bir arkadaşım son gönderdiği sözlük hakkında konuşurken "kurum gibi adam" diye tanımladı onu. o ana kadar böyle bir tanım hiç aklıma gelmemişti. o söyleyince düşündüm ve ona hak verdim; niteleme doğruydu!
benim için örnek aldığım bir insan, bir "ağabey" olan "çağatay güler", aynı zamanda kurum gibi bir adamdı gerçekten de. bir fizyolog, bir halk sağlığı uzmanı, bir aydın, çok üretken bir yazar olarak adeta tek başına "bir kurum" sayılabilecek birisi.
halk ve toplum sağlığı, tüm alan ve başlıklarıyla çevre sağlığı, olağanüstü durumlarda sağlık hizmetleri, sağlık eğitimi ve yönetimi, temel tıp bilgisi onun "uzman"ı olduğu onun "kurum" gibi olmasına neden olan alanlar.
belki uluslararası arenada ve sağlıkla ilgili uluslararası örgütlerde onu aynı alanlarda türkiye'de çalışan örgütlerde olanlardan çok daha fazla insan var. yıllarca trt'nin okul kanalında "sağlık eğitimi" konusunda dersler verdi. pek çok "açık öğretim" öğrencisi bu yüzden onu şahsen olmasa da "beyaz cam"dan tanıyor muhtemelen.
ama onu tanıyan, ondan söz eden insanların sayısı çok değil ne yazık ki. çünkü örgütlü "politik faaliyetleri" dolayısıyla peşinden giden "mürit"ya da "militan"ları yok. çünkü farkına vardığı, öğrendiği her yanlışta, bildiği doğruları yüksek sesle dillendiren sesi çok duyulur bir "muhalif" değil.
çünkü reklamı sevmeyen, medya üzerinden ya da kalabalıklar karşısında kendinden söz edilmesinden hoşlanmayan birisi. çünkü bilgisini ve bilgeliğini paraya tahvil edecek şekilde davranmayan, bunu aklına bile getirmeyen bir insan.
kısacası o başkalarına pek benzemeyen, farklı, özel bir insan; bir anlamda bir bilge!
google'deki bilinirlik
bu yazıyı yazmaya oturduğumda onun tanınır, bilinir ve söz edilirliğini sınamak için google'e hem akademik unvanıyla, hem de yalnızca adıyla iki tarama yaptım. "prof. dr. çağatay güler" yazdığımda çıkan sonuç "23.600", yalnızca adını soyadını yazınca "75.600" sonuç olduğunu fark ettim. bu sayılar onun üretkenliği, bilgisi ve yaptıkları göz önüne alındığında çok "az" bence; ama bir gerçek aynı zamanda.
halen görev yaptığı hacettepe üniversitesi tıp fakültesi, halk sağlığı anabilim dalı'nın internet sitesindeki bilgi sayfasında kısaca şöyle tanıtılıyor. "hacettepe üniversitesi tıp fakültesinden 1975 yılında mezun oldu.
1978 yılında fizyoloji uzmanlığını, 1982'de halk sağlığı uzmanlığını aldı. ordu ili il sağlık müdürü olarak 1983 yılında görev yaptı. 88-89 döneminde etimesgut bölge hastanesi başhekimliği görevinde bulundu. 1989'da halk sağlığı doçenti, 1996'da profesör oldu.çalışma alanları:çevre sağlığı, sağlık eğitimi"
bu sayfada bir de bağlantı var. o bağlantıya gidildiğinde en son 2007 yılında güncellenmiş "sekiz" sayfalık ayrıntılı bir bilimsel özgeçmiş yazılı.
bu belgenin son satırında ise "çok sayıda mizah, öykü, şiir, bulmaca ve sudoku kitapları bulunmaktadır." ibaresi bulunuyor. onların neredeyse tümünü biliyorum, bir çoğu kütüphanemde var. sayısını muhtemelen ona da sorsak söyleyemez. o yüzden "çok" demek yeterli bir niteleme. en son yolladığı altı "öykü" kitabı, onun kimliğini ve ne olduğunu başka biçimde anlatıyor.
