Açık yakaların altına sıkıştırılmış dağınık kravatlar, dirseklere kadar katlanmış ve paltolunun üstüne sarkıtılan gömlekler, yön algısı paramparça edilmiş parlak jöleli saçlar, ders arasında parmak aralarına gizlenmiş kimliksizliğin tatmin nesnesi sigaralar, televizyon dizilerinden ısmarlama kült imajlar, her şeyin gösteriye dönüştürüldüğü maskeli içi boş anlamsız hayatlar, her şeyin dışarıdan alındığı ikinci el hayatların meta dünyasına bulanmış ergen yaşamlar ve şiddet kültürüne bulanmış bir gençliğin her geçen gün daha da depreşen hastalık semptomları…
İşte günümüz gençliğinin hastalıklı semptomlarını anlamak ve doğru okumak için belki de yukarıdaki pasajın çağrışımları üzerinden yeni patikalar açmak, gerçekliğin sert çekirdeğinin ardına gizlenmiş olanı ortaya çıkarmak ve iktidarın içyüzünü deşifre etmek gerekiyor.
Gençlik çok amansız bir bocalamayı yaşıyor son zamanlarda. Hızla küçülen dünyanın küresel uğraklarında gittikçe gençliğin semptomatik dışavurumlarıyla karşılaşıyoruz. İktidarın kuşatıcı yaşam alanlarında boğulan ve alternatif yaşam deneyimlerine olan açlığını görünür kılmak için iktidarın bu dar alanlarındaki hastalıklı araçlarıyla kendisini ortaya koymaya çalışan bir gençliğin umutsuz yüzüyle karşı karşıyayız.
Yaşadığı ayrıntının nesnesine dönüşmek
Anlamın yitip gittiği, yaşama dair anlamlı kodların dağılıp çözüldüğü ve her şeyin tüketimlik bir ansal zaman diliminin verdiği hazza indirgendiği günümüzde artık olanaklı bir anlamlılıktan, umutlu bir gelecekten ya da yaşam kurucu bir deneyimin bolluğundan bahsetmek mümkün görünmüyor.
Gençlik tüketim kültürünün ilkel benliklere hitap eden arzu çağında yitip gidiyor. Her şey bir tatmin nesnesine dönüştürülerek hemencecik tüketiliveriyor ve gençlik kültürü bu yaşam pratiği içerisinde yaşadığı her ayrıntının “nesnesi” haline dönüşüyor adeta.
Gündelik hayatın katlanılmaz ayrıntılarında başıboş bulantıların şizofrence bir tutulmasını yaşıyor gençlik. Kendi olmanın iğdiş edilme korkusuna kapılmış bir yanılsamanın mazoşist tepkimeleriyle ölçüyor gençlik hayatın anlam(sızlığı)nı.
Çok umutsuz bir dönemin acı aralığında gençliğin serseri çığlıklarıyla uyanıyoruz hayata. Yalnızlık ve yabancılaşma duygularının sis perdesiyle örttüğü gerçeklikten kopartılmış gençlik, tekno-kültürün egemen kodlarıyla her geçen gün daha da dumura uğratılıyor. Yaralanan bilinçler kendilerini popüler kültürün tüketim kipine hapsedip burasının kaygan zemini üzerinden çok tüketimlik yapay kimlikler içinde üretiliyorlar.
Hiçbir zaman kendi gerçek öz doğalarını yaşayamayacakları bu kapsül-hayatlar içinde her gün yeniden ve yeniden üretilen gençliğin steril doğası geleceğin korku çığlığına dönüşüyor.
Ne yöne baksak popüler kültürün baskıcı aygıtları tarafından yönlendirilen gençliğin yaşam alanlarındaki umutsuz sıkışmayı görüyoruz. Televizyon kültürünün egemen söylemleriyle oluşturulan gençlik kültürünün davranış kodları her geçen gün daha da şiddet ve yabancılaşmayla kirleniyor. Son zamanlarda okullarda meydana gelen olayları da bu bağlamda çözümlemek gerekiyor.
Umutsuzluk kipinin en yoğun halini yaşayan gençlik şimdi kendi ergenlik şeytanlarının peşine düşmüş ve hayatını; anlamsızlığın melankolik bulantısıyla kirleniyor… (AÇ/TK)