Az önce İnternette haberlere bakmak için gazete sayfalarına söyle üstünkörü göz atarken Milliyet’teki bir haber başlığına "İşte bir tane daha kadın düşmanı vahşi, eril dille yazılmış sinir bozucu bir haber geliyor" dedim kendi kendime, haberin içeriğine bakmadan.
Haberi okuyunca, bundan çok daha fazlası olduğunu fark ettim ve dehşetle irkildim. Bu irkilme ne sadece haberin verilme biçimindeki o eril tonla ne de erkek için "hassas" olan konular incitildiğinde vahşetin normalleştirilmesine hizmet eden "ağır tahrik" gerekçesinin erkek yargı tarafından kadınların aleyhine işlemesiyle ilgiliydi. Ben bir kadın olarak başka bir kadının bedenine yapılan işkenceyi kendi bedenimde ürpererek hissettim.
Haber şöyle başlıyor:
"Sanığın mahkemedeki son sözleri duruşma salonunda bulunan iki kızı ile annesini ağlattı... Adapazarı'nda teyzesinin oğlundan gelen cep telefonu mesajı ardından kendisini aldattığını düşünerek iki çocuk annesi eşi Havva Özcan'ı Sakarya Nehri kıyısında külotuyla boğarak öldürüp cep telefonunu cinsel organına sokan Muammer Özcan'a 15 yıl hapis cezası verildi. Muammer Özcan 'Teyze oğlunun karıma göz koyduğunu, karımın benim aldığım cep telefon yerine onun aldığı telefonu kullanmasıyla anladım' dedi."
"Ağır tahrik"ten 15 yıla inen ceza
Şöyle bitiyor: "...Mahkeme eşini öldürmek suçundan yargılanan Muammer Özcan'a önce ömür boyu hapis cezası verdi. Ancak, bu cezayı daha sonra suçu ağır tahrik altında işlediğine kanaat getirerek 15 yıla indirdi."
Acaba hangi sebep bu haberi okuduktan sonra dişlerimi sıkarak gözlerimin öfkeyle yaşarmasına sebep oldu?
Gencecik bir kadına içi çürümüş bir adamın en korkunç biçimde işkence edip, öldürmesi mi? Bunu yapan adamın, insanlığın hangi haline tekabül ettiği bilgisinin korkunç ağırlığı mıydı içimi dağlayan öfkenin sebebi?
Duruşma salonundaki duygusal konuşma...
Ya da haberin odağını karısını vahşi bir biçimde işkence ederek öldüren adama değil de, karısını öldüren adamın duruşma salonundaki duygusal konuşmasıyla insanları ağlatmış olmasına çeken Milliyet gazetesinin cinsiyetçi, insan ve kadın hakları düşmanı tavrı mıydı bu kadar kızdıran?
Belki de en vahimi erkeğin kadını boğmasının ve cinsel organına cep telefonu sokmasının “ağır tahrik” altında yapıldığı takdirde anlaşılır ve cezasını hafifletir kılmasıydı. Bu şekilde karar veren mahkeme "Eğer kadın kocasını aldatırsa ve kocası bu yüzden karısını boğmak veya çeşitli biçimlerde işkence etmek suretiyle öldürse bile asla en ağır cezayla cezalandırılmaz" demiş olmuyor mu? Çünkü kadın kocasını aldatmakla tahrik etmiş olur ve cezalandırılmayı hakeder.
Tarafsız yargının erkek tarafından olayların bu şekilde yorumlanması şaşırtıcı mı değil mi?
Yasa koyucular erkek, medya erkek, katiller erkek, işkence edenler erkek, savaşanlar, savaştıranlar erkek…
Bütün kurumları ve zihinleri kuşatan bu erkek zihniyetle ve ataerkil ideolojiyle mücadele edebilmek için her zamankinden daha fazla kadına ve daha fazla "kadın olmak"a ihtiyacımız var.
8 Mart'ta medyanlarda olacağız... (BT/NZ)