Gazetecilik yalnızca “olayları aktarmak“ değildir. “ “Neyin”, “nasıl” aktarıldığı önemlidir; bir seçim yapma ve sorumluluk içerir; bu da özellikle çatışma haberlerini aktarırken yüksek etik değer ve ilkelerin gerekliliği anlamına gelir. Buna rağmen, çatışmalar hakkında genel bir kavrayış geliştirmede çatışma analizi yapan, yeni değerlendirme ölçütleri sunan araç ve yaklaşımlar içeren barış ve çatışma araştırmalarının ortaya çıkması için 20. yüzyıla kadar beklemek gerekti.
Barış gazeteciliği işte bu yeni araştırma alanının önerdiği çatışmayı anlama ve dünya barışını güvenceye alma fırsatını; çatışma analizlerini ve dönüşümlerini geleneksel haberciliğin (normları olan) "dengelilik", "eşitlik" ve "doğruluk" kavramlarını güncellemeyi de amaçlıyor (1).
Aslında “barış gazeteciliği“ kavramını, barış çalışmalarının mimarı Norveçli bilim insanı Johan Galtung Ağustos 1997'de İngiltere’de BBC eski muhabiri Jake Lynch'in (2) organize ettiği Taplow Court yaz okulunda ilk kez dile getirdi ve o zamandan bu yana da barış gazeteciliğinde liderliğini sürdürüyor (3).
Barış gazeteciliği nedir?
Barış gazeteciliği, “editör ve muhabirlerin neyi, nasıl haberleştireceklerine karar verirken topluma şiddetten uzak tepkileri öne çıkarma ve bunları değerli kılma olanağı yaratmaları” olarak tanımlanır (4). Aynı zamanda “gazetecilere, haber kaynakları ve haber metinlerinin sonuçları arasındaki bağlantıyı takip eden bir yol haritası (5)” sunar. Bu bir “iyileştirme stratejisi” ve ”barışa bir şans vermek için haber uzlaşımlarına katkıda bulunma çabasıdır” (6).
Barış gazeteciliği beş ana ilke ile tanımlanır:
* Anaakım medyanın genellikle resmettiği gibi yalnızca iki tarafın değil; çatışmanın ortaya çıkmasının arka planlarının, bağlamlarının ve olaya dâhil olan tüm tarafların incelenmesi,
* Her düzeyden tüm rakip tarafların görüşlerine yer verilmesi,
* Çatışma çözümü, gelişim, uzlaştırma ve barışı koruma için yaratıcı fikirler sunulması; yalanların, ört bas etme girişimlerinin ve zanlıların ortaya çıkarılması; aşırılıklar üreten ve bunlara maruz kalıp etkilenen tüm tarafların açıklanması,
* Barış hikâyeleri ve savaş sonrası gelişmeler ile ilgilenilmesi (7).
Barış gazeteciliği modeli, şiddet-savaş/zafer gazeteciliği ile çatışmaya-duyarlı ya da barış gazeteciliğinden farklıdır. Savaş gazeteciliği denen şey; haber içeriğinde şiddete, propagandaya, seçkinlere ve zafer odaklı olmaya yönelir. Öte yandan, barış gazeteciliği çatışma, hakikat, insan ve çözüm odaklı gazeteciliktir (8).
1990’ların ortalarında geliştirilmesinden beri barış gazeteciliği; medya, barış ve çatışma ilişkisi ile ilgilenenlerin yanı sıra tüm dünyadan uzmanların ve bilim insanlarının da ilgisini çekti. Barış gazeteciliği, “muhabirlerin, akademisyenlerin ve aktivistlerin küresel olarak yaygınlaştırdığı bir yenilik hareketi”ne (9) dönüştü.
Barış gazeteciliği alanı tüm kıtalara yayılarak büyümeye devam etmekle birlikte, eleştirilere de maruz kalıyor. Tartışma, öncelikle kavramın gerekli olup-olmadığı, daha sonra ise uygulanabilirliği üzerinden ilerliyor. Konvansiyonel bir gerçekliği düzeltmeye çalışan her yeni kavram gibi, barış gazeteciliği de kimi uzmanlar, özellikle de anaakım haberciliğin sorunsallaştırılması fikrini reddeden ve genellikle “savaş muhabirliği”ne dâhil olanlarca hoş karşılanmıyor (10).
Bu nedenle de bu makalenin başlangıç noktası, barış gazeteciliğinin yol açtığı ve neden gerekli olduğu, arzulanma gerekçesi ve uygulanabilirliğinin (feasibility) tartışılmasıdır. Barış gazeteciliği kavramını, genel gazetecilik kalitesini geliştirecek bir reform olarak öne sürüyorum.
Öncelikle günümüz medya gerçekliği ışığında gerekliliğini alandan örnekler ile destekleyerek sunacağım. Ayrıca, tarafsızlığın mutlak bir değer olduğu varsayımını bir kenara bırakarak, ancak gazeteciliğin ana prensiplerinden biri olarak önemini hesaba katarak; yenilikçi barış gazeteciliği kavramının cazibesini, tam olarak tarafsızlık prensibinden yola çıkarak irdeleyeceğim ve özellikle “çerçeveleme”ye barış gazeteciliğinin güçlendirdiği haber özelliklerinden biri olarak değineceğim. Son olarak, barış gazeteciliğinin kurumsal, profesyonel ve yöntemsel düzeylerde nasıl uygulanabileceğini göstermeye çalışacağım.
