Dünyanın önde gelen ekonomilerinin (19 ülke ve AB – Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Arjantin, Avustralya, Brezilya, Çin, Endonezya, Fransa, Güney Afrika, Hindistan, İngiltere, İtalya, Japonya, Kanada, Meksika, Rusya, Suudi Arabistan ve Türkiye) bir araya geldiği G20 uluslararası finansal forumu dünya ticaretinin yüzde 80’ini temsil etmektedir.
Dünya ekonomisinin %85’ini oluşturan G20 ülkelerinin aldıkları kararlar tüm dünya ekonomisini etkilemektedir. Global para havalelerinin 4/5’i G20 ülkelerine veya ülkelerinden yapılmaktadır. Dünyadaki göçmenlerin yüzde 55’i (128 milyon kişi) G20 ülkelerinde yaşamaktadır. Yedi G20 (Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Fransa, İngiltere, Kanada, Suudi Arabistan) ülkesindeki her 10 kişiden birisi göçmendir.
Göç olgusu günümüzde en önemli küresel sorun alanlarından biridir. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ya göre 2013 yılında dünyada kendi ülkesi dışında yaşayan göçmenlerin sayısı 231 milyondur. Dünya Bankası, göçmenlerin 2015 te 250 milyon olacağını (G20 - Global Migration Group - GMG) - Haziran 2015 İzmir toplantısı) tahmin etmektedir.
G20 bağlamında konuya bakarken özetle göç nedenleri ve türleri üzerinde durmak istiyorum. Kısaca insanların daha iyi yaşama olanakları bulmak için oturdukları yerden başka bir yere yerleşmesi olarak tanımlanabilecek göç olgusunun karmaşık sebepleri olabilir. Kendi arzuları ile maddi ve sosyal durumlarını iyileştirmek için çalışma, daha iyi iklim koşulları, eğitim gibi kişisel nedenlerle yapılan göçlerin yanı sıra insanlar göç etmek zorunda da kalmaktadırlar.
Savaş koşulları, etnik, dinsel, mezhepsel çatışmalar, belli bir toplumsal gruba aidiyet, siyasi görüşler nedeni ile zorla göçertilme veya hayati tehlike nedeni ile kaçma gibi zorunlu sebepler, günümüzde en temel göç nedenleri arasında görülmektedir.
Diğer önemli ve giderek önem kazanacak neden de çevre etkileri ve doğal afetler sonucu gerçekleşen göçlerdir. Fosil yakıt tüketiminin kontrolsüz artışı, doğaya yapılan plansız ve kar amaçlı müdahaleler, insan eli ile yaşadığımız çevreye verdiğimiz zararlar iklim değişikliklerini hızlandırmakta, doğal afetlerin boyutlarını arttırmaktadır. Önümüzdeki on yıllar içinde tatlı su kaynaklarının giderek azalacağı, tarım alanlarının yok olup çölleşeceği, kıyılarda su seviyelerinin yükseleceği artık kabul edilen gerçekler olarak görülmektedir. Bu değişimler insan topluluklarının yaşamlarında (doğal kaynakların tükenmesi, kuraklık, açlık gibi) radikal değişimler yaratacak, hatta yeni çatışma nedenleri doğuracak ve büyük göç dalgalarına sebep olacaktır.
IOM yayınlarına göre 2013 yılında tüm dünyada doğal afetler neden ile (iklim değişiklikleri, hava koşulları ve depremler) 22 milyon kişi göç etmiştir. Aynı yıl çatışmalar nedeni ile göçenlerin üç katı (International Displacement Monitoring Centre-IDMC). Örneğin Papua Yeni Gine’de El Nino nedeni ile yüksek kesimlerdeki 1 milyon insan kuraklık ve don nedeni ile göç etmişlerdir. (IOM Basın bülteni, 09.04.2015)
Dünyada göç etmek zorunda kalan sığınmacıların yüzde 70’ini kadınlar ve çocuklar, yüzde 33’ünü 18 yaş altı çocuklar oluşturmaktadır.
UNHCR Ekim 2015 raporuna göre 2015 yılında Akdeniz üzerinden deniz yolu ile Avrupa’ya göç edenlerin sayısı 643 bin kişidir. 3 bin 135 ölüm olayı rapor edilmiştir. Gelen göçmenler ağırlıkla Suriye, Eritre, Nijer, Somali ve Sudan’dan göç etmişlerdir.
