Türkiye hakkındaki 2011 yılı İlerleme Raporunun açıklanmasının ardından, yeniden aynı sözlerle, yeniden aynı değerlendirmelerle ifade özgürlüğü sorunlarımız konuşuluyor.
İlerleme Raporuna göre, ifade özgürlüğünün çok sayıda ihlalini ciddi endişeler yaratmaktadır. Uygulamada medya özgürlüğü kısıtlanmıştır. Gazetecilerin hapsedilmesi ve Ergenekon soruşturmasıyla ilgili yayımlanmamış bir kitaba el konulması, bu endişeleri artırmıştır. Çok sayıda gazeteci halen tutukludur. Kürt meselesi hakkında yazan birçok yazar ve gazeteci hakkında çok sayıda dava açılmıştır. Kürt meselesi hakkında haber yapan veya Kürtçe yayın yapan gazetelere uygulanan baskı devam etmektedir. Birkaç sol görüşlü ve Kürt gazeteci, terörizm propagandası yapmaktan hüküm giymiştir
Rapora göre; "Türk ceza mevzuatı, ifade özgürlüğünün sınırlanmasında orantısız olarak kullanılabileceği için, son derece sorunlu olmaya devam etmektedir. Basın Kanunu ve Atatürk Aleyhine işlenen Suçlar Hakkında Kanun da ayrıca ifade özgürlüğünü kısıtlamak için kullanılmaktadır. Türk Ceza Kanunu'nun, hakareti suç kapsamına alan 125. madde, kamu düzeninin korunmasına ilişkin 214, 215, 216 ve 220. maddeler, müstehcen yayınların yasaklanması hakkındaki 226. madde, soruşturmaların gizliliğinin korunmasına yönelik 285. madde, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüsü yasaklayan 288. madde, silahlı örgüte üyelik hakkındaki 314. madde ve halkı askerlikten soğutmayı suç haline getiren 318. madde gibi birçok maddesinin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Terörle Mücadele Kanunu kapsamında terörizmin geniş tanımından kaynaklanan ifade özgürlüğü kısıtlamaları endişe yaratmaya devam etmektedir. Kanunun özellikle 6. ve 7. maddelerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir. Başka bir önemli sorun ise, ifade özgürlüğü ihlallerine neden olan, mahkemeler ve savcılar tarafından mevcut yasal hükümlerin yorumlanmasında ve uygulanmasındaki orantısızlıktır.
"Sonuç olarak, hassas olarak algılanan konular dâhil, açık tartışma ortamı devam etmiştir. Bununla birlikte, gazeteciler, yazarlar, akademisyenler ve insan hakları savunucuları hakkında açılan çok sayıda dava ve soruşturma ile medya üzerindeki gereksiz baskılarla ifade özgürlüğü uygulamada göz ardı edilmekte ve bu durum ciddi endişelere sebep olmaktadır. Mevcut mevzuat, ifade özgürlüğünü AİHS'ye ve AİHM içtihatlarına uygun şekilde yeterince güvence altına almamakta ve yargının kısıtlayıcı yorumlarda bulunmasına izin vermektedir. İnternet sitelerinin sıklıkla yasaklanması diğer bir ciddi endişe sebebidir. Türkiye'deki yasal ve yargısal uygulamalar, mevzuat, cezai usuller ve siyasi tepkiler bilgi ve fikirlerin serbestçe paylaşılması önündeki engellerdir."
Sayın Egemen Bağış, 12 Ekim 2011 tarihinde yaptığı basın toplantısındaki açıklamasında İlerleme Raporuna yönelttiği eleştiride iki hususu özellikle vurgulamıştır.
İlki, söylediğine göre, "Türkiye'de gazetecilik mesleğinden dolayı tutuklanan, hapse atılan tek bir gazeteci dahi yoktur. Raporda'da bahsi geçen, şu anda tutuklu bulunan gazeteciler kendi meslekleriyle ilgili olarak değil, illegal bazı eylemler içerisine girdikleri iddiasıyla tutuklu yargılanıyorlar."
İkincisi ise, Türkiye'de tarihin en özgür, en demokratik dönemi yaşanmaktadır. Nitekim son dokuz yılda basın özgürlüğü konusunda tarihte hiçbir Hükümetin cesaret edemediği düzenlemeleri AK Parti Hükümeti hayata geçirmiştir.
Sayın Bağış, "yürütülen tartışmalarda -bilerek veya bilmeyerek- sanki basın mensuplarının suç işleme özgürlüğü varmış gibi bir izlenim oluşturulmaya çalışıldığını" bunu son derece tehlikeli bulduklarını ve "samimiyetsizliğin ve art niyetliliğin" göstergesi olarak "illegal faaliyetlerde bulunduğu iddia edilen ve yargılaması devam eden gazeteciler için yükseltilen sesin sadece mesleğinden dolayı 50 ay hüküm giymiş bir gazeteciye karşı yükseltilmemesidir." diyor.
Gazeteciler hakkındaki "iddialar" doğru mudur? Nerden biliyorsunuz? Eleştirilerinize karşı gazetecilerin savunmasının alınmasını beklemek gerekmez mi? Eğer gazetecilerin illegal bazı eylemler içerisine girdikleri iddiasıyla yargılandıklarına sadece "iddianameyi okuyarak" ikna olduysanız, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar herkes masum sayılacağına göre, iddianın aksine; sadece gazetecilik faaliyetleri nedeniyle suçlandıkları ve tutuklandıkları yargılamada ortaya çıkarsa ve beraat ederlerse ne diyeceksiniz? Herhalde, bağımsız yargının kararı olduğunu, saygı duyduğunuzu ve yargıya karışamayacağınızı ve hatta demokrasi adına çok memnun olduğunuzu ifade edeceksiniz.
Hiç kimsenin ve gazetecilerin "suç işleme özgürlüğü" yoktur. Ancak herkesin ifade özgürlüğünüzü sağlayan gazetecilerdir. Sizin özgürce görüş ve düşüncelerinizi serbestçe kamuoyu ile paylaşabilmeniz için tutuklu olduklarını, yaptıkları haberler ve gazetecilik faaliyetlerinden dolayı özgürlüklerinden yoksun bırakıldıklarını nasıl anlatsak?
Ne söylesek yararı yok. Bir gün, umarım anlarsınız... (Fİ/HK)