Anayasa Mahkemesi, evli kadınların sadece "kızlık soyadını" kullanmasına yönelik başvuruları reddetti. Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı 21 Ekim günü Resmi Gazete'de yayımlandı.
Gerekçeli kararın bir yerinde şöyle bir cümle var: "Durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerekli kılabilir." *
Siz bu cümleyi ilk okuyuşta anlayabildiniz mi? Ya da şöyle sorayım, anladığınız 'şey' beyniniz tarafından karışık bir sinyal olarak algılanıp yeniden okuma ihtiyacı oluşturmadı mı? Eğer o cümle size de karmaşık sinyaller gönderiyorsa, hemen tercüme edeyim;
"All animals are equal, but some animals are more equal than others." Özür diliyorum, bu da (evet evet dahi anlamındaki -de/-da) Türkçe olmadı. Beynim bana yukarıdaki metni bu şekilde çevirdi. Yani çoğunuzun bildiği George Orwell'ın Hayvan Çiftliği'nde kullandığı, önce "tüm hayvanlar eşittir" olan ve domuzların gücü ve konforu tattıktan sonra iktidarı tekellerine alıp sonrasında ekledikleri "fakat bazıları daha eşittir" ifadesinin Türkçe ve Resmi Gazete'de yayınlanmış hali bence. Uzunca ve karmaşık bir cümle oldu, kusuruma bakmayın. Az önce resmi gazeteyi anlamaya çalışırken biraz kafam karıştı da.
Birlikte çözümlemeye çalışırsak basitçe durum şudur ki "kurallar değişkendir" ya da "kişilere göre kurallar değişir" ya da "konumun özelliğine göre değişik kurallar konur"! Bu da olmadı bence "kişiye ve duruma özel uygulamalar kuraldır". Hayır, hayır gerçek anlamı vermekte zorlanıyorum belki de basitçe şu "kuralı koyan biz değil miyiz efendim, kime ne!"
Devamında ise Anayasa'daki maddelerden alıntılar yapılmış.
Madde 12: "Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder".
Bu kolay bir madde, herkesin "dokunulamaz" ve "devredilemez" hakları var. Çok güzel. Devam edelim izninizle.
Madde 17: "Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir" Yaşama hakkımız konusunda bu günlerde bir şey söylemek sıkıntılı, var mı yok mu karar veremiyorum ama devam edeceğim. Zira bir kadın olarak bu metni anlamayı görev edindim. Sıkıntısız ilerliyorum, bu madde de gayet açıkmış.
Şimdi metin tahlilimizde Anayasa maddesi değil de açıklama olarak verilen bölüme geçiyorum;
"Soyadı, belli bir ailenin bireylerini diğer ailenin bireylerinden ayırmaya yarayan ve kuşaktan kuşağa geçen addır. Bir kimsenin kimliğinin belirlenmesinde en önemli unsur olan soyadı, vazgeçilemez, devredilemez, kişiye sıkı surette bağlı bir kişilik hakkıdır." Yani benim şu anda sahip olduğum ve kimliğimin belirlenmesinde temel unsur olan "Komut" soyadı, "vazgeçilemez, devredilemez" kişilik hakkım. Yavaş yavaş anlamaya başlıyorum. Demek ki o kadar da zor değilmiş. Bir de hepimizin soyadı taşıma zorunluluğunu eklemişler; bunu biliyordum zaten, zor değil!
Boşuna yordum sizi de bu metin gayet mantıklı bir şekilde ilerliyor. Biraz aşağıda da soyadı kullanmanın resmi işlerdeki öneminden bahsetmiş. Haklılar Adem'den olma Havva'dan doğma kim bilir kaç tane Sultan var. Yani soyadıma ihtiyacım var, "devredilemez" ve "vazgeçilemez" hakkım olan soyadıma. Bu kadar basitmiş.
Aaaaa ! Bir saniye, bitmemiş. Asıl şimdi başlıyormuş bulmaca;
"İtiraz konusu 'Kadın evlenmekle kocasının soyadını alır' kuralının da aile birliğinin korunması ve aile bağlarının güçlendirilmesi başta olmak üzere, nüfus kayıtlarının düzenli tutulması, resmi belgelerde karışıklığın önlenmesi ve soyun belirlenmesi gibi kamu yararı ve kamu düzeni gerekleri nedeniyle kabul edildiği anlaşılmaktadır."
Nasıl yani şimdi benim hakkıma ne oldu. Hani "devredilemez" ve "vazgeçilemez" hakkımdı o benim. Kim benim anayasal hakkımı elimden alacakmış "şaşarım!" Hangi soyadı hatta hangi kelime "aile birliğini korur ve aile bağlarını" güçlendirebilir ki? Böyle aynı soyadını almakla bağları güçlendirebiliyorsak niye duruyoruz ki; kaç milyonuz bu topraklarda hepimizin soyadı aynı olsun. Birlik olalım- güçlenelim- kucaklaşalım. Olmaz değil mi?
Peki bu T.C Kimlik No'muz ne işe yarıyor? Ben sanmıştım ki biz numaralanınca her şey "düzenli" olacak. Olmadı mı? Peki. Ben çok sıkıldım. Şu sonuç neymiş bakalım birlikte;
"İtiraz konusu kural ile aile ismi olarak kullanılan soyadının kuşaktan kuşağa geçmesiyle, Türk toplumunun temeli olan aile birliği ve bütünlüğünün devamı sağlanmış olmaktadır. Soyadının kişilik haklarından olması, ona hiçbir müdahalede bulunulamayacağı anlamına gelmez."
Ama oldu mu şimdi? Bu kendinle çelişme değil de nedir? "Kişilik hakkına müdahalede bulunulmayacağı anlamına gelmez" ne demek? Biri bana anlatsın.
Şimdi ben "Kişi" mi değilim, yoksa öyle bir kişiyim ki benim hakkım varla yok arası bir şey mi? Hayır kişi değilsem "değilsin" deyin bana, haddimi bileyim. Hak aramayayım!
Sonuç...
"Kadının evlenmekle kocasının soyadını almasının cinsiyet ayırımına dayanan bir farklılaşma yarattığı savı da yerinde değildir. Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir. Belirtilen gerekçelerle yasa koyucunun takdir yetkisi kapsamında aile soyadı olarak kocanın soyadına öncelik vermesi eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmamaktadır."
En başa dönüyorum tekrar okuyorum. "Durum ve konumlarındaki özellikler kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerekli kılabilir." Üç nokta... (SK/HK)
* Resmi Gazete; 21 Ekim Cuma, Sayı: 28091