Nurgül Yeşilçay, geçen hafta Hürriyet gazetesinden Ayşe Arman’a bir dizi setinde maruz kaldığı mobbing hakkında açıklamalarda bulundu. Yeşilçay’ın çok konuşulan açıklamaları, dizi sektörünün erkek dünyasında yaşanan tacizleri ifşa etmesi açısından önemliydi.
Kadının beyanını esas almayı tercih eden biri olarak Yeşilçay’ın anlattıklarının doğru olduğundan şüphem yok. Aranızda Yeşilçay’ın iddialarının doğru olmadığını düşünenler de olabilir. Velev ki öyle… Ben bugün daha ziyade Erkan Petekkaya’nın verdiği cevaplara odaklanmak istiyorum. Hazırsanız başlayalım:
Petekkaya, Gecce.com adlı magazin sitesine eski set arkadaşı Yeşilçay’ın iddialarına cevap verdi. “Özel Haber” damgasıyla verilen haberin başlığı şöyleydi:
“Erkan Petekkaya, Nurgül Yeşilçay gerçeğini GECCE.com’a anlattı!”
Demek ki, Nurgül Yeşilçay’ın anlattıkları külliyen yalandı ve kendisi hakkında bilmediğimiz bazı gerçekler vardı. Petekkaya’nın açıklamalarını çözümleyerek devam edelim:
* “Biz, o bir kadın olduğu ve evlat sahibi olduğu için onun 1.5 senedir yaptığı bütün ahlaksızlıklara göz yummuş ve sineye çekmiş insanlarız.”
Bu cümleden, Petekkaya ve saz ekibinin Yeşilçay’ın sette yaptığı “ahlaksızlıkları” bir anne olduğu için görmezden geldiğini anlıyoruz. Neticede Nurgül Yeşilçay anne olduğu için kutsal bir varlık ve cennet onun ayakları altında. Kutsal bir varlığa karşı gelmek günahtır. Yeşilçay “ahlaksızlık” yapmış olabilir ama anne olduğu için “kurtarıyor”.
* “’Ben bir kadınım’ dediği halde ne bir insana ne de bir kadına yakışmayacak hakaretler ve terbiyesizlikler etmiştir.”
Arkadaşlar, kadın dediğiniz küfretmez. Eteğini toplar oturur. Kadınlar sinirleri alınmış varlıklar oldukları için öfkelenmezler. Bazı küfürler vardır ki kadının ağzına hiç yakışmamaktadır. Kadın çiçektir. Kadın narindir. Kadına yakışacak ve yakışmayacak hakaretler vardır. Mesela, bir erkek gerekirse sinirlendiği zaman kadına bağırabilir. Bir kadına ise bu hareket yakışmaz. Çiçeğe böcek olmak hiç yakışır mı?
* “Ne içtiği belli olmayan bir kadındır.”
Bu, mühim bir mesele… Kadın dediğin, ne içtiğini de bilmelidir. Misal, rakı üzerine bira içilmez. Ya da şarabın üzerine votka gitmez. Erkek içebilir, sıkıntı yok. Ancak kadın bilhassa aldığı alkolün miktarına ve içeriğine dikkat etmelidir. Bu cümle ile Nurgül Yeşilçay’ın ispirto içmiş olabileceğini düşünüyoruz.
* “Bizler her zaman 1,5 yıl boyunca Nurgül’ü sırtımızda taşıdık. Ama o bütün bunları anlamadığı gibi bir de bizim insani kucaklamamızı cinsellik olarak algılayacak kadar muhteris bir insandır.”
Öncelikle bilmeyenler olabilir, “muhteris” kelimesinin anlamını yazalım: Hırslı. Petekkaya, burada tacizi “insani kucaklama” olarak tanımlayarak ufkumuzu açmakla kalmamış. Üstüne bir de “insani” olarak kucakladığı Yeşilçay’ın bu durumu hırsından dolayı cinsellik olarak algıladığını iddia ediyor. (Çok kurcalamayın, ben de bu kadarını anlayabildim.)
* “Kendi kadınlığını kullanıp zeytinyağı gibi üste çıkmaya kalkışmıştır. Kendisi bu yaptığı hareketle bütün kadınlara hakaret etmiştir.”
Kahramanımızı burada bütün kadınlar adına konuşabilme cesaretini gösterebilmesi nedeniyle tebrik ediyorum. Petekkaya’ya göre her türlü aşağılamaya maruz bırakılan “kadınlık” olgusu, yalan söylediğini iddia ettiği Yeşilçay tarafından avantaja çevrilmeye çalışılmış.
* “Kadın haklarını savunup evli barklı bir kadına bundan iki ay önce hakaretler yağdıran bu kadının demagojisine inanmayınız. Rica ediyorum bu hanımefendiye itibar etmeyiniz.”
