Okulun önündeki otobüs durağında yolcu indirip bindirirken gördüm ilkin onu. Hat numarası 111, istikamet olaraksa ‘Esperanto’ yazmaktaydı. Ecnebi diyarındaki ikametim gördüğüm her şeyi anlamlandırma çabasını da beraberinde getirdiğinden meraka gark olmam çok gecikmedi hani. Esperanto. İspanyolcayı andırıyor sanki. Ne ola ki? Espressonun bir çeşidi? Esperanto… Otobüsün son durağı olmalı, ancak hiç de Slavca bir kelimeye benzemiyor. Son durağa neden espresso gibi bir isim vermişler ki? “Neymiş, Slav diline benzemiyormuş! Yahu var ki adamın dilinde, kültüründe koymuş işte durağa Esperanto adını, sana ne!” şeklinde söylenerek yürüyüp gitmiştim yoluma.
Polonya Yahudileri Tarihi Müzesi’nde, Varşova Gettosu Ayaklanması’nın yıldönümü etkinliklerinde gönüllü olduğum bir gün müzeye giderken otobüsle içinden geçmiştik Zamenhof Sokağının. Ludwik Zamenhof. “Mademki getto sınırları içindeyiz, mademki şu yan sokağa getto ayaklanmasının önderlerinden Mordechaj Anielewicz’in adını vermişler, Zamenhof da gettonun bir diğer kahramanı olmalı” şeklinde cevaplıyorum “Zamenhof da kim ola ki?” diye soran iç sesimi.
Günlerden başka bir gün yarım yamalak dinlediğim uluslararası ve kültürlerarası iletişim dersinde hocanın ağzından çıkan şu sözler uyandırıyor beni baharın mahmurluğundan: “Tarihte pek çok suni bir dil yaratma çabalarına rastlamaktayız. Johann Martin Schleyer’in Volapükü, Giuseppe Peano’nun Latino sine flexione’si, Ludwik Zamenhof’un Esperantosu…” İşte o an kafamda bir ampul yanıveriyor. Doğru mu duydum? Zamenhof mu? Hani şu müzenin yanındaki sokağa adı verilen adam. Ama o getto ayaklanmasının önderlerinden değil miydi… Değilmiş. O esperanto da espresso değilmiş zaten. Bir dil imiş. Ludwik Zamenhof’un yarattığı yapay bir dil.
Aylar boyunca birbirinden bağımsız olarak gelişen bu olaylar silsilesi sonucunda anlıyorum ki o kadar süre bilinçsizce bakmışım espresso! otobüsüne, oturduğu evin sokağından bilinçsizce defalarca geçmişim Zamenhof’un. Bu şuursuzluğumdan rahatsız mı oldum, utandım mı? Galiba her ikisi de. Ne güzel bir tesadüf ki tüm bunların hemen akabinde, işten güçten sıyrıldığım boş bir zamanda Polonya Yahudileri Tarihi Müzesi’nce düzenlenen ‘Zamenhof’un İzinde’ isimli Ludwik Zamenhof’un yaşadığı yerleri bir bilmece-bulmaca oyunu eşliğinde ziyareti içeren etkinlikle giriş yaptım onun etkileyici dünyasına ve istedim ki benim gibi haberdar olmayanlar da tanısın bu ‘umutlu doktoru’.
Daha iyi bir dünyaya olan umut
Ludwik Łazarz Zamenhof (Eliezer Lewi Samenhof) 1859 yılında o dönem Rus İmparatorluğu sınırları içerisinde olan Białystok şehrinde dünyaya gelir. Yahudi, Alman, Rus, Litvanyalı ve Polonyalıların yaşadığı bu çok kültürlü şehir, dil bariyeri yüzünden sıkça anlaşmazlık ve çatışmalara da ev sahipliği yapar aynı zamanda. Genç Zamenhof’u uluslararası iletişimi kolaylaştıracak bir evrensel dil yaratmaya iten de işte bu anlaşmazlıklardır. Ne enteresandır ki dil bilimci olan babası onun suni bir dil yaratma planına karşı çıkar. Zamenhof, Varşova’da tamamladığı lise eğitiminin ardından tıp okumak için Moskova’ya gider, bu seyahati fırsat bilen baba Zamenhof ise oğlunun tüm çalışma notlarını yırtıp atar.