Gerekli
“Uzlaşma nadiren haber konusu olur. Kötü haber, iyi haberdir (11)” şiarı tam da çatışma zamanlarında, gerçekliğin yanlış temsil edilmesine öncülük eden problemdir. Buna ilaveten yüksek güvenirliğe sahip resmi kaynaklar olan-bitenin ne olduğu noktasında ne tam olarak konuya vakıftırlar ne de olan-biteni doğru şekilde tasvir ederler. Barış gazeteciliğine ihtiyaç işte bu haber içeriklerindeki problemden kaynaklanır.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Sovyetler Birliği'nce dünyanın iki bloğa ayrıldığı 1965’ten beri, Galtung ve Ruge “hangi olaylar haber değeri taşır? (12)” sorusunun cevabını aradılar. Bu, günümüzün yeni dünya düzeninde daha az gerilim olduğunu ima etmez, ancak, nelerin haber değeri taşıdığı sorusu halen geçerlidir ve birçok araştırmacı bu soruyu yanıtlanmaya çalışıyor.
Galtung ve Ruge, Norveç’deki yerel gazetecilerin dış haberin seçimini etkileyen 12 haber değerini makalelerinde şöyle sıralıyorlar: Sıklık, başlangıç (threshold), açıklık, anlamlılık, mutabakat, beklenmediklik, süreğenlik, düzenli aralıklarla gerçekleşme, elit uluslar, elit insanlar, elit kişilerin söyledikleri ve bir şekilde olumsuzluk içeren gelişmeler (13).
Galtung ve Ruge'nin makalesi uzunca bir süre (14) bu listeyi gözden geçiren (15) veya bunun yerine farklı bir liste öneren (16) çalışmalar yapılana kadar haber değerliliğini “en etkili anlatım” olarak kabul gördü.
Norveçli araştırmacılar, bu değerlerden bazılarının, özellikle resmî kaynaklarla ilgili olanların, çatışma haberlerine müdahale yapıları ürettiğini ve haber içeriklerine temsili anlaşmaların hâkim olduğunu ortaya çıkardılar (17).
Barış gazeteciliği, tam da bu anlayıştan kaynakırmaktadır ve insan yerine resmî kaynakları, süreç yerine olayı, barış yerine şiddeti öne çıkaran modelleri eleştirir. Bu nedenle, tartışmalar berabere devam eden bir maç gibi sunulmakta ve olayın tarafları, belli bir amaç doğrultusunda çarpışan iki tarafa indirgenmiş durumdadır (18). Bu nedenle “haberlerin ‘barışa bir şans vermek için” iyileştirici önlemlere ihtiyacı vardır, çünkü bu anlaşmalar haberciliği bir tür savaş gazeteciliğine yönlendiriyor, ki bu ne adil ne de doğru bir yaklaşımdır (19).”
Savaş gazeteciliği, resmî kaynaklara öncelik veren yönelimi nedeniyle “algıları şekillendirme, algıyı manipüle etme ve davranışı yönlendirme” girişimi (20) olarak tanımlanabilecek propaganda yaklaşımına yaslanır.
Medyanın propagandadan nasıl beslendiğini ve dolayısıyla isteyerek ya da istemeyerek izleyiciyi manipüle ettiğini gösteren pek çok örnek vardır. Irak Savaşının uluslararası yayınlanması, siyasî kaynaklı anlatı tarafından yönlendirilen medya kontrolünün açık bir göstergesidir. Batı medyası, istihbaratın doğruluğundan emin olmadan, Bush yönetiminin “kitle imha silahları” hakkındaki, yanlış olduğu ortaya çıkan (21) açıklamalarını yayımlamakta tereddüt etmedi.
Profesyoneller anaakım medyadaki doğru olmayan, adaletsiz ve dengeli olmama sorununu kabul ediyor. BBC muhabiri David Lyon, barış gazeteciliği hakkındaki uzun bir eleştirinin sonuç bölümünde şöyle yazar:
Bu, gazetecilikte her şeyin iyi olduğu anlamına gelmiyor. Fox News’un, gülünç şekilde partizan ve mizahî dış haberlerin yorumunu yaparken “Adil ve Dengeli” olduğu patentini almaya çabalar ve çoğu İngiliz gazetesinin çatışmalarda iki taraftan birini destekleyen güçlü bir “çizgide” yer aldığı bir dünyada sorunlar vardır.
Son aylarda “Sun” gazetesinin Irak’tan iyi haberler bulmaya çalışmasını görmek, bir tür kara mizahtır. Irak’ın kayıp kitle imha silahları vakası, olması gerektiği gibi, Atlantik’in her iki yakasındaki haber odalarında sorular sorulmasına yol açtı. İngiliz televizyon izleyicilerinin çoğunun, bölge “işgalcilerinin” İsrailliler değil, Filistinliler olduğuna inandığını gösteren araştırma sonuçları, tehlike çanlarının çaldığını göstermelidir (22).
