Her ebeveyn, ergenliğe giren çocukları bir sorun ve sıkıntı olarak görüyor. Oysa genç olanı anlamak, dünyasını tanımak, dokunmak ve onlarla iletişim kurmak birçok "sorunu" veya sorun olarak görünen mevzuları hayatın akışı içinde çözebilir.
İtalyalı yazar Enrico Brizzi, henüz 25 yaşındayken geç ergenlik üzerine kaleme aldığı ve bu kitapla edebiyat dünyasına adını not ettiği "Dikbaşlılar" eseriyle bizi hem gençliğin dünyasını tanımaya hem de nasıl bir yol izlememiz gerektiğine ayna tutuyor.
Brizzi aslında yazdığı bu eserle kendi kuşağının yaşamından, çok canlı ve gerçek kesitler sunuyor. Kitabın başkahramanı Alex bir ebeveynin istediği ölçülerde bir çocukken ergenlikle birlikte tüm çizgileri ve sınırları yerle bir ediyor.
Çocukluk, okul, aile, çevre, arkadaşlık ve toplum ilişkisinin işlendiği eserde, Alex'in verili okul düzenine, eğitim sistemine eleştirisi, sorgulayıcı tutumu ve yol arayışı günümüz dünyasına ışık tutuyor.
Küresel ergenliğin kırpıntıları...
Serserilik, haylazlık gibi birçok davranışa alışık olsak da Alex'in "küresel ergenliğin kırpıntıları olan o kızlarla nasıl arkadaş olabilir?" sorusu, yerelden küresele gençlik davranışlarına tanıklık edeceğimiz eserde aslında iletişim çağında dünyanın ne kadar küçük olduğunu okuyoruz.
Alex'in mutluluk arayışı sıra dışı bir şekilde seyrediyor. Eser bizi yer yer toplumsal siyasal gündemlerle tanıştırırken aynı zamanda kültürel bir rehber niteliği de taşıyor.
Düşündüren, sorgulatan eser elbette tüm bunları günlük hayat akışı içinde eşsiz bir dille aktarıyor.
Genç olunacak da, hayat aşksız mı geçecek? Alex ile Aidi arasındaki ilişki düzeyi ve Aidi'nin hayranlık uyandıran tutumunu kitabı okudukça göreceksiniz.
Okulu boş veren, sınavlara çalışmaz hale gelen Alex'in sokak serseriliğine özenen toy delikanlılığı Aidi ile birlikte zamanla yeniden şekilleniyor.
Suçluluk duygusu
Her genç gibi Alex de savruldukça suçluluk duygusuna kapılacak.
"Paçaları tutuşmuştu demek ki, haritanın üzerine eğilmiş şaşırtıcı bir manevra planlamakta olan köşeye sıkışmış bir ordu generali gibi duruma en tepeden el koyacaktı.
"Oscar, Yunanca çalışmak için kendi kendine uydurduğu bir soğuk algınlığından 3 gündür evden çıkamamıştı, bunun anlamıysa Alex'in Oscar'dan kopya çekemeyeceğiydi.
"Baron'a gelince onun tüm bildiklerini toplasan Alex'in bildiklerinin yarısı etmezdi. Demek ki o da işe yaramayacaktı. Diğer olasılıklarsa ondan çok uzaklardaydı öyleyse..."
İşte bu kesit Alex'in arayışlarının ipucunu veriyor okura.
Alex için sınıf mücadelesi
Alex aslında kendini bir yanıyla da sınıfsal bir çelişkinin ve sorgulamanın içinde bulduğu bu serüvende hem öğreniyor hem de okuyucuya öğretiyor.
"(...) Paris Komününü anlatan öğretmenine pis pis sırıtarak bakarlardı" cümlesi ileride Alex'in varlıklı ailelerin ya da vergi kaçırmanın yolunu bulan "becerikli ana-babaların" çocuğu olarak doğanların arasındaki savaşı özetliyor.
Hayatı sorgularken tabii ki doğası gereği toplum ve din ilişkileri de ıskalanmaz. Alex'in günah çıkarmak için gittiği kilisede papazlara yaptığı eşek şakaları da gençliğin veya ergenliğin nasıl bir cesarete sahip olduğunu gösteriyor.
Alex'in fizik dersinde on üzerinden zar zor dört buçuk alarak geçmesi ve evdekilerin bunu asla öğrenmemiş olması hangimizin başvurduğu öğrencilik hilelerinden değildi ki!
Kitabın sorgulatıcı olduğunu belirtmiştim, işte genç ve hızlı Alex'in aklına takılan sorulardan bazıları:
"Acaba deliriyor muyum? Sonu olmayan bir yola mı giriyorum? Topluluğun bir üyesi miyim yoksa topluluğun dışında mıyım?"
Sizce Alex kendisi için doğru olanları seçebilecek midir, yoksa modern yaşamın seline mi kapılacak.
Baskıcı kurumları reddeden Alex, yerine kendine özgü, akılcı kurumların egemen olduğu bir dünya kurabilecek midir? Kitabın sonunu merak edenlere şimdiden keyifli okumalar diliyorum.
Sadece gençler değil, ebeveynler de doğru bir iletişim için bu gençlik rehberinden faydalanabilir.
(SY/AÖ)