Eylül ayında Ege’den günde ortalama 100 tekne geçmiştir. Yetişkinlerden 1200 dolar, çocuklardan 600 dolar alan, 60 kişilik tekneler günde ortalama 72 bin dolar kazanmaktadır. Tüm insan kaçakçısı teknelerin günlük cirosu 6 milyon doları bulmaktadır. (Aynı ay Türkiye’den Yunanistan’a günde ortalama 5 bin, toplam 153 bin göçmen geçmiştir.)
Sığınmacılar en çok barınma, sağlık, ekonomik (istihdam), psiko-sosyal ve eğitim sorunları yaşamaktadırlar. Geldikleri ülkelerde karşılaştıkları dışlanma ve ayrımcılık da dünya ölçeğinde önemli bir sorun olmaktadır.
İnsan hakları açısından sığınmacı ve mültecilerin durumuna dikkati çekmek, yaşadıkları sorunların çözümüne katkı sağlamayı görev edinen IOM’un Genel Sekreteri Ocak 2015te Davos’taki Dünya Ekonomi Forumu’nda, günümüzde göçmenlerin istilacı veya tecavüzcü olmadıklarını, genç olmaları sebebi ile yerli halklara çok önemli destekleri olduğunu, sanayide işgücü açığını kapattıklarını, yaşlanan toplumu canlandırdıklarını, hazineye aldıklarından daha fazla katkı yaptıklarını belirtmişti.
Ancak daha önceki G20 toplantılarında göçmenlerin para transferleri dışında, koşulların göçmenlerin yararlarını geliştirilmesi üzerinde durulmadı. Politika üretenler büyüyen göçmen karşıtı duygular ve medyada genellikle göçün olumsuz yansıması karşısında bu konuya yeterince cesur yaklaşamamaktadır.
Haziran 2015’de İzmir’de düzenlenen G20 Gelişme Çalışma Grubu, Global Göç Grubu (GMG) ve Global Göç ve Gelişme Forumu (GFMD) ortak toplantısında G 20 toplantısına önerilen konular ve politikalar; uluslararası para transferlerinde masrafları azaltmak (göçmenlerin gelişmekte olan ülkelere para transferi tutarı 2014 yılında 436 milyar dolar - resmi kalkınma yardımlarından fazla)( yüzde 10-12 civarında olan transfer masrafını yüzde 5’e indirmek hedeflenmektedir), vasıfsız göçmen işçilerin kayıt işlemi masraflarının düşürülmesi (aracı kurumların aldıkları ücretler), gelinen ülkedeki diasporanın birikimlerinin kaynak ülkeye gelişme programları kapsamında geri dönüşünün sağlanması, göçmen para transferlerinin en büyük ve dengeli para akışı olması nedeni ile alan ülkelerin kredi alımlarında bu kaynağın maddi teminat olarak gösterilerek kredi değerlendirme kurumları nezdinde olumlu sonuçlar yaratması, olarak belirlenmiştir.
G 20 ülkeleri bu göç yaklaşımları ile konuya sadece ekonomik açıdan ele almakta ve bu ele alışta da kendi çıkarlarını gözetmekte ve göç kaynağı ülkelere yapılacak destekler ve kalkınma amaçlı projeleri de bir şekilde göçmenlerin finanse etmesinin yollarını aramaktadırlar.
“G20 göçe nasıl bakıyor” - Gallup Dünya Anketi
Birleşmiş Milletler Uluslararası Göç Örgütü (IOM), G20 2015 başkanlığını yürüten Türkiye’nin talebi üzerine 2012-2014 yıllarında 140 ülkedeki yetişkinlere “G20 göçe nasıl bakıyor” başlıklı ‘Gallup Dünya Anketi’ni uyguladı.
‘Gallup Dünya Anketi’ne göre 19 G20 ülkesinden 13’ü göç seviyelerinin artmasını veya aynı düzeyde kalmasını istiyor. Göçmenlere karşı kamuoyunda olumlu duygular genellikle Avrupa Birliği dışındaki ülkelerde daha yüksek. Bunlara ek olarak Rusya Federasyonu, Meksika, Birleşik Krallık, Güney Afrika, Türkiye ve İtalya’da yetişkinlerin yarıdan fazlası göç oranlarının düşmesini istiyor. G20 içinde kamuoyunun kabaca yüzde 20’i göç oranlarını artması, yüzde 20’si aynı kalması, yüzde 31’i azalması ve yüzde 25’i bilgisiz veya cevapsız, olarak tavır almıştır.