Barış gazeteciliği, hâlihazırda var olan birçok ilkeyi vurguladığı için, yaptığı şeyin tekerleği yeniden keşfetmek olduğu düşünülebilir (23). Ancak, barış gazeteciğinin, habercilikte özellikle “çerçeveleme” gibi (24) üzerinde ısrarla çalıştığı bazı noktalar vardır. Çerçeveleme, haberciliğin temel özelliklerinden olsa da (25), barış gazeteciliği kullanılan çerçevenin kamu üzerindeki etkisini de ciddiyetle göz önünde bulunduran bir yaklaşımı tercih eder. McQuail'in yaptığı daha önceki gazetecilik çalışmaları sayesinde biliyoruz ki, medya toplumsal gerçekliğin üretiminde büyük bir rol oynuyor (26). Gazetecilerin seçtiği çerçeveler, isteyerek ya da istemeden, gerçekliğin inşasını ve böylelikle toplumun bununla ilgili algısını biçimlendiriyor. Gitlin’e göre çerçeveler “çoğunlukla sözü edilmemiş, doğrulanmamış; dünyayı hem haber yapan muhabirler için hem de önemli derecede, bu haberlere güvenen bizler için organize eden” (27) yapılardır.
Doğu Avrupa’da medyanın savaşla ilgili içerikleri, çatışmanın politik temsilleri aracılığıyla propaganda ve manipülasyonun açık örneklerini oluşturur ki böylelikle medyayı kontrol edenlerin çıkarlarına yönelik anlam çerçeveleri kurulur.
Ruigrok’a göre: Kosova’daki savaş sırasında, uluslararası kamuoyunun hatalarını telafi ettiği bir atmosfere medya da katkıda bulundu. Bosna Savaşı ile ilgili eylemsizlik henüz akıllardayken, Batılı hükümetler Kosova’ya tepki göstermeye hevesliydiler. (…) “Etnik temizlik” teriminin medya ve hükümet yetkililerince kullanılması bunun bir örneğidir. (…) Sırplar, “meselenin sahibi” (issue owner) ve Müslüman halka karşı diğer savaş suçlarının faili olarak tekrar tekrar tanımlandılar. Bosna’daki çatışmanın bu şekilde çerçevelenmesi, Kosova Savaşı boyunca bu şekilde haber yapmada küçük bir adım oldu. Örneğin, Batılı gazeteler Sırpların başlatmış olduğu “etnik temizliği” durdurmak için yapılan hava saldırılarını Arnavutlara yapılan insanî yardım olarak ifade ettiler (28).
Ruanda soykırımı da ne medya içeriklerinin doğruluğu ne de Afrika’daki bir savaş hakkında Afrika kökenli kaynaklardan gelen bilgilerin kullanılması anlamında ayrıksı bir örnek olmadı; bu savaşın temsili Batının biz (Batılılıar)/onlar (Afrikalı kabileler) ayrımına yaslanan kalıp yargıları doğrultusunda çerçevelendi (29).
Çerçeveleri, bağımlı veya bağımsız değişkenler olarak, medya tarafı (medya çerçevesi) veya kamu tarafı (bireysel çerçeve) açısından inceliyor olmamız bir yana, (gazetecileri belirli çerçeveleri seçmeye iten faktörler ve onların ortaya çıkardığı etkiler ve kamunun olayları medyadan alma biçimiyle onların anlamasını etkileyen faktörler) (30), gazetecilik çalışmalarında, haberlerin çerçeve yapısını oluşturacak temel değerlendirme öğesi barış gazeteciliğine düşmektedir. Eleştirel ve ileriyi gören basın fikri medyanın aynı zamanda genel kabul gören inançları ve varsayımları sorgulaması demektir (31), ve barış gazeteciliğinin gazetecilere sunduğu bu çerçeveler de bu görevi kolaylaştırır.
Bazı eleştirmenler barış gazeteciliğini yeni bir şey sunmamakla suçluyorlar (32). Fakat iletişim ya da barış ve çatışma alanlarıyla ilişkili olsun ya da olmasın, bir sosyal bilim disiplininden bir “keşif” beklentisi içinde olmak en basitinden gerçek dışıdır. Çünkü sosyal bilimler bir şey icat etmez ama var olana farklı açı, perspektif ve düzeylerden bakar ve bu barış gazeteciliğinin zaten halihazırdaki gazetecilik alanında yapmakta olduğu şeydir. Ayrıca, hem iletişim hem de barış ve çatışma multi-disipliner alanlardır, bu da onların karmaşıklığını yansıtıyor. Multi-disipliner olarak geliştirilen herhangi bir kavram, barış gazeteciliği gibi, onlara bu özelliği kazandıran karmaşıklığı anlamayı veya göstermeyi amaçlar.
Ne değil?
Barış gazeteciliği, genel olarak toplumda özellikle de çatışma durumlarında gazetecilerin rolü ve bu rolün haber yazımında objektiflik ilkesini nasıl etkileyeceği konusunda ciddi bir tartışma başlattı.
