"Notre-Dames de Landes". Atlantik okyanusuna yakın, Nantes kentinin bu küçük kasabası bir anda ünlendi. Çevreciler, geçtiğimiz hafta içinde 13 bin ile 40 bin arasındaki göstericiyle, bu kasabada tam bir gövde gösterisi yaptılar. Gösteriye Sol Cephe, altermondialistler ve Yeni Antikapitalist Parti'nin eski sözcüsü Olivier Besancenot da katıldı.
Her şey hükümetin, Notre-Dames de Landes'da yapılması planlanan ama 40 yıldır uykuya yatırılmış havaalanı projesini yeniden gündeme getirmesiyle başladı. Bölge milletvekillerinin ve eski Nantes belediye başkanı olan Başbakanın isteği ve Cumhurbaşkanı Hollande'ın desteğiyle başlatılan girişimin Yeşiller-Sosyalistler ortaklığında bardağı taşıran damla olması olasılığı var.
Her şeyden önce "gösteri" gösteri değil, "işgal". Havaalanının yapılacağı alan 400 traktörün katılımıyla göstericiler tarafından işgal edildi, kabanlar giyildi, çadırlar kuruldu. Kalıcı bir direniş örgütleniyor. 2013 ilkbaharında başlayacak olan çalışmalar için "işgalciler"in buradan atılması gerekecek. Hükümet, göstericilerin üzerine güvenlik güçlerini göndermeye cesaret edecek mi?
Notre-Dames de Landes sosyalistlerin Larzak'ı mı olacak?
1970'li yıllarda, sol, "Larzak"ta tarım alanlarının askeri üssün genişletilmesi amacıyla elkonulmasına karşı bir direniş örgütlemiş ve yıllar süren direnişin sonucunda hükümet bu projeden vazgeçmek zorunda kalmıştı. 1968 solunun en önemli sembollerinden biri olan Larzak direnişi sırasında doğan "Köylü federasyonu" bugün altermondialist hareket içinde önemli bir yere sahip. Köylü Federasyonu'nun başkanı José Bové, Notre Dames de Landes için şimdiden 21 yüzyılın Larzak'ı ifadesini kullanıyor.
Notre Dames de Landes'in solda ayrılığın nedeni olabilir mi? Sıradan bir havalalanı inşaatının sosyalistlerle solun solu ve çevreciler arasındaki köprülerin atılmasına neden olabilir mi? Tek başına bu konunun böyle bir sonuca neden olması kolay değil. Ama böyle bir risk var.
1980'li yıllardaki kadar toplumsal bir talebe dayanmasa da solun sembollerinden birisi olan yabancılara oy hakkı verilmesiyle ilgili yasa tasarısından vazgeçilmesi, Avrupa Bütçe Anlaşması'nın sağın desteğiyle kabul edilmesi ve son olarak "rekabet gücünü arttırma projesi" adı altında hükümetin seçim vaatlerine rağmen aldığı keskin virajın ardından gelen bu havaalanı projesi bardağı taşıran damla olabilir.
Solun gerçekle yüzyüze gelmesi...
Altı ay süren bekleme, gözleme ve dinleme sürecinin sonunda Sosyalist Hükümet, kasım başında ekonomi politikalarında köklü değişikliğe gitti. Fransa'nın rekabet gücünün arttırılması adına, solun bugüne kadar karşı çıktığı bir dizi önlemi 2013 yılından itibaren uygulamaya koyacağını açıkladı. Devlet harcamalarında kısıntıya gidiliyor. Seçim kampanyası sırasındaki şiddetle karşı çıktıkları, en önemli eşitsizlik kaynağı olarak gördükleri Katma Değer vergisinin oranları arttırılıyor (düşük gelirliler üzerindeki olumsuz etkisini azaltmak amacıyla gıda maddeleri üzerindeki oranı bir miktar düşürerek). Şirketlere 20 milyar avroluk vergi yardımı yapılıyor.
Rekabet gücünü arttırmak; ekonomik kriz, mali kriz; sanayinin krizi... Bütün bu kavramlar, sadece, Fransa'nın ve Batı Avrupa'nın yaşadığı daha köklü bir krizin görünen yanları. Bunlar sadece çok daha derin olan tarihi, sosyal ve politik bir krizin kısmi ifade şekillleri. İşsizler, evsizler, tek ebeveynli aile, yalnız yaşayan yaşlılar değişen dünyanın yeni yüzleri.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında sosyal devletin oluşumunu sağlayan ekonomik gelişmenin yarattığı dünya ortadan kayboluyor. Bu süreçte oluşturulan "sosyal sözleşme" geçersizleşti. 20. yüzyılın dünyası kaybolurken 21. yüzyılın eşitlikçi dünyasının nasıl olacağının ipuçları ortada yok. Nasıl bir toplum modeli istiyoruz sorusuna yanıt verilemediği sürece politikacının eller kolları bağlı. (