Günler önceden gerginliğe havale edildiyse de esnaf ve halkta bu yönde bir olumsuzluk yok gibi. Yenişehir hava alanı ve karayolu aracılığıyla gelen, çoğu gazeteci iki yüz kişilik Ermeni taraftarı Bursa'da alışveriş yapıyor.
Stat çevresinde kuş uçurtulmuyor. Polis alışılagelmişin ötesinde "iyi niyet" havası yayıyor.
Ahmet İnsel, Ümit Kıvanç gibi gazeteci, aydın ve yazardan oluşan iki otobüslük grubun da gelmesiyle, bir futbol oyununa yüklenen politik anlam da tam kıvamına kavuşmuş oldu. Cumhurbaşkanının günler önceden ayyuka çıkan kaygıları bir bir giderilmiş gibi gözüküyordu.
Bursaspor'un azılı taraftarı "Teksas" grubuna beş bin davetiye verilmiş geriye kalan tüm davetiyeler de Polis okulu ve Işıklar Askeri Lisesi öğrencilerine, Türkiye Futbol Federasyonu ve Bursa valiliğince uygun görülen kişi ve kurumlara paylaştırılmış. Sorun yaratması muhtemel davetiyeli seyirciler son bir kez emniyet süzgecinden geçirilerek ve seçilerek stada alınıyor.
Kapalı tribün C bloğundaki yerimizi alıyoruz.
Kim polis kim seyirci? Yoksa polis de mi seyirci? Birazdan anlamak mümkün olacak.
Kale arkasına denk düşen Teksas seyircisi günler önceden depoladığı enerjisini saatler önceden ortaya koymuş, aralıksız tezahüratını sürdürüyor.
"Düşman" bir ilin takımı gibi karşıladıkları "Diyarbakırspor" tartışması henüz gündemini korurken, "düşman" bir ülkeye misafirperverlik örneği telkiniyle ne yapacakları merak konusuydu.
Öyle ya, bu bir sınavdı, ya da buna inandırılmışlardı.
C bloğuna "sadece Ermeni seyirciler alınacak" denmesine rağmen, yüzde ellisinin öyle olmadığını görüyoruz.
Kızım ve ben yılladır yapmayı planladığımız birlikte statta maç izleme eylemimizi nihayet gerçekleştiriyoruz. Anılarımızda bu da olsun diyerek stadın yolunu tutmuştuk.
Altımızda beş sıra Ermenistan seyircisi bayrak açıp "Hayastan" sloganı atıyor, üstümüzde 4-5 sıra Türkiyeli seyirci "Türkiye" sloganıyla misilleme yapıyor. Ermenistan bayrağı açılır açılmaz gazeteci kalabalığı objektifleriyle üzerimize çullanıyor. Alt sıra, bayrak ve sloganlara bir de barış ve kardeşlik mesajı içeren pankartı ekleyince, üst sıranın hazırlıksızlığı ortaya çıkıyor.
Sloganlar sloganları izliyor.
Alt sıra karnaval havasında, üst sıra tedirgin...
Alt sırada gülüş cümbüş gırla, üst sırada işgal edilmişlik psikolojisi hakim.
Arada bir maça da göz atılıyorsa da, tüm gözler Ermeni seyircilerin yaptıklarına kilitlenmiş.
Anonslarda "konuk ülke takımının milli marşında gerekli saygının gösterilmesi" anımsatılıyorsa da Ermenistan marşı ıslık ve yuhalamalar arasında icra ediliyor. Sıra İstiklal Marşına geldiğinde azami itinanın yanı sıra, Ermeni izleyicilerin davranışları da göz hapsine alınıyor. Ama onlar İstiklal Marşına da eşlik etmekten geri kalmıyor.
Yetmiyor, kendi bayraklarının yanına bir de Türk bayrağı iliştirerek poz veriyorlar kameralara.
Az önceki ıslık ve yuhalamalar yerini Teksas'tan uçurulan beyaz güvercinlere ve alkışlara bırakıyor.
Neden ıslık, neden yuhalama? Ardından güvercin hangi psikolojiye denk düşüyor? Futbolun içinde bunlarda normal mi?
Maç başlıyor nihayet.
Maçla aramızda yüzü bize dönük güvenlik görevlileri...
Maçtan daha seyirlik seyirciyi izlemekteler...
Yukarıdan bir uyarı geliyor; "Ayıp ayıp karşıda Türk seyirciler var, indirin şu Ermeni bayrağını".
Bu talep Türkiyeli seyirciler tarafından da tuhaf karşılanıyor. Talebi dillendirense derdest edilip oradan uzaklaştırılıyor.
Dünya kupasına katılma şansını yitirmiş bu iki ülkenin "önem arz eden" tarihi maçı da bildik skorla tarih oluveriyor...
Maç skoru malum, Türkiye 2, Ermenistan 0...
Dostluk ve barış skoru...? (EZÖ)