Fransa'da Cumhurbaşkanı Sarkozy, düzenlediği “yazılı basının genel durumu” toplantısıyla basını kurtarmaya çalışıyor. 8 Ocak tarihinde yayınlanan “Yeşil Kitap”de yer alan 90 öneri ile yazılı basınını sorunlarına çözüm bulunmaya çalışılıyor. Gerçekten de 2009 yılı yazılı basın için çöküş yılı olabilir. Yazılı basının gelirleri 2000 yılından bu yana sürekli düşüyor. Ulusal gazetelerin satışlarda yüzde 10’luk bir düşüş var.
Okuyucu profili giderek yaşlanıyor. Yeni genç okuyucu kazanılamıyor. Reklam gelirleri ise 2001 yılından bu yana artış göstermiyor. Üstelik 2009 yılı içinde bu gelirlerde de önemli bir düşüş de bekleniyor.
Liberation ve Le Monde gazeteleri sürekli zararda. Liberation önceki yıl 13, geçen yıl 4 milyon avro zarar etti. 60’a yakın gazetecinin işten çıkartılmasıyla sonuçlanan ekonomik program sonucunda bu yılkı zararının 1 milyon inmesi bekleniyor. Le Monde ve Figaro gibi diğer iki ulusal gazeteler de benzeri uygulamalar içinde. Geçtiğimiz yıl Le Monde 60, Figaro 40 gazetecinin işine son verdi.
Katılmalı mı ?
Cumhurbaşkanı Sarkozy, 2008 kasımında, basının genel durumu üzerine bir çalışma yapılmasını önerdiği zaman, birçok kesimden eleştiriler yükseldi. Teorik olarak, basın, 4. güç olarak yürütmeyi denetler veya sorgular. Böyle bir toplantının yürütme tarafından düzenlenmesi rollerin tersine dönmesi anlamına gelmiyor muydu? Ama içinde bulunulan durumun kötülüğü bu tartışmanın kısa kesilmesine neden oldu. Ayrıca, devlet ulusal ve yerel basın organlarına yılda 280 milyon avro yapıyordu zaten (böyle bir uygulama tüm Avrupa’da sadece Fransa da var).
“Yeşil Kitap”
Yazılı basının durumu, 4 ana başlık altında ele alınıyor “Yeşil Kitap” adlı raporda. Gazetecilik mesleğinin geleceği, yazılı basının üretim şeması, internet şoku ve basın ile toplum arasındaki ilişkiler. Toplantıda sunulan ilk öneriler daha çok ekonomik yardıma ağırlık veriyor. Posta idaresi ile yapılan bir anlaşmayla, posta ücretlerine bu yıl yapılacak zammın bir yıllığına dondurulması. Temel faaliyet alanı dağıtımı olan işyerlerinin sosyal kesintilerinde geçici olarak önemli oranda indirim uygulanması. Bir kereye mahsus olmak üzere, batma durumunda olan basın organlarına maddi yardım yapılması. Son olarak da, olağanüstü olarak değerlendirilen baskı giderlerinin nasıl düşürüleceği ele alınıyor.
Sendikayla yapılacak görüşmeler sonucu yapılacak yeni bir “sosyal anlaşma”nın belki de basın endüstrisi için son şans olacağı ileri sürülüyor. Bu konuda baskı maliyetlerinin devlet yardımı ile düşürülmesi önerileri de var.
Gazetecilik mesleği ve gazetecilerin durumu ise ne yazık ki en az ele alınan ve tartışılan konu oldu. Bu toplantının sonucunda ortaya atılan öneriler konusunda karar bütünüyle hükümete kalmış durumda. Yürütme neyin nasıl olacağına karar verecek. Alınan kararların 23 Ocak tarihinde Nicolas Sarkozy’nin basınla yapacağı yeni yılı kutlama toplantısında açıklaması bekleniyor.
Basının krizi evrensel mi?
Kriz özellikle günlük gazeteleri etkiliyor. Fransa’da Liberation, Le Monde, Figaro gazeteci çıkartıyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde New York Times, Los Angeles Times ve Washington Post gibi ünlü ulusal gazeteler gazeteci sayılarında önemli azaltmalara gidiyor. Ama dünya çapında bir krizden bahsetmek mümkün mü?
World Editeurs Forum’un yöneticisi Bertrand Pecquerie’ye göre, bu dünya çapında bir kriz değil: “Sadece 2007 ve 2008 yıllarında, Asya’da 200’den fazla yeni gazete çıkmaya başladı. Bu ülkelerde gazetelerin okunma oranında büyük bir artış var. Süratle gelişmekte olan bu ülkelerde okuma yazma oranı yükselmekte ve orta sınıflar giderek güçlenmekte. Bu nedenle, bu ülkelerde, basının geleceğinin parlak olduğu bile söylenebilir. Batı Avrupa ve Amerika'da basının düşüşe geçmesi 1970’li yıllara kadar gidiyor. Bu olguyu teknolojik nedenlerden çok sosyolojik değişimle açıklayabiliriz”.