Büyük bir fark olmasa da gençlerin, eğitimlilerin ve göçmen kökenlilerin göç konusunda daha ılımlı tavır aldıkları görülmektedir. Ülke ekonomisi ve kişisel yaşam standartları göç konusunda tavırlarını etkilemektedir. Ekonomik koşullar kötüleştikçe göçe karşı daha olumsuz tavır alınmaktadır. 19 ülkeden 15’i, 2013 yılında göçmenlerle ilgili dil eğitimi, sosyal hizmetler, kamu faaliyetlerine katılım ve ayrımcılığa karşı önlemler konularında politikalar ve programlar geliştirmiş, 11 ülke çifte vatandaşlık hakkı vermiştir. Bunun yanı sıra 19 ülkeden 11’i, ülkelerine daha kalifiye göçmenleri çekmek için de politikalar geliştirdiklerini belirtmiştir.
G20 ülkeleri özünde büyük bir travma olan göçün global yönetimi için çevre konusunda duyarlı olmak, ülkeler ve bölgeler arasında gelir dağılımını düzeltmek, çatışmalara çözüm üretmek zorundadırlar. Unutmamalılar ki başlangıçta etkilenen konumundaki göçmenler giderek geldikleri ülkenin sosyal dengelerini etkilemekte ve etkileyen durumuna gelmektedirler.
Türkiye
Şu anda dünyada en fazla sığınmacı ve kayıt dışı göçmen barındıran ülke Türkiye’dir. (Sonra Lübnan, İran, Ürdün, Etiyopya, Kenya, Çad)
Türkiye’ye yılda ortalama 200-300 bin kaçak göçmen girmektedir (Ahmet İçduygu’nun 2004 araştırması). 2003-2004 yılları arasında 300 bin kaçak göçmen girmiştir. 163 ülkeden gelen kaçak göçmenlerin toplam sayısının 1 milyonu bulduğu tahmin edilmektedir.
Suriye
2013 yılında Suriye nüfusu 22,5 milyon ve 2015 yazı itibari ile komşu ülkelere kaçan Suriyeli sayısı 4 milyondan fazla tahmin edilmektedir. Ülke nüfusunun beşte biri, iki yıl içinde ülke dışına kaçmıştır.
Şubat 2015 tarihinde IOM Genel Direktörü ile Budapeşte’de yapılan toplantıda, AFAD yetkilisi Türkiye’de 1,6 milyon Suriyelinin biometrik kimlik ile kaydedildiğini açıklamıştır. Daha sonra Kobani’den birkaç gün içinde 200 bin civarında daha göçmen gelmişti.
Türkiye’de resmi rakamlara göre Ağustos 2015 itibari ile 81 ilde 1 milyon 905 bin 984 Suriyeli vardır. 10 ilde 25 barınma merkezinde 262.134 kişi vardır. (İç İşleri Bak. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü)
Yine aynı toplantıda IOM yetkilisi süren acil Suriye göçü karşısında Türkiye’de 7,1 milyon dolar tutarında yardım projesi yürüttüklerini, 2015 yılında 8 milyon dolar değerinde ek proje beklendiğini belirtmişti.
2014 Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyasal Araştırmalar Merkezi (HUGO) araştırmasına göre toplumda Suriyelilerin ekonomiye yük getirdiği, ekonominin zarar gördüğü düşüncesinde olanlar yüzde 70,8, Suriyelilere vatandaşlık verilmesini istemeyenler yüzde 84,5, güvenlik riski oluşturduklarını düşünenler yüzde 62,3, Türk toplumuna uyum sağlayamayacaklarına inananlar yüzde 66,9 dur.
Son günlerdeki Türkiye’nin daha fazla Suriyeliyi kabul göç etme konusunda anlaşarak batının göç bekçiliğini üstlendiği haberleri gündemdedir.
2015 Ekiminde Brüksel’de AB yetkilileri ile yapılan pazarlıkta Türkiye’ye verilen, Suriyeli göçmenlerin Avrupa’ya geçmelerini önleme, ülke içinde tutma görevi, daha fazla göçmenin Türkiye’ye gelebileceğini göstermektedir. (NE/HK)
* Bu yazı Kasım 2015 tarihinde Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin G20 Özel sayılı ''İklimi Değil Sistemi Değiştir'' dergisinde de yayınlanmıştır.
** Fotoğraf: Süleyman Elcin - Antalya/AA