1972-2022.
1949'da doğmuşsun. Bu dünyada 23 yılını dolduramadan göçüp gitmişsin, sevmemişsin bu dünyayı, bu düzeni; değiştirmeli demişsin bu yaşamı.
O gencecik yaşınızda bu halkın kanını emenlere, sömürenlere isyan etmişsiniz. Siz “yeter artık” deyip ayağa kalktığınızda ben yeni doğmuşum (1968).
Öyle korkutmuşsunuz ki kan emicileri, sizi ortadan kaldırmaya karar vermişler. Ve sizi, Ahmet Atasoy, Cihan Alptekin, Ertan Saruhan, Hüdai Arıkan, Mahir Çayan, Nihat Yılmaz, Ömer Ayna, Sabahattin Kurt, Saffet Alp ve Sinan Kazım Özüdoğru'yu katlettiklerinde ben henüz dördüncü yaşımı doldurmamışım.
Bu yüzden seni pek hatırlayamıyorum. O dönemle ilgili aklımda kalanlar kasvetli ve üzgün bir zaman dilimi. Neredeyse birkaç yıl hep kalabalık bir ev ortamı. Bu nedenlede beni sürekli anneanneme göndermeleri.
Babamı yeni kaybettik. 8 ay oldu. 25 Haziran'da tahliye oldum. 10 gün sonra annem, babam ve ben hastaneden korona kaptık; babamı, annemi yoğun bakıma aldılar, 21 Temmuz'da babamı kaybettik.
Bunu niye söylüyorum? Çok ilginç bir şey oldu. Babamın ölümünden birkaç ay sonra Piran’da sizin büyüdüğünüz evin şimdiki sahipleri evi tadilattan geçiriyorlar, duvarlardan birini yıktıklarında içinden bir mektup çıkıyor, hemen bana getirdiler, 1962 yılında babam askerde iken sana yazdığı bir mektup.
Neden o duvarın içine saklamışsın o mektubu bilmiyorum. Ama yazışmada babamla senin arandaki sevginin büyüklüğüne şahit olmak, çok anlamlıydı.
Babam bizi senin inandıklarınla büyüttü, yetiştirdi. Senin ektiklerin sayesinde ilk gençlik yıllarımda dernek, kültür merkezi, siyasi partilerde bir şeyler yapmaya çalıştığımda babamı ailemi hep yanımda, hep arkamda bir dayanak olarak gördüm.
Senin ve arkadaşlarının ektikleri sayesinde 10'lar oldu 100'ler. 1000'ler oldu milyonlar. Siz parmak sayısı kadar gençten korkup onları katletmenin korku dünyası yaratacağını ve kendilerine karşı direnci ortadan kaldıracağını sananlar, yıllar içinde gördüler ki değişmek zorundalar.
Sizler değişimi yarattınız; sizler halkın kendi gücüne inancını yarattınız; sizler bu düzenin kader olmadığını, değiştirmenin dönüştürmenin mümkün olduğunu gösterdiniz.
TIKLAYIN- On'ların Hayatı
TIKLAYIN- Kızıldere 49. yıl
Benim kişiliğimin oluşumunda ve gelişimimde senin payın çok büyüktür. Amcam olman büyük bir gurur ve onur olduğu kadar hep büyük bir sorumluluktu da bizim için.
Okurken, çalışırken, konuşurken, yazarken hep Ömer Ayna’nın yeğeni olmak, ona layık olmak diye bir olgu ile yetiştik biz.
İnanıyorum ki hepinizin, hepimizin özgür ve eşit bir dünya amacı bir gün gerçek olacak. (EA/APK)