Günümüzün teknolojik olanaklarında en çok öne çıkan kavramlardan birisi de “girişimcilik”. Var olan somut olanakları kullanarak bunlar üzerinden bir kişisel ürün oluşturmanın önkoşulu: girişimci bir ruh ve özgüven yetisi kazanabilmek.
Özellikle gençlerde bu çok daha önemli olabiliyor. Gençlerin kendi yoğun enerjilerini üretken ve faydalı alanlara kanalize etmelerinin temel koşulu girişimci bir eylemlilikten geçiyor.
Aslında girişimcilik için gerekli olan zemin de yok değil günümüzde. Gelişen teknolojinin iletişim alanında sağladığı internet, gazete, dergi, kitap vb araçlar aracılığı ile biz gençler bize hitap eden birçok alanda girişimlerde bulunabiliriz.
Örneğin 15–27 yaş aralığına giren gençlere yönelik Türkiye"de birçok sosyal ve eğitici içerikli etkinliklere destek için kuruluşlar bulunuyor. Gençlerin kişisel girişimci bir tavırla bu alanlara yönelmeleri kendilerini ifade etmelerini sağlayarak birçok olanakla tanışmalarını sağlayabilir.
Son yıllarda Avrupa'daki eğitim sisteminin yapısalcı temelli olarak düzenlenmesi girişimcilik anlamında çok olumlu sonuçlar doğurdu. Yapılandırmacı eğitim yaklaşımında bilginin birey tarafından yapılandırılarak anlamlandırılması, bireyi kendine özgün kişisel üretim ve yaratıcılıklara açık hale getirdi.
Ayrıca yapılandırmacı eğitim yaklaşımında bireyin öğrendiklerini pekiştirmesi amacıyla yapılan proje hazırlama uygulamaları gençlerin proje hazırlama alanlarında daha girişimci ve özgüvenli olmaları sonucunu doğurdu.
Gençler daha ilkokuldan beri öğrendikleri proje hazırlama tekniklerini biraz daha geliştirerek bu konuda çok yoğun talep ve girişimlerde bulunmaya başladılar.
Proje Temelli Sosyal Sorumluluk
Nitekim bu olguya bağlı olarak Avrupa Birliği, kendi 25 üye ülkesi ve üye olmakta olan diğer bazı ülkelerin de (Türkiye de bu programa katıldı) katılımıyla kurduğu Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları ile yaşları 13 ile 30 arasında değişen gençlerin kişisel gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla farklı başlıklarda proje hazırlama ve bu projelere hibe sağlayarak uygulama olanakları sunan bir geniş organizasyon düzenledi.
Avrupa Birliği Gençlik Programı olarak bilinen bu program için her yıl milyonlarca Euro"luk bütçe ayrılıyor.
Dünya Gençliği, Avrupa Gönüllü Hizmeti, Avrupa İçin Gençlik Destek Sistemleri ve Avrupa İşbirliği İçin Destek Programları başlıklarından oluşan programın Türkiye'deki merkezi, Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından kurulan Ulusal Ajans'tır.
Yaşları 13-30 arasında değişen gençler bu uygulamaların herhangi birisi alanında bir proje hazırlayarak Ulusal Ajansa gönderebilirler. Ulusal Ajans da 10 bin ile 30 bin Avro arası maddi destek sunarak gençlik projelerinin gerçekleştirilmesine yardımcı oluyor.
Gerekli başvuru formları ve diğer önemli bilgilerin ayrıntılı açıklaması için www.ua.gov.tr ve www.genclik.gov.tr adresine bakabilirsiniz.
Geçlik Programı"nda Yeni Dönem: 2007-2013
2000-2006 yılları arasında uygulanan ikinci dönemin sonlarına doğru programa katılan Türkiye'de; çok kısa bir süre içerisinde 10 binden fazla proje başvurusu oldu.
Bu dönemde 3.000"den fazla proje kabul edildi ve yaklaşık 40 bin kişi bu projelerden yararlandı.
Bunların 9 binden fazlası üniversite öğrencisi, 5 binden fazlası mesleki eğitim öğrencisi ve eğitmeni, 18 binden fazla genç, 3 binden fazla öğretmen ve 2 binden fazla öğretim üyelerinden oluşuyor.
Bu dönemde ülkemize 68 milyon Avro tahsis edilmişti ve yzüde96'lık bir kullanım oranıyla paranın çok büyük bir kısmı kullanılmış oldu.
İkinci dönemde yaşanan en büyük sıkıntılardan birisi; proje başvurusu çok olmasına rağmen, ayrılan ödeneğin yetersiz olmasıydı. 2007-2013 yeni döneminde bütçe yüzde 70 oranında artırıldı.
Yeni dönemde 6 yıl boyunca 559 milyon Avroluk ödenek kullanılacak. Türkiye programa 2003 yılında katılmasına rağmen 31 ülkenin üye olduğu programda, dört yıllık kısa bir sürede en üst sıralara yükselmeyi başardı.
Gençlik Programı"nda en büyük bütçeye sahip dördüncü ülke; Hayat Boyu Öğrenme Programı'nda ise en büyük bütçeye sahip yedinci ülke konumuna geldi.
Eğitim ve Gençlik Programları çerçevesinde kabul edilen projelerin masrafları, Ulusal Ajans tarafından karşılıksız ve geri ödemesiz hibe olarak sağlanmaktadır.
Bu sistemden faydalanmak için bütün üye ülkeler ortak bir havuza belirli miktarlarda aidat ödemek durumundadır. Ülkelerin alacakları payla ise oluşan bu havuzdan dağıtılmaktadır. Türkiye için ödediği katılım payı hesaba katıldığında, projeler için sağlanan toplam desteğin yzüde 35'e yakın bir kısmı devlet bütçesinden karşılanmaktadır. Kalan yüzde 65'lik kısım ise AB Katılım Öncesi Fonlarından karşılanmaktadır.
Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları, AB'ye aday olan ülkemizde uygulanan tek topluluk programı ve faaliyeti değil. Merkezi Finans ve İhale Birimi, Kültür 2007, AB Türkiye Delegasyonu gibi isimlerle değişik fon programları yer almaktadır.
Türkiye'nin Avrupa Birliği adaylığı sürecinde katılım ücreti yatırarak dahil olduğu Eğitim ve Gençlik Programlarından mümkün olduğu kadar çok sayıda eğitimci, sanayici, sivil toplum örgütü ve diğer kamu kurumlarımız aracılığıyla insanların yararlanması ülkemiz için hem çok önemli bir geri dönüşüm; hem de önemli bir toplumsal artı değer yaratacaktır.
Girişimcilik, sosyal sorumluluk, özgüven ve kolektif çalışma gibi temel değerlerin kazanıldığı bu tür etkinliklerin devamının sağlanması gerektiğine inanıyorum.
Popüler kültür endüstrisinin çarkları içerisinde öğütülen gençliğin gittikçe şiddet kültürü içerisinde yabancılaşması ve yıkıcı eğilimlerle tepkisel kişilikler ortaya koymalarının engellenmesi için kendilerini ifade edebilecek aktif ve sosyal alanlar yaratmak gerektiğine inanaraktan daha fazla sosyal etkinlikler üretmemiz gerektiğine dair bir duyarlılık ve farkındalıkla; içerisinde bulunduğumuz sosyal yaşam alanına daha fazla katkıda bulunabilir ve bu süreçte biz de daha fazla şey öğrenebiliriz. (AÇ/EZÖ)