*Bu yazı https://www.5harfliler.com/'dan alınmıştır.
Herhangi bir alanda uzman insanlardan bahsederken nedense arabesk bir tavır bizi ele geçiriyor. Ekonominin babası, varoluşçuluğun babası, fantastik edebiyatın babası... Babalar kuşağına kısa bir ara verip fantastik edebiyatın gelişimine katkıda bulunan ve Tolkien'den itibaren birçok yazara ilham olan Edith Nesbit'le tanışalım.
"Demiryolu Çocukları" küçükken okuduğum kitaplar arasında en çok aklımda kalan, bende en çok iz bırakanlardan biriydi. Bu yıla kadar Edith Nesbit'in fantastik kitaplarından habersizdim. Okuduktan sonra keşke bu kitaplarla çocukken tanışsaydım dedim. Özellikle "Büyülü Şehir"i çocukken sahip olduğum hayal gücüyle, oyunlarla yaşadığım yaşlarda okuyamamış olmayı kayıp sayıyorum. Yetişkin zihnimin kuraklığına vaha gibi gelen bu kitabın yazarından ve onun muhteşem hayal dünyasından biraz bahsetmek istiyorum.
1858 yılında Londra'da doğan Edith Nesbit dört yaşındayken babasını kaybetti. Kardeşi Mary'nin hastalığı sebebiyle İngiltere, Fransa ve Almanya'nın farklı şehirlerinde yaşadılar. Zor geçen bir çocukluğun ardından Edith Nesbit, on sekiz yaşında Hubert Bland ile evlendi. Esas tutkusu şiir yazmak olsa da özellikle evliliğinden sonra maddi kaygılar sebebiyle hikâyelere ve çocuk kitaplarına yöneldi. Polisiye ve korku türünde de eserler veren Nesbit, son derece hızlı ve çalışkan bir yazardı. Yazdığı kitaplar sayesinde ailesini maddi bunalımdan kurtarmıştı. Ancak bunun bir bedeli vardı, şiirlerine odaklanacak zamanı asla bulamayacaktı.
Çocuklar için değil, çocuklar hakkında yazan biri
Gore Vidal, 1964'te The New York Review'a yazdığı bir yazıda Edith Nesbit'in çocuklar için yazan bir yazar değil, çocuklar hakkında yazan biri olduğunu söylüyordu. Vidal'a göre Lewis Caroll dışında bunu başarabilen tek kişi Nesbit. Kitaplarındaki mitolojik yaratıklar, fantastik diyarlar ve maceraya atılan çocuklarla eşsiz bir anlatım yaratıyordu.
Örneğin "Ejderha Kitabı." Burada farklı ejderha efsanelerini anlatıyor Nesbit. Öykülerin ortak noktasıysa kimsenin karşısında ne yapacağını bilmediği ejderhalar ve aniden maceraya atılmak zorunda kalan çocuklar. Bir sabah uyanıp kral olmak zorunda kalan bir çocuk, ille de başımızda bir kral olsun diye tutturan halk karşısında şaşkına dönüyor. Kimi zaman küçük bir çocuk koca bir şehri ejderhadan kurtarmak için savaş veriyor. Bazen hikâyedeki ejderhanın aslında kötü olmadığı ortaya çıkıyor. Hikâyelerin hepsinde inceden hissedeceğiniz toplumsal eleştiriler var.
"Büyülü Şehir"deyse oyuncakları ve legolarıyla inşa ettiği şehrin içine düşen küçük bir çocuğun hikâyesini okuyoruz. Maalesef bu sihirli diyara yabancıdır ve şehri yok etmeye gelmediğini kanıtlamak adına bir dizi görevi tamamlamak durumundadır. Philip başlarda bunun bir rüya olduğundan emindir ve görevleri yerine getirmeye pek gönüllü olmaz. Daha sonraysa gizemli bir ses duymaya başlar. Aralarında şöyle bir diyalog geçer:
"İyi ama neden uğraşayım ki bununla?" dedi. "Nasıl olsa bir tür rüya bu."
"Rüya bile olsa," dedi ses. "Seni bekleyen maceralar var. O yüzden maceracı gibi davransan daha iyi olur."
Kahraman yaratımının klasik bir örneği olarak, kahramanımız önce çağrıyı reddeder. Fakat sonra karşı koyamaz. Edith Nesbit'in yarattığı, fantastik olaylar ve yaratıklarla dolu dünyalara dalmak ve kahramanların gelişimini izlemek çok keyifli.
