Seminerler, kitaplar, çalışmalar, makaleler, dilekçeler, duyurular, eylemler her seçim öncesinde, insanların yarısının yok sayıldığını, yani kadınların karar mekanizmalarında yer almadığını gösteren vahim bir demokrasi açığını hatırlattılar.
1996'da, on eski kadın bakan * -beşi sağ, beşi soldan- sorumlu Fransız siyasetçilere bir çağrı yaptılar ve politik arenada iki cins arasında var olan mesafeyi azaltacak "7 öneri"yi geliştirdiler.
Bu öneriler içinde kota ve cinsiyetçilik karşıtı düzenlemeler için Anayasa değişikliği de bulunuyordu.
Bugün hala "insan hakları ülkesi" Fransa'nın Ulusal Meclisi'ndeki kadınların oranının yüzde 12.7 olduğunun altını çizmek gerekir. Kuzey ülkeleri ve İspanya'da ise bu oran yüzde 30'ların çok üstünde. Örneğin İsveç, uzun yıllardır yüzde 45 oranına ulaştı.
2000 senesinde -Anayasa değişikliğinden bir yıl sonra-, Lionel Jospin'in başkanlığında oylanan "parité" yasası, büyük oranda on eski kadın bakanın önerilerinin yeniden ele alınmasıydı. Bu tarihten itibaren geçerli olan yasa, çok ciddi gelişmeler yaşanmasını sağladı.
Siyasi partilere para cezası
Belediye meclislerinde, yerel meclislerde, Avrupa Parlamentosu'nda, yani oylama yöntemine uygun her yerde, yüzde 47'yi aşkın oranda kadının temsil edildiğini görüyoruz. Oylama biçiminin değişmesinden, oransal hale gelmesinden itibaren, Senato'da da kadınların oranının yüzde 17'ye yaklaştığı açıklandı.
Geriye yalnızca, yasanın siyasi partilere erkeklerle eşit sayıda kadın aday sunmayı zorunlu kıldığı ve buna uyulmadığı takdirde para cezasına çarptırdığı Ulusal Meclis kalıyor.
Bu tehdit, 2002'deki son parlamento seçimlerinde, hükümetteki partilerin adayların yüzde 50'sini kadınlardan göstermek yerine para cezası ödemeyi tercih etmelerini engelleyemedi. Bu nedenle Sosyalist Parti (PS) 5 yıl boyunca her yıl 1,5 milyon euro kaybederken, sağ parti bunun iki katı ceza ödemek zorunda kaldı.
2007'de yüzde 50 sözü
Bu kabul edilemez durumu göz önüne alarak, PS Genel Sekreteri, Mans Kongresi'nde, takiben Ulusal Konsey'de ve 2007 seçimlerinde, kadın adayların yüzde 50'sini tüm seçim bölgesi kategorilerinde aday gösterme çabasına girdi.
Bunu yaparken en iyiden en kötüye kadar, kadınlara ayrılan seçim bölgelerinin niteliksel olarak da dengeli olmasına özen gösteriyor.
Diğer yandan, Sosyalist Grup da bugün yüzde 17 olan kadın oranının ikiye katlanmasını hedefliyor.
Adayları belirlenen bölgelerin, 21 Mart 2006'ya kadar, seçim komisyonu ve federasyon arasında mekik dokunduktan sonra, Ulusal Büro tarafından onaylanması gerekiyor.
Aşamalı formül
Ben de bu komisyonun çalışmalarına davetli biri olarak, başlangıç için, 2002'de kaybettiğimiz seçim bölgelerinin yarısının kadın adaylara ayrılmasını önermeyi düşünüyorum.
Böylece 58 milletvekilliği kazanacağımızı düşünelim. Eğer bu sayıya, daha önce kazanan 22 kadın milletvekilini de eklersek, İspanya'daki kadın milletvekillerinin meclisteki sayısına yaklaşmış olacağız. Tabii bu ancak Fransızların bizi hükümete yeniden getirmeye kararlı oldukları takdirde mümkün.
Bu "aşamalı" diye adlandırabileceğimiz formül bizim, temsil mekanizmasını demokratikleştirme gayretimizi sürdürmemiz koşuluyla, gelecek seçimlerde Kuzey ülkelerinin düzeyini yakalamamızı sağlamalıdır.
Yakın zamanda gerçekleşen Şili'deki seçimler, bizim sosyalistlerimizin bugüne kadar başaramadığı zorunlu atılımı yaratacak mı?
Bunu gelecek 21 Mart'ta göreceğiz. (YR/GS/FK/BA)
* Simon Veil, Edith Cresson, Yvette Roudy, Monique Pelletier, Frédérique Bredin, Michele Barzach, Catherine Lalumiere, Hélene Gisserot, Véronique Neiertz, Cathrine Tasca
** Yvette Roudy - Eski Kadın Hakları Bakanı ve Sosyalist Parti Ulusal Büro Üyesi
*** Yvette Roudy'nin 22 Şubat 2006'da yayınlanan metnini Fransızca'dan Gökçe Susam Türkçeleştirdi.
**** Fransa'da aile, sağlık, eğitim, siyaset, gelir, hobiler ve daha bir çok alanda kadınların "eşitlik" mücadelesi açısından bulunduğu yere dair ayrıntılı veriler için tıklayınız.