Kitle iletişim araçlarının bir değişim aracı olmaktan ziyade mevcut dünya görüşünün sürdürülmesinde önemli işlevlere sahip olduklarına inanılır (33). Kimilerine göre değişim aracı olmak gazetecinin işi değildir diye düşünülse de “Muhabirler kendi pozisyonlarını oyuncu olarak değil gözlemci olarak koruma ihtiyacı duyarlar.” (34).
Fakat gazeteciler toplumdaki oyunculardır ve hatta çok önemli oyuncularıdır. Eğer böyle olmasaydı demokratik rejimlerde medya neden "Dördüncü Güç" olarak adlandırılsın ki? Haberde böylesi bir rol icra etmezler fakat haber yapma tarzları ve haberi nasıl yapacakları noktasında rolleri vardır. Bu anlamda, gazeteciler basit gözlemciler değil işlerinde taşıdıkları sorumluluk oranında kelimenin politik anlamıyla birer oyuncudur. Barış gazeteciliğinin üzerinde durduğu sorumluluk budur işte; sorumluluğu etiğinden hareketle, hedef kitle üzerindeki sonuçlarının ve bazen habere dair gelişmelerin farkında olmaya çağırır.
Eleştirel bakanların aksine, barış gazeteciliği kendini dünya sorunlarının kurtarıcısı olarak sunmaz. Açıkçası savunucu gazetecilik (advocacy journalism) de değildir ve hiçbir öncüsü ya da destekleyicisi haber sunumunda savunuculuğu da önermez. Ne Galtung’un “Barış yönlü bir gazetede ne görmek isterdim”(35) çalışmasındaki 10 ilkesi ne de Lynch ve McGoldrick’in sunduğu “Pratik Barış Gazeteciliği için 17 ilke planı” savunuculuk içermez. “Çatışmada her iki ya da bütün taraflara ses/söz ver”, “düşünsel çerçeve referansını açıkça belirt”, “elit ulusları, kişileri ve olumsuz olayları” daha az önemse, “kamuoyunu küçümseme”, “barışın getirilerini daha açık bir şekilde haberleştir”, problemlerin gelişimine sadece politik olarak bakma (36) sadece şiddet eylemlerini ve “korkuyu” tarif etmekten kaçının” […], bunun yerine, şiddet koşullarının nasıl üretildiğini açıklayarak, günlük yaşamda insanların nasıl engellendiğini ve yıldığını veya yoksun kaldığını vs. gösterin ”(37) demektedir.
Barış gazeteciliğini savunmak, gazeteciliği “savunuculuk” ile özdeş kılma anlamına gelmez. Ayrıca karmaşık sorunları sunarken pasif ve yapay bir rol almaktansa bağlamlarını sunarak aktif ve sorumlu bir rol almaya çağırdığı için barış gazeteciliğinin, Bosna savaşında bazı muhabirlerin Sırplara karşı Bosna hükümetinin tarafını tutmasından sonra ortaya çıkan bağlı/güdümlü (attachment) gazetecilikle karşılaştırılmaması gerekir (38). BBC eski muhabiri Martin Bell bağlı/güdümlü gazeteciliği “iyi ve kötü, doğru ve yanlış, mağdur ve zalim arasında tarafsız kalmayacak gazetecilik” (39) olarak tanımlar.
Barış gazeteciliği haber yaptığı olaylara belirli bir mesafeye sahiptir ve gerekli bağlamları sunarak çatışmanın bütün taraflarına dair haber yaptıkları için bireysel olarak herhangi bir tarafa bağlanmamış olur. Bu nedenle yaptıkları gazetecilik bir aktivizm gazeteciliği değildir veya onun formlarından biri olan ve tarafsızlığı yitirmelerine yol açan “bağlı/güdümlü gazetecilik” de değildir (40).
Barış gazeteciliği, gazeteciliğin kutsal ilkesi olan objektiflik ile çatışmaz. Fakat henüz barış gazeteciliği yokken bile tartışmalı olan bu ilke barış gazeteciliğine rağmen hala hem akademide hem de medyada zaten tartışmalı bir konudur. Bu nedenle barış gazeteciliği tartışmasına, hatta gazetecilik alanına gelmeden önce, insan olmanın doğasındaki genel nesnellik ve öznellik hakkındaki tartışmaya yanıtlar aramak daha yararlı olabilir. Ayrıca gazeteciliğin doğasını “kamuoyu hizmeti ve nesnellikten tüketim ve ticari anlayışa” getiren küresel çağın sosyal ve ekonomik değişimleri göz önünde bulundurmak da önem kazanır (41).
Öte yandan barış gazeteciliği objektif gazetecilik değilse, o halde savaş gazeteciliği ne olarak düşünülmelidir? Eğer araştırmacılar ve medya çalışanları nihayetinde tarafsızlığın/objektifliğin var olmadığını fark ettiler bu durumda barış gazeteciliğinin iddiası da savaş yerine barıştan yana taraf olmaktır.