Bedava gazeteler, web yayıncılığı, basının ve gazeteciliğin geleceği... Dünya da, özellikle Avrupa ve Asya’da, son zamanlarda da Latin Amerika’da, hergün 40 milyon bedava gazete dağıtılıyor. Bugün, bedava gazeteler, ücretli gazetelerin en önemli rakipleri. Fransa da 20 Minutes, 2 milyon 400 bin okuyucu sayısıyla en fazla okunan gazete. Bu gazetede çalışan gazeteci sayısı 100. Liberation’da ise 150. İngiltere’de bedava dağıtılan gazete London Lite, her gün 60 sayfalık gazete üretiyor, bu herhangi bir Fransız gazetesinin sayfa sayısından fazla.
New York Times vb. bir çok gazetenin web sayfalarının izlenme sayıları olağan üstü, genel okuyucu sayısı beş yıl öncesine göre çok artmış durumda. Ama okuyucu kazanma konusundaki gelişmeyi ekonomik başarı izlemiyor. Reklamlar artmıyor.
Reklamcılar, web yayınları ve yazılı basın karşısında okuyucu davranışının aynı olmadığının bilincinde. Web’de bilgi-haber arayışı hızlı “surfing” biçiminde bu nedenle de bu okurun reklamları izleme biçimi farklı. Üstelik yazılı basında bir sayfalık ilan karşılığı aldığınız bedel için web yayıncılığında 5 sayfa ilan almanız gerekiyor. Bu açıdan durum Amerikan yayın organları açısından daha da vahim. Çünkü Amerika'da reklamlar, basının gelirlerinin yüzde 80’ini oluştururken, bu oran Fransa’da yüzde 55.
Web yayıncılığındaki bir başka gelişme ise uzmanlaşmış yayıncılığın giderek önem kazanması. Bu alanda mass-media kavramının giderek kaybolmaya başladığı gözlemleniyor. Örneğin, her biri 30 dolayında gazeteci çalıştıran, Politico veya Huffington Post gibi web siteleri, amerikan başkanlık seçimleri sırasında en fazla izlenen siteler oldular ve ekonomik olarak dengedeler. Sonuçta Times veya Le Monde gibi yayın organlarının ortadan kalkması beklenebilir. Bunların yerini küçük bir ekiple hazırlanan, iyice uzmanlaşmış ekonomik, politik, çevreci yayınlar alabilir. Üstelik bunlar, üzerinde ağır kağıt, baskı ve dağıtım maliyetleri olmadığı için, gelirlerinin yüzde 60’i ile yüzde 80’ini yazı işlerine ayırabilirler.
Bugün gazetecilerden, bir çok yayın biçimi için birden çalışması isteniyor: yazılı basın radyo, internet, televizyon... İç içe geçmiş gazeteci ekibi daha ekonomik. Hatta Türkiye’de olduğu gibi, içiçe geçmiş bir çok gazeteyi çıkaran, birçok televizyon yayınını vb. hazırlayan bir tek ekip daha da ekonomik. Kuşkusuz bu durum yayının kalitesini etkiliyor, güven kaybına neden oluyor ve gazetecilik mesleğinin kendisini tartışılmasını gündeme getiriyor.
Amerika'da gazeteci yerine “media worker = medya çalışanı” kavramının kullanılmaya başlaması bu gelişmenin bir işareti sayılabilir.
Bilinen ekonomik model bugün işlevini yitirmiş durumda. Bu konuda herkes hem fikir. Ama gazetecilik mesleğinin geleceği konusunda tartışma sürüyor. Birilerine göre, böylesine yoğun bilgi-haber akışının içinde, gazetecinin rolü daha da önem kazanacak: gazeteci gözleyecek, sıralandıracak, gizli anlamını ortaya çıkartacak ve olaya anlam verecek.
Diğerleri bu kadar iyimser değil. Bunlara göre geçmişte gazetecilik elitleri, yetenekleri çeken bir meslekti. Bugün bu böyle değil. Gazetecilik okuluna girmek için aday olanlarla, ticaret okullarına girmeye aday olanları karşılaştırmak bile yeterli bu durumu görmek için. Sonuçta gazetecisiz gazeteler yaratabiliriz. “Gazetecilerin” sadece içerik topladığı gazeteler yaratılabilir. Bir çeşit insani “Google news” gibi. Bu da demokrasi için gerçek bir tehlike olur.(SŞ/EÜ)