1881 yılında Çar II. Aleksandr’a düzenlenen darbenin ardından artan antisemitizmin soykırıma varmasından korkarak Varşova’ya geri dönen Zamenhof, 1885 yılında burada eğitimini tamamlar, aynı şehirde başladığı göz ihtisasını ise Viyana’da bitirir. Bu arada Litvanya kökenli Polonyalı tüccar bir Yahudi ailenin kızı Klara Silbernik’le evlenen Zamenhof, genişleyen ailesinin geçimini sağlamak için Rusya yollarına düşer. Farklı şehirlerde bir süre görev yaptıktan sonra zengin kayınpeder sayesinde Varşova’ya dönen Zamenhof ailesi, Dzika Sokak 9 numarada (şimdiki adıyla Ludwik Zamenhof Sokağı) bir ev kiralar. Evin bir kısmını muayenehane çeviren genç doktor, bu sırada alay konusu olmamak için yıllardır bir anlamda gizliden gizliye üzerinde çalıştığı eserini bastırma aşamasına gelir. Hazırladığı el yazması broşüründe Lingvo Internacia (uluslararası dil) ‘Doktoro Esperanto’ (Umutlu Doktor) takma ismini kullanır. İşte o daha iyi bir dünyaya, bütünleşmiş bir dünyaya, milletler arasında barış ve huzurun hüküm sürdüğü bir dünyaya dair ‘umudu olan doktordan’ alır bu yeni dil Esperanto adını. Ancak aynı umutlu doktor yüksek baskı maliyetlerini karşılayacak durumda olmadığından insanlığın uluslararası bir dille tanışacağı umudunu yitirmeye başlar. İşte o en karamsar günlerden birinde - başından beri kocasının evrensel bir dil yaratma fikrine olan güçlü inancıyla - Klara Zamenhof, kitabın basım masraflarını karşılaması için babasını ikna edeceğine söz verir. Esperanto dilinde ilk ders kitabı için kayınpederden onay çıkar ve 14 Temmuz 1887 yılında basılır ‘Unua Libro’ (Birinci Kitap). Aylar geçer ve Esperanto gittikçe popülerleşir, edebiyatçılar kafelerde bu uluslararası dilde konuşmakta, öğrenciler parklarda, çimenlerde Esperanto grameri çalışmaktadır artık.
Siyonizmden Hillelizme
Dil bağlamlı anlaşmazlıkların yanı sıra genç doktorun canını sıkan bir diğer konu ise din olur. Moskova’da öğrenim gördüğü sırada yaratıcılığıyla olduğu kadar “Evde Yahudi ol sokakta insan” söylemiyle meşhur şair Gordon Jehuda Lejb’in asimileci fikirlerinden etkilenir. Siyonist öğrenci hareketleriyle sıkı ilişkisi neticesinde aktif bir eylemciye dönüşen Zamenhof, öte yandan siyonist fikirler ile kültürlerin özgüllüğünü dıştalayan bir evrensel dilin uzlaşmazlığı neticesinde ikileme düşer. Nitekim bağımsız Yahudi devleti fikri yararına faaliyet gösterdiği dönemde genç doktorun bu ikilemi mektuplarına şu satırlarla yansır: “Eğer Yahudi olmasaydım kendimi tamamıyla hayalime adayabilirdim. Ancak ben çok acı çeken, halen de çekmekte olan bir ulusa aidim. Bu nedenle tarafsız insanlık düşüncesine ilişkin çalışma yapmanın ahlaki olmadığı kanısındayım. Üstelik benim acılı halkım savaşçılara ihtiyaç duyuyor.”
Ancak Polonyalı Yahudilerin hakları için savaşmayı tartıştığı 1900’lere gelindiğinde siyasi atmosfer değişmiştir. Zamenhof’un hiçbir hedefe ulaştırmayacağı düşüncesiyle Siyonizme sırtını dönmesinin üzerinden 15 yıl geçmiştir. 20. yüzyıl başında Yahudilerin kendi aralarında dahi anlaşamamalarının kendisini ortak din arayışına yöneltmesini ise şöyle anlatır günlüğünde: “Politik devrim zamanıydı, Yahudi partilerine her gün bir yenisi ekleniyordu, önce Yahudiler kendi aralarında konuşup anlaşmalıydı, ancak bu o kadar da kolay değildi, Bund Partisine mensup Yahudiler Siyonistlere, Siyonistler de Bund Partililere sövüyordu. Bazen Büyük Sinagog’un yakınında Tłomackie sokakta farklı görüşlerin temsilcileri saatlerce tartışır, birbirlerini ikna etmeye çalışırlardı, ancak hiçbir ortak fikre varılamazdı. İşte o zaman aklıma üçüncü bir yol fikri geldi, Hilelizm.”
Evrensel din: Homaranizm
Yahudi sorunun çözümünü konu alan 1901 tarihli ‘Hilelizm’ kitabını ise ‘Ben bir insanım’ mahlasıyla yayınlar Zamenhof. Dini inanç ve dilin kişinin özel alanına ait olduğu temel prensibini içeren Hilelizm ile Yahudilerin diğer dinlerin temsilcileriyle yakınlaşmasını ve yaşadıkları devletin yararına faaliyetlere eklemlenmesini amaçlar genç doktor. Ancak gerek Yahudiler gerekse Esperantistler tarafından bu fikir pek hoş karşılanmaz, zira her iki kesim de Hilelizmin Zamenhof’un şahsi görüşü olarak kalması dile getirir. Birkaç yıl sonra düşüncesini yalnızca Yahudilere değil, tüm dünya haklarını içerecek şekilde geliştiren doktorun önerisi bu sefer Homaranizm adını taşımaktadır. Nitekim insanların ortak dil ve din altında birleşmelerini içeren bu ütopik fikir de destek bulmaz.