Bütün durumlarda, geleneksel medyanın genellikle izleyicilere sunmadığı tarihsel ardalanlar, bağlamlar ve altta yatan süreçleri sunarak çatışmanın daha doğru bir tasvirini sunduğu için barış gazeteciliği tercih edilebilir bir gazeteciliktir (42). “Barış gazeteciliği belirli açıklamaları ve bakış açılarını desteklemez fakat hakkaniyetsiz bir şekilde dışlananların görünür ve işitilir olmasını sağlar” (43).
Uygulanabilir
Gazeteciler haber yaparken sürekli bazı zorluklarla karşılaşır. Bu zorluklar politik dinamikler, ekonomik ilişkiler, haber odası yapıları ve çalışma rutinlerine bağlıdır. Bu yüzden haber sadece politik etkilerle değil, aynı zamanda ekonomik, örgütsel ve kurumsal etkilerle de şekillenir (44).
Shoemaker ve Reese'nin geliştirdiği, yaygın tanınırlığı olan Değerler Hiyerarşisi Modeli, medya içerikleri üzerindeki etkileri tanımlamaya çalışır ki bu modele göre bireysel düzey ilk sırada yer alır; medya rutinleri, örgüt ve medya ikinci düzeyi oluştururken ideoloji tüm bunları sarmalayan en son düzeydir (45).
2010'da 17 ülkeden 1700 gazeteci ile yapılan “gazetecilerin çalışmaları üzerinde etkili olan kaynakları” anket tekniğiyle açığa çıkarmaya çalışan araştırma altı etki alanı belirtir: siyasi (siyasi içerik, hükümet yetkilileri ve politikacıların etkisi), ekonomik (gazetecilerin haber kurumlarından, reklamcılardan ve marketten kar beklentileri), yöntemsel (mekân ve yer açısından kısıtlı kaynaklar ve haber işinin standartları ve rutinleri), örgütsel (haber kurumlarının müdürleri, baş editörleri, yöneticileri ve sahipleri), profesyonel (politikalar, sözleşmeler, yasalar) ve referans grupları (meslektaşlar, yarışan haber kurumları, kitleler, aile ve arkadaşlar) (46).
Ekonomik ve siyasi faktörlerin genel varsayım olarak hayli etkili oldukları görüşünün aksine gazetecilerin belirlediği etkiler hiyerarşisi, bu iki faktörün gereğinden fazla abartıldığını, aslında onların işleri üzerindeki en etkili olan faktörlerin sırasıyla örgütsel, profesyonel ve yöntemsel alandan kaynaklı olduğunu açığa çıkarıyor (47). Bu çalışmanın devamında ulusal bağlamlarına göre etkilerin göreceli olduğunu ve birçoğunun ülkeden ülkeye farklılık gösterdiği görülüyor (48).
Gelişen ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasındaki farklılıklara dair yapılan bir karşılaştırmaya göre “ülkeler arasında, algılanan siyasi ve ekonomik etkilerin farklılığı; algılanan örgütsel, profesyonel ve yöntemsel farklılıklardan kesinlikle daha büyük” (49) olduğu saptandı. “Siyasi etkilerin, aslında daha az demokratik ülkelerde ve hem daha az basın özgürlüğü ve hem de daha yüksek politik paralelliğe sahip ülkelerde daha güçlü olduğu görüldü” (50).
Medya ve iletişim araştırmalarının vurguladığının aksine, çalışmayla, gazeteci siyasi nedenlerin işini etkileyen en etkili faktör olduğunu düşünmese de, bu etkinin var olmadığı anlamına gelmiyor (51). Bununla birlikte nihayetinde barış gazeteciliğini yapacak veya yapmayacak olanlar gazeteciler olduğu için, gazetecilerin işlerini yaparken zorlayıcı faktörlerin ne olduğu hakkındaki cevapları bulmak yararlı ve önemli bir noktadır.
Bu nedenle, sıralanan bulgulardan hareketle barış gazeteciliğinin uygulanabilirliğini tartışacağım. Bunu yaparken de “etki”nin (influence) mutlaka olumsuz değerlendirilmemesi gerektiğini; medya etkisinin önemli üç düzeyinde değişiklik yapılabileceğinden hareketle, barış gazeteciliğinin sadece isteğe bağlı editoryal bir karar olduğu süreç görüşüyle ilerleyeceğim.
Örgütsel etki: Anketteki kategorileştirmeye bağlı olarak örgütsel etki “haber odası içerisinde”, ve “medya örgütü içerisinde” editoryal ve yönetsel kararları veren yöneticiler tarafından barış gazeteciliği tercihi haber örgütünün editoryal ve yayın politikasına bir kez dahil edildiğinde, ilgili haber kuruluşunda çalışan bütün gazetecileri etkileyebilir. Örgütsel etki, diğer bir deyişle, liderlik pozisyonundaki insanların, çalışanların yol haritasını belirleyen kişiler olduğu için, barış gazeteciliğinin onların iş üzerindeki etkisi örgütsel yapıyı bir bütün olarak etkiler. Çünkü değişen insanlar yapıyı değiştirebilir.
Profesyonel etki: Dini kitapların aksine, bir mesleğin politikaları ve sözleşmeleri değişebililir; değişmelidir de. Gazetecilik alanı da bu durumdan bir istisna değildir. Barış ve çatışma çalışmaları alanı ortaya çıkmasaydı çatışmaya duyarlı (conflict sensitive) yaklaşım, medya içeriklerinde yeterince irdelenmemiş bir boyut olarak kalacaktı.
Şimdi profesyonel gazetecilik norm ve kodlarına bu yaklaşımı dâhil etmenin tam zamanıdır. Bazı haber örgütleri dolaylı olarak zaten barış gazeteciliği ilkelerini, bu isimle tanımlamadan uyarlamış durumdalar. Bu demek oluyor ki çatışmaların medya çerçevelerine nazaran, barış gazeteciliğinin sunduğu etik çerçeve, profesyonelliğin yüksek standartları ve etik hakkında kaygıları olan daha fazla medya kuruluşu tarafından benimsenebilir (52), en azından teorik olarak. Bu gerçek daha o zaman örgütte çalışan bütün editörleri profesyonel olarak etkilenmesine öncülük eder.
Yöntemsel etki: Yöntem oldukça pratik bir faktördür. Dünyadaki diğer meslekler gibi gazetecilik de kendine has bir yönteme sahiptir; bu da daha önceden kurulan birçok standart ve rutinler tarafından belirlenmiş ve hangi tür medyada çalışırlarsa-çalışsınlar gazeteciler, kendilerini mekan ve zaman tarafından sınırlandırılmış olarak bulacaklardır.
Ancak bu kaliteli bir medya içeriği sunmamak için bir bahane de olmamalıdır. Haber yaparken "doğruluk", "hakkaniyet" ve "denge" gibi ilkeler en temel standartlardır ve barış gazeteciliği bu ilkeler üzerinde yoğun bir şekilde duruyor; kendisini çatışma analizi ve dönüşüm teknikleri aracılığıyla bu ilkeleri yenileyen bir kavram olarak öneriyor (53).
Sonuç
Barış gazeteciliği, bugün habercilikteki sorunlara - resmi kaynaklara bağımlılık, şiddet yoğun içerik, kışkırtıcı ve dışlayıcı önyargılara içkin haber öyküler- yapıcı bir çözüm niteliği taşıyor. En önemli sorun da, gerçekliğin sorunlu temsili (misrepresentation) ve haber çerçevelerinin doğruyu yansıtmamasıdır. Bu nedenle de barış gazeteciliği bireysel, profesyonel ve yapısal düzeyde kaliteli haberciliğe olan ihtiyaç nedeniyle ortaya çıktı.
Buradaki en önemli amaç, izleyiciye bağlam ve tarihi bilgi sunarak; olabildiğince tüm tarafların temsilini sağlama; gerçekte neler olup-bittiğini anlatmaktır. Sonuçta “çatışmaya şiddetsiz tepki”yi değerlendirecek olan izleyicidir. İzleyici bunu seçmese gazetecinin işi bu noktada zaten bitebilir. Fakat neyin enformasyon olarak seçileceği, kamuya nasıl verilmesi gerektiği ve sonuçlarının neler olabileceğinin tahmini gazetecilerin sorumluluğudur.
Kötü habercilik reddedilemeyecek kadar yeterli düzeye ulaştığından barış gazeteciliği kavramının gerekli olup-olmadığını sorgulamak artık gereksiz zaman kaybıdır. Hem uygulama hem de araştırmaları bunu doğruluyor. Çözüm önerileri geliştirmek için medya içeriklerinin problemlerine işaret etme akademi, haber odası ve sivil toplum tarafından yapılmalıdır.
Barış gazeteciliği kavramını veya onun gerekliliğini savunmayı eleştirmek haberciliğin ve medya performansının kalitesinin artmasına yardımcı olmaz. Bu nedenle “neden değişime ihtiyaç duyarız” yerine “değişimi nasıl yapabiliriz” sorusunu tartışmanın zamanı geldi. Çatışmaları haberleştirirken medyanın kötü performans sergilediği konusunda herkes hemfikir olmuş gibi görünüyor.
Barış gazeteciliği getirdiği yeniliklerle medya, iletişim ve gazetecilik araştırmaları alanında yeni bir paradigma olarak bu alanlardaki sorunları çözme adına geliştirilen cevaplardan sadece biridir. Böylelikle “bilinen metotların daha iyi bir pratiği” olmasa da aynı zamanda barış ve çatışma alanlarından aldığı yeni teknikler ile yeni bir araç takımı sunuyor.
Eğer medya alanında pratik ve ya teorik çalışanlar barış gazeteciliğini “iyi ama uygulaması zor” bir şey olarak görürlerse, o zaman üzerinde düşünmek, deney yapmak ve araştırmak kolay olur, bu sayede de daha yaygınlaşıp, uygulanabilir hale gelir ve onu kabul etmek veya uygulamakta zorlananları ikna etmek mümkün olur. Eğer barış gazeteciliği doğru cevap değilse, onu eleştirme veya tartışma çabaları “savaş gazeteciliğini” düzeltmek için alternatif aramaya odaklandığında daha verimli olur.
