çünkü içinde bulunduğumuz toplumun yaşadıklarını, çektiklerini ve maruz kaldığı politikaları aktarmadığımız takdirde bizler de uygulanan bu politikaların ve dayatılan köleliğin bir parçası olmaktan kurtulamayız.
Bedel ödetiyorlar
Dolayısıyla dün olduğu gibi bugün de özgür basının emekçileri olarak, devraldığımız bu bayrağı bizden sonra gelenlere ulaştırmak durumundayız. Şüphesiz dün olduğu gibi bugün de bu hakikate yürüyüşün bir bedeli var. Ve bu bizlere bu bedeli ödetmek istiyorlar.
Fakat bilinmeli ki, özgürlük ve hakikat yolunda her türlü bedeli dün ödediğimiz gibi bugün de ödemeye hazırız. Buna mecburuz. Çünkü günümüzde bir evladın kemikleri torba ve kutular içerisinde anne ve babasına veriliyor. Çünkü hala sokak ortasında polis kurşunuyla öldürülen gençler var. Zırhlı araçlarla ezilen çocuklar ve yaşlılar var.
Bunları daha da çoğaltabiliriz. Fakat Kürt ve kısmen muhalif demokrat medya dışında kimse bunları görmüyor, aktarmıyor. Bu nedenle dün olduğu gibi bugün de özgür basın olarak tarihi sorumluluğumuzu yerine getirmeliyiz. Elbette bu sorumluluk ile hareket ettiğimiz ilk günden beri tüm yaşanan ve yaşanacak olan her şeyin bilinci ile çalıştık.
Vicdanlı olmaya gayret ettik. Hakikatleri aktarırken, tutuklamaların, işkencelerin, hatta ölümlerin olacağı bilinci ile çalıştık. Kürt basınının her bir ferdi bu bilinç ve kararlılıkla dün olduğu gibi bugün de çalışıyor.
Haber alma hakkımız da engelleniyor
Bizleri tutuklayarak haber yapma ve gerçekleri aktarma hakkımızı elimizden alan zihniyet, diğer yandan da burada yani cezaevinde doğru ve gerçekçi haber alma hakkımızı keyfi olarak gasp ediyor.
Bizleri ilgilendiren bir yayın verilmiyor. Örneğin, cezaevi yönetmeliğinde yasaklı olmayan her türlü yayın verilir deniliyor, ama talep ettiğimiz Yeni Yaşam, Evrensel ve Birgün gazeteleri keyfi olarak verilmiyor. Bu da maruz kaldığımız keyfi uygulamalardan biridir.
Zeynel Abidin Bulut kimdir?Xwebün gazetesinin editörü. 10 yıldan fazladır Kürtçe habercilik yapıyor. Dicle Üniversitesi'nde okudu. Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) yöneticisi. Daha önce kapatılan DİHA ve Azadiya Welat'ta çalıştı. Birçok kez gözaltına alındı, farklı davalarda yargılandı. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL döneminde darbe dışı soruşturmalarda tutuklandı. |
Zeynel Abidin Bulut için mektup adresi:
Kayapınar Diyarbakır 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi/ Diyarbakır
TUTUKLU GAZETECİLERİN MEKTUPLARI
1. MEKTUP İÇİN TIKLAYINIZ: "Dirençli kalmaya çalıştığımızı bilin"- Serdar Altan
2. MEKTUP İÇİN TIKLAYINIZ: "Tek suçum 'Barış Annesi' olmam ve barışı istememdi - Remziye Temel
3. MEKTUP İÇİN TIKLAYINIZ: Gazeteciyiz, haklıyız, çıkacağız ve yeniden yazacağız - Aziz Oruç
4. MEKTUP İÇİN TIKLAYINIZ: Biz kadınlar çağın tanrılarının korkulu rüyasıyız - Safiye Alağaş
5. MEKTUP İÇİN TIKLAYINIZ - "Direğin üstünde kablo döşerken aldılar beni" - Ömer Çelik
6. MEKTUP İÇİN TIKLAYINIZ: Biz gazeteciyiz ve her zaman gazeteci olacağız
(ZAB/NÖ)