Resmi yayın organı: Pola Esperantisto
Ortak din çalışmalarına paralel olarak Esperanto çalışmalarını aralıksız sürdürmekte olan Zamenhof, 1906 yılına gelindiğinde ise ‘Pola Esperantisto’ isimli Esperanto ve Leh dilinde yayın yapan aylık bir dergi çıkarmaya başlar. İki yıl Lwów’da faaliyet gösteren dergi 1908 itibarıyla Varşova’da devam eder yayın hayatına. Edebi eserlerin Esperanto diline çevrilmesinin yanı sıra Esperantonun geliştirilmesine ilişkin bilgiler, gramer önerilerine yer verilen dergi, 1926 yılına gelindiğinde ise Polonyalı Esperantistlerin resmi yayın organı olur. Dergi halen Varşova merkezli olarak yayın hayatını sürdürmektedir.
Esperanto kitabının basımını takibense ilki Nürnberg’de olmak üzere hemen hemen tüm Avrupa’da Esperanto kulüpleri kurulmaya başlanır. 1905 yılında Fransa’nın Boulogne-sur-Mer kenti Dünya Esperanto Kongresi’ne ev sahipliği yapar, bunu Washington ve Dresden Kongreleri izler. Etnik ve ulusal dillerle karşılaştırıldığında hiçbir milliyete ait olmadığı için daha neutral görünen Esperanto’nun ünü yavaş yavaş tüm dünyaya yayılmaktadır.
Takvimler 14 Nisan 1917 gösterdiğinde göz doktoru, dil bilimci, bugün bile dünyada en çok tanınan ve en çok konuşanı bulunan yapay dil Esperantonun yaratıcısı Ludwik Zamenhof hayata gözlerini yumar. İki gün sonra Varşova Yahudi Mezarlığı’nda düzenlenen cenaze töreninde Büyük Sinagog’un Hahamı Samuel Poznański şöyle diyecektir onun ardından: “Bir gün gelecek, tüm Polonya bu büyük evladının anavatanına ne kadar ışıltılı bir miras bıraktığını anlayacaktır.”
Hitler’in Esperanto korkusu
Yaratıcısının ölümünün ardından belirli bir ulusa ya da etnik gruba ait olmayan, tüm uluslardan ve ikamet edilen ülkeden bağımsız olarak onu öğrenenlere ait olan Esperanto için 1920’li yılların başında Milletler Cemiyeti’nin çalışma dili olması öneri verilir. Ancak öneri Fransız delege Gabriel Hanotaux’un Fransızcanın dünya dili statüsünü kaybedebileceği endişesiyle reddedilir.
1930'lar Adolf Hitler birçok Esperanto konuşanını antinasyonalist oldukları gerekçesiyle öldürttüğü yıllardır. Nitekim Hitler bu dilin dünyanın farklı yerlerine dağılmış, farklı dilleri konuşan Yahudileri biraraya getirmek için üretildiğine inanmaktaydı. 2. Dünya Savaşı’nın ardından 1954 yılında ise UNESCO, Dünya Esperanto Birliği’yle danışmanlık ilişkisi kurar. 1970'lerse Esperantonun dünyanın diğer bölgelerine yayıldığı yıllar olur.
İnternetle gelen Esperanto oteli
Tek amacı ortak dile sahip olmayan insanlar arasında kontağı kolaylaştırmak olan Esperanto bugün dünyada en çok konuşanı bulunan yapay dil olmakla birlikte ne yazık ki uluslararası iletişim dili olma hedefine ulaşamaz. Ancak son yıllarda küreselleşme ve iletişim teknolojilerindeki gelişim Esperantist hareket yeniden ivme kazanır. Günümüz itibarıyla dünya üzerinde yüz binlerce kişi bu dili konuşmakta olup, Uluslararası Esperanto Öğretmenleri Birliği, Dünya Esperanto Birliği, Dünya Esperanto Gençlik Organizasyonu’nun da aralarında bulunduğu birçok oluşum çerçevesinde faaliyet yürütmektedir.
Esperanto farklı dilleri konuşan kişilerarası iletişimde köprü görevi görmenin yanı sıra kullanıcılarına yabancı ülkelere yaptıkları seyahatlerde otel yerine ev sahibi Esperantistlerin evinde konaklama olanağı sunuyor. Bu dilin kullanıcılarının Pasporta Servo (Pasaport Servisi) ağı sayesinde bugün doksandan fazla ülkede, 1200 kadar Esperantistin evinde ücretsiz yahut çok cüzi bir paraya konaklayabildiğini de belirtelerek noktalayalım Zamenhof’un doğum günü olan 15 Aralık vesilesiyle kutlanan Dünya Esperanto Günü çerçevesinde kaleme alınan bu yazıyı.
Feliĉa naskiĝtago de Zamenhof!* (EO/HK)
* Doğum günün kutlu olsun Zamenhof!