"Küçük bir çocukken coşkuyla ve gözyaşlarıyla, büyüdüğümde o zamanlar ne düşündüğümü, hissettiğimi ve nasıl acı çektiğimi asla unutmamak için dua ederdim," diyor Edith Nesbit yazdığı bir notta. Buradan anlayabileceğimiz üzere, aslında çocuklar için yazmaktan ziyade kendi çocukluğu için yazıyordu. Belki de başarısının ve edebi gücünün sırrı bunun altında yatıyordur. Çocukların gözünden hikâyeler anlatmayı ve onlar için dünyalar yaratmayı kendi çocukluğuna borç bilmiş olmalı.
Kitaplarındaki toplumsal göndermelerden anlayacağınız üzere Edith Nesbit politikayla son derece ilgiliydi. Eşiyle birlikte İşçi Partisi'nin kuruluşunda çok önemli bir rol oynayan Fabian Soceity'nin kurucuları arasındaydı. Hatta topluluk, adını çiftin 15 yaşında bademcik ameliyatı sonrası hayatını kaybeden oğulları Fabian'dan alıyordu. Londra'daki evlerinde toplantılara ev sahipliği yapıyorlardı. Dönemin önemli sosyalist entelektüel tartışmaları Edith Nesbit'in salonunda yaşanıyordu diyebiliriz. Bu topluluğun üyelerden H.G Wells, George Bernard Shaw, Beatrice ve Sydney Webb ile sıkı dostluklar kurdu. Ayrıca yazarın evi bir nevi hayır kurumu görevi de görüyordu. Her sene bayramlarda ve özel günlerde yüzlerce kimsesiz çocuğun katıldığı büyük kutlamalar düzenliyordu.
Önce emek sömürüsüyle savaşmalı
Edith ve eşi topluluğun Today isimli dergisini birlikte yönetiyordu. Edith Nesbit bazen Fabian Bland adıyla siyasi yazılar yazsa da çocuk kitaplarından sağladığı gelire ihtiyaç duydukları için buna zaman ayıramıyordu. Dönemin en çok okunan edebiyatçılarından birinin konu siyasi yazılara gelince oğlunun adını kullanması garip değil mi? Hem kadın olmanın hem de çocuklar için yazmanın etkisi diye tahmin ediyorum. Edith Nesbit aynı yıllarda aktif olduğu süfrajetleri hiçbir zaman desteklemedi. Bunu kitaplarını okuduktan sonra öğrendiğim için şaşırdım. Çünkü hikâyelerinde dikkatimi çeken detaylardan biri prenseslik kavramını naif ve düşündürücü bir üslupla alaya almasıydı. Güçsüz kızlar ve kurtarılan prensesler klişesine iğneleyici bir yaklaşımı var. Yazar, süfrajetleri neden desteklemediği sorulduğunda sosyalist hareketin öncelikli olduğunu belirtmişti. Enerjilerini kadın haklarına harcamanın zaman kaybı olduğunu söylüyordu. Nesbit'e göre sosyalist hareket güçlenmediği sürece kadın haklarını kazanmanın hiçbir anlamı olmayacaktı. Hakların kalıcı olmalarını sağlamak için önce emek sömürüsüyle savaşmak gerektiğini savunuyordu.
Edith Nesbit'in kitaplarından etkilenen yazarların sayısı ise hayli fazla. Hatta fantastik edebiyatın neredeyse tüm büyük isimlerini etkilediğini söylesek yanlış olmaz. J.R.R Tolkien, C.S. Lewis, Michael Moorcock, Edward Eager, Nail Gaiman ve J.K. Rowling etkilediği yazarlar arasında. Özellikle 1912'de basılan ve on iki öyküden oluşan "Magic World" ilham verici öykülerle doluydu. "The Aunt and Amabel" C.S Lewis'in ilk Narnia romanı "Aslan, Cadı ve Dolap"ın habercisi olarak kabul ediliyor. "Accidental Magic" ise Tolkien'in en çok etkilendiği öykü. J. K Rowling, "Harry Potter" serisini yaratırken en çok etkilendiği yazarın Edith Nesbit olduğunu söylüyor. Edith Nesbit, sofistike zevkleriyle ve zor beğenen biri olmasıyla meşhur İngiliz oyun yazarı Noel Coward'ın da favori yazarlarından biriydi. Hatta Coward ölüm döşeğinde The Enchanted Castle'ı yeniden okuyordu.
Umarım bu yazı, benim gibi Edith Nesbit'i yalnızca "Demiryolu Çocukları" ile tanıyanlarda merak uyandırmayı başarmıştır. Bir edebi türün gelişimine bu kadar büyük katkısı olan bir kadınla tanışmak benim için çok güzeldi. Çocukların ve maceraya atılmayı hâlâ seven yetişkinlerin severek okuyacağını düşünüyorum. Kitaplarda bile olsa, hâlâ bizi bekleyen maceralar var.
(AG/AÖ)