Hiç şüphesiz ki bir kadın taciz ya da mobbingi ifşa etmişse, yaptığı esasen demagojidir. Başka türlüsü düşünülemez. Öte yandan Petekkaya, yazı boyunca “çirkef”, “terbiyesiz”, “ahlaksız” olarak nitelendirdiği Yeşilçay’a değil, kendisine inanmamız için yazının bu kısmında tonunu yumuşatarak “hanımefendi” diye hitap ediyor.
* “Bir erkek bir kadına el kaldırmadan önce mutlaka kız kardeşini ve annesini düşünmeli.”
Bir erkek kız kardeşi yoksa ya da annesini kaybetmişse el kaldırınca düşünmesine gerek yok. Ancak varsa o an gözlerini kapatıp ikisinden birini mutlaka düşünmeli. Kaldı ki bir erkek için el kaldırmamak gibi bir durum söz konusu değil. Nitekim kahramanımızın “el kaldıracaksa” değil, “el kaldırmadan önce” ifadesini kullandığını görüyoruz.
* “Kadına şiddet varsa bu ülkede ki ben geçen pazartesi günü Ankara’da Türkiye Eğitim Vakfı’nın panelinde kadına şiddet konusunda konuştum.”
Bu cümleden Türkiye’de kadına şiddet var mı yok mu, anlayamıyoruz çünkü cümle tamamlanmamış. Ancak bir vakfa gidip bu konu hakkında konuştuğu için kadına şiddet olduğunu varsayıyoruz.
* “Bir kadının da dilini kullanarak erkeğe şiddet uygulamaması gerekir.”
Literatürümüze yeni giren bir kavram: “Erkeğe şiddet”. Petekkaya’nın bu trendi gözden kaçırmamış olması epey takdir edilesi bir davranış. Kahramanımız burada kadınların başına ne gelirse “çenesinden” geldiğini ima etmek istiyor. Yani Yeşilçay’ın oldukça ciddi iddialarını, çok ve boş konuşuyor olmasına bağlayarak konuyu değiştirme gayreti içine giriyor.
* “Kadının erkeğe uyguladığı şiddete maruz kalmış bir erkek olarak gerçeği anlatmaktan başka çarem yoktu.”
İşte en can alıcı cümle… Bizim burada kadınlar olarak gözlerimiz doluyor. Petekkaya, kadın şiddetine maruz kalmış bir erkek olarak kamuoyundan haklı mücadelesinde kendisine destek verilmesini bekliyor.
Gelelim Sözcü gazetesinden Rahşan Gülşan’ın köşesine taşıdığı Petekkaya’nın birbirinden güzel diğer açıklamalarına:
* “Rahşan Ablacım yanlış yapmışsın.”
Petekkaya, telefonda konuştuğu gazeteciye kadın olduğu için hiçbir saygı duymadığından gayet laubali bir şekilde “abla” diye hitap edebiliyor.
* “Kadınlıkla, erkeklikle ilgisi yok bu işin. Bunun insanlıkla ilgisi var.”
Siyasilerin açıklamalarını yakından takip ettiğini anlıyoruz. Nihayetinde siz de biliyorsunuz: Kadına şiddet yoktur, insanlığa şiddet vardır.
* Benim de annem kadın.
Muazzam bir tespit. Kahramanımız burada, kadınların ciğerini ve önemini bildiğini vurgulamak isteyerek, “Annemle aynı cinsiyetten olan Nurgül’ü taciz edecek kadar alçalmadım” demek istiyor.
* “Söylemediğimiz o kadar çok şey var ki. Kadın diye söylemiyoruz.”
Kadınların bazı lafları yiyip yutmaya kapasiteleri yetmeyediği için bugüne kadar konuşmadım. Yoksa ben de konuşmasını bilirdim. Ancak o bir kadın. Konuşursam incinebilir!
* “Kadın-erkeğe bağlamışsınız işi, üstüme geliyorsunuz.”
Kendimi nasıl düze çıkaracağımı bilemediğimden konuyu derhal saptırmak istiyorum.
* “Ben Nurgül’ün nesini taciz edeceğim? Beyonce mi o? Neyini taciz edeceğim? Bilime aykırı, akla aykırı.”
En güzel kısmı en sona sakladım sevgili okurlar. Üşenmeyip buraya kadar geldiyseniz öncelikle teşekkürler. Kahramanımız şöyle demek istiyor: “Tacizin de bir matematiği var. Taciz ederdim etmesine ama güzel olması lazım. Nurgül güzel değil. O zaman neden taciz edeyim? Hayır yani, olsa edeceğim.”
Ben yazarken yoruldum ama belli ki Erkan Petekkaya konuşurken ne yorulmuş ne de utanmış. Sabrımdan dolayı kendimi tebrik ediyorum. Son olarak da siyasi açıdan böylesi gergin bir ortamda beni bu yazıyı yazmak durumunda bıraktığı için Petekkaya’dan bir özür beklediğimi belirterek yazımı tamamlamak istiyorum. (BK/NV)