Sonuncu olarak işaret edeceğimiz, en önemsizi olarak gördüğümüzden değil, barış gazeteciliği bunu uygulayanlara haber öyküleri veya raporlarının üretiminde kullanabilecekleri etik çerçeve önerir. Ayrıca kanıksanmaması gereken de barış gazeteciliğinin, medyanın yaşadıkları gerçeklik gibi kutuplaştırdığı çatışmadaki topluluklara/taraflara getireceği pozitif bakış ve yanısıra siyasi ve ticari gündemden uzakta gazetecilik prensiplerine bağlı kalmak için mücadele eden gazetecilerin işlerini riske atmadan bütünlüklerini sağlaması için de bir umut sağlamasıdır.
Barış gazeteciliği, gazetecilere toplumda pozitif rol oynadıklarını, etik, tarafsız ve sorumlu davranarak, “iyi” bir iş yaptıklarını hatırlatır. Editörler/gazeteciler/muhabirler ve yöneticiler eşdeyişle haber üretenler birey olarak hem gazetecilikte hem de barış ve çatışma alanında daha derinlemesine bir analiz yürüterek, medyanın rolünü ve böylece toplumda iyileşme sağlayabilir. (VB/BZ/İC)
* Vanessa Basil'in makalesi Peace and Conflict Monitor dergisinde 2 Temmuz 2014'te yayımlandı; makaleyi Begüm Zorlu Türkçeleştirdi.
Dipnotlar
[1] Lynch, J. & McGoldrick, A. (2005), Peace Journalism, Hawthorn Press, Stroud, UK.
[2] Lynch J. (2014), A Global Standard for Reporting Conflict, Routledge, New York and London, p. 36
[3] Richard Falk R. (2008) Foreword, in Lynch J. Debates in Peace Journalism, ix, Sydney University Press, University of Sydney, Australia
[4] Lynch, J. & McGoldrick, A. (2005), p6.
[5] Ibid.
[6] Lynch, J. “What is peace journalism?”(1)
[7] Ibid
[8] Lynch J. (2014), p 41.
[9] Peace Journalism: A growing Global Debate
[10] Lynch J. (2008), Debates in Peace Journalism, xi-xii
[11] Galtung & Ruge (1965) and Harcup & O’Neill (2001) in Lynch J. (2014), p. 35.
[12] Galtung, J. & Ruge, M. (1965) “The structure of foreign news: the presentation of the Congo, Cuba and Cyprus crises in four Norwegian newspapers”, Journal of International Peace Research 1, pp. 64–91.
[13] Ibid.
[14] McQuail D, (1994), Mass Communication Theory, An Introduction, Sage Publications, p. 270.
[15] Harcup, T., & O’Neill, D. (2001). What Is News? Galtung and Ruge revisited. Journalism Studies, 2(2), pp. 264- 267.
[16] Ibid, 267-280.
[17] Galtung, J. & Ruge, M. (1965).
[18] Lynch, J. & McGoldrick, A. (2005), p8.
[19] Lynch, J. & McGoldrick, A. (2010). A global standard for reporting conflict and peace. In R.L. Keeble, J. Tulloch & F. Zollmann (eds.). Peace Journalism, War and Conflict Resolution. Peter Lang: New York, p.91
[20] Jowett and O’Donnell (1999), cited in Lynch, J. & McGoldrick, A. (2010). A global standard for reporting conflict and peace, p.91.
[21] Ruigrok, N. (2010). From Journalism of Activism towards Journalism of Accountability. International Communication Gazette, 72(1), p89.
[22] Lyon D. (2007), Good journalism or peace journalism? p, 9
[23] Hanitzsch, T. (2007), Situating Peace Journalism in Journalism Studies: A critical appraisal. Conflict & Communication online, 6(2), pp. 1
[24] Lynch, J. & McGoldrick, A. (2005).
[25] Tuchman G. (1978), Cited in Scheufele (1999).
[26] McQuail D. (1994), Cited in Scheufele (1999).
[27] Gitlin T. (1980), Cited in Scheufele (1999).
[28] Ibid, p87.
[29] Myers, G., Klak, T., & Koehl, T. (1996). The inscription of difference: news coverage of the conflicts in Rwanda and Bosnia. Political Geography, 15(1), pp. 22.
[30] Scheufele (1999).
[31] Galtung, J. (1986). On the Role of the Media for Worldwide Security and Peace. In Tapio Varis (ed). Communication and Peace. San Jose: Universidad para la Paz, p. 245.
[32] Hanitzsch, T. (2007).
[33] Ibid.
[34] Lyon D. (2007), p. 3.
[35] Ibid, pp. 249- 264.
[36] Id, Galtung J. & Ruge M. (1965).
[37] Id, Lynch J. (2005).
[38] Id, Ruigrok, N. (2010), p. 87.
[39] Bell, M. (1998) ‘The Truth is our Currency’, The Harvard International Journal of Press/Politics 3(1): p.273
[40] Ruigrok, N. (2010), p 87
[41] Hackett, R. (2006). Is Peace Journalism Possible? Three Frameworks for Assessing Structure and Agency in News Media. Conflict & Communication online, 5(2), p 10
[42] Peace Journalism: A growing Global Debate
[43] Lynch, J. (2014), p.33.
[44] Hanitzsch, T., & Mellado, C. (2011). What Shapes the News around the World? How Journalists in Eighteen Countries Perceive Influences on Their Work. The International Journal of Press/Politics, 16(3), pp. 405
[45] Shoemaker, Pamela J., and Stephen D. Reese. 1996. Mediating the Message: Theories of Influence on Mass Media Content. White Plains, NY: Longman.
[46] Hanitzsch, Thomas, Maria Anikina, Rosa Berganza, Incilay Cangoz, Mihai Coman, Basyoun Hamada, Folker Hanusch, et al. 2010. “Modeling Perceived Influences on Journalism: Evidence from a Cross-National Survey of Journalists.” Journalism & Mass Communication Quarterly 87(1): 7–24.
[47] Ibid.
[48] Hanitzsch, T., & Mellado, C. (2011). pp. 404-426
[49] Hanitzsch, T., & Mellado, C. (2011), p. 414
[50] Ibid, P 418
[51] Ibid, P. 419-420
[52] Check BBC Editorial Guidelines and The Los Angeles Times Ethics Guidelines
[53] Lynch J. (2005).
Kaynakça
Bell, M. (1998) 'The Truth is our Currency', The Harvard International Journal of Press/Politics 3(1).
Dente R. (2007). Peace Journalism: constructive Media in a Global Community. Global Media Journal. Mediterranean Edition, 2(2)
Jowett & O'Donnell (1999), cited in Lynch, J. & McGoldrick, A. (2010). "A global standard for reporting conflict and peace", in Keeble R, Tulloch J, Zollmann F. (2010), Peace Journalism, War and Conflict Resolution, New York: Peter Lang Publishing,
Galtung, J. (1986). On the Role of the Media for Worldwide Security and Peace. In Tapio Varis (ed). Communication and Peace. San Jose: Universidad para la Paz.
Galtung, J. & Ruge, M. (1965) "The structure of foreign news: the presentation of the Congo, Cuba and Cyprus crises in four Norwegian newspapers", Journal of International Peace Research (1).
Gitlin T. (1980), The whole world is watching: mass media in the making and unmaking of the new left, Berkeley: University of California Press.
Hackett, R. (2006). Is Peace Journalism Possible? Three Frameworks for Assessing Structure and Agency in News Media. Conflict & Communication online, 5(2).
Hanitzsch, T., & Mellado, C. (2011). What Shapes the News around the World? How Journalists in Eighteen Countries Perceive Influences on Their Work. The International Journal of Press/Politics, 16(3).
Hanitzsch, T. (2007). Situating peace journalism in Journalism Studies: A critical appraisal. Conflict & Communication online, 6(2).
Hanitzsch T, Anikina M, Berganza R, Cangoz I, Coman M, Hamada B, Hanusch F, et al. (2010). "Modeling Perceived Influences on Journalism: Evidence from a Cross-National Survey of Journalists." Journalism & Mass Communication Quarterly.
Harcup, T., & O'Neill, D. (2001). What Is News? Galtung and Ruge revisited. Journalism Studies, 2(2).
Loyn, D. (2007). Good journalism or peace journalism? Conflict & Communication online, 6(2).
Lynch J. (2014), A Global Standard for Reporting Conflict, Routledge, New York and London.
Lynch, J. & McGoldrick, A. (2010). 'A global standard for reporting conflict and peace',in Peace Journalism, War and Conflict Resolution ed. by Johan Tulloch, Richard Lance
Keeble and Florian Zollmann (New York: Peter Lang Publishing 2010).
Lynch, J. & McGoldrick, A. (2005), Peace Journalism, Stroud, UK: Hawthorn Press.
McQuail D, (1994), Mass Communication Theory, An Introduction, (ed 3), Sage Publications.
Myers, G., Klak, T., & Koehl, T. (1996). The inscription of difference: news coverage of the conflicts in Rwanda and Bosnia. Political Geography, 15(1).
Richard Folk R. (2008) Foreword, in Lynch J. Debates in Peace Journalism, ix, University of Sydney, Australia: Sydney University Press.
Scheufele, D. A. (1999). Framing as a Theory of Media Effects. Journal of Communication (Winter 1999).
Ruigrok, N. (2010). From Journalism of Activism towards Journalism of Accountability. International Communication Gazette, 72(1).
Shoemaker, Pamela J., and Stephen D. Reese. 1996. Mediating the Message: Theories of Influenceon Mass Media Content. White Plains, NY: Longman.
Tuchman G. (1978), Making news: A study in the construction of reality, New York: Free Press.
Transcend media: https://www.transcend.org/tms/about-peace-journalism/1-what-is-peace-journalism/
Peace Journalism: www.Peacejournalism.org
BBC Editorial Guidelines: http://www.bbc.co.uk/guidelines/editorialguidelines/guidelines/
The Los Angeles Times Ethics Guidelines: http://latimesblogs.latimes.com/readers/2011/02/la-times-ethics-guidelines.html