yeni tıp sözlüğü
çağatay abi en son olarak "yeni tıp sözlüğü" adında "kocaman ve muhteşem" bir yapıtını yolladı bana. artık aktif olarak hekimlikle uğraşmasam da, bu yüzden bilimsel makele ve yayınları çok az okusam da yine de işime yarayacak bu yapıt "1.456" sayfalık bir sözlük: yeni tıp sözlüğü
tıp ve hekimlik yaşamım boyunca ilk baskısı 1964'de yapılan sağlıkçılar ve hekimler arasında çok ve iyi bilinen, asıl adı "pars tuğlacıyan" olmasına karşın sözlüğün üzerinde "pars tuğlacı" yazan "tıp sözlüğü"nü kullandım. bu sözlüğün şu ana kadar kaç baskısı yapıldı bilmiyorum. ama şimdi internetten erişime açık "medilugat" olarak bilindiğinden haberim var.
yalnızca tıp değil, veterinerlik, biyoloji ve zooloji alanlarına özgü özel bölümleri olan bu eski sözlük dışında "tıbbi terimler ve sözlükler" konusunu düşününce aklıma iki insan daha geldi.
bunlardan birisi türk dili ve türkçe tıp üzerine çok sayıda çalışmaları olan, cumhuriyet gazetesinde yazılar yazan kendisini "radyolog" değil de "ışınbilim uzmanı" olarak tanıtan dr. rüştü ergun'du. diğeri ise sendrom adlı derginin editörlüğünü üstlenen ve yine "tıp dilinin türkçeleşmesi" konusunda çabaları olan uz.dr. aydemir yalman'dı. yalman'ın sendrom dergisiyle birlikte yıllarca okurlarına sunduğu farklı uzmanlık alanlarına yönelik "sözlük"leri anımsıyorum.
yeni tıp sözlüğü'nün bunların hepsinden farklı yanları var. temel olarak ingilizce ve latince gibi tıbbın temel ve en çok kullanılan dillerindeki tüm sözcükler yanında bunların dışındaki dillerden de tıp alanında kullanılan yüzyirmibinin üzerinde sözcük ve terimin türkçe karşılıklarının sunulması, dolayısıyla kapsamının genişliği çok önemli bir yanı.
ayrıca terimlerin ve sözcüklerin tıbbi faaliyetler sırasındaki kullanılış biçimlerinin ve uygulamadaki anlamlarının da verilmesi işlevsel bir unsur. benzer sözlüklerden farklı ve zenginleştirici bir özellik de sözlüğün girişindeki ilk 23 sayfada tıpta kullanılan kısaltmaların açılımlarının sıralanmış olması. sözlükte sözcüklerin kaynak aldıkları dillerin hangisi olduğunun belirtilmesi yanında, eskiden ya da nadiren kullanılan sözcükler için de bu özelliklerinin "eski" ve "nadir" ibareleriyle anlamları verilirken vurgulanıyor.
dr. güler ilk baskının yapılmasına kadar geçen çabasının tam "beş yıl" olduğunu sözlüğün başına yazdığı sunumda belirtiyor. pek çok alanda aynı anda çeşitli çabaları olan güler'in bu yoğunluğuna karşın böyle bir çaba içinde olması ve ülkemiz tıbbına bu yolla da katkıda bulunması çok önemli. kuşkusuz bunun karşılığı ancak sözlüğün yaygın kullanımı halinde verilebilir. özellikle tıp eğitimiyle uğraşan kurumların, tıbbi literatüre katkıda bulunan bilim insanlarının ellerinin altında bulundurmaları, onun bu çabasının karşılığını vermek anlamına gelecektir.
çağatay agabeye emeği için bir kez daha teşekkür ediyor ve kutluyorum.(mk/hk)
sözlüğün künyesi:
yeni tıp sözlüğü, derleyen: çağatay güler
palme yayınevi; ankara
isbn: 978-605-355-023-5, 1. baskı; 